Olgun başakların başı eğik olur...Tevazu...
http://img263.imageshack.us/img263/5258/39083607fi0.png
Rabbi'nin rızasını kazanmak,
O'na tertemiz dönmek isteyen müminlerin en belirgin özelliği
alçakgönüllülük...
Yok iken var edilmiş olduğunu,
Her yönüyle http://www.minare.net/forum/Smileys/default/iccon04.gif'a ait ve muhtaç olduğunu,
O'nun yardımı yetişmezse hiç bir hayra ulaşamayacağını,
Mülkün ve hükümranlığın gerçek sahibinin O olduğunu bilmek...
İç ve dış aleminde
Hayatı buna göre, böyle yaşamak...
Olgun başaklar gibi eğik ama verimli, diri, vakur...
Tevazu müslüman kalbi.
Tevazu ve benlikten arınmışlık (mahviyet) olmadan Hakk'a ulaşmak mümkün değildir.
Çünkü tevazu ve mahviyet kalpte yer edinmiş, karar kılmış tam bir imanın sonucudur.
İman kalbe yerleşip, tevazu ve mahviyet ahlâkın ayrılmaz bir parçası haline gelmeden kimseye kâmil mümin denilemez.
Bu nedenle kâmil zatlar en üst seviyede bu sıfatlara sahip olmalarına rağmen, iç alemlerinde meydana gelebilecek zerre miktarı sapmadan dahi korkmuşlardır
-alıntı-
Cevap: Olgun başakların başı eğik olur...Tevazu...
TEVAZUNUN FAZİLETİ
Resulullah buyurur ki: "Tevazu edip de, Hak Teala'nın şerefini artırmadığı hiç kimse yoktur." Yine buyurdu ki: "Herkesin başında (manevi) bir gem vardır. O gemi iki melek tutuyor. Tevazu gösterince, melekler gemini yukarı çekip, ya Rabbi, bunu yükselt derler. Kibirlik yapınca gemini aşağı çekip, ya Rabbi bu kimseyi bütün insanlardan aşağı yap derler."
Yine buyurur ki: "Acizliğinden değil, bile bile tevazu gösterene, helalinden kazandığı malı sadaka verene, çaresizlere acıyarak ve gerçek alimlerle oturup kalkanlara saadetler olsun." Medineli Ebü Müslim dedesinden naklederek der ki, bir defa Resullüllah bize misafirdi. Oruç tutuyordu. Orucunu açmak için ona bal kanştırılmış bir bardak süt getirdim. Resulullah tadınca, tatlı olduğunu bildi ve: "Bu getirdiğin nedir?" buyurdu. "Süttür, ya Resulallah! Ama biraz bal karıştırdım." dedim. Elimden yere koydu, içmedi ve: "Haramdır demem, ama Allah Teala derecesini yükselttiği kimse kibirlenirse, Allah onu alçaltır. Malını sadaka veren ve israf etmeyen kimseyi muhtaç etmez. Masrafında israf yapanı fakir ve muhtaç eder. Hak Teala'yı çok zikredeni de sever."
Birgün perişan bir fakir dilenmek için Resulallah'ın kapısına geldi. Resulallah yemek yiyordu. Onu çağırdı. Bütün sahabeler O fakirden tiksindiler. Resulallah onunla diz dize oturdu ve: "Buyurun, yemek yiyin" buyurdu. Kureyşlilerden birisi ondan nefret etti ve nefret bakışlarıyla Ona baktı. O fakirin mübtela olduğu hastalığa yakalanmadan ölmedi. Resulallah buyurur ki: "Allah Teala beni kul ve resul olmakla, nebi ve melik olmak arasında muhayer yaptı. Meleklerden dostum Cebrail'e baktım. Bana Allah'a tevazu et diye işaret etti. Ben de ya Rabbi, beni kul ve resul yap dedim." .
