-
Ezanın Sıfat ve Elfazı
İslâm, ibadeti âdetten ayırmıştır. Ezan, abdest, gusül dahil, bü*tün ibâdetler belli bir plân ve programa bağlanmıştır. Ezan ve ika*met de bizzat Resûlüllah (A.S.) Efendimiz tarafından, Melek Cibril'*in öğretisi doğrultusunda hem lâfızları, hem sıfatı belirlenmiştir. Artık onu "ne değiştirmemiz, ne de ilâvede bulunmamız veya noksanlaştırmamız caiz değildir.
İlgili hadisler:
Muhammed b. îshak'dan, o da Zuhrf den, o da Saîd b. Müsey-yeb'den, o da Abdullah b. Zeyd b. Abdirabbih'den rivayetle, Abdul*lah'ın şöyle dediğini haber vermiştir: «ResûlüEah (A.S.) Efendimiz,
Nasârâ'ya (hıristiy anlar V muvafakat arzettiği için hoşlanmadığı hal*de (namaza davet için) çan çalınması üzerinde toplanmışlardı. Gece*leyin uyuduğum sırada etrafımda bir kimsenin dolaştığım, üzerin*de yeşil iki elbise bulunan bir adamın elinde bir çan taşıdığını gördüm. Ona: 'Ey Alah'm kulu! Çam satar mısın?' diye sorduğumda, bana: 'Onu ne yapacaksın?' dedi. Ben de, 'onunla (müslümanlan) namaza ça-ğınnz' dedim. Bunun üzerine o bana şöyle dedi: 'Bundan daha ha*yırlı bir şeye irşad edip yol göstereyim mi?' diyerek öneride bulun*du. Ben de 'evet, göster' dedim. 'O halde şöyle (dâvetteî bulunursun-. ALLAHU EKBER, ALLAHU EKBER, EŞHEDÜ EIXA İLAHE ÎLLA1LAH EŞHEDÜ ELLA İLAHE İLLALLAH, EŞHEDÜ ENNE MUHAMMED'DEN RESULÜLLAH, EŞHEDÜ ENNE MUHAMMED'DEN RESULÜLLAH. HAYYE ALA'SSALA, HAYYE ALA'SSALA, HAYYE ALA'L-FELÂH, HAYYE ALA'L-FELAH. ALLAHU EKBER ALLAHU EKBER, LA İLA*HE İLLALLAH.
Sonra o adam biraz geriye çekilip pek uzaklaşmadan şöyle dedi: Namaz kılmaya kalktığında şöyle ikamet getir: ALLAHU EKBER AL*LAHU EKBER, EŞHEDÜ ELLA İLAHE İLLALLAH, EŞHEDÜ ENNE MUHAMMED'DEN RESULÜLLAH. HAYYE ALA'SSALAT, HAYYE ALA'L-FELAH; KAD KAMETÎ'SSALATÜ KAD KAMETÎ'S-SALATÜ, ALLAHU EKBER, ALLAHU EKBER, LA İLAHE İLLALLAH...
Abdullah b. Zeyd (R.A.) devamla diyor ki:
Sabah olunca Resûlüllah (A.SJ Efendinıiz'e geldim ve gördüğüm rüyayı kendisine haber verdim. Resûlüllah [A.SJ 'İnşâallah bu rüya hakktır' Sonra da ezan okunmasını emretti ki, Ebûbekir Sıddik'm tR. A.) lazadlı) kölesi Bilâl bu (benim görüp naklettiğim) sözlerle ezan okudu. Resûlüllah (A.S.) Efentlimiz'i bununla namaza çağırıyordu. Nitekim bir defa sabahleyin fecir (namazı) için gelip Onu çağırdı. Biri ona: Peygamber (A.S.) Efendimiz uyuyor dedi. Bunun üzerine Bilâl sesinin bütün yüksekliğiyle «ES-SALATÜ HAYRÜN MÎNE'N-NEVM' dedi.»
Saîd b. Müseyyeb diyor ki: «Böylece bu kelime sabah ezanına dahil edildi.
Ahmed b. Hanbel ile Ebû Davud'un Muhammed b. İshak tari*kiyle Muhammed b. İbrahim et-Teymî'den, O da Muhammed b. Ab*dullah b. Zeyd'den, o da babasından rivayetle Zeyd'in (R.A.) şöyle dediğini söylemiştir: «Sabah olunca Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'e gelip gördüğüm rüyayı haber verdim. Buyurdu ki. 'Şüphesiz ki o hakk bir rüyadır, inşâalah. Kalk da gördüğünü Bilâl'a aktar. Çün*kü gerçekten o, senden daha yüksek (ve güzeli seslidir. Bunun üze*rine kalkıp gördüğüm şeyi Bilâl'a naklettim ve o da onunla ezan oku*du. O sırada evinde oturan Hattab oğlu Ömer (R.A.) onun ezan se*sini işitince, üstlüğünü yerde sürüyerek dışarı çıktı ve şöyle diyordu; 'Seni hakk peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Abdullah'ın gördüğünün aynını ben de (rüyamda) gördüm...' Bu*nun üzerine Resûlüllah (A.S.Î Efendimiz şöyle dedi: 'Hâmd Allah'a mahsustur..
Tirmizî bu hadîsin hasen ve sahih olduğunu belirtmiştir.
Enes (R.A.)'den yapılan rivayette demiştir ki: «Bilâl'e, ezanı çift, ikameti tek söylemesi, ancak kad kameti's-sala sözünü çift söylemesi emredilmişti.»
İbn Ömer (R.A.)'den yapılan rivayette, demiştir ki: «Şüphesiz ki, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz zamanında ezanın (her cümlesi) ikişer ikişer (defa), ikamet ise, birer birer (defa) okunurdu. Ancak (mü*ezzini ikamette iki defa kad Kameti's-salat, kad kameti's-salat derdi. Biz de ikameti işitince abdest alıp namaza (durmak üzere) çıkardık.
