Ramazan Bayramı Sohbeti 1 (Telmaruf 2007)
Ramazan Bayramı Sohbeti 1 (Telmaruf 2007)
Seyh Muhammed Muta El-Haznevi (k.s)
Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla sözlerime başlıyorum. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdu senalar olsun. Hazreti Muhammed'e aline ve ashabına salat ve selam olsun. Yüce Allah babam, şeyhim, murabbim, Şehid-ul Harameyn yüce Allah kendisinden razı olsun ve Allah O'na rahmet eylesin.Değerli kardeşlerim, şunu itiraf ediyorum size konuşmaktan acizim. Kalbimin derinliklerinden hissediyorum konuşmaya aczim vardır. Ramazan ayı boyunca hiçbir kelime size konuşmadım. Yalnız evinize geri dönüp işte ziyarete gittik, Şeyh hazretlerinin dergahına gittik, şeyhimizin oğlundan bir kelime duymadık dememeniz için bu aczimle beraber size konuşmak istiyorum. Yüce Allah'tan temenni ve niyaz ediyorum bu konuşacaklarım ile sizi, bizi ve tüm Müslümanları faydalandırsın. Çünkü Yüce Allah her şeye kadirdir.
Değerli kardeşlerim, sizin bayramınızı kutluyorum, İslam aleminin bayramını kutluyorum ve memleketimizin sorumlularının da bayramını kutluyorum. Tüm İslam aleminin sorumlularının da bayramını kutluyorum ve yüce Allah böyle bayramları hayır ile, bereket ile tekrar kılsın ve yüce Allah'tan temenni ediyorum tüm Müslümanlara yapılan haksızlıkları, gaspları, onların ellerinden alınan mal ve mülkleri onlara geri verilmesini yüce Allah'tan temenni ediyorum. Yüce Allah'tan temenni ediyorum böyle bayramları hayır ve ihsan ile bize nasip kılsın. Tekrarını bize nasip kılsın ve yüce Allah'tan temenni ediyorum böyle bayramları tüm İslam alemi için hayra vesile kılmasını ve yahudilerin bizden aldıkları bir karış toprağı geri almak için yüce Allah bu bayramlar vesilesiyle bize iade etmesini nasip eylesin ve yüce Allah tüm İslam alemini şeref, makam, mevki, haysiyet ve izzet ile şereflendirsin.
Değerli kardeşlerim, sizin teellüm ettiğinizi hissediyorum. Ben de teellüm ediyorum, üzülüyorum. Çünkü babam, Allah sırrını pak eylesin, böyle muhteşem, büyük toplumlarda bize maneviyat veren, sevgi veren, bizim kalbimizi, ruhumuzu gıdalandıran nice vaazlar, nasihatler ve dersler vermiştir.
Değerli kardeşlerim, siz akrabalarınızı, çocuklarınızı terk edip şeyhinizin oğluyla bayramlaşmaya geldiniz. Ben buna şuur ediyorum ve inanıyorum ki bu sizin sadakatınıza, sizin sevginize, sizin ihlasınıza bir şahittir ve delilidir.
Değerli kardeşlerim, şunu da hissediyorum bu yaptığınız Şeyh hazretlerinin size olan hakkıdır. Buna şuur ediyorsunuz. Çünkü Şeyh hazretleri size karşı ehli vefa idi. Size şefkat ve merhameti vardı ve şunu diyordu: manevi kardeşlik, nesebi kardeşlikten daha üstündür. Daimi olarak bu şiiri terennüm ediyor ve sizi kendine en yakın sayıyordu ve bunu itiraf ediyordu.
Değerli kardeşlerim, aramızda olan bu sıla, bu akrabalık şeriatın özünde olan adaplar sebebiyledir. Şeriata uygun olan adaplar sebebiyledir. Onun için bu adapları bidatlardan, muhalefetlerden korumamız lazımdır ve bu adapları hakkıyla koruyup dünya menfaatimiz için, siyaset için kullanmamamız lazımdır. Çünkü böyle adapları istismar ederek siyaset ve makam için kullanılması caiz değildir.
