-
Medİne'yİ uzaktan gÖrmek
Medine, Muhammed'le nurlanmış, Medine-i Münevvere, “Nurlanmış Medine” olmuştur…
Medine Muhammed'in (O'na, O'nun nuru ölçüsünde salât ve selam olsun) nuruyla dolmuştur.
Taş, toprak, ağaç her şey, Resulullah'a salât eder Medine-i Münevvere'de...
Hatta kâinatta her ne varsa... Hepsi Resulullah'ı tanır.
İnsan ve cinlerin günahkârları hariç.
Canlı cansız bütün her şey “Essalatu vesselamu aleyke ya Resulellah!” derler...
Bizim kalbimiz sağırdır. Bu sesi duymayız. Ancak, kalbi diri olanlar vardır. Onlar dağların, taşların, ağaçların ve kuşların “Essalatu vesselamu aleyke ya Resulellah!” feryatlarını duyarlar...
Peygamber sevdalıları, uyanıkken de Resulullah'ı görürler.
O'nunla sohbet ederler... O Nur hep onların önünde yürür...
Onlar, Peygamberler Sultanı’nın bütün kâinatı kuşatan Nur'unu gördükleri için sık sık
Medine-i Münevvere'ye gitmezler. Aşk-ı Muhammed'i kendilerini istila edince “Bana gel, Medinem’e gel” daveti gelince, O Nur Nebi'den…
Koşarlar Medine'ye... Nur beldeye...
Peygamber sevdalıları, bu sevdayla yandıkça yanarlar...
Yangın bütün varlıklarını yakıp kül etme seviyesine varınca, ellerini açar da Mevla'ya yalvarırlar: “Artık ruhumu Resulullah'a kavuştur, bedenimi Cennetül Baki'ye!’’
Peygamber sevdalıları için ölmek, sevgiliye kavuşmak, ayrılmamak üzere kavuşmaktır...
Ölüm ne güzeldir ki o geçitten Resulullah'a gidilir...
Ölmek ne büyük nimettir.
Ancak Peygamber sevdalıları, hayatın eziyetlerine sabrederler...
Çünkü o server, “Ümmeti! Ümmeti!” dediği gibi, onlar da ümmetin kurtuluşu için çalışırlar koşarlar...
Muhammed'den mahrum olanlar, Muhammed'le (O'na semadaki yıldızlar adedince salât ve selam olsun) buluşsun, tanışsın ve hidayet nasip olsun diye koşar dururlar...
Peygamber sevdalıları, uzaktan Medine-i Tayyibe'ye bakarlar...
Gözyaşı dökerler...
Rüyalarında Medine'de yatan Nur Nebi'nin cemaline bakarlar...
Ancak biz kalp gözü kör olanlar, bu sevdayı nerden bilelim... Nasıl tadalım! Sık sık Medine'ye koşalım da Nur'un menbaına varalım da kalp gözlerimizin açılması için yalvaralım...
Peygamber varislerinin Asrı Saadet sohbetlerine dalalım da belki o meclislerde Muhammed'in nurunu görürüz... Çünkü nerede Muhammed'den bahsedilirse oraya O'nun nuru akarda akar...
Kalbi uyanık olanlar, o sohbetlerde Muhammed Mustafa'yı görürler (O'na, âşıkların gözyaşlarının damlaları adedince salât-u selam olsun)…
Medine-i Tayyibe-yi Münevvere’yi uzaktan seyretmek ne güzeldir…
Veysel Karanî misali, Peygamber sevdasıyla kavrulmak ne güzeldir…
Muhammed sallallahu aleyhi vessellem’ in nurunu dağları, taşları, beldeleri aşarak en ücra köşelere ulaştırmak ne güzeldir…
(KAYNAK: GÜLİSTAN DERGİSİ)