-
Sufilerin Edebi
Sufilerin adabından biri de zahiren ve bâtınen takvaya sarılmaktır. Yüce Allah buyurdu:
“Allah size nimetlerini zâhir ve bâtın olarak bolca ihsan etti.” (Lokman, 20)
Onların adabından biri de, zâhiren ve bâtınen dine muhalefetten kaçınmaktır. Yüce Allah buyurdu:
“Günahın açık ve gizli olanını bırakınız.” (En’am, 120)
Yahya ibn Muaz Razî şöyle dedi: “Takva ikidir: Bir dışın takvası vardır. Bir de için takvası... Dışın takvası yalnız Allah için hareket etmek, için takvası ise kalbe Allah’tan başka hiçbir şeyin girmemesidir.”
Onların adabından biri de fakrın lüzumudur. İbrahim ibn Fatik şöyle demiş: “Fakirin vasfı şudur: Yokluk zamanında huzur, varlık zamanında bolca vermek ve başkalarını kendine tercih etmektir.”
Onların adabından biri de nefsten az razı olmak, daima ona kötü zan beslemektir. Abdullah ibn Mübarek şöyle demiş: “Ancak nefsinin kusurunu bilmeyen kimse, nefsine iyi zan besler.” Zünnûn da şöyle demiş: “İnsanlar arasında nefsini en iyi bilen, nefsine en çok kötü zan besleyendir.”
Gayreti korumak, güzel arkadaşlık etmek, arkadaşlara hizmet etmek ve dünya geçimliğinde arkadaşlara hıyanet etmemek onların sefer edebidir. Rüveym’e sefere çıkanın adabından sorulunca şöyle dedi: “Misafirin arzusu ayaklarını geçmez ve kalbine neresi uygun gelirse orası onun menzili olur.”
Muhammed ibn İsmail Fergânî şöyle dedi: “Bizler yirmi yıl kadar gezdik, dolaştık. Ben, Ebu Bekir Zakkak ve Ebû Bekir Kettânî... Hiç kimseye karışmaz ve kimselerin arasına girip ülfet etmezdik. İçinde şeyh bulunan bir şehre geldiğimizde şeyhe selam verip yanında bir saat kadar oturur, sonra mescide dönerdik. Kettânî öne geçer, sabaha kadar namaz kılardı ve Kur’an’ı hatmederdi. Zakkak kıbleye yönelip otururdu, ben de sabaha kadar tefekküre dalardım ve yatsı abdesti ile sabah namazını kılardık. Şayet içimizden biri uykuya düşerse, onu bizim en faziletlimiz kabul ederdik.”
-
Cevap: Sufilerin Edebi
Ebu Ubeyd en-Nesevî şöyle dedi:
“İbadette edepli olmak, günün sıcaklığında uzun zaman susuz, geceleri uykusuz kalmaktan daha üstün ve daha iyidir. Zira edep Allah’a yakın olma sonucunu doğurur. Allah için susuzluk ve uykusuzluk (devamlı oruç ve uzun gece ibadetleri) ise ecir ve sevap getirir. Kimde müritlerin adabı görünürse melekler onu görmekten sevinç duyar, cennet halkı onu görmekle övünür.”
Sabihî şöyle demiş: “Evliyanın üç özelliği vardır: Takva, edep ve ibadet.”
Sehl b. Abdullah da şöyle demiş: “Nefs arzusundan ancak peygamberler ve sıddıkların da sadece bir bölümü kurtulur, hepsi değil. Ancak edebe sarılan nefsin isteklerinden kurtulur. Hikmet ehli ‘Kula en yakışan şey edeptir’ demişlerdir.”
Yine Sehl demiş ki: “Edebi küçümsemek, haramı küçümsemeye götürür. Haramı küçümsemek saygıyı terke götürür. Saygıyı terk etmek ise şükrü terk etmek demektir. Şükrü terk etmenin de imandan ayrılmaya sebep olacağından korkulur. Kulun imanı yalnız edeple doğru olur. Edepsizlik ise ilâhi bilginin azlığından ileri gelir.”
Ebu Osman şöyle demiş: “Kul için güzel edepten daha iyi bir mertebe görmedim. Zira aklın hayatı edeptir. Kul edep ile iki alemde yüksek hallere, yüce derecelere ulaşır.”
Şöyle de denilmiş: “Edep konuştuğun zaman dilini korumaktır; yalnız kaldığın zaman da kalbini korumaktır.” Ve denilmiş: “Edep senden üstün olana hürmet etmek, senden aşağı olana şefkat etmek, dengin olanlarla da güzel geçinmektir.” Denildi: “Edep dili tutmak, korumak; nefsi küçültmek, kalbi temizlemektir.” Denildi: “Arifin edebi, her edebin üstündedir. Çünkü manevi bilgisi onun kalbini terbiye eder.”
Serî es-Sakatî şöyle demiş: “Güzel edep aklın olgunluğundan ileri gelir. Nefsi şehvetlerden arzulardan men etmek sufilerin edebi gereğidir.”
Semerkand Dergisi