Ebû Ivîahzure (R.A.)'den yapılan rivayette, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz ona ezanı şöyle öğretmiştir: ALLAHU EKBER ALLAHU EK-BER, EŞHEDÜ ELLÂ İLAHE İLLALLAH, EŞHEDÜ ELLA İLAHE İL*LALLAH, EŞHEDÜ ENNE MUHAMMED'EN RESÛLÜLLAH, EŞHE*DÜ ENNE MUHAMMED'EN RESÛLÜLLAH.' Sonra dönüp iki defa EŞHEDÜ ELLA İLAHE İLLALLAH, iki defa EŞHEDÜ ENNE MUHAM-MED'DEN RESULÜLLAH, iki defa HAYYE ALA'S-SALA, iki defa HAYYE ALA'L-FELAH ve sonra da ALLAHU EKBER, ALLAHU EK*BER, LA İLAHE İLLALLAH dedi.
Böylece tekbiri başlangıçta dört defa söylemiştir.
Beşlerin Ebû Mahzure'den yaptığı rivayete göre, Peygamber (A.S.) ona ezanı 19 kelime, ikameti 17 kelime olarak öğretmiştir.
Ebû Mahzure (R.A.)'den yapılan rivayette, şöyle demiştir: «Re-sûlülah (A.S.) Efendimiz'e, 'bana ezanın sünnetini öğret' dedim. Pey*gamber (A.S.) da ona ezanın sünnetini öğretti ve şöyle buyurdu: 'Sa*bah namazı olursa (onun ezanına şunu ilâve ederek) dersin ki: ES-SALATÜ HAYRÜN MİNE'N-NEVM, ES-SALATÜ HAYRÜN MINE'N-NEVM. ALLAHU EKBER, ALLAHU EKBER, LA İLAHE İLLALLAH."
Hadislerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Namaza davet hususunda, Abdullah b. Zeyd ile Hz. Ömer (R.A.)'in rüyası, Resûlüllah'a (A.S.) Melek Cebrail tarafından veri*len bilgiye uygun düşmüştür.
2- Ezan; Kitap, Sünnet ve îcma' ile sabit olmuştur. İnkârı küf*rü gerektirir.
3- îlk ezan okuyan Bilâl olmuştur. O bakımdan sesi müsait olup makam bilenlerin ezan okuması sünnet veya müstehabdır.
4- Ezan okurken sesi yükseltmek sünnettir.
5- Sabah ezanında «ES-SALATU HAYRÜN MİNE'N-NEVM cümlesini ilâve etmek, takriri sünnet ile sabit olmuştur.
6- Ezandaki cümleleri ikişer defa, ikametteki cümleleri birer defa söylemek sünnettir. Ancak ikamette «KAD KAMETİ'S-SALA» cümlesi iki defa söylenir.
7- Ezanda ALLAHU EKBER'i dört defa söylemek sünnettir.
Hadislerin ışığında müctehid imamlarm
görüş, tesbit, istidlal ve ihticaclari:
a) Hanefîlere göre-.
Hanefîler ezanın mâruf ve mütevatır olan elfaz ve elfazdaki tekrarla okunacağını söylerken, bu mes'elede Abdullah b. Zeyd (R. A.), Ebû Mahzure hadîsleriyle istidlal etmişlerdir. Şehadet kelime*sinde terci' olmadığına yani iki şehadeti önce kendisi duyacak kadar alçak sesle ikişer defa söyledikten sonra ikişer defa da sesini yük-elterek söylemek, yoktur: Şâfiîye göre, terci' vardır. İmam Şafiî bu Lususta 196 nolu Ebû Mahzure (R.A.) hadisiyle istidlal etmiştir. Ya-iılan rivayete göre, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, Ebû Mahzure'ye :zanı öğretirken, o, ALLAHU EKBER ALLAHU EKBER, ALLAHU lKBER, ALLAHU EKBER diye başlayıp dört defa söyledikten sonra ıer iki şehadeti söylerken sesini iyice alçaltmışti.
Hanefîler, bu hadîsi, yani Şâfiüerin delil gösterdikleri hadîsi şöy-e yorumlamışlardır: Ebû Mahzure, ya kâfirlerden korktuğu için ve*fa sesi tok ve yüksek tona sahib bir kimse. Cahiliyye devrinde o gür sesiyle Peygamber (A.S.) Efendimiz'e dil uzatırdı. İslâm'a girip küf*rün kirlerinden arındıktan sonra ezan okumayı öğrenirken şehade-;eyne gelince, o günleri hatırlayıp utanmış ve sesini elde olmayarak alçaltmıştır. Bunun üzerine Resûlüllah (A.S.) Efendimiz onu çağı*rıp kulağını bükmüş ve dön yeniden, sesini iki şehâdetle yükselt de kâfirleri iyice öfkelendir, buyurmuştur.
İkamete gelince, o da çoğu ilim adamlarına göre, ezan gibi iki*şer ikişer söylenir. Şafiî ve Mâlik'e göre, birer defa söylenir. Ancak KAD KAMETİ'S-SALA cümlesi iki defa söylenir. Şâfiîler bu mese*lede 194 nolu Enes hadîsiyle istidlal etmişlerdir. Hanefîler ise Ab*dullah b. Zeyd hadîsiyle istidlal edip ezanın 19, ikametin 17 kelime olduğu rivayetini hüccet kabul etmişlerdir.
T e s v î b hususuna gelince, Hanefîlere göre, sadece sabah eza*nında HAYYE ALA'L-FELAH'dan sonra ES-SELATU HAYRÜN Mİ-NE'N-NEVM denilir ve bu da iki defa tekrarlanır. Bu cümleye t e s -vîb denilmesinin sebebi, Resûlüllah (A.S.), diğer bir rivayete göre, mü'minler bunu beğenip tasvib etmişlerdir. Çünkü nıü'minlerin iyi ve uygun gördüğü şey, Allah yanında da iyi ve uygundur.