Değerli kardeşlerim, vacibimiz bu adapları korumaktır. Çünkü sadatlarımızdan gördüğümüz bu hak adapların korunması bize vaciptir. Onları bidatlardan, yolsuzluklardan, şeri muhalefetlerden korumamız gerekir. Çünkü bunlar temiz adaplardır ve uygun adaplardırlar. Sadatlarımız bu şekilde onları koruyup bize teslim ettiler. Kendi ruhumuzu, haysiyetimizi, tüm varlığımızı bu adapların korunması için bidat ve hurafelerden, istismardan korumak için sarf etmemiz gerekiyor. Bizim vacibimiz budur.
Değerli kardeşlerim, şu anda size herhangi bir olayı açıklamak istemiyorum. Çünkü yüce Allah bize sabrı emretmiştir ve şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah sabredenlerle beraberdir."
Değerli kardeşlerim, sabırlı olalım. Sabır ile her şey hallolur. Yalnız sabrımızla beraber kendimize dikkat edelim. Yanlışlık yapmayalım. İslam dininin adaplarına uygun hareket edelim. Adaplarımızı koruyalım. İnsanlık alemine faydalı olalım. Devletimize, milletimize ve memleketimize faydalı olan hareketi yapalım, onları rahatsız etmeyelim. Peygamber aleyhisselatu vesselam şöyle buyurmuştur: "Erkek, şecaat sahibi olan aceleci olan değildir. Erkek ve şecaat sahibi olan kimse sabırlı olandır."
Değerli kardeşlerim, Peygamber aleyhisselatu vesselamın hadisi şerifinin devamı "şecaat sahibi olan öfkelendiği zaman kendini tutandır." Değerli kardeşlerim, şimdi, şu anda bu muhteşem toplumun etrafımda toplanması benim için değildir. Etrafımda toplanmanız Şeyh hazretlerine olan sadakatınızdır. Sevginizdir, muhabbetinizdir, değerli kardeşlerim. İşte onun için biz Şeyh hazretlerinin hakkını korumamız lazımdır. Çünkü bende bir şey yoktur. Bende olan budur: şunu diyebiliyorum, sizi yüce Allah'ın rahmetine, Peygamberin bereketine, Nakşibendi sadatlarının himmetine ve Şeyh hazretlerinin bereketine sizi havale ediyorum.
Değerli kardeşlerim, sadatlarımızın gayreti büyüktür, sizi onların gayretine havale ediyorum ve son olarak yüce Allah'tan niyaz ediyorum bizi ve sizi affeylesin, niyetlerimizi gerçekleştirsin. Buraya varmak için sarf ettiğiniz maddiyattan yüce Allah kat kat size ihsan eylesin ve yüce Allah attığınız her adımın karşılığında günahlarınızı affeylesin ve evinize sağ selim dönmeyi yüce Allah size nasip eylesin.
Değerli kardeşlerim, size şu müjdeyi veriyorum: Şeyh hazretlerinin adapları olduğu gibi korunmaktadır. Böyle sizin gibi muhteşem toplum, münevver alimler, muhlis etbalar, ehli sadakat, ehli saygı ve sevgi olan kimseler Şeyh hazretlerinin adabının kalıcı olduğuna en büyük şahittir. Şuna inanın ve güvenin Şeyh hazretlerinin adabına hiç kimse saldıramaz, yok edemez, onları kaldıramaz. Eğer biz Şeyh hazretlerinin, sadatı kiramın adaplarına uygun hareket edersek, kalbimize dünya menfaati girmezse, siyaset girmezse, makam girmezse, bidat girmezse, şeri muhalefetler girmezse bilin ki Şeyh hazretlerinin adabı bu şekilde aramızda kalıcı olacaktır ve hiç kimse ona zerre kadar zarar veremez.
Değerli kardeşlerim, sözümün sonunda Şeyh hazretlerinin şu vasiyetini size beyan etmek istiyorum. Şöyle buyururdu: bizim kendi sözümüzü, kavlimizi fiile çevirmemiz lazımdır. Mazharı, hakikate çevirmemiz lazımdır ve tüm hissiyatımız, bildiklerimiz ameli olmalıdır. Bildiğimiz adabu terbiyeler ameli olmalıdır ve yüce Allah'tan temenni ediyoruz bizi amel etmeye muvaffak eylesin. Yüce Rabbim her şeye kadirdir.
