Allahın Takvasına Bir Kale Gibi Sarılmak
Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah-u Zülcelal’e mahsustur. Sâlat ve selâm Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in üzerine, Âli’ne Ashabına ve onların takipçileri olan Salih zatların üzerine olsun. Hepimiz; günahların, dağ gibi dalgalar şeklinde olduğu bu ahir zamanda Allah-u Zülcelal’in takvasına bir kale gibi sarılmalıyız. İşte ancak bu takva bizleri muhafaza edecektir. Ve her gün en azından bir sefer nefsimizle muhasebe yapmalıyız. Akıllı kimse, vaktinin bir kısmını yaptıklarını muhasebe etmeye ayırandır. Dünyada yaptıklarının hesabını gören kimselerin, ahirette hesap vermeleri kolay olur. Ölmeden önce hesabını görmeyenlerin, hesabı çok çetin geçer.
Çünkü, insanın nefsi ile arasındaki ilişki, ticari ortaklığa benzer. Nasıl ki ortaklar her işten sonra birbirleriyle hesaplaşır, zarar ettiklerinde birbirlerini uyarır, kar ettiklerinde de birbirlerini daha iyisi için teşvik ederler ise mü’min de ticaret ortağı gibi her akşam nefsiyle hesaplaşmalıdır. Allah-u Zülcelal’in gazabına neden olan ameli yaptığından dolayı ona, Allah-u Zülcelal’in azabının pek şiddetli olduğunu (Bakara; 211) ve kıyametin sıkıntılarını ona hatırlatmalıdır.
Bilindiği gibi, dünya hayatı geçici olup, bir gün ölümle sona erecektir. Ölümden sonra pişmanlık fayda vermeyecektir. O zaman insan iyi ameller yapmak için tekrar dünyaya dönmek isteyecektir. Bununla beraber her insan, vücudunun kabirde çürüyüp toprak olacağını, kabir azabını ve onun ya cennet bahçelerinden bir bahçe yada cehennem çukurlarından bir çukur olacağını bilmelidir. Kıyamet koptuktan sonra bütün kullar diriltilip dehşet veren bir makamda haşredilecektir. Haşr meydanında insanlar uzun zaman bekleyip kimi göbeğine kadar kimi boynuna kadar kimi kulaklarına kadar tere gömülecektir. Güneşde insanlarla arada bir mil kalmak suretiyle onlara yaklaşacaktır. Buradaki sıkıntıdan dolayı bazı insanlar hesabının bir an önce bitirilip cehenneme girmeyi isteyeceklerdir. Peygamberler ve hesapsız olarak cennete girenler müstesna, her insan mizanda sorguya çekilecektir.
Cehennem üzerinde kurulan kıldan ince kılıçtan keskin olan sırat köprüsünden herkes amellerine göre geçecektir. Bazıları yıldırım gibi, bazıları rüzgar gibi, bazıları normal yürüyüşle geçecek, orada günahkarlar cehennemden gelen kancalara takılacaktır. Köprü üzerinde dehşetten diller tutulduğu için yalnızca peygamberlerin; “Allah’ım selamet ver.” diye dua ettiği duyulacaktır.
Her mü’min, Allah-u Zülcelal’in gazabına neden olan bir amel yapmaya niyetlendiği zaman bu yazılanları göz önüne getirmeli ve cehennemliklerin feryatlarını hatırlamalıdır. Bu kötü amel, Allah-u Zülcelal’ın gazabına neden olduğu için pişman olup tevbe etmeli, bir daha yapmamaya kendi kendine söz vermelidir.
Allah-u Zülcelal’in razı olduğu salih ameli yaptığından dolayı ise ona, Allah-u Zülcelal’in kullarına karşı çok lütufkar olduğunu (Şura; 19), ölümünün kolay geçeceğini, kabrinin cennet bahçelerinden bir bahçe olabileceğini, kıyamet koptuktan sonra bütün kulların diriltilip dehşet veren bir makamda haşredildiğinde, bu salih amelin kendisine yetiştiğini ve bu sıkıntılardan kurtulacağını, mizanda sorguya çekilirken sevap kefesinin ağır basabileceğini, cehennem üzerinde kurulan kıldan ince kılıçtan keskin olan sırat köprüsünde kancalardan kurtulacağını ve başarıyla geçeceğini hatırlatıp daha iyisini yapması için teşvik etmelidir. Tevfik verip lütufta bulunduğu içinde Allah-u Zülcelal’e hamd ve şükür etmelidir.
İşte kim bunları yaparsa ben inanıyorum ki, o kimse günahlardan uzak durur ve kendisini kurtaracak salih amellere sarılır İnşallah. Allah-u Zülcelal hepimizi öğrendiği ilim ile amel eden, kendi razı olacağı şekilde salih amel işleyen ve kendi fazlı, keremi ile muamele ettiği kullarından eylesin…
Amin…
Seyda Muhammed Konyevi (K.S)
Cevap: Allahın Takvasına Bir Kale Gibi Sarılmak
Takva kalesinden ayrılmayalım inşaallah emeğine sağlık...