İnsanların hidayete ermesinde mürşitler sadece vesiledir
Kamil mürşitlerin işi, kulun kalbinde hidayeti yaratmak değildir. Mürşit, hak yolunda bir köprü vazifesi görür. İnsanın gerçek hidayeti bulmasına yardımcı olur.
Ruhun yükselmesi, kalbin manevi kirlerden temizlenmesi ve nefsin terbiyesi için usul öğretir, rehber olur, yol gösterir. Çünkü bu usul, tek başına bilinmez.
Bir öğreticisi vardır. Ama her şey sonuçta Allah Teala’nın izni ve yardımına bağlıdır. Bu gerçeği Allahu Teala bize şöyle hatırlatır:
“Ey müminler! Şeytanın adımlarına tâbi olmayın. Kim şeytanın peşine düşerse o, ona edepsizliği ve kötülüğü emreder. Eğer size Allah’ın lutfu ve rahmeti olmasaydı, hiçbirinizi asla temizlemezdi. Fakat Allah dilediğini (küfür ve isyandan) temizler. Allah herşeyi işiten ve bilendir.”591
Büyük müfessir, sufi, İsmâil Hakkı Bursevî (k.s) bu konuda şu mühim açıklamayı yapar:
“Kalp ve ruhu temizleme işi Allahu Teala’ya aittir. Çünkü Allahu Teala, fazlı ve rahmetiyle kulunu kendisine sevk eden sebeplere muvaffak kılar.
Allah’ın muradına göre bu manevî temizliğin nasıl olacağını insana gösteren bir mürşit gereklidir. Allahu Teala’ya vâsıl olmada bir vesile olan mürşitlerin en büyüğü, Rasulullah (s.a.v) Efendimizdir. Ondan sonra irşatla görevli arifler gelir. Şeyhu’l-İslâm Abdullah el-Ensârî (rah.) şöyle demiştir:
“Hadis ve şeriat ilminde üstadım çoktur. Tarikatta mürşidim ise Şeyh Ebu’l-Hasan el-Harkanî olmuştur. Eğer kendisini görüp irşat halkasına katılmasaydım, hakikatı tanıyamazdım.”
Demek ki irşat ehli mürşidi kamiller, hidayet yolunda rehberdirler. Kamil bir insanı bulmak en büyük ganimet ve onun meclisine katılmak bulunmaz bir nimettir.” 592
Diğer bir ayeti kerimede şöyledir: “(Rasulüm) Sen sevdiğini ve istediğini hidayete ulaştıramazsın fakat Allah, dilediğini hidayete ulaştırır. O, hidayete ulaşacak olanları en iyi bilir.”593
Hidayet, kalbin batıldan hakka yönelmesidir. Kalpte bu yönelişi yaratmak, Allahu Teala’nın kudretine özgü bir iştir. Ayrıca hakkı göstermeye, hayra sevk etmeye de hidayet denilir. Bu manadaki hidayeti Peygamberler yapabilirler, yapmışlardır da.”594
Peygamberlerden sonra, hidayet yolunda delil olma ve Hakk’a yol gösterme işini Rabbanî alimler yapmaktadır.
Ancak bu yolda rehberlik öyle kolay bir iş değildir. Arifler, irşat işinde görevli olanların çok hassas davranmaları gerektiğini belirtirler. İmam Rabbanî (k.s), hak yolunda rehberlik yapacak kimseleri şöyle uyarır:
“İnsanları irşat eden bir mürşit, kendisine gelen Hak talibini Allahu Teala’ya dua, yalvarış ve istihâreden sonra irşat halkasına katması gerekir. Bu işte nefsin hilesinden, şeytanın oyunlarından ve batıla saplanmaktan Allah’a sığınmak gerekir.
