İnsan şunu unutmamalı Allah-u Zülcelal bir kula eğer bir musibet veriyorsa mutlaka onun hayrını dilemiştir. Onun günahlarını affetmek, onu temiz kılmak istemiştir. Biz başımıza gelen musibet ve belaların, işlemiş olduğumuz günahlardan dolayı olduğunu düşünüp, hemen tövbeye sarılmamız ve Allah'a yönelmemiz gerekmektedir.
Hz. Ömer (r.a) Saad bin Ebi Vakkas yönetiminde İran beldesini fethemek için asker gönderdiğinde ona bir mektup yazdı, mektupta şöyle dedi: “Ben sana ve yanındaki askerlere her halükârda Allah'ın takvası ile takvalanmanızı emrediyorum. Çünkü Allah'ın takvası, düşmanlar üzerinde en büyük techizattır. Ve savaşta en büyük güçtür.
Yine sana ve yarındakilere, günahlardan ve düşmanlarınızdan çok şiddetli bir şekilde kendinizi muhafaza etmenizi emrediyorum. Çünkü askerin üzerinde olan günahı, düşmanından daha korkuludur. Müslümanların galibiyeti, düşmanların Allah'a olan isyanındandır. Eğer bizim takvamız olmasa, onlardan daha fazla bir kuvvetimiz olmaz.
Çünkü sayılarımız onların sayısı kadar değil. Bizim techizatımız onların techizatı gibi de değil. Eğer isyanda onlarla eşit olursak, güçte onlar bizden daha fazla olur. Biz faziletimizle onlara galip olmazsak, kuvvetimizle onlara galip gelemeyiz.
Bilinizki, üzerinizde sizin ne yaptığınızı bilen muhafaza melekleri vardır, sizin ne yaptığınızı biliyorlar, onlardan haya edin.
Siz Allah yolunda olduğunuz müddetçe, günah işlemeyin. Düşmanlarımız bizden daha kötü, biz günah işlesekte başımıza musallat olmazlar demeyiniz.
Çok kavimler vardır ki; Onlardan daha şerlisi onların üzerine musallat olmuştur;
Beni İsrail'in Allah'a asi geldiklerinden dolayı, Mecusi’lerin onlara musallat olması gibi.
Nitekim Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;
"Yurdunuzun içine kadar girip sizi araştırmışlardı. Bu yerine gelecek bir vaaddi." (İsra; 5)
Düşmanlarınızın üzerinde galibiyeti istediğiniz gibi. Kendi nefsiniz içinde Allah'tan yardım dileyin ve bu yardımı bize ve kendinize isteyiniz”
Ey Nefsim!
Bu mektuptaki nasihatleri iyi düşün ve tefekkür et. Başına gelen bela ve musibetler; nefsinin ve şeytanın sana galebe çalması yada, yaptığın hizmetler ve İslam yolunda olduğun için insanların sana vermeye çalıştıkları zararları başkalarından değil ilk önce kendi günahlarının ve hatalarının sebebi olarak bil.
Başına gelen maddi sıkıntılarının, düşmüş olduğun darlıkların, günahlarından dönmen ve tevbe etmen için Allah-u Zülcelal tarafından bir ihtar olduğunu anla.
Şunu unutma ki Allah-u Zülcelal sana eğer bir musibet vermişse, mutlaka senin hayrını dilemiştir. Senin günahlarını affetmek, seni temize çıkarmak istemiştir. Sen başına gelen musibet ve belaların, işlemiş olduğun günahlardan dolayı olduğunu düşünüp, hemen tövbeye sarılman ve Allah'a yönelmen gerekmektedir.
Eğer sen nefsine, şeytana ve düşmanlarına karşı muvaffak olmak istiyorsan Allah-u Zülcelal’in takvası ile kendini donat. Başkalarının kötülüğünü değil kendinin kötülüğünü ve günahlarını düşün, bilki sen, Allah’a tam bir teslimiyet ile teslim olur, kendini günahlardan muhafaza eder, Peygamber Efendimiz (a.s.v)’in sünnetine tam bağlanır ve Saadatlar’a tam mutaabat yaparsan Allah-u Zülcelal, nefsine, şeytana ve günahlara karşı vermiş olduğun mücadelede sana yardım edecektir.
Senin her hareketini kontrol eden muhafaza meleklerini hatırla ve günah işlemekten, günaha düşmekten Allah’a sığın.
Unutma! Kurtuluş; Allah-u Zülcelal’in yolundadır ve bir gün O’na hesap vereceksin...
Kaynak:Seyda Muhammed Konyevi (ks), Nefse Hitap