Cevap: Ramazan Bayramı Sohbeti 1 (Telmaruf 2007)
Ramazan Bayramı Sohbeti 2 (Telmaruf 2007)
Seyh Muhammed Muta El-Haznevi (k.s)
Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla sözlerime başlıyorum. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdu senalar, Hz. Muhammed'e, aline ve ashabına salat ve selam olsun. Yüce Allah Şeyhimizden, mürşidimizden razı olsun. Bizi ve tüm Müslümanları O'nun feyiz ve bereketiyle mükafatlandırsın.Değerli kardeşlerim, misafirlerimiz, yeni yeni gelenler itibariyle hepinizin bayramını kutluyorum. Yüce Allah böyle münasebeti bizim için ve tüm İslam alemi için hayırlı kılsın. Yüce Allah'tan temenni ediyorum Müslümanların, siyonistlerin ellerinde bulunan topraklarını onlardan alsın ve yüce Allah'tan temenni ediyorum Müslümanların izzet ve şereflerini muhafaza eylesin, onları güçlendirsin ve onlara düşmanlara karşı galibiyet ve hakimiyet ihsan eylesin.
Değerli kardeşlerim, yine Yüce Allah'tan temenni ve niyaz ediyorum, böyle münasebetleri, böyle mübarek bayramları bizim için, bizim şeref ve izzetimiz için yüce Allah'ın emirlerine sarılmak ve nehy ettiklerinden uzak kalmak ve Peygamberin ahlakıyla ahlaklanmaya bize vesile kılsın.
Yüce Allah'tan niyazım budur: Bizi izzet ve şeref sahibi kılsın bize öyle bir güç versin ki İslam'ın bize verdiği izzet ve şerefi korumak için, şark ve garptan tüm insanların, Müslümanların arasında olan birlik ve beraberliğin güçlenmesi, devam etmesi için böyle nice bayram ve münasebetleri vesile kılsın. Yüce Allah'tan temennim budur: Bizim kendi şeref ve izzetimizi, birlik ve beraberliğimiz için, onu sağlamak için, güçlendirmek için, muhafaza etmek için bize güç ve kuvvet ihsan eylesin.
Değerli kardeşlerim, ben yüce Allah'ın zayıf kulu olarak sizde gördüğüm bu sıdk, bu ihlas, bu muhabbet, sizden bana yansıyan bu ihlasınıza karşı yüce Allah'a hakiki şükür etmekten acizim ve fakirim.
Değerli kardeşlerim, bunda şüphem yoktur, inanıyorum ki sizin bu iltifatınız, bu gayretiniz dünyalık için değildir, menfaat için değildir, siyaset için değildir; halis Allah içindir; çünkü Allah için olmasaydı siz uzak mesafelerden meşakkatler kat ederek buraya gelmezdiniz. Bu zorluklara tahammül etmezdiniz. Onun için yüce Allah içindir ve yüce Allah'ın yüzü suyu hürmeti için buradasınız ve bu iltifat, bu münasebet sizden meydana gelmiştir.
Değerli kardeşlerim, sizin bu iltifatınız Allah içindir, çünkü Allah için olmasaydı her biriniz buraya gelip de bu meşakkate tahammül etmezdi. Bazılarınıza yorgan düşmez, minder düşmez, yerde uzanıp semalara doğru bakıyor. Bazılarınızın yemek yiyeceği bir lokma yoktur. Bazılarınız vardır, sizin aranızda öyle insanlar vardır; öyle güzel münasebetler, güzel yemekler, hayvanlar kesilip ve ona en güzel yemekler takdim edilmeye layıktırlar; ama buna rağmen belki de bir lokma ekmek onun eline düşmüyor ve buna tahammül ederek buraya geliyorsunuz. Peki bunda Allah'tan başka kast edilir mi? Bunda herhangi bir dünya menfaati kastınız olabilir mi? Şüphesiz yoktur.
Değerli kardeşlerim, daha ziyade sizden abdest almak için niyet ettiği zaman öyle bir zorluk çekiyor ki abdest alacak yer de yoktur. Peki bunda dünyalık olabilir mi? Siz bu kadar meşakkatlere katlanarak, tereddüt etmeden, sevinç içinde katlanarak şüphesiz niyetiniz bundan daha üstün ve ziyade olan Allah rızasıdır. Allah rızasını kazanan bir kimse, Allah rızasına gayret eden bir kimse bundan daha üstün elde edebilir mi?