Şâfülerden bir kısmı, yatsı ezanında da t e s v î b 'in müstehab olduğunu söylemiştir.
b) Şâfiîlere göre:
Gerçi Hanefilerin görüşünü aksettirdiğimiz maddede Şâfiîlerin görüşüne kısmen yer vermiş idik, önemine binâen daha geniş bilgi vermemizde yarar görüyoruz:
Ezanda yer alan cümleler ikişer ikişer, ikâmette yer alan cümle*ler — kad kameti1 s-sala cümlesi dışında— birer birer söylenir ve bu sünnettir. Ayrıca iki şahadette terci' yapılır, yani önce her-biri ikişer defa alçak sesle, sonra ikişer defa da yüksek sesle söyle*nir. Böyle yapmak da keza sünnettir. Sabah ezanında t e s v î b ' e yer vermek sünnettir.
c) Hanbelîlere göre:
Ezan 15 kelimeden ibarettir ki, onu Bilâl okumuştur. Öyle ki, Bilâl (R.A.) aldığı talimat üzerine ezanı şu lâfızlarla okuyup bitir*miştir: ALLAHU EKBER, ALLAHU EKBER. EŞHEDÜ ELLA İLAHE İLLALLAH, EŞHEDÜ ELLA İLAHE İLLALLAH. EŞHEDÜ ENNE MU-HAMMED'DEN RESULÜLLAH, EŞHEDÜ ENNE MUHAMMED'DEN RESÛLÜLLAH. HAYYE ALA'S—SALA, HAYYE ALA'S—SALA. HAY*YE ALA'L—FELAH, HAYYE ALA'L—FELAH. ALLAHU EKBER, AL*LAHU EKBER, LA İLAHE İLLALLAH.
İmam Ahmed b. Hanbel, Bilâl'ın bu şekilde ezan okuduğunu tes-bitle istidlal etmiştir. Yine ona göre, ezanda t e r c î' yoktur. Nitekim Sevrî ile rey tarafdarlan ve İshak b. Rahuye de aynı görüştedirler.
Sabah ezanında ise iki defa ES—SALATÜ HAYRÜN MİNE'N— NEVM demek de sünnettir ki, buna t e s v i b denir. Başka ezanlar*da bu cümleyi söylemek mekruhtur.
İkamet ise, Hanbelîlere göre, birer defa söylenerek yerine ge*tirilir. ALLAHU EKBER. ALLAHU EKBER EŞHEDÜ ELLA İLAHE İL*LALLAH, EŞHEDÜ ENNE MUHAMMED'EN RESULÜLLAH. HAYYE ALA'S—SALA, HAYYE ALA'L—FELAH. KAD KAMETİ'S—SALA. ALLAHU EKBER. LA İLAHE İLLALLAH... şeklinde okumak sünnet*tir. Şafiî de aynı görüştedir.
d) Mâlikîlere göre:
Ezan konusunda Mâlikîler ile Şâfiîler aynı görüştedirler. İmam Mâlik de t e r c î 'in sünnet olduğunu söylemiştir. Sabah namazında ise, diğer mezheplerde olduğu gibi t e s v î b yapmak, yani ES-SALA-TU HAYRÜN MİNE'N-NEVM demek de ona göre sünnettir, bu, hem eyleşik, hem! yolculuk halinde ezan okununca söylenir. îmam Mâlik u konuda lİbû Mahzure (R.A.) hadîsiyle istidlal etmiştir.
j İkamet ilse de bu mezhebe göre de şöyle söylenir: ALLAHTJ EK-İER, ALLAHU EKBER. EŞHEDÜ ELLA İLAHE İLLALLAH, EŞHEDÜ ÎNNE MUHAMMED'DEN RESULÜLLAH. HAYYE ALA'S—SALA, ÎAYYE ALA'L—FELAH. KAD KAMETÎ'S—SALA. ALLAHU EKBER ALLAHU EKBER, LA İLAHE İLLALLAH...
îmam Mâlik ikamet meselesinde ise 194 nolu Bilâl hadîsiyle is-;idlâl etmiştir.
Diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller:
192 nolu Muhammed b. îshak'm Zührî'den rivayet ettiği hadîsi aynı zamanda Hâkim de birinci tarikten rivayet ve tahrîc etmiş ve «Abdullah b. Zeyd kıssasında bu rivayetlerin en üstünü ve en seç*kinidir» demiştir. Çünkü Tabiîn'den Saîd b. Müseyyeb de aynı hadî*si Abdullah b. Zeyd'den işitmiştir. Yunus, Ma'mer, Şayb ve îbn İshak ise Zühri'den rivayet etmişlerdir. Bu zatların sözü edilen hadîsin ri*vayetinde İbn İshak'a tabi olmaları, t e d 1 î s ihtimalini kaldırmak*tadır. Çünkü Muhammed b. îshak'ın bazı hadisleri rivayet ederken tadlîs yaptığı, yani muasırı olup görüştüğü halde bizzat kendisinden işitmediği halde işittim, demesi veya musasın olduğu halde kendi*siyle görüşmediği zattan hadis işittim diye rivayette bulunması söz konusudur.
İkinci bir tarîkla hadîsi İbn Huzeyme ve İbn Hibban kendi sa*hihlerinde, Beyhâkî ile îbn Mace kendi sünenlerinde tahrîc etmişler*dir.
Muhammed b. Yahya ez-Zühelî diyor ki: «Abdullah b. Zeyd'in verdiği haberlerde, Muhammed b. İbrahim et-Teymî'den naklen ri*vayet ettiği hadîsten daha sahihi yoktur.»
ibn Huizayme kendi Sahîh'inde ise şöyle demiştir: «Bu, nakil ci-hetiyle sahih bir hadîstir. Çünkü Muhammed, kendi babasından işit*miştir. İbn îshak ise et-Teymî'den işitmiştir. Artık bunda tedlîsi ge*rektiren bir şey söz konusu değildir.
