Affet ey Nebiler Nebisi, canım sultanım,
Bu cürümlerle mi huzuruna varacaktım,
Bunca hata, isyan ve günahla mı,
Huzurunda boynum bükük, gözüm yaşlı,
Utanıyorum bu günahkarlığımla sana seslenmeye…
Sana hakkıyla ümmet olamadım,
Seni layıkıyla anlatamadım,
Bir Bilal olamadım, Sümeyye gibi ölemedim,
Haykıramadım cihana adını,
Utanıyorum bu vefasızlığımla sana seslenmeye…
Savunamadım seni dinsizlere karşı,
Ebu Cehillere baş kaldıramadım,
Sensiz bir başıma kaldım, yetişemedim Efendim,
Gönül güllerini solmaktan kurtaramadım,
Utanıyorum bu biçare halimle sana seslenmeye…
Gül Ravza’na varamadım Gülerin Şahı,
Anlatamadım cihan-ı beşere senin güzelliğini,
Nebilerin Nebisi,Timsali rahmet olduğunu anlatamadım,
Oysa sen ümmetim ümmetim diye nelere göğüs gerdin,
Utanıyorum bu nisyanımla sana seslenmeye…
Rabbimin en sevgili kulusun sen Sultanım,
Var mıydı senden çok ibadet eden, var mıydı ey Nebi,
Anlatamadım kulluğunun yüceliğini, anlatamadım,
Dünyaya saltanat kurmuş biçare nefislere anlatamadım,
Utanıyorum bu gafletimle sana seslenmeye…
Yetimlerin babası oldun, şefkat Peygamberim,
Karanlık dünyamda güneş gibi açtın ey Nebi,
Affet beni Sultanım, anlatamadım karanlık gönüllere seni,
Anlatamadım bu karanlık çağda, yansıtamadım güneşini affet,
Utanıyorum bu çaresizliğimle sana seslenmeye…
“Kişi sevdiği ile beraberdir” demişsin Sultanım,
Beni de seni sevenler kervanına kabul edecek misin,
Utanıyorum, hakkım yok şefaatını istemeye,
Ama sen ümitsizlerin ümidisin, bana da şefaat edecek misin?
Sen Hidayet Güneşi, sen Resul-ü Kibriya, sen Eşref-ül İnsan,
Ne olur, ne olur geri çevirme, utanarak huzuruna geldim,
Bana da şefaat edecek misin?