Farz Namazların Fazileti Ve Küçük Günahlara Keffâret Olması
7/877- Ebû Hüreyre'den (Radiyallahu anh)
Rasulullah (SaUallahii aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
"Beş vakit namaz, cuma namazı diğer cumaya kadar, Ramazan orucu da diğer Ramazan'a kadar ki günahlara, büyük günahtan kaçınıldığı sürece keffârettir (silinmesine sebep olur)."
8/878- Ebû Hüreyre'den (Radiyallahu anh)
Hz. Peygamber (Saitaüaha aleyhi ve seiiem) dedi ki:
"(Farz) namaz önceki namaz vaktinden bu yana işlenen günahlara keffârettir,
Cuma namazı önceki cuma namazı vaktinden bu yana işlenen günahlara keffârettir,
Ramazan orucu önceki Ramazandan bu yana işlenen günahlara keffârettir, Ancak (bunlar) üç amelin günahını silemez.
(Râvi) şöyle dedi (O üç şeyin): Allah'a şirk koşmak, anlaşmayı boz*mak ve Sünnet'i terk etmek, olduğunu anladık/öğrendik ve dedik ki:
'Ey Allah'ın Rasûlü ! Allah'a şirk koşmayı anlıyoruz, (ama) anlaş*mayı bozmak ve Sünnet'i terk etmek ile ilgili durum(un sebebi) nedir?' Şöyle buyurdu:
"Anlaşmayı bozmadaki durum, bir kişiye biat edersin, sonra da (haksız yere) ona kılıcınla savaş açarsın, Sünnet'i terk etmeye gelince o da islâm cemaatinden ayrılmaktır.”
NOT: Bu hadis gerçek Sünnet ehlini tarif etmektedir. Bunlar îslâm cemaatın*dan iki şekilde ayrılmazlar:
1- Rasûlullah'tan beri gelen ana yoldan/damardan ayrılmazlar. Sahabenin hepsinden gelen hadisleri kabul ederler ve (nesh, takyid gibi) her hangi bir serî sebep olmaksızın terk etmezler. Tabii bunun şartı da hadisleri ve eserleri okuyup anlamak ve gereğini yerine getirmektir.
2- Yaşadığı toplumdaki İslâm cemaatinden ayrılmazlar. Her hangi bir kişi ya da grup kendisini Müslümanlar'dan ayrı/farklı görürse o, Ehl-i Sünnet'in dışındadır ve yukarıdaki hadis gereği Allah'ın affetmediği bir günahı/hatayı işlemiş olur.
9/879- Ebû Osman anlattı
Selman el-Fârisî (Radıyaiiahu anh) ile bir ağacın altındaydık, ondan kuru bir dal aldı ve salladı, daldan yapraklar döküldü. Sonra dedi ki:
'Ey Ebû Osman! Niçin böyle yapıyorum, sormaz mısın?
'Niçin böyle yapıyorsun?'
'Ben Rasûlullah'la (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) birlikte bir ağacın altındayken böyle yaptı; ondan kuru bir dal aldı ve salladı, daldan yapraklar döküldü ve dedi ki:
"Ey Selman! Niçin böyle yapıyorum, sormaz mısın?" 'Niçin böyle yapıyorsun? diye sorunca da şöyle buyurdu:
"Bir Müslüman abdest alır, abdestini güzelce tamamlar, sonra beş vakit namazı kılarsa günahları dökülür, bu yaprakların döküldüğü gibi." Rasûlullah sonra şu âyeti okudu:
'Günün iki kenarındaki vakitlerde ve geceden bölümler*de namaz kıl! Şüphesiz sevaplar günahları siler. İşte bu, kendi*lerine hatırlatma fayda verenlere bir hatırlatmadır.
NOT: Bu şekilde hareket ederek rivayet son râviye ulaşırsa, bu hadise müselsel hadis denir. Râviler böyle bir hadis rivayetinde teberrüken aynı hareketi yaparlar. Bu konuda müstakil hadis kitapları bulunmaktadır.
Bu uygulamadan, bir tebliğcinin bazen görsel araçlardan faydalanması gerekliğini ve bunun anlatımda daha etkili olduğunu anlıyoruz.
Rasûlullah beş vakit namazın faziletini anlattıktan sonra ilgili âyeti okumaktadır ki bu da âyetin beş vakit namaz için nazil olduğunu göstermesi yanında bize Kuran Ma tebliğ açısından önemli mesajlar verir.
10/880- Ebü Zer'den (Radıyatlahü anh)
Hz. Peygamber (SaiiaUaihu aleyhi ve setiem) bir kış mevsiminde (dışarı) çıktı, yapraklar dökülüyordu. Bir ağaçtan iki dal aldı ve Yaprak dökülmeye başladı. Bana:
"Ey Ebû Zer!" dedi, ben de:
'Buyur, ey Allah'ın Rasûlüİ'dedim. Bunun üzerine:
"Müslüman bir kul yüce Allah'ın rızasını kastederek namaz kılarsa günahları dökülür, tıpkı şu ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi" dedi.
11/881- Hz. Osman'ın mevlâsı Haris anlatıyor
Bir gün Hz. Osman (Radıyaiiahü anh) oturdu, biz de yanma oturduk ve müezzin geldi. Hz. Osman (su dolu) bir kap istedi, zannedersem o su bir müd kadardı, abdest aldı, sonra şöyle dedi:
'Rasûlullah 'in (Sailaiiahu aleyhi ve seiiem) şu übdestim gibi abdest aldığını gördüm ve buyurdu ki:
"Kim şu abdestîm gibi abdest alır, sonra kalkıp öğle namazını kılarsa önceki sabah vaktinden bu vakte kadar olan günahları affedilir.
Sonra İkindi namazını kılarsa öğle vaktinden bu vakte kadar İşlediği günahları affedilir.
Sonra akşam namazını kılarsa İkindi vaktinden bu vakte kadar işlediği günahları affedilir.
Ardından yatsı namazını kılarsa akşam vaktinden bu vakte kadar işlediği günahları affedilir.
Bundan sonra herhalde dinlenerek/dalarak geceyi geçirir.
Sonra kalkar, abdest alır ve sabah namazını kılarsa yatsı vaktinden bu vakte kadar işlediği günahları affedilir. İşte bunlar öyle sevaplardır ki günahları giderir/siler.'"
Oradakiler:
'Ey Osman! Bunlar sevaplardır (hasenattır), peki kalıcı hayırlar (bâkıyât) nelerdir?' Hz. Osman:
'Onlar Lâ ilahe illallah, Subhânallah - Elhamdülillah ~ Allahü ekber - Lâ havle velâ kuvvete illâ billah (sözlerini sürekli söylemektir)'
Açıklama
Bu rivayette üç kavram göze çarpmaktadır:
1- Hasenât: Sevaplar,
2- Seyyiât: Günahlar,
3- Bâkıyât: Kalıcı hayırlar. Bu üç kelime Kur'ân'da da geçmektedir. Sahabe hasenat kavramını anladıklarını, ancak bâkıyâtın ne için kullanıldığım Hz. Osman'a sorarlar, o da Allah inancının anlaşılmasındaki dört temel sözü/zikri söyler. Her hâlde bu sözlerin sürekli söylenmesi ve gündemde tutulması güzel sonuçların doğmasına sebep olacaktır:
Subhânallah : Allah mükemmeldir,
Elhamdülillah : Hamd Allah'a aittir,
Allahüekber: Allah en büyüktür,
Lâ havle velâ kuvvete illâ billah : Hareket ve kuvvet ancak Allah iledir.
12/882- (Hz. Osman'ın mevlâsı) Humran (b. Ebân)'dan
Hz. Osman (Radıyatiahu anh) Müslüman olduğu günden beri her gün bir kere gusül alırdı. Bir gün kendisine namaz için abdest suyu getirdim. Abdesti alınca dedi ki:
'Size Rasûlullah'tan (Saiiaiiahu aleyhi ve setiem) duyduğum bir sözü naklet*mek istiyorum.' Sonra Osman:
'Bende o hadisi nakletmeme fikri doğdu1 deyince Hakem b. Ebi'l-Âs şöyle dedi:
'Ey Mü'minlerin Emîri! Bu (bizim için) hayır ise onu alır (onunla amel ederiz), şer ise ondan sakınırız.' Hz. Osman:
'O hâlde hadisi size naklediyorum. Rasûlullah böyle abdest aldı, sonra dedi ki:
"Kim böyle abdest alır, abdesti güzelce tamamlar, sonra namaza kalkar da rükû ve secdelerini tam yaparsa -büyük günah işlemedikçe- bu vakit İle diğeri arasındaki günahları örter."
13/883- Hz. Osman'dan (Radıyallahü anh)
RaSÛlUİlah (SallallahU aleyhi ve setlem) ŞÖyle buyurdu:
"Kim izzet ve celâl sahibi Allah'ın emrettiği şekilde abdestini tam alırsa kıldığı farz namazlar bu vakitler arasında işlenen günahlara keffârettir (onların silinmesine sebep olur)."
14/884- Hz. Osman'dan (Radıyaltahu anh)
RasûluUah'm (Saiiatiahü aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini duydum:
"Ne düşünürsün, birinizin avlusundan bir nehir geçse ve ondan günde beş kere yıkansa kirden bir şey kalır mı?"
'Hayır, hiç bir şey kalmaz' dediler. Hz. Peygamber:
"Kılınan namazlar, suyun kiri götürdüğü/sildiği gibi günahları siler götürür."
15/885- Ebü Hüreyre (RadıyallahU anh):
RilSÛ\ü\\ah'in (Sallatlahü aleyhi ve sellem) şöyle dediğini İŞİttİ:
"Görüşünüzü bildirin, birinizin kapısının önünden nehir geçse ve ondan günde beş kere yıkansa kirden bir eser kalır mı, ne dersiniz?" Oradakiler:
'Kirden hiçbir eser kalmaz' dediler. Rasûlullah şöyle buyurdu:
"İşte namazlar böyledir, Allah onlar sebebiyle kulun hatalarını siler."
NOT: bRasûlullah'ın bu hadislerdekİ teşbihi mükemmeldir, çünkü farz namazların kılınması suyu bol ve tatlı bir nehirde günde beş kere yıkanmaya benzetilmiştir. Önceki hadislerde varid olduğu şekilde namaz kılanların küçük günahları affedilir, tıpkı suyun bazı kirleri çıkartması gibi. Ancak derinliğe nüfuz etmiş kirleri su temizlemez, tıpkı namazın büyük günahları temizlemediği gibi. İşte bu noktada tövbe ve malî zararların (tazminat ve kul hakkı varsa helalleşme ile) giderilmesi etkilidir.
16/886- Sâ'd b. Ebî Vakkas'ın oğlu Âmir (Radıyaiiahu animma) anlattı
Sâ'd ve Rasûlullah'ın sahabesinden birçok kişiden işittim, şöyle dediler: 'Rasûlullah (Satiaiiaim aleyhi ve seiiem) döneminde iki kardeş vardı ve bunların biri diğerinden daha üstün insandı. Üstün olan vefat etti, diğeri ondan sonra kırk gece daha yaşadı, sonra öldü. Rasûlullah'a önce ölenin diğerine olan üstünlüğü anlatıldı. Rasûlullah sordu:
"Diğeri namaz kılmaz mıydı?"
'Bilâkis, Ey Allah'ın Rasûlü! (Namaz kılardı.) Kötü biri değildi.
' Rasûlullah şöyle buyurdu:
"Namazın kendisini nereye ulaştırdığını bilir misiniz? Kılınan namaz, tıpkı birinizin kapısının önünden suyu bol, tatlı bir nehir akıp da ona dalarak ondan günde beş kere yıkanmasına benzer.
Ne dersiniz, kirinden bir eser bırakır mı?"
177887- Câbİr'den (Radıyallahii anh)
Rasûlullah (Saitaitaha aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:
"Kılınan namazlar, tıpkı birinizin kapısının önünden suyu bol akan bir nehir gibidir ki ondan günde beş kere yıkanır."
18/888- Abdullah b. Mes'ûd'dan (Radiyallahu anh)
Rasûlullah'ın (Saiiaüahtı aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:
"Kirn Allah'a ortak koşarsa, Allah onu cehenneme gönderir."
İbn Mes'ûd ekledi:
'Bir başka şey daha diyeceğim ki onu (Rasûlullah'tan) işitmedim; Kim Allah'a ortak koşmaksızın ölürse, Allah onu cennete gönderir. Şu kılınan namazlar adam Öldürme gibi (büyük günahlar) işlenmediği sürece vakit aralarında işlenen günahlara keffarettir (örter).'
19/889- Ebû Ümâme'den (Radıyaiiahü anh)
RaSÛlullah (Saltaltahü aleyhi ve sellem) dedi ki :
"Müslüman bir kişiye farz namaz vakti ulaşınca kalkar abdest alır ve güzelce tamamlar, sonra namaz kılar ve namazını da güzelce tamamlarsa Allah önceki vakitten bu yana işlenen günahlarını affeder.
Sonra diğer farz namaz vaktine ulaşır, namaz kılar ve güzelce namazını tamamlarsa Allah önceki vakitten bu yana işlenen günahlarını affeder.
Bundan sonra diğer farz namaz vaktine ulaşır, namaz kılar ve gü*zelce namazını tamamlarsa Allah önceki vakitten bu yana İşlenen günah*larını affeder."
20/890- Ebû Eyyûb el-Ensârî'den (Radıyaliahü anh)
Hz. Peygamber (Sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle derdi:
"Her namaz, öncesinde işlenen hataları/günahları düşürür.