Bu anlamda bir hadîsi Ahmed b. Hanbel ve Ebu Dâvud, Muham*med b. Amir el-Vakıfî tarikiyle Muhammed b. Abdullah'tan, o da amcası Abdullah b. Zeyd'den rivayet etmiştir. Ancak Muhammed b. Amir zayıftır. Nitekim İbn Sirîn ve îbn Maîn onun zayıf olduğunu belirtmişlerdir. Bununla beraber İbn Hibban gibi bir hadîs hafızı, onu sıkat (güvenilirler) arasında zikretmiştir. îbn Adiy de onun za*yıf olduğunu söylemiştir.
Hâkim diyor ki: Küfe âlimlerinin, ezandaki cümlelerin ikişer, ikametteki cümlelerin de ikişer defa tekrar edilerek okunmasıyle il*gili delilleri, Abdurrahman b. Ebî Leylâ hadîsidir. Ancak Abdur-rahman'ıri kimine göre, Muaz b. Cebel'den, kimine göre, Abdullah b. Zeyd'den rivayet ettiği söylenir. Hadîste, ALLAHU EKBER cümle*sinin dört defa söylendiği yer almaktadır ki İmam Şafii, İmam Ebû Hanîfe, îmam Ahmed ve Cumhur bununla istidlal etmişlerdir. Ay*rıca Ebû Mahzûre'nin hadîsi de onların istidlal ettiği rivayetlerden biridir. Nitekim Mekke halkının da ezanda Tekbiri dört defa söyle*dikleri tesbit edilmiştir ki, o devirde yaşayan Ashabdan hiçbiri bu*nu red ve inkâr etmemiştir. İmam Mâlik ile îmam Ebû Yusuf, tek*birin de ikişer defa getirilmesine kaildirler. Onlar da Müslim'in ri*vayet ettiği Ebû Mahzure hadisi ile ilgili diğer hadisleri hüccet ola*rak almışlardır. Nitekim Medine halkının ameli de bu doğrultu*da cereyan etmiştir ki, sünnetleri en iyi bilenler de onlardır.
Ayrıca İmam Mâlik ve onun görüşünde olanlar; yine Müslim'in yaptığı rivayette, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'in Bilâl'a, ezanı iki*şer ikişer okumasını emrettiğiyle istidlal etmişlerdir. Aynı rivayet*te ikameti birer defa okuması yer almaktadır. Ancak müctehidlerin çoğu, Tekbir'in dört defa tekrarlanma hakkındaki rivayeti tercih etmişlerdir.
Terci' hususuna gelince -, İmam Ebû Hanîfe ile rey terafdarla-rı, ezanda yer alan iki şehadetin, ikişer defa alçak sesle, ikişer defa da yüksek sesle okunmasıyla ilgili rivayetlere istidlal etmemiş ve o bakımdan böyle yapmanın müstehab olmadığım söylemişlerdir. İmam Şafiî, îmam Ahmed b. Hanbel ve İmam Mâlik'in bu hususta Ebu Mahzure hadîsiyle istidlal ettikleri bilinmektedir. Nitekim İmam Nevevî Müslim şehrinde bu konuya temas ederek diyor ki : "Ezanda tercî, Ebû Mahzure hadisiyle sabit olmuştur ki, o sahih bir hadîstir, ve ayrılık arzetmeyen bir fazlalığı da içine almaktadır ; o bakımdan kabul edilmesi vâcibdir. "
Sabah ezanında tesvîb mes'elesine gelince: İbn Mâce, Bilâl'in bunu söylediğini, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'in de takrir ettiğini nakletmiş tir. Ancak bu hadîsin isnadında bir zaaf olduğu görülmüş*tür. Ayrıca İbni Mâce, Ahmed b. Hanbel ve Tirmizî'nin rivayet ettik*leri Bilâl hadîsinde şu lâfızlar yer almaktadır : "Sabah namaza.dışın*da hiçbir namazda tesvîb yoktur,"
Bunun isnadında îsmâil el-Melâî bulunuyor ki, bu zat genellikle zayıf kabul edilmiştir. Zehebî onun, zayıflardan biri olduğuna dik*katleri çekmiştir. Ayrıca İbn Ebî Leylâ'nın Bilâl'den işitmesi mümkün değildir. Çünkü İbn Ebi Leylâ, hicretin 17. yılında doğmuş*tur. Bilâl (R.A.) ise, hicretin 20 veya 21. yılında Şam'da vefat etmiş*tir. Kaldı ki, İbn Ebî Leyla Şam'lı değil, Kûfe'lidir.
Tesvib ile ilgili rivayetlerden birini Ebû Davud ve İbn Hibban Ebu Mahzure'den rivayetle tahrîc etmişlerdir ki, o rivayette şu faz*lalık bulunuyor: «Sabah ezanında bulunduğun zaman, hayye alâ'l-felâh dedikten sonra, es-salâtü hayrün mine'n-nevm, söyle...» An*cak bu hadîsin isnadında Muhammed b. Abdülmelik b. Ebî Mahzu-re bulunuyor ki, bu zatın durumu pek mâruf değildir ve Hars b. Ubeyd bulunuyor ki, onun hakkında da bazı şeyler söylenmiştir.
İbn Huzeyme ise aynı rivayeti îbn Cüreyc tarikiyle yapmış, ibn Mâce de başka bir tarikle tahrîc etmiştir. İbn Huzeyme bunun sa*hih olduğunu söylemiştir.
Tesvîb ile ilgili rivayeti ayrıca Taberanî ve Beyhakî, isnad-i hasen ile İbn Ömer (R.A.)'den şu lâfızla yapmışlardır: ««Ezan, hay*ye alâ'l-felâh'dan sonra iki defa es-salâtu hayrün mine'n-nevm üe okunurdu.»
Yapılan tesbitlere göre bu isnad sahihtir. Diğer yandan İbn Hu*zeyme, Darekutnî ve Beyhâkî, Hz. Enes (R.A.)'den şöyle dediğini ri*vayet etmişlerdir: «Müezzüı'in. sabah ezanında HAYYE ALA'L—FE*LAH dedikten sonra ES-SALATÜ HAYRÜN MİNE'N-NEVM demesi sünnettir.»
