Namazda Öksürrmek ve Öf Diye Püflemek
Namaz edep makamıdır. Kulun Mevlâsıyla konuştuğu anlardır ki mutlak mahviyet ve teslimiyeti gerektirir. Ancak bazan elde ol*mayarak öksürme, öfleme ve püfleme gibi sesler zuhur edebilir. Bu durumda namaz bozulur mu veya kerahet işlenmiş sayılır mı? Şüp*hesiz ki, diğer konularda olduğu gibi, bu konu hakkında da az fark*lı tesbit ve içtihatlar vardır.
îlgili hadîsler:
Hz. Ali (R.A.) den yapılan rivayette şöyle demiştir : Benim için gece ve gündüz Peygamberin (A,S.) yanına gir*mem imkânı vardı. Namaz kılarken yanma girdiğim zaman benim için hafif öksürürdıi.»
Abdullah b. Amr (R.A.) dan yapılan rivayette, şöyle demiştir :
— Şüphesiz ki Peygamber (Â.S.) Efendimiz güneş tutulma na*mazında öf, uf diyerek ses çıkarıyordu.
Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Namazda öksürmek namazı bozmaz.
2- Namazda öf, uf ve benzeri şekilde ses çıkartmak da nama*zı bozmaz. :
Hadîslerin ışığında mezhep imamlarının tesbit, görüş, istidlal ve ihticacları:
a) Hanefilere göre :
Namazda kasden öksürmek veya benzeri sesler çıkarmak mek-htur. Ancak elde olmayarak öksürük gelir de onu önleyemezse, o «lirde kerahet söz konusu değildir.
b) Şâfiilere göre :
Tutmak mümkün olmadığı takdirde az öksürük namazı bozma-cağı gibi, mekruh da sayılmaz. Bir hastalıktan dolayı öksürüyor kendine hâkim olamıyorsa, o takdirde çok öksürmek de namazı >zmaz Onun gibi, kıraati mahreçlerinden çıkarıp dosdoğru telef-;z etme imkânı kalmadığında, boğazı açmak için öksürmekte bir .kınca yoktur. Tabii farz ve vacip olan kıraat esnasında bir tıka-klık olursa, öksürmeye cevaz vardır. Sünnet olan kısımlarda buna ivaz verilmemiştir.
c) Hanbelîlere göre :
Bir sıkıntı olmaksızın, ihtiyaç duyulmaksızm iki veya daha faz-; harfi içine alan öksürme namazı bozar. Ama kıraatte sesi gü*çleştirmek veya imama doğru olanı telkin etmek için öksürmek na-tazı bozmaz. Bir rahatsızlık veya benzeri bir sebepten dolayı öksür-Lek de namazı bozmaz.
d) Mâlikîlere göre:
Namazda öksürmek namazı bozmaz, bu ister bir ihtiyaçtan do-tyı meydana gelsin, isterse hiçbir ihtiyaç olmaksızın ortaya çıksın ırk etmez. Muhtar olan görüş budur. Ancak çok öksürmek veya ğlence olsun diye öyle yapmak namazı bozar.
Diğer yorumlar, rivayetler ve tahliller :
1095 nolu Hz. Ali (R.A.) Hadîsini îbn Seken sahîhlemiştir. An-ak Beyhaki, bunun hem isnadında, hem metninde ihtilâf vardır: tir rivayete göre, Peygamber (A.S.) öksürmemiş de sübhanellah .emiştir. Râvîleri arasında Abdullah b. Nüccâ bulunuyor. Buharı na dikkat çekmiştir. Zehebî, Cabir ec-Cu'fî ondan rivayet etmiştir a, nekâret bu zatla ilgili bulunuyor, demiştir. Nesâî ise, Abdullah'*tı sika olduğunu söylemiştir. İbn Hibban da aynı görüştedir.
Yahya b. Maîn'a göre, Abdullah bizzat Hz. Ali'den (R.A.) değil, ba*basından, babası da Hz. Ali'den işitmiştir.
Böylece hadîs, öksürüğün namazı ifsat etmiyeceğino delâlet et*mektedir. Nitekim İmam Ebû Yusuf ile îmam Şafii'nin mezhepleri*ne göre de hüküm böyledir. îmam Ebû Hanîfe ile îmam Muhammed'e göre, namazı bozan sebeplerden biridir.
1096 nolu Abdullah b. Ömer (R.A.) hadîsini Tirmizi tahric etmiş*tir. Ebu Davud'un tesbitinde ise, değişik bir anlatım yer almıştır, şöy*le ki : «Sonra secdesinin sonunda öf, uf etti.. Sonra da şunu söyledi: Ya Rab! ben onların içinde bulunduğum sürece onlara azap etmiyece-ğini bana va'detmedin mi? Onlar istiğfar ettiği sürece kendilerine azap etmiyeceğini bana va'detmedin mi? Az sonra güneş tutulma olayı geç*mişti ki Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bu sırada hayli korkup endişe*lenmiş ti.»
Ancak Ebû Davud'un bu rivayetinde Ata' b. Sâib bulunuyor. Bu zat için Ahmed b. Hanbel şöyle demiştir : «Ondan daha önce duyu*lan hadîs sahihtir, sonra duyulanlar ise bir şey ifade etmez.» Yahya b. Maîn «Onunla ihticac olunmaz» derken Buharı de ondan daha ön*celeri işitilen hadîsler sahihtir, diyerek onun hakkında en sağlam kıstası vermiştir. Nesâi de aynı görüştedir. Zehebî onunla ilgili gö*rüşleri toplayıp özetini vermiştir.
Hadisin Arapça metninde Resûlüllah'm (A.S.) namazda öfleme-si nefh kelimesiyle ifâde edilmiştir. Nefh'm sözlük mânası, ağız*dan hava çıkarmaktır. Nitekim Kamus ve diğer lügatlerde de ay*nı husus belirtilmiştir. Hadîste ise bu, öf, uf olarak tefsir edilmiştir.
Böylece hadîs, namazda öf, uf, üf demenin namazı bozmayaca*ğına, ayrıca bir takım dualar yapmanın da bir sakıncası olmadığına delâlet etmektedir.
Öf, üf, uf demenin namazı bozacağını söyleyenler ise, namazda konuşmanın men'edildiğini dikkate alarak kıyas yapmışlar ve böy*lece bunun da bir konuşma olduğunu belirtmişlerdir. îbn Abbas (R.A.) da aynı görüştedir.
Diğer ilim adamları ise, bu gibi şeylerin ağızdan çıkmasıyla na*mazın bozulmayacağını, zira bunların mutad kelime harflerinden mürekkep olmadığını söylemişlerdir. Birinciler ayrıca Taberâni'nin el-Kebîr'de Zeyd b. Sabit (R.A.) den rivayet ettiği şu hadîsle istidlal etmişlerdir : «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz secdede üflemeyi, su içer*ken de üflemeyi men'etmiştir.» Oysa bu hadîsin isnadında Hâlid b. İlyas bulunuyor ki, Buharı «O bir şey değildir», yani rivayetine iti*bar edilmez, demiştir. Ahmed b. Hanbel ile Nesâi, onu metruk say*mışlardır, îbn Maîn de, «O kayde değer bir şey değildir, hadîsi ya*zılmaz» diyerek dikkatleri o isme çekmiştir.
Birinci grupta olanlar bir de Ebû Hüreyre'nin (R.A.) hadîsiyle istidlal etmişlerdir : «Peygamber CA.S.) Efendimiz namazda önüne üflemeyi ve bir de suya üflemeyi men'etmiştir.»
Zeynüddin el-Irakî diyor ki : «Bu hadîsin isnadında, üzerinde konuşulan birkaç kişi vardır.» Hafız Bezzar'm rivayet ettiği şu ha*disi de kendilerine delil olarak seçmişlerdir : «Üç şey cefadır : Ada*mın secdesinde üflemesi, namazı bitirmeden alnına el sürüp silme*si...»
Hafız Bezzar rivayeti burada kestikten sonra şöyle demiştir : «Üçüncüsü hafızamdan silindi, unuttum..»
Beyhaki'nin yaptığı rivayette bu manayı kuvvetlendirir mahi*yette şöyle denilmiştir : «Kimi namazda iken bir şey oyalarsa, işte o onun payıdır, nefh (öf, uf..) de sözdür.»
Bunun isnadında Nuh b. Ebi Meryem bulunuyor ki, bu zat met*ruktür, hadîsiyle ihticac edilmez. Nitekim Ahmed b. Hanbel, «Hadîs konusunda ehil değildir, ancak Cehmiyye'ye karşı oldukça şiddetli*dir» derken, Müslim ve diğer hadîs âlimleri de onun metrukü'l-hadis olduğunu belirtmişlerdir, imam Buharî de «O, münkerü'l-hadîstir» diyerek ilim 'adamlarını onun hakkında uyarma ihtiyacını duymuş*tur. İbn Adiy ise, daha farklı bir görüş ortaya koymuştur : «Zayıf ol*makla beraber hadîsleri yazılabilir!»
> Bu konuda Hafız Bezzar, Büreyde (R.A.) den şu hadîsi de riva*yet etmiştir : «Üç şey cefadandır : Adamın ayakta durup idrar et-;mesi, namazı bitirmeden alnına el sürüp meshetmesi ve secdede iken •üflemesi.»
el-îrakî bu hadîsin ricalinin sahih olduklarını söylemiştir. Buna itiraz edenler de olmuştur. Aynı mânada birkaç rivayet daha söz konusudur ki hepsini buraya nakletmeye gerek görmedik. Sonuç olarak bu konudaki rivayetlerin çokluğu, mana ve delâlet ettiği hük*mü kuvvetlendirmektedir. Ancak öf, uf, uf gibi sesler kelâm (söz) olup olmadığı ihtilâf konusudur. Sözdür diyenlere göre, namazı bo*zar, değildir diyenlere göre bozmaz.
Çıkarılan Hükümler
1- Namazda özürsüz öksürmek veya benzeri öf, üf gibi sesler çıkarmak mekruhtur. Bir özürden dolayı olursa kerahet kalkar. Bu daha çok Hanefîlere göredir.
2- Az öksürük namazı bozmayacağı gibi, mekruh da sayıl*maz. Bir rahatsızlıktan dolayı çok da olsa öksürmek namazı boz*maz. Özürsüz çok öksürmek namazı bozar. Bu daha çok Şâfiîlere gö*redir.
3- Namazda kıraat esnasında boğazın tıkanıklığım gidermek için öksürmekte bir sakınca yoktur. Ancak bu cevaz, farz ve vâcib olan kıraatla ilgilidir. Sünnet olan kıraatlerde buna cevaz veril*memiştir. Bu daha çok Şâfiîlere göredir.
4- Özürsüz iki veya daha fazla harften meydana gelen bir ök*sürme (öf, üf, uf... gibi seslerin çıkması) namazı bozar. Bir özür*den dolayı ise, bozmaz. Bunun gibi, kıraatteki yanlış teleffuzu doğ*rultmak içinde öksürmek namazı bozmaz. Bu, Hanbelüere göredir.
5- Namazda çok olmamak kaydıyla özürlü, özürsüz, bir ihti*yaç hissedilsin, edilmesin öksürmek namazı bozmaz. Bu, Mâlikîle-re göredir. Ancak çok öksürmek namazı bozar.