Değerli kardeşlerim, babam Şeyh hazretleri şu beyti terennüm ediyordu ve daimi olarak bize hatırlatıyordu ve diyordu ki: Ey Rabbim sen razı olursan tüm zorluklar beni için kolaydır. Senin rızan bana hasıl olursa her şey bana hasıl olmuş olur, her şey elimde olur. İşte bunun için değerli kardeşlerim, sizin maksadınız en üstün olan Allah rızasıdır ve Allah rızasından lezzet alıyorsunuz. Meşakkatlere aldanmıyorsunuz, meşakkatleri göze almıyorsunuz.
Değerli kardeşlerim, ben etrafımda sizin bu iltifatınızı gördüğüm zaman mahcup oluyorum, utanıyorum. Şunu diyebiliyorum: Ya Rabbi bunlar geldiler, etrafımızda toplandılar. Onların niyetleri Allah içindir. Benim diyebileceğim budur: Ey Rabbim! Onları niyetlerine göre mükafatlandır. Ey Rabbim! Onda rızan olan mükafat ile onları mükafatlandır ve diyorum ki Ya Rabbi! Onları senin rahmetine havale ettim, Peygamberin bereketine havale ettim, sadatların gayretine havale ettim ve Şeyh hazretlerinin himmet ve bereketine onları havale ettim. Diyebileceğim budur.
Değerli kardeşlerim, Şeyh hazretlerinin adabı ve sadatlarımızın takip ettiği adaplar ne içindir. Mürit gerçek İslamiyet'i yaşamak içindir. Mürit gerçek İslamiyet'in kurallarını yerine getirmek ve tatbik etmek içindir; çünkü İslam dininde vacipler vardır, İslam dininde müstehaplar vardır ve İslamiyet'in ikrah ettiği konular vardır.
Değerli kardeşlerim, Müslüman'a vacip budur: Yüce Allah'ın vaciplerini tam bir şekilde, mükemmel bir şekilde yerine getirmesi ve yüce Allah'ın haram kıldığı şeylerden uzak kalması ve Peygamberin ahlakıyla ahlaklanması ve kendi gücüne göre İslam'ın ikrah ettiği konulardan uzak kalmasıdır. Her Müslüman'a bu şekilde kendi dinini murat etmesi ve kendini muhafaza etmesi vaciptir.
Değerli kardeşlerim, işte tarikatın adapları öyle bir vesile oluyorlar ki, Müslüman?ın yüce Allah'ın, İslam dininin gösterdiği konuları tam olarak yerine getirmesi, Peygamber efendimizin ahlakıyla ahlaklanması ve kendi kalbini Allah'ın zikrine engel olan konulardan uzak bırakması içindirler. Yüce Allah şöyle buyurmuştur ayeti kerimelerinde: "Ey iman edenler! mal, mülk ve evlat sizin kalbinizi Yüce Allah'ın zikrinden alıkoymasın." İşte yüce Allah'ın emridir ve tarikatın adapları bu ayeti kerimenin gereğini tatbik etmek için Müslümanlara vesile oluyor ve Müslüman'dan onu istiyor.
Değerli kardeşlerim, yüce Allah bizi kalbimizi Allah'ın zikrinden alıkoyacak konulardan nehyetmiş. Maldan, mülkten, evlattan bizi nehy etmiş; yani kalbimize engel olmasınlar. Yüce Allah'ın ibadetlerine engel olmasınlar diye nehy etmiştir. Yüce Allah bizi dünya ile meşgul olmaktan, dünyayı biriktirmekten men etmemiştir. Yüce Allah bizi evlattan, maldan, evlenmekten vs.den nehy etmemiştir. Kalbimizi onlara bağlamaktan bizi nehy etmiştir. Değerli müminler, çünkü kalp onlara bağlı olduğu zaman insan kalbi Allah'tan ve ibadetlerinden uzak kalır.
Değerli kardeşlerim, işte bu konuda yüce Allah şöyle bizi uyarmıştır. Kim kendi kalbinde Allah'ın ibadetinden alıkoyan konuları kalbinde yerleştirirse o zarar eden kimselerden olur. Yüce ayet-i kerimede buyurmuştur. Değerli kardeşlerim, hem dünyada hem de ahirette zarar görür. Ahirette zarar görmesi apaçıktır, çünkü ahireti dünya ile değiştiriyor, fani olan dünya menfaatleri ile değiştiriyor. İşte bu apaçık ahirette en büyük zarardır.