İbn Seyyidinnas, bu isnadın sahih olduğunu söylemiştir. Böylece sabah ezanında ES—SALATÜ HAYRÜN MİNE'N-NEVM demenin Hz. Ömer b. Hattab ve oğlu Abdullah; Enes, Hasan el-Basrî, İbn Şirin, Zührî, Mâlik, Sevrî, Ahmed b. Hanbel, İshak b. Rahuye, Ebû Sevr, Dâvud ve Şafiî'nin arkadaşları meşru' olduğunu, yani sünne*te dayandığım söylemişlerdir. İmam Şafiî'nin Kavl-i Kadîm'indeki içtihadı ve istidlali da bu anlamdadır. İmam Ebû. Hanîfe de aynı gö*rüştedir.
Ancak bu cümlenin hangi vaktin ezanının neresinde yer alması gerektiği üzerinde farklı görüş ortaya koyanlar olmuştur. Ama meş*hur olan tesbit ve görüş, sabah ezanında ve yukarıda geçen hadîs*lerde belirtilen yerde olmasıdır. İmam Nahaî ile İmam Ebû Yusuf'a göre, bütün namazlarda okunan ezanda yer alması sünnettir.
eş-Şa'bî ve arkadaşları, tesvîb'in yatsı ve sabah ezanların*da müstehab olduğuna kaildirler. Hadîslerin açık delâleti ise, sade*ce sabah ezanında meşru olduğunu gösteriyor. Hz. Ali (R.A.)'den ya*pılan bir rivayete göre, ezanlarda tesvîb'in meşru olmadığını söylemişse de sahîh rivayetle amel edilmiyecek bir açıklık ve kuv*vette değildir.
194 nolu Enes hadîsini rivâyefeden Nesâî ve. İbn Mâce sadece ika*meti iytar yapması, yani yer alan cümleleri birer defa okumasını be*lirtmişler, ezanın çift çift okunması hakkındaki cümleye yer verme*mişlerdir, Tirmizî de aynı rivayeti nakletmiştir.,
Bilâl'a emreden zattan söz edilmemiştir. Ancak şer'i hükümleri o dönemde ancak Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'in emredeceğini dü*şünürsek, kimin emrettiği rahatlıkta anlaşılır. Nitekim Revh'm Atâ'-dan yaptığı rivayette, Bilâl'a ezan ve ikamet hakkında emredenin Peygamber (A.S.) Efendimiz olduğu açıklanmıştır. Bundan daha açık olan rivayeti ise, Nesâî'nin Kuteybe b. Abdülvehhab'dan yap*tığı rivayettir ki, orada «Peygamber (A.S.); Bilâl'a emretti...» de*nilmektedir.
Beyhakî ise, isnad-ı sahihle Enes (R.A.)'den şu rivayeti yapmış*tır: «Şüphesiz ki, ResûiüUah (A.3.) Efendimiz, Büâl'e ezanı çift çift ikameti tek tek okumasını emretti...
Ancak ikamette bütün cümleler tek söylenmez, TEKBÎR iki defa söylenir. Nitekim konunun başında naklettiğimiz Abdullah b. Zeyd hadîsinde bu husus açıklanmıştır. Bazıları, ezanda tekbîrin dört de*fa tekrarlanması dikkate alınınca, ona çift denildiğine göre, iki defa tekrarlanan Tekbir için tek denilebilir.
Sonuç olarak ilim adamlarının cumhuruna göre ve Mekke, Me*dine, Hicaz, Şam, Yemen, Mısır, Mağrıb ve diğer îslâm ülkelerinde ikametteki sözler birer defa söylenir. İmam Mâlik dışında diğer âlim*lere göre, KAD KAMETİ'S SALA tekrarlanır. Böylece Ömer b. Hat-tab, İbn Ömer, Enes, Hasan el-Basrî Zührî, Evzâî, Ahmed, îshak, Ebû Sevr, Yahya b. Yahya, Davud ve İbn Münzir'e ikamet on bir kelime*dir. Onlara göre, tekbirler ve bir de KAD KAMETÎ'S—SALA sözleri tekrarlanır, ikişer defa söylenir, diğer kelimeler birer defa söylenir. KAD KAMETÎ'S—SALA Kelimesinin de bir defa söyleneceğini belir*tenler arasında Said b. Müseyyeb, Urve b. Zübeyir, îbn Sirîn ve Ömer b. Abdülaziz bulunmaktadır. İmam Bağavî, bunun daha yaygın ol*duğunu, çoğu ilim adamlarınca tasvîb edildiğini söylemiştir.
Onlara karşılık, KAD KAMETÎ'S—SALA fazlalığı dışında ikame*tin de ezan gibi, aynı cümle ve kelimeleri taşıdığını söyleyenlerin ba*şında İmam Ebû Hanîfe, İmam Sevrî, îbn Mübarek ve Küfe âlimleri gelmektedir.
Bunlar, sözünü ettiğimiz görüş ve tesbitlerine dayanak olarak Tirmizî ile Ebû Davud'un rivayet ettiği Abdullah b. Zeyd hadîsini seç*mişlerdir. Abdullah b. Zeyd'den bu konuda yapılan rivayet*ler munkati' olmakla beraber, istidlale uygun görülmüştür. Nitekim Tirmizî, Abdullah'dan nakledilen rivayeti sahihleyerek şüpheleri gi*dermiştir. Öyleki, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz Ebû Mahzure'ye de ezan ve ikameti ikişer ikişer öğretmiştir, yani her cümleyi ikişer defa okumasını talim etmiştir. Ebû Davud, Tirmizî ve Nesâî'nin şart ve ölçülerine göre, Ebû Mahzure'nin hadîsi sahihtir. Beşlerin yaptığı ri*vayette ise, Resûlüllah (A.S.) Efendimizin Ebû Mahzure'ye ezanı 19 kelime, ikameti 17 kelime olarak öğrettiği anlaşılıyor. Bu da her ikisinde de cümlelerin ikişer defa tekrarlanmasını gösterir. Aynı za*manda, ikametin birer defa yapılmasını Bilâl'e emretmekle ilgili ha*dîsten sonra söylendiği, çünkü Ebu Mahzure Fetih'ten sonra Müslü*man olmuştur. Bilâl'e verilen emir ise, hicretin ilk yıllarında olduğu kesindir. O halde Ebu Mahzure haclîsiyle onun hükmünün kaldırıl*dığı anlaşılıyor.
