Asakire Hitab
(Dinî Ceride Numara: 110
30 Nisan 1909)
Ey asakir-i muvahhidîn! Fahr-i Âlem'in (Aleyhissalâtü Vesselâm) fermanını size tebliğ ediyorum ki, şeriat dairesinde ulü-l emre itaat farzdır. Ulü-l emriniz ve üstadlarınız zabitlerinizdir. Askerlik ocağı cesîm ve muntazam bir fabrikaya benzer. Çarkların biri intizam ve itaatte serkeşlik etmekle, bütün fabrika herc ü merc olur.
Sizin o muntazam ve kuvvetli fabrika-i askeriyeniz, otuz milyon Osmanlı ve üçyüz milyon nüfus-u İslâmiyenin nokta-i istinadı ve maden-i istimdadıdır.
Sizin iki müdhiş istibdadı kansız ve defaten öldürmeniz hârikulâde olduğundan ve şeriat-ı garranın iki mu'cize-i garrasını izhar ettiğinizden, zaîf-ül akide olanlara hamiyet-i İslâmiyenin kuvvetini ve şeriatın kudsiyetini iki bürhan ile izhar eylediniz. Bu iki inkılabın pahasına binler şehid verse idik, ucuz sayacaktık. Lâkin itaatınızdan binde bir cüz'ü feda olunsa, bize pek çok pahalı düşer. Zira itaatınızın tenakusu, ukde-i hayatiye veya hararet-i gariziyenin tenakusu gibi mevti intac eder.
Tarih-i âlem serapa şehadet ediyor ki, asker neferatının siyasete müdahaleleri, devletçe ve milletçe müdhiş zararları intac etmiştir. Elbette hamiyet-i İslâmiyeniz, böyle sizi uhdenizde olan hayat-ı İslâmiyeye zarar verecek noktalardan men'edecektir. Siyaseti düşünenler, sizin kuvve-i müfekkireniz hükmünde olan zabitleriniz ve ulü-l emrlerinizdir.
Bazan zarar zannettiğiniz şey, siyaseten büyük zararı def' ettiği için ayn-ı maslahat olduğundan, zabitleriniz tecrübeleri hasebiyle görüyor ve size emir veriyor. Sizde de tereddüd caiz değildir. Ef'al-i hususiye-i nâmeşrua, san'attaki meharet ve hazakate münafî değildir ve san'atı menfur etmez. Nasılki bir tabib-i hâzık ve bir mühendis-i mahirin nâmeşru harekâtı için, onların tıb ve hendeselerinden mani-i istifade olamaz. Kezalik fenn-i harbde tecrübeli ve o san'atta mahir ve hamiyet-i İslâmiye ile münevver-ül fikir zabitlerinizin bazılarının cüz'î nâmeşru harekâtı için, itaatınıza halel vermeyiniz. Zira fenn-i harb, mühim bir san'attır. Hem de sizin kıyamınız; şeriat-ı garra, -yed-i beyza-i Musa gibi- sair sebeb-i tefrika ve teşettüt-ü efkâr olan cem'iyetleri bel' etti. Sahirleri de secdeye mecbur eyledi. Harekâtınız bu inkılabda ilâç gibi idi ki, fazla olsa zehire münkalib olur. Ve hayat-ı İslâmiyeyi fena bir hastalığa hedef eder. Hem de himmetinizle bizdeki istibdad şimdilik mahvoldu. Lâkin terakkiler için Avrupa'nın istibdad-ı manevîsi altındayız. Nihayet derecede ihtiyat ve itidal lâzımdır.
Yaşasın şeriat-ı garra!.. Yaşasın askerler!..
Said Nursî