Değerli kardeşlerim, dünyada zarar etmesi şu şekilde olur: Daimi olarak kalbi tereddüt içindedir. Rahatı yoktur, eziyet içindedir, düşünce içindedir. Diyor ki, çocuğum hastalandı, benim ekinim güzel olmadı, bu sene mevsim iyi değildi, bu sene yağmur gelmemiş ve zarar içindeyim ve daimi olarak gece gündüz böyle zararlı düşüncelerle kalbi huzursuzluk içinde oluyor. İşte apaçık dünyada ki gördüğü zarar, sıkıntı ve üzüntü budur.
Değerli kardeşlerim, kendi kalbini bu tür şeylere bağlamadığı zaman evlatlara, mala, mülke, makama bağlamadığı zaman Allah'ın ibadetlerinden aldanmadığı zaman işte o insan, o Müslüman olan daimi rahat içindedir. Mutluluk içindedir. Başına ne gibi musibetler gelirse zararlar, sıkıntılar olursa yine Rabbine döner ve diyor ki: Yüce Allah'a hamd ediyorum, Mahbubdan gelen mahbubdur; sevgiliden gelen sevimlidir, hoştur. Bu inanç ile, bu itminan ve güzellik içinde dünya hayatı içinde yaşıyor ve zararı olmuyor.
Değerli kardeşlerim, bizim vazifemiz budur tarikatın adaplarını korumaktır ve bu adapların kaybolmasına vesile olmamaktır. Öyle bir gayret edelim ki bu adaplar bizde gerçekleşsin, tatbik edilsin ve yüce Allah'ın emirlerinden uzak kalmamamız için yüce Allah'ın emirlerini yerine getirmek için, haram kıldığı şeylerden uzak kalmak için ve Hz. Muhammed Mustafa'nın ahlakı ile ahlaklanmak için işte bizim vacibimiz budur. Eğer bunu yaparsak o zaman İslam'ı yaşayacağız, mutlu yaşayacağız ve rahat içinde yaşayacağız.
Değerli kardeşlerim, yüce Allah'tan temenni ve niyaz ediyorum, buraya gelmek için gördüğünüz meşakkatten yüce Allah size hem dünyada hem ahirette mutluluk, rahatlık ile tebdil eylesin. Buraya varmak için sarf ettiğiniz maddiyatlara karşı yüce Allah sizi kat kat mükafatlandırsın ve sizden ricam budur; buraya gelmeyen, gelemeyen, özel bir hasiyeti olan, nedeni olan kimseler buraya gelmemişler onlara selamlarımızı tebliğ edin ve onların bayramları da kutlu ve mutlu olsun.
Yüce Allah'tan temenni ve niyaz ediyorum, bu adapları bize vesile olan hem bana dua etmenizi rica ediyorum ve hem bu adaplar için dua etmenizi rica ediyorum
Bu adaplar böyle kalıcı kalsın, münevver kalsın. İlim ile, irfan ile, sadakat ile, ihlas ile devamlı olması için dua etmenizi temenni ve niyaz ediyorum. Yüce Rabbim her şeye kadirdir.
El-Fatiha
Cevap: Ramazan Bayramı Sohbeti 1 (Telmaruf 2007)
Ramazan Bayramı Sohbeti 3 (2007 Telmaruf)
Seyh Muhammed Muta El-Haznevi (k.s)
Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla sözlerime başlıyorum. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdu senalar, Hz. Muhammed'e aline ve ashabına salat ve selamdan sonra ve Yüce Allah şeyhimizden, mürşidimizden, terbiye edicimizden, Şehid-ul Harameyn babam ve şeyhimden yüce Allah razı olsun diyorum.Her gün yeni yeni gelen kardeşlerimiz olduğu için hepinizin bayramını kutluyorum. Yüce Allah böyle münasebetleri, bayramları bize hayır ile, ihsan ile tekrarını nasip eylesin. Böyle münasebet ve bayramları Müslümanların kalplerini birleştirmek, saflarını birleştirmek, imanlarını güçlendirmek için, hayır ve bereket içinde olmaları için vesile kılsın.
Yüce Allah böyle mübarek günleri, mübarek münasebetleri bizim imanımızın güçlenmesine ve bizim saflarımızın düzelmesine ve bizim yüce Allah'ın ipine sarılmamıza ve yüce Peygamberin ahlakıyla ahlaklanmaya ve siyonistlerin ellerinde bulunan toprakların alınmasını nasip eylesin, vesile eylesin.