Bu konuda ünlü hadîs âlimi Ebû Şeyh diyor ki: «Bilâl, Mina'da ezan okurken Resûlüllah (A.S.) Efendimiz de orada bulunuyordu. Bilâl hem ezanı, hem ikameti ikişer defa, yani her cümlesini ikişer defa tekrarlayarak okudu.
195 nolu İbn Ömer (R.A.) hadîsine gelince: Onu aynı zamanda îmam Şafiî, Ebû Âvâne, Darekutnî, İbn Huzeyme, İbn Hibban ve Hâ*kim tahrîc etmişlerdir. Ancak isnadında Ebu Cafer el-Müezzin bu*lunuyor ki, bu hadîsten başka kendisinden bir rivayet yapılmamış*tır. Zehebî bu zat hakkında herhangi bir tesbitte bulunmamıştır. İbn Hibbân, onun asıl adının Muhammed b. Müslim b. Mehren olduğu*nu, el-Hâkinı ise, Umeyr b. Yezîd b. Habîb olduğunu söylemiştir. Ha*fız İbn Hacer, el-Hâkim'in bu hususta vehimde bulunduğunu belir*tir.
İbn Mace'nin bu konuda Sa'd el-Kurez'den merfûân ve Ebû Râ-fi' 'den bir benzerini rivayet ettiği görülmektedir ki, her iki rivayet*te zayıftır.
Buna rağmen, müctehid imamlardan bir kısmı bu hadisi de de*lil kabul ederek istidlalde bulunmuşlardır.
196 nolu Ebu Mahzure hadisi, îmam Şafiî, Ebû Dâvud ve İbn Hib*ban da tahrîc etmişlerdir. îbn Kattan bu rivayeti dikkate alarak eza*nın 19 kelime olduğunu belirtmiştir. Ebû Nuaym el-Mustahrec'de ve ayrıca Beyhâkî ezanda tekbirin dört defa söyleneceğini tesbit etmiş*ler ve Müslim'in de îshak'tan bu anlamda tahrîc yaptığım söylemiş*lerdir. Nitekim Ebû Âvâne de kendi Müstahrec'inde İbn el~Medenî tarikiyle Muâz (R.A.)'den bu anlamda bir rivayet yapmıştır.
Böylece tekbîrin dört defa tekrarlanması ve şahadeteynde tercî' yapılmasıyla ezanın kelimeleri 19'u bulmaktadır. îkamet'te ise, baş*langıçta tekbirin dört defa tekrarlanması, şelıadeteynde terci'in ter-kedilmesi ve iki defa KAD KAMETİ'S—SALA denilmesiyle kelimeler 17'ye ulaşmakdadır.
197 nolu Ebû Mahzure hadîsiyle ilgili açıklamaları, Abdullah b. Zeyd hadîsiyle ilgili tahlillerde yapmıştık. İbn Hibban ve Nesâi de bunu rivayet etmiş, İbn Huzeyme sahihlemiştir. Ancak isnadında Muhammed b. Abdülmelîk b. Ebî Mahzure ve Haris b. Ubeyd bulu*nuyor ki, bu iki zat hakkında Zehebî'nin tesbitiyle ilgili dipnotu nak*letmiş bulunuyoruz.
Ebû Cafer et-Tahavî de bu konuda Ebû Mahzure hadisini bölümün baş kısmına alarak naklettikten sonra Ebû Mahzure'nin oğlu Abdül-melik'in anasının şöyle dediğini ilâve etmiştir: «Ben bunu Ebû Mah-zure'den işittim.» Ayrıca Ebû Âsım'm da Abdülmelik'in anasının bu sözünü naklederek rivayete kuvvet kazandırıyor. Sonra Ali b. Şeybe'den yapılan rivayeti nakledip Resûlüllah CA.S.) Efendimiz'in Ebu Mahzure'ye: «Kalk, namaz için ezan oku!» buyurarak, yukarıda açık*landığı üzere ezanı ona öğrettiğine yer verdikten sonra bir cemaatin buna muhalefet ettiğini ve iki yerde bu muhalefetlerini ortaya koy*duklarını belirtiyor. Birincisi, ezanın evvelinde dört defa ALLAHU EKBER denilmesi gerekir, demişler ve Abdullah b. Muhâynz'm Pey*gamber Efendimiz'in kendisine ezam 19 kelime olarak öğrettiği ri-vâyetiyle ihticâc etmişlerdir.
Bu rivayet ve görüş Hanefîlerce daha sahih kabul edilmiştir. İkincisi, terci hususunda muhalefet etmişlerdir. Çünkü bir kıs*mına göre bu da sünnettir, bir kısmına göre, değildir. Sünnet olma*dığını söyleyenler bu hususta îbıı Merzuk'un, Abdullah b. Zeyd'den senedini de zikrederek naklettiği şu rivayete dayanmaktadırlar: «Gökten, üzerinde yeşil iki elbise veya yeşil iki üstlük bulunan bir adam indi ve yüksekçe bir duvar kalıntısı üzerinde ayakta durarak: ALLAHU EKBER, ALLAHU EKBER, ALLAHU EKBER ALLAHU EK*BER diyerek, (Ebu Mahzure hadîsinde geçen ezana uygun) bir ezan okudu, ancak terci'i zikretmedi.» Abdullah (R.A.) kalkıp Pey*gamber (A.S.) Efendimiz'e gelerek gördüğü rüyayı haber verdi. Pey*gamber (A.S.) ona; «Evet gördüğün (doğrudur ve hakktır). Sen onu Bilâl'a Öğret...» buyurdu.