Allah Teala Musa'ya (a.s.) şöyle vahiy gönderdi: "Ben, bana tevazu edip insanlara kibirlenmeyen, kalbini daima korkulu tutan, bütün günlerini zikretmekle geçiren ve benim için nefsinin arzularını bırakan kimsenin namazını kabul ederim. Resulallah buyurur: "Kerem takvada, şeref tevazuda ve zeginlik yakındedir
İsa (a.s.) buyurur ki: "Dünyada tevazu sahibi olanlar saadetli kimselerdir. Çünkü kıyamet günü minber sahibi olanlardır. İnsanları barıştıranlar da, saadetli insanlardır. Çünkü Firdevs-i A'la onlarındır. Yine kalpleri dünyadan temiz olanlar, saadetli insanlardır. Çünkü Allah Teala Hazretlerinin cemalini görmek mükafatı onlarındır." Resulallah buyurur ki: "Hak Teala'nın İslam dinine hidayet ettiği, güzellik verdiği, utanılmayacak halde yarattığı, bütün bunlardan başka tevazu nasib ettiği kimse, Hak Teala'nın makbul kullarındandır.
Bir kimse çiçek hastalığına yakalanmıştı. Bir grup insanın, yemek yediği yere geldi. Kimin yanına oturduysa O kimse kalktı, gitti. Resulallah onu yanına çağınp yer gösterdi ve: "İhtiyaçlarını eline alıp evine götüreni ÇOK severim. Çünkü hem çoluk çocuğunun yiyeceğini temin etmiş olur, hem de kalbine olan kibir zail olur" buyurdu. Sahabeye bir gün buyurdular ki: "Neden ibadetin halavetini sizde göremiyorum?" Sahabe: "Ya Resulallah! İbadetin halaveti nedir?" dediler. '''Tevazudur'' buyurdular. Resulullah yine buyurdu ki: "Ne zaman bir mütevazi görürseniz, ona tevazu gösterin ve ne zaman bir kibirli görürseniz, kibirlenin ki, hakir ve zelil olsun."
Hz. Aişe (r.a.) der ki: "Siz ibadetlerin en faziletlisinden habersizsiniz.O tevazudur." Fudayl der ki: "Tevazu; kimden olursa olsun, ister bir çocuktan isterse halkın en cahilinden olsun, hakkı kabul etmektir." Abdullah bin Mübarek der ki: "Tevazu; kendini, dünyaca senden aşağı olandan aşağı tutmaktır. Böylece dünyanın senin yanında önemi olmadığını göstermiş olursun ve ne dünya bakımından senden üstün, olanı kendinden aşağı görmektir. Böylece dünyalık sebebiyle senin yanında kıymetli olmadığını göstermiş olursun." ,
Hak Teala İsa'ya (a.s.) vahiy gönderdi ki: "Sana bir nimet verdiğim zaman, ona tevazu ile yaklaşırsın, O nimeti sana tamamlarım." İbni Semmak, Hanrun Reşid' e dedi ki: "Ey mü'minlerin emiri, şerefinle beraber gönderdiğin tevazu şerefinden üstündür." Harun Reşid: "Ey İbni Semmak, güzel söyledin." dedi. İbni Semmak: "Ey mü'minlerin emiri, Allah Teala birisine mal, cemal ve haşmet verince, malıyla insanlara yardım eder, haşmetiyle tevazu gösterir ve cemalinde zahid ve iffetli olursa, Allah Teala onu muhlisler defterine yazar." Harun bu sözleri işitince, kağıt ve kalem istedi ve onları yazdı.
Süleyman (a.s.), kendi ülkesinde önce zenginleri sorardı, sonra fakirlerin yanına gider, onlarla arkadaşlık yapardı ve ben de bu fakirlerden biriyim, derdi. Birçok büyük zatlar tevazu konusunda birkaç söz söylemişler. Hasan-ı Basri der ki: "Tevazu; evinden dışarı çıkınca, gördüğün herkesi kendinden üstün görmektir." Malik bin Dinar der ki: "Eğer camide birisi, sizin en hakiriniz dışarı çıksın diye çağırırsa, zor olmadan benden önce kimse dışarı çıkmaz." İbni Mübarek bunu duyunca, Malik bin Dinar'ın büyüklüğü bundandır, dedi. Bir kimse Şibli'nin huzuruna geldi. Şibli: Sen nesin? dedi. O kimse; ben ayaklar altındaki zerreyim, yani en aşağı ve hakir olan nesneyim, dedi. Şibli: "Ey Allah'ın kulu, Allah senden benliği kaldırsın, sen en son yeri kendine tayin ettin." dedi.
Bir imse Hz. Ali'yi rü'yasında gördü. Ya Ali, bana nasihat et, amellerin en güzeli hangisidir? dedi. Hz. Ali: "Zenginlerin ahiret sevabını bekleyerek fakirler önünde tevazu yapmaları ne güzeldir! Bundan daha güzeli de fakirlerin, Hak Teala'nın ihsanına güvenerek zenginlere karşı kibirlilik yapmalarıdır," buyurdu.
Yahya bin Halit der ki: "Kerem sahibi zahid olursa, mütevazi olur; sefih olan kimse zahid olursa mütekebbir olur.”
Bayezid-i Bistami der ki: "Kul, bir kimseyi kendinden aşağı gördüğü müddetçe kibirli sayılır." Cüneyd-i Bağdadi birgün vaaz esnasında dedi ki: "Eğer hadiste: "Ahir zamanda toplumun en kötüsü ve en aşağısı toplumun başı olacaktır" denilmeseydi, vaaz meclisinde nasihat etmezdim."
Yine Cüneyd der ki: "Tevhit ehli yanında tevazu kibirdir. Yani tevazu; kişinin kendini aşağı tutmasıdır. Buna lüzum olunca, önce kendine . Bir mevkl tayin etmiş, ondan sonra kendini ondan aşağı tutmuş demektir." Ata-i Sülemi, bir şiddetli rüzgar estiği, yahut yıldırım düştüğü zaman hamile kadınlar gibi elini karnının üzerine koyup, "Ah, bütün bunlar, benim günahımdan insanlara oluyor" diye feryat ederdi.
Bazı insanlar Süleyman (a.s.)' a gıbta gözü ile baktılar. Süleyman (a.s.) buyurdu ki: "Benim evvelim kıymetsiz bir meni, sonum ise, murdar bir leştir. Ondan sonra benim amellerimi teraziye koyarlar, iyi amellerim ağır gelirse, o zaman büyüğüm. Eğer ağır gelmezse benden alçak kimse yoktur."Yine buyurur ki: "Acizliğinden değil, bile bile tevazu gösterene, helalinden kazandığı malı sadaka verene, çaresizlere acıyarak ve gerçek alimlerle oturup kalkanlara saadetler olsun." Medineli Ebü Müslim dedesinden naklederek der ki, bir defa Resullüllah bize misafirdi. Oruç tutuyordu. Orucunu açmak için ona bal kanştırılmış bir bardak süt getirdim. Resulullah tadınca, tatlı olduğunu bildi ve: "Bu getirdiğin nedir?" buyurdu. "Süttür, ya Resulallah! Ama biraz bal karıştırdım." dedim. Elimden yere koydu, içmedi ve: "Haramdır demem, ama Allah Teala derecesini yükselttiği kimse kibirlenirse, Allah onu alçaltır. Malını sadaka veren ve israf etmeyen kimseyi muhtaç etmez. Masrafında israf yapanı fakir ve muhtaç eder. Hak Teala'yı çok zikredeni de sever."
Kaynak:KİMYA-YI SAADET
Cevap: Olgun başakların başı eğik olur...Tevazu...
Resulullah yine buyurdu ki: "Ne zaman bir mütevazi görürseniz, ona tevazu gösterin ve ne zaman bir kibirli görürseniz, kibirlenin ki, hakir ve zelil olsun."
ALLAH razı olsun...Çok faydalı bilgilerdi...
Cevap: Olgun başakların başı eğik olur...Tevazu...
Cevap: Olgun başakların başı eğik olur...Tevazu...
Beğenen ve paylaşan yüreğinize sağlık
teşekkür ederim...
Cevap: Olgun başakların başı eğik olur...Tevazu...