-
El-Mümît (c.c)
EL-MÜMÎT (C.C.)
“Canlıların ölümünü halkeden.”
Nasıl ki hayatı Allahü Teâlâ veriyorsa, ölümü de yine o yaratıyor.
Her canlı için ölüm vardır ve ölümün her an, her saniye gelivermesi mümkündür.
Çünkü kader kalemi ile:
“Küllü nefsin zâikatü'l-mevt = Her can ölümü tadıcıdır!” yazılmıştır.
Dünya bahçesine bir kudret fidanı gibi gelip de ecel baltası ile kesilmeyen kimse görülmemiştir.
Kabir balığı nice Yunus'ları yutmuştur.
Kudreti ve rahmeti nihayetsiz olan Allah her kulu için bir zaman tayin etmiştir.
O'nun tayin buyurduğu vakti aşmaya imkan ve ihtimal yoktur.
Ne bir dakika eksik, ne bir dakika fazla olur.
Ölüm vakti geldiğinde herkes son uykuya dalıverir.
Eceli gelmiş hastaya ilâç vermek faydasızdır.
İlâç ancak Ömrü olanlara şifa verir.
O da yine Allah'ın izniyle olmaktadır.
İnsanoğlu, ana rahminden dünya beşiğine düştüğü andan itibaren ölüme koşar.
Her dakika kabirle arasındaki mesafe kısalır ve gün gelir kabir ona seslenir:
“Haydi koş gel!”
Kim vardır ki, ben gitmem diyebilsin?
Nice gitmem diyenler, nice çarelere başvuranlar, nice hekimlere bel bağlayanlar bir avuç nedametle gözlerini yummuşlardır.
Bir gün, ikinci Ömer diye şöhret bulan Ömer bin Abdülaziz Hazretlerinin huzuruna büyük velîlerden Yezîd-i Rekkaşî girmişti.
Halifenin yüzü aydınlandı da dedi ki:
“Ey mânâ padişahı, bana öğüt ver!”
Ay yüzlü velî:
.” Ey mü'minlerin emîri, dedi, ilk ölen halîfe sen değilsin!
Yani diğerleri gibi sen de ölecek, sen de her amelinden hesaba çekileceksin!”
“Öğüdüne devam et, ey pîr!”
“Adem'den sana gelinceye kadar hiçbir baban hayatta değil,
hepsi de ölmüş, hepsi de hesap diyarına gitmiştir.”
“Devam et, devam et!”
“Ey Ömer! Daha ne diyeyim ki, cennet ile cehennem'den başka gidilecek yer yoktur.”
Bu söz büyük halifeyi ağlatmaya yetti ve gözleri bulut gibi yaşlar döktü.
İşte akıllı insanların hâli!..
Allahü Teâlâ hayatı da, ölümü de yaratandır.
Ölüm bir son değil, belki yeni bir hayatın ilk kapısıdır.
Hayat dediğimiz şey sadece dünyadan ibaret de değildir.
Asıl sonu gelmez, müddeti bitmez günler ileridedir.
Cennet ölümden sonra, cehennem dahi ölümden sonradır.
insanlar için kabirlerin ya cennet bahçesi veya cehennem çukuru olduğu Resûl-i Ekrem (s.a.v) efendimiz tarafından haber verilmiştir.
Ne var ki, kabir hayatı da ancak kıyamet sabahına kadar sürecektir.
Kıyamette herkes aynı dünyada olduğumuz şekilde bir surete bürünerek hesaba çekilecek, ondan sonra herkes hakettiği yeri bulacaktır.
Dünyanın fani lezzetleri, gelip geçici nimetleri, makamlar mevkiler bizi aldatmasın.
Rabbine kavuşmak isteyen, rabbinin emrine râm olur.
Rabbi de onu rahmetiyle kuşatır...
Hani Hak'tan titreyiş, hani gözlerinde nem?
Düşün ki iki yer var: Ya cennet, ya cehennem!.. Mustafa Necati Bursalı, Esma-i Hüsna Şerhi, Erhan Yayınları: 224-226.