Ebu Cafer, ikamet konusuyla ilgili rivayetleri de toplayıp nak-letmiştir. îkamet sözlerinin birer defa okunmasıyla ilgili rivayetleri öne alarak Ebu Kılâbe'nin Enes b. Mâlik (R.A.)'den şu hadisi riva*yet ettiğini naklediyor: «Büâl'e, ezanı çift, ikameti tek okuması em*redildi.»
Müellif bunu kuvvetlendirir mahiyette beş ayn tarikden aynı rivayeti yapmıştır. Bu rivayetlere dayanıp ikametin her kelimesinin birer defa söyleneceğine muhalefet edenler ise, KAD KAMETÎ'S—SA*LA sözünün tekrarlanmasının gereği üzerinde durmuş ve İbn Ebî Davud'un, Simak b. Atiyye tarikiyle Ebû Kılâbe'den, onun da Enes (R.A.)'den yaptığı şu rivayetle ihticac etmişlerdir: «Bilâî'e, ezanı çift, ikameti tek okuması, ancak KAD KAMETİ'S—SALA'yı tekrarlaması emredildi.»
Ebû Cafer bu görüş ve tesbite ağırlık kazandıran altı, yedi ka*dar rivayeti naklettikten sonra ikametin de ezan gibi ikişer ikişer okunup tekrarlanmalıyla ilgili rivayetlere geçiyor; önce İbrahim b. Mer*zuk'un, Abdurrahman b. Ebî Leylâ'dan yaptığı rivayeti, onun da Ab*dullah b. Zeyd'den (R.A.) duyduğu hadîsi delil olarak gösteriyor ki, sözü edilen hadîsi 224 no ile az yukarıda meâlen yazmış bulunuyo*ruz.
Aynı hadîsi Ali b. Şeybe'nin Yahya b. Yahya tarikiyle yine Ab*durrahman b. Ebî Leylâ'dan onun da ashab-ı kiram'dan bazı zevat*tan rivayetle naklederek birinci rivayeti kuvvetlendiriyor ve sonra da Abdullah b. Zeyd'in şöyle dediğini rivayet ediyor; «Kendimi töhmet altında tutmam endişesi olmasaydı, o yeşil elbiseli adamı uykuda değil, uyanık bir halde gördüğümü zannediyorum, derdim.» O'nun bu sözlerim duyan Hz. Ömer (R.A.) şöyle demiştir: «Vallahi Abdul*lah'ı tavaf eden, yani onu ziyaret eden (adam şeklindeki melek) be*ni de ziyaret etti. Ancak Abdullah'ın benden önce anlattığım görün*ce susmayı tercih ettim.»
Bu rivayetlerden, ezan ve ikametin Abdullah b. Zeyd tarafından Büâl'e öğretildiği ve Bilâl'ın de kalkıp hem ezanda, hem ikâmette cümleleri ikişer defa tekrarlayarak okuduğu ve bundan önceki ri*vayete muhalif bir anlam ve hüküm taşıdığı anlaşılıyor. Sonra da Bilâl'den yapılan rivayette, kendisinin Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'-den sonra da ezan ve ikameti ikişer ikişer, yani her cüümlesini iki*şer defa tekrarlayarak okuduğunu söylemiştir.
Ayrıca Ahmed b. Davud'un, Yakub b. Humeyd, Abdurrezzak, Ma'mer, Hammad, İbrahim ve Esved'den, onun da Bilâl'dan yaptığı rivayete, Bilâl'ın (R.A.) Ezan ve ikameti ikişer ikişer okuduğu belir*tilmiştir.
Diğer yandan yukarıdaki rivayetleri te'yîd eder mahiyette Ebû-bekre'nin Âsim tarikiyle Ümmü Abdilmelik b. Ebî Mahzure'den yap*tığı rivayette, hem Abdülmelik, hem anası, Ebû Mahzure'nin şöyle dediğini işitmişlerdir: «Resûlüllah (A.S.) Efendimiz, bana ikameti iki*şer İkişer t defa her cümlesini tekrarlayarak okumamı öğretti, AL*LAHU EKBER ALLAHU EKBER. EŞHEDÜ ELLA İLAHE İLLALLAH, EŞHEDÜ ELLA İLAHE İLLALLAH. EŞHEDÜ ENNE MUHAMMED'-DEN RESÛLÜLLAH, EŞHEDÜ ENNE MUHAMMED'EN RESÛLÜL*LAH. HAYYE ALA'S—SALA, HAYYE ALA'S—SALA, HAYYE ALA'L—FELAH, HAYYE ALA'L-FELAH; KAD KAMETİ'S—SALATÜ KAD KAMETİ'S—SALA, ALLAHU EKBER ALLAHU EKBER LA İLA*HE İLLALLAH...»
Anlaşıldığı gibi, ikamette geçen cümlelerin ikişer ikişer okunma*sıyla, KAD KAMETİ'S—SALA dışındaki cümlelerin birer defa okun*ması hakkında hayli rivayet vardır. Müctehid imamlar da o yüzden farklı görüş izhar edip farklı delillerle istidlal etmişlerdir.
Bir yanda Ebû Mahzure hadîsi vardır ki, hem ezanın, hem ika*metin ikişer defa tekrarlanarak okunduğu belirtiliyor; diğer yanda îbn Ömer hadîsi yer alıyor ki, ona göre, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz zamanında ezandaki cümleler ikişer defa tekrarlanarak; ikamet ise KAD KAMETÎ'S—SALA dışında kalanlar birer defa söylenerek yeri*ne getirildi. İmam Mâlik de bu rivayetle istidlal etmiştir.
ALLAHU EKBER'İN dört defa tekrarlanmasına gelince, bunu Ebû Davud tahric etmiştir. Şeyh ise el-îmam adlı eserinde diyor ki: «Ebu Âvâne kendi Müsned'inde Ali b. el-Medenî'den, onun da Muâz b. Hişam'dan, onun da babasından, onun da Amir'den yaptığı riva*yette, Tekbîr'in dört defa tekrarlanacağı yer almıştır.» Böyle ce ezanın 19 kelime olduğu sıhhat kazanıyor. Abdullah b. Zeyd'in rüyası da aynı hususu belirtir mahiyettedir. Nitekim Ebû Hanîfe, İmam Şafiî ve İmam Ahmed b. Hanbel bu rivayetlerle istidlal etmiş*lerdir.
