Hanımların yetiştirilmesi

"İslam’da kız çocuklarına verilen önem"


İslam'da kadın ve erkeğin üstünlüğü ancak takva iledir. Hucurat suresinde Rabbimiz şöyle buyurmuştur: "Sizin en üstün olanınız, Allah'tan en çok korkanlarınızdır." [Hucurat-13] http://www.milligazete.com.tr/dosyal...i-medium-0.jpg
http://adsrv.prodestek.com/www/deliv...ERE&n=a831eec1

Birçok örnekle ortaya konulduğu gibi, cennetlik erkeklerin olduğu gibi cennetlik kadınların da bulunduğu kesinleşmiştir. Bu hususta Hz. Peygamber'in hadislerini incelemek de fayda var:
a-) "Cennet annelerin ayakları altındadır." [Tirmizi]
b-) "Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına en hayırlı davrananınızdır." [Buhari]
c-) "Cennetin en üstün hanımları": Hz. Asiye Hz. Meryem Hz. Hatice Hz. Fatıma (buharı-Müslim)
Sizden hayırlı üç kız yetiştiren cennetliktir

Hanım sahabiler, Hz. Peygamber (sav)'a gelerek hanımların da ilim öğrenmelerini isteyip şu gerekçeyi ortaya koydular: "Ey Allah'ın Resulü! Sizden erkekler öğreniyor ve birçok meşgalelerle (harp, seyahat, ticaret, geçim sıkıntıları) bize ilim ulaştıramıyorlar. Bize de bir gün tahsis et de biz de ilim öğrenelim." [Buharı-İlim]
Hz. Peygamber (sav) da, hanımlara mescid-i nebevi'de bir gün tahsis etti ve bir dersin bir yerinde şöyle buyurdu: "Kimin üç kız çocuğu olur da, onları her türlü engellere rağmen yedirir, içirir, giydirir ve İslami emirler istikametinde yetiştirirse o cennetliktir. Cennetin hangi kapısından isterse o kapısından girer."
Bir hanım sahabi, üç kızı olmadığı için üzüntüsünden Hz. Peygamber'e gelerek, "İki kızı olsa olmaz mı?" diye sordu. Hz. Peygamber de bir müddet bekledikten sonra: "İki de olsa olur, iki de olsa olur" buyurdu.
Orada iki kızı olmayan, tek kızı olan bir sahabi hanım ağlamaya başlayınca, Hz. Peygamber: "Bir de olsa olur, bir de olsa olur" buyurdular. [Buhari, Nikâh]
Hanımlara, saygın yerlerini İslam vermiştir!

İslam'ın hanımlara verdiği önem ve saygınlığın, çok açık örneklerini birçok hadiste müşahede etme imkânına sahibiz. Mümin hanımların, Allah indindeki saygınlığı şüphesiz yüce Mevla'nın hikmetlerinde gizlidir. Kız çocuklarının yetiştirilmesi çok zor ve çok masraf gerektirmektedir. Anne ve babalar, yetiştirdikleri kız çocuklarının, karşılığını en üst derecede alacaklardır.
Kız çocukları, dünya tarihindeki tüm kavimlerde ortak bir anlayış olarak, zayıflık, aşağılık ve utanılacak bir durum olarak ele alınmıştır. Cahiliye dönemi Araplarının uygulamaları ne talihsiz ve utanılacak bir uygulama idi.
Kız çocuklarını utançlarından ötürü toprağa gömenlerle ilgili Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulmuştur: "Onlara kız çocuklarının doğum müjdesi verildiği zaman, pek öfkeli vaziyette yüzleri simsiyah kesilirdi. Verilen kötü müjdenin tesiri ile halktan gizlenir. Şimdi onu aşağılanmış olarak yanında mı tutacak, yoksa toprağa mı gömecek? Bak, böyle hükmede geldikleri şey ne kötüdür." [Nahl, 58, 59]
Kadın erkek eşitliği

İslam'da kadın erkek eşitliğinde ve dünyaya ait cezalarda ayrıca kadınlara karşı işlenen suçların ifasında hiçbir fark olmamakla beraber bazı uygulamalarda yaratılışları itibariyle farklılıklar olması da tabidir. Bu hususu ilerleyen günlerdeki yazılarımızda daha geniş izah edeceğiz.
Kısasta da farklılık yoktur
Kadının, ister şahsına, ister malına, ister şeref ve haysiyetine karşı işlenmiş suçlar erkekler gibi ceza görmektedir. Hatta İslam'da hanımlara karşı işlenecek bir suçta, değişik, ayrı bir uygulama vardır.
Bir erkek veya hanım, bir temiz hanıma herhangi bir sebeple iftira etse, onu ispat edemediği zaman Allah'ın (Nur suresi, 4,5) ayetinin hükmü uygulanır.
"Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fasık kimselerdir. Ancak tevbe edip bundan sonra ıslah olanlar müstesna. Çünkü Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. " [Nur, 4, 5]
Kadınların korunması
İslam hukukunda, Müslüman olduktan sonra bir kimse başka bir dine dönerse (mürted olursa) tevbe etmez ve geri dönmezse ölüm cezasına çarptırılır. Hanefi mezhebinde, mürted kadın ölüme mahkûm edilmez. [Maverdi, Ahkam'üs-Sultaniye, sayfa 80]
Bu husustaki hukuki ve ahlaki izahları ilerde yapacağız.


Kaynak: Doç. Dr. Nedim Urhan