Değerli kardeşlerim, bazılarınız bayramdan önce geldi, bazılarınız bayram günü, bazılarınız dün gelmiş, bu gün gelmiş. İşte bu gelişiniz, bu toplumunuz sizin Şeyh hazretlerine karşı olan sadakatınıza en büyük delildir. Sizin Şeyh hazretleriyle olan güçlü bağınıza en büyük delildir. Sizin Şeyh hazretlerine bağlı ve akraba olduğunuza en büyük delildir. Sizin bu gayretinize, sizin bu vefanıza, sizin Şeyh'e karşı bu sadakatınıza, bu ihlasınıza ve bu uyanıklığınıza karşı Yüce Allah'a hamd ediyorum.
Değerli kardeşlerim, işte siz Şeyh hazretlerinin evladısınız. O, sizin manevi babanızdır. O'nun size olan menfaati, manevi babanın menfaati, nesebi babanın menfaatinden daha üstündür, daha ziyadedir; çünkü nesebi babanın kendi çocuğuna vereceği menfaat zahiri ve cismanidir, hayatidir. Onun yemeği, içmesi, giymesi, yaşantısı için onun faydası vardır. Başka bir faydası olamaz. Değerli kardeşlerim, manevi babanın faydası manevi ve ruhidir. Nesebi babanın faydası zahiri ve hayatidir. Onun için manevi fayda daha üstündür ve daha alidir.
Değerli kardeşlerim, çünkü insanda en önemli olan ruhudur. Eğer onun ruhu masiyetlerin içinde gark olursa, onun ruhu kaybolur, ondan hiçbir istifade olamaz; ama kendi ruhunu tezkiye ettiği zaman, düzelttiği zaman, maneviyat sahibi olduğu zaman işte o ruhun gücü olur ki yüce Allah onu ne için yaratmış ise, Allah'ın emri ne ise onu tatbik etmeye gücü yeter.
Değerli kardeşlerim, tezkiye edilen ruh, temizlenen ruh, onun yanında oturulup ondan istifade edilebilir. Ondan menfaatler alınabilir, kazanılabilir; ama ruhsuz beden, yani tezkiye edilmeyen ruh, ondan fayda yoktur, onun değeri yoktur; onun yapacak hiçbir şeyi yoktur.
Değerli kardeşlerim, manevi babanın adabında tezkiyenin adapları vardır. İşte o ruh, o adaplarla tezkiye edilirse, temizlenirse o ruh, yüce Allah'tan feyiz ve bereket alır, maneviyat kazanır, güçlenir ve her menfaatin kazanmasına gücü ve yeterliliği olur.
Değerli kardeşlerim, insan kendi ruhunu tezkiye ettiği zaman, maneviyatı kazandığı zaman işte o sadatların gösterdikleri gayrettir, çünkü onların gayreti budur: İnsan, Müslüman kendi ruhunu tezkiye etmesidir, çünkü onlar şöyle buyurmuşlardır: En mühim olan ruhun tezkiyesidir. Şairin buyurduğu gibi: "Sen ey insan, ey Müslüman! Sen, sana zararlı olan şeye önem veriyorsun. Yok sen ona önem verme. Sen kendi ruhunun tezkiyesine önem ver; çünkü senin faydan, menfaatlerin kendi ruhunun tezkiye edilmesindedir."
Değerli kardeşlerim, defalarca size zikrettiğim gibi buna inanın ki ve babamdan duyduğum gibi Şeyh hazretlerinin tarikatının adabını tatbik eden bir kimse Şeyh hazretlerine nesebi olan evladından daha yakındır. Hangi evladı? nesebi evladı. Şeyhin adabını yerine getirmeyen, Şeyh hazretlerinin adabından uzak olan nesebi evladından Şeyh hazretlerine daha yakındır ve onun evladı odur.
Değerli kardeşlerim, Şeyh hazretlerine gerçek, manevi evlatlık sadakatla ve ihlasla olur. Eğer sadakat yoksa, ihlas yoksa, yalnız kelam ile yetinmiyor. Ben Şeyh hazretlerinin yakınıyım, ben ulemalarındanım, ben havaslarındanım ve bu şekilde kendini Şeyh'e yakın göstermek ile faydası yoktur ve bununla yetinmiyor; amel lazımdır, tatbik lazımdır.