Ancak Ebû Davud'un, Tekbîr'in dört defa tekrarlanmasıyla ilgi*li rivayet zincirinde Muhammed b. Abdülmelik b. Ebî Mahzure bu*lunuyor ki, İbn Kattan onun durumu pek belli olmadığından bahisle rivayetinin muallel olduğunu, yani sıhhatini zedeliyen bazı kusur*ların söz konusu olduğunu belirtmiştir. Ayrıca râvîlerden Haris b. Ubeyd'in de zayıf olduğunu söylemiştir. İbn Main de aynı görüşte*dir. Daha önce Zehebî'nin bu iki zat hakkındaki tesbitlerini de nak*letmiştik. Ancak Ebû Hatim, «onun hadîsi yazılır, fakat ihticâc edil*mez» demiştir.
Aynı zamanda Ebû Mahzûre'den yapılan rivayetler arasında da açık bir farklılık vardır; bir rivayette dört defa tekrarlandığından, bir başka rivayette iki defa tekrarlandığından bahsedilmiştir. Ne var ki, Tekbîr dört defa tekrarlanır rivayetini sikat (güvenilir) kabul edilen hafızlar yapmışlardır ki, ilim adamlarının çoğu onların riva*yetini mesned seçmişlerdir.
Sabah ezanında t e s v i b konusuna gelince, az yukarıda bu husustaki rivayetleri kısmen nakletmiş idik. Burada, konunun öne*mine binâen et-Tahâvı'nin tesbitlerini de nakletmek suretiyle ona açıklık getirmek istiyoruz:
Bir grup sabah ezanında' tesvib'i mekruh saymıştır. Onlar bu hükümlerinde Abdullah b. Zeyd hadîsıyle ihticac etmişlerdir. Di*ğer bir grup onlara muhalefet ederek, bunun sabah ezanında müste-hab olduğunu söylemişlerdir. İkincilerin delili ise, her ne kadar Ab*dullah b. Zeyd'in rüyasında ve Bilâl'a öğretmesinde bu cümleye yer verilmemişse de bilâhare Resûlüllah (A.S.) Efendimiz Ebu Mahzure'ye ES—SALATU HAYRÜN MÎNE'N—NEVM cümlesini ezana dahil et*mesini emretmiştir. Nitekim Ali b. Ma'bed'in Hevh b, Ubade' den, onun da ibn Cüreyc'den, onun da Osman b. Sâib'den, onun da Ümmu Abdümelik'ten, onun da babası Ebu Mahzûre'den yaptığı ri*vayette deniliyor ki: "Şüphesiz ki Peygamber (A.S.) Efendimiz saba*hın ilk ezanında Ebu Mahzure'ye ES—SALATÜ HAYRÜN MÎNE'N NEVM' ES—SALATÜ HAYRÜN MİNE'N—NEVM demesini öğretti."
Ali'nin Heysem b. Hâlid b. Yezîd'den yaptığı rivayette, Abdülaziz b. Refî'in Mahzure'nin şöyle dediğini işittiği belirtilmiştir: "Ben he*nüz çocuk denecek yaşta idim ki, Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bana şöyle buyurdu: «ES—SALATÜ HAYRÜNMİNE'N—NEVM, ES—SA*LATÜ HAYRÜN MİNE'N—NEVM» söyle.
et—Tahavî diyor ki: Resûlüllah (A.S.) Efendimiz bu cümleyi Ebu Mahzure'ye öğretince, haliyle Abdullah b. Zeyd'in Bilâl'e öğret*tiği üzerine bir fazlalık olmuştur.
îbn Ömer (R.A.)dan yapılan rivayette ise, adı geçen şöyle de*miştir: "İlk ezanda HAYYE ALA'L—FELAH'tan sonra ES-SALATÜ HAYRÜN MİNE'N—NEVM, ES—SALATÜ HAYRÜN MİNE'N— NEVM cümlesi yer alırdı."
Hz. Enes'ten de bu mealde- bir rivayeti îbn Ebî Davud, Amir b. Avn'dan o da Muhammed b. Sirîn'den yapmıştır.
Böylece güvenilir iki büyük sahabi t e s v i b i n meşruiyetini ifade ediyorlar. O bakımdan imam Ebû Hanîfe ile iki arkadaşı bu rivayetlerle istidlal ederek sabah ezanında HAYYE ALA'L—FELAH, tan sonra iki dafa ES—SAATÜ HAYRÜN MÎNE'N—NEVM demenin sünnet olduğuna kail olmuşlardır.
Çıkarılan Hükümler:
1- Ezanda başlangıçtaki tekbîr dört defa tekrarlanır.
2- İki şehadetin terci' suretiyle tekrarlanması hakkında ictihad ve istidlaller farklıdır: îmam Şafiî ve îmam Mâlik'e göre sünnettir. Diğer iki mezhebe göre, terci' yapılmaz.
3- Sabah ezanında t e s v î b yani HAYYE ALA'L—FELAH'tan sonra iki dafaES—SALATÜ HAYEÜN MİNE'N—NEVM demek, dört mezhebe göre de sünnettir.
4- İkameti, müctehidlerden bir kısmı tek tek, yani ikamette yer alan KAD KAMETİ'S—SALA dışındaki cümleleri birer defa söy*lemek, diğer bazısına göre ikişer defa söylemek sünnettir. İmanı Şa*fiî ile İmam Mâlik birer defa; İmam Ebû Hanîfe ise ikişer defa tekrar*lanarak okunur, İmam Ahmed de birer defa okunmasının müstehab olduğunu söylemiştir.
5- Aklı erip iyiyi kötüden ayırd edecek yaşa gelