Mevlanalara göre vuslattır ölüm!
Mevlana’lara göre vuslattır ölüm!
Cüneyd-i Bağdadi’nin (ks), vefatı sırasındaki son sözü, “Bismillahir rahmanir rahim” olmuştur. Hz. Mevlana da ölümü bir ‘Şeb-i Ârus’, yani ‘düğün gecesi’ olarak görür. Der ki, “Öldüğüm zaman üzülüp ağlamayın, sevinin. Ölüm benim Sevgiliye vuslatımdır.”
Hz. Mevlana ölüm döşeğinde iken, eşi Kerra Hatun, büyük bir üzüntüyle:
— Mevlana, sen 400 sene yaşamalıydın, dedi.
Hz. Pir, hiç memnun olmadı bu dileğe ve dedi ki:
— Ben Firavun muyum ki 400 sene yaşayayım! Dua edin de kavuşayım Rabbim’e bir an önce… Allah ile olana, ömür de hoş, ölüm de hoştur, der.
“Hangi tohum ekildi de, bitmedi” der, insana ebediyet müjdesini verir. “Vücut, ana gibi ruha gebedir. Ölüm, ruhun doğumudur.” Der.
Mevlana’ya göre, ölüm hayattır: “Bazı öldürmeler hayat verir. Bahçıvan ağaçları budamasa dallar gelişir mi? Terzi kumaşı parça parça etmese, elbise çıkar mı?”
“Kuşa, kafesi bırakıp uçmak, nasıl hoş, nasıl tatlı gelirse, bana da ölmek ve bu yurttan göçmek öyle hoş, öyle tatlı gelir.” “Uykumuz ölümün kardeşidir. Bu kardeşe bak da, ötekini anla!”
“Sen uykudan uyanınca, Cenab-ı Hak, uyku sebebiyle senden gitmiş olan aklı, fikri ve duyguyu hemen çağırır, yine sana iade eder. Buna kıyas ederek bil ki, sen ölünce de onlar kaybolmaz. Allah, ‘İrciî’ (Geri dön!) diye ferman etti mi, hemen gelirler.”
Hz. Ali (ra)’dan şu nakli yapar: “Ölümüm, bana can gibi hoş geliyor; dirilmemle adeta bir. Ölümsüzlük ölümü, bize helal olmuştur. Azıksızlık azığı bize, rızk ve nimettir. Ölümün görünüşü ölüm, iç yüzü diriliktir. Ölümün görünüşte sonu yoktur, hakikatte ise ebediliktir. Çocuğun rahimden doğması bir göçmedir, fakat cihanda ona yeni baştan bir hayat vardır.”
Sorar; o halde, “Doğuma sevinilir de ölüme niçin sevinilmez? O da yeni bir doğuş değil midir?
KAYNAK : GÜLİSTAN DERGİSİ