Eşler Arası Sözlü İletişim ve Hakaret
Eşler arasındaki sözlü iletişim ve onun bazı ögelerinden bahsedeceğiz bu yazımızda Sözlü iletişimin en önemli yanı tarafların birbirlerine verdikleri/vermek istedikleri mesajdır Mesaj ise bir düşüncenin, inancın veya kanaatin muhataba, en kısa kelime kalıplarına dökümü ile intikali demektir Yalnız bunun sunumunda düşüncenin kabullenilmiş bir metotla ortaya çıkması, organize edilmesi, şahsi karakter, konuşma stili, çevre şartları, ruh haleti vb şeyler mesajın fonksiyonuna tesir eden ana faktörlerdendir
Biz bütün bunları bir kenara bırakıp, sadece kelimeler ve onlara yüklenen anlamlar üzerinde kısaca duralım Kelimeler bütün dünya dillerinde bir çoğu itibariyle sadece bir anlam taşımazlar Sözlük anlamları birbirinden alabildiğine farklı olan kelimeler, anlamları sabit olanlara nisbetle sanırım daha fazladır Veya aynı kelime söylendiği konteks içinde çok farklı anlamlar taşıyabilir Kelimeler, kelimeler bütünü biçiminde karşımıza çıkarsa, bu defa da o bütünlük içinde başka manalar kazanır Dolayısıyla sözlü iletişimde herşeyden önce bu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir
Söz gelimi, “Sen görürsün!” sözü bir tartışma ortamında hiç tartışma götürmez biçimde tehdit ifade eder Ama normal bir konuşma atmosferinde belki de muhatabın daha önce görmediği birşeyi yakında göreceğini ifade eden bir ihbar anlamını taşır
Bir iki örnek daha verelim; biz genelde bir insanın çalışkanlığını ifade için “arı gibi’ deriz Cesaret ve gücü için ‘aslan gibi’, hızlı koştuğunu belirtmek için de tazı gibi’ tabir ve teşbihlerini kullanırız Bunlar yerine birincisinde ‘eşek gibi’, ikincisinde ‘dinazor’, üçüncüsünde ‘köpek gibi’ demeyiz Çünkü bu teşbihlerde kullanılan ortak malzeme her ne kadar hayvan üst başlığı içinde birleşseler de, ikinci kısımda verdiğimiz örnekler halk arasındaki yaygın kullanımı ile hakaret anlamını taşımaktadır
Şimdi bu safhadan sonra hakaret etrafında serd-i kelam edebiliriz Hakaret, insani ve İslami boyutta aklen çirkin, ahlaken yanlış ve dinen haram bir iştir Allah’ın mükerrem kıldığı bir varlığı -hele bu insan ise- küçümsemenin, hiçe saymanın, hakir görmenin ifadesidir hakaret Bu bakış açısına sahip olduktan sonra ağızdan çıkan sözlerin bir açıdan anlamı yoktur Onlar ister hakaret, ister küfür, ister kinaye, ister medh ü sena olsun önemli değil, çünkü iç bozukluğu, bakış açısında çarpıklık söz konusu
Aile içi iletişimde de çoklarının dikkat etmediği ama etmesi gereken bir konudur bu İsterseniz ‘karı’ sözcüğünden başlayalım örnekler vermeye “Karı’ sözlükte çalışkan ve hamarat anlamlarına geliyor Dolayısıyla hakaretten öte bir takdir var ortada Fakat asırlardır devam eden maziyi inkar modasından olsa gerek, karı kelimesi bugün eş, hanım vb emsallerine nisbetle en azından kabalığın ve nezaketsizliğin bir göstergesi olarak kabul ediliyor halk arasında
Koca kelimesi için de hemen hemen ayni şeyler geçerli Eş, bey kocaya nisbetle daha fazla kullanım alanına sahip ve nazik! Hemen ilave delim, karım ve kocam şeklinde nisbet ifade eder tarzdaki kullanımlar için hakaret iması söz konusu değil
Bütün bir dünya hayatını, bizim inancımıza göre ahiret hayatını da birlikte geçirmeye, kederi ve sevinci, varlığı ve yokluğu paylaşmaya söz vermiş ve kelimenin tam anlamıyla bir bütün olmaya karar vermiş çiftlerin, paylaşamadıkları bir şeylerin olduğu dönemlerde ağızlarından çıkan şeyleri iyi bilmeleri gerekmektedir “Bakılacak yüze utanılacak söz söyleme” demiş atalarımız Eşimiz bizim için hem dünyada, hem de ukbada, hem bugün hem de yarın bakılacak yüzlerin başında gelir İşte o yüze “Senin neyin var ki? Ne özelliğin var Allah aşkına? Paran mı, güzelliğin mi/yakışıklılığın mı, makamın mı? Neyin var söyle?” söylenilmesi gerekli olan biz söz müdür? “Bugünkü aklım olsaydı, seninle katiyyen evlenmezdim?” sözünün karşı tarafın sinesinde nasıl bir yara açacağını tahmin ediyorsunuz? Tamir edilebilir, unutulabilir bir şey mi yoksa? Evet yoksa?
Hasılı, hakaret derken meseleyi illa küfür eksenli boyutta ele almamak lazım Bunlar da hakaretin affedilemez cinsten olan örnekleri
Her ortamda şuur düzeyini muhafaza ederek, her kelimenin hesabını verme sorumluluğu içinde ve mutlaka düşünerek konuşmalıyız Unutmayalım, “Düşünmeden konuşmanın cezası konuştuktan sonra düşünmektir” Bugün etrafımızda nice konuştuktan sonra düşünen dul insanlar vardır Bari onları düşünelim, hallerinden ibret almaya çalışalım
Ahmet Kurucan