Kulların irşadını ancak Allah’ın izniyle üstlenmek mümkündür. Yoksa insan, kendi aklı ve mahâretiyle bu yükü çekemez.595
Şu ayet bu duruma işaret etmektedir:
“Rasulüm! Biz bu kitabı sana Rabbinin izniyle insanları (küfür ve isyan) karanlıklarından (iman ve marifet) nurlarına, Azîz ve her türlü hamde layık Rabbinin yoluna çıkarman için indirdik.”596
Mürşidi kamiller, bütün irşatlarını Allah’ın iradesi, özel izni ve güzel yardımıyla yaparlar. Bir hikmet gereği ellerinde meydana gelen keşif, keramet ve manevî haller, hep ilâhi izin ve yardımla olmaktadır.
Onları böyle bir şerefli iş için seçen Allah (c.c), hem onlara hem de tâbi olanlarına büyük bir ikramda bulunmuş demektir. Zira Allah (c.c) büyük ihsan sahibidir.
“Allah’ın fazlı ve rahmeti olmasaydı, hiç kimseyi temize çıkarmazdı.”597 ayetinde anlatılan rahmet, Rasulullah’ı (s.a.v) da içine almaktadır.
Çünkü O (s.a.v), rahmet peygamberidir, alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.598
Allahu Teala onu (s.a.v) kalplerin içindeki şirk, gaflet ve isyan gibi manevi kirlerden temizlemek için göndermiştir. Onun terbiyesiyle kalp küfür, nifak, gaflet ve isyan türü hastalıklardan kurtulmuştur. Cenabı Hak bu nimetini şöyle hatırlatmıştır:
“Muhakkak ki Allah, müminlere büyük lütufta bulundu. Çünkü, içlerinden kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, onları (inkâr ve isyân kirlerinden) temizleyen (tezkiye eden), kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderdi. Halbuki onlar daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler.”599
Rasulullah (s.a.v) Efendimiz’e verilen bu tezkiye yetkisi ve terbiye görevi O’nun vârisleri olan kamil mürşitlere de verilmiş ve onların eliyle bu ilâhi rahmet insanlığa sunulmuştur.
Arifler derler ki: İrşatla görevli kamil mürşit Allahu Teala’nın izni ve emri olmadan hiçbir iş yapamaz. Kendi başına birşey yapmayı tercih de edemez. O, devamlı Cenâbı Hakk’ın muradını ve rızasını arar. Allah ona muradını bildirmiştir. Artık bütün tasarruflarında nefsinin isteğine göre değil, Allahu Teala’nın muradına uygun hareket eder.”600
Yüce Rabbimiz vücudumuzun ayakta durması için bir çok vesile yaratmıştır. Her hastalığın bir ilacını vermiştir. Aynı şekilde insanın en kıymetli merkezi ve asıl manası olan kalbin gıdası olan şeyleri de önümüze koymuştur. Bunun için Peygamberleri (aleyhimüsselâm) göndermiştir.
Peygamberler, Allah’ın izniyle kalplere ilâhi ilim, feyiz, nur, sevgi ve güzel ahlak akıtırlar. Allahu Teala, Hz. Peygamber (s.a.v) Efendimizden sonra bu manevi gıdaları insanlığa sunmak, nasibi olanları onlarla buluşturmak için, alimleri, arifleri, kamil mürşitleri görevlendirmiştir.
Her türlü hastalığa ayrı bir ilaç yaratan Yüce Allah’a sonsuz hamdolsun.
KAYNAKLARIYLA TASAVVUF...DR.DİLAVER SELVİ...SEMERKAND YAYINLARI
591 Nur 24/ 21.
592 Bursevî, Rûhu’l-Beyan, VI, 132.
593 Kasas 28/ 56.
594 Kuşeyrî, Letâifü’l-İşârât, III, 73.
595 İmam Rabbanî, Mektûbât, I, 21. Mek.
596 İbrahim 14/ 1.
597 Nur 24/ 21.
598 Enbiyâ 21/ 107.
599 Âl-i İmrân 3/ 164.
600 Sühreverdî, Avarifü’l-Mearif, 10. Bölüm.
Cevap: İnsanların hidayete ermesinde mürşitler sadece vesiledir
Çok güzel bir palaşım. ALLAH (C.C) razı olsun.
emeğine sağlık, ellerin dert görmesin
ABİM.