Peki biz Şeyh hazretlerine gerçek evlat nasıl olabiliriz? Allah'ın emirlerini tatbik etmek ile kıldığı haramlardan uzak kalmak ile Peygamber'in ahlakı ile ahlaklanmak ve sadatlarımızın adapları ile amel etmekle ancak gerçek evlat olabiliriz.
Değerli kardeşlerim, biz uyanık olalım. Gelip de bir kelime, bir nasihat, bir vaaz, böyle mübarek topluluk içine girdiğimiz zaman mutlaka faydasız dönmememiz lazımdır. Faydalanmamız lazımdır, ibret almamız lazımdır.
Değerli kardeşlerim, şu şekilde faydalanabiliriz: Biz topluma baktığımız zaman birisi Allah'ı zikrediyor, ondan ibret alalım. Birisi ibadet yapıyor, ondan ibret alalım. Birisinin ahlakı güzeldir, mütevazıdır ondan güzel ahlakı alalım. Diğeri onun siyreti, onun adabı doğru ve dürüsttür, ondan ibret alalım ve bu şekilde bu mübarek toplumda hayır ve bereketler kazanalım.
Değerli kardeşlerim, Şeyh hazretleri şöyle buyururdu: Bize gelen, Şeyh hazretlerinin dergahına gelen kimse boş kabak gibi dönmemelidir. Eğer namaz kılmıyorsa namaza daimi olarak, mükemmel olarak kılmaya başlar. Eğer komşularına, başkalarına eziyet ediyorsa, ahlakı güzel değilse kendi ahlakını düzeltmelidir ve o eziyetleri terk etmelidir ve bu şekilde faydalanmalıdır.
Değerli kardeşlerim, Şeyh hazretleri şöyle buyururdu: Bize gelen bir kimse, buraya gelen bir kimse hasta olarak gelmelidir; kendini hasta görerek gelmelidir. Nasıl ki bir hasta doktora gittiği zaman doktorun ona vasf ettiği ilaçları dikkat ve titizlikle kullanıyorsa ve faydalanıyorsa işte buraya gelen Şeyh'in dergahına gelen bir kimse böyle kendini hasta düşünerek ve Şeyh hazretlerinin ona verdiği adabı ve terbiyeyi onları tatbik eder, ona öğretildiği gibi uygular, tatbik eder ve bu şekilde faydalanır.
Değerli kardeşlerim, bu şekilde buraya gelen bir kimse kendi nefsini noksan görmelidir. İbadetlerinde noksanlık görmelidir ve Şeyh hazretlerinin adabı ile Şeyh hazretlerinin adabını tatbik etmekle şifa ve tedavi araması lazımdır. O zaman faydalanır, hayır ve bereketler alır.
Değerli kardeşlerim, geldiğiniz zaman ibret almazsanız, hayır ve bereket almazsanız, eğer bu adaplarla amel etmezseniz, birbirinizden ibretler almazsanız, peki nasıl faydalanacaksınız?
Nasıl kendi nefsinizi tezkiye edeceksiniz? Bu mümkün değildir.
Değerli kardeşlerim, yüce Allah'tan temennim ve niyazım budur: Siz tam fayda ile, tam maneviyat ile geri dönmenizi nasip eylesin ve yüce Allah'tan temenni ediyorum beni babama en iyi evlat kılsın ve sizi de Şeyh hazretlerine en muhlis ve en yakın evlatlarından kılsın.
Yüce Allah bu toplumu, bu münasebeti kabul eylesin ve yüce Allah'tan temenni ediyorum sizin buraya gelmenizde gördüğünüz meşakkatleri hayır ve bereketler ile tebdil eylesin.
Değerli kardeşlerim, dışardan, hariçten gelen arkadaşlarımı çağırıyorum ve diyorum ki; siz burada ve bu memlekette ve bu şekilde şu anda burada gördüğünüz hayırları ve bereketleri gittiğiniz zaman bunların tümünü arkadaşlarınıza, gördüğünüzü arkadaşlarınıza tebliğ etmeniz lazımdır ve sizden ricam budur: Bize ve bütün Müslümanlara ve tüm Müslümanların ülkelerine ve tüm Müslümanların liderlerine dua etmenizi temenni ve niyaz ediyorum. Rabbim her şeye kadirdir.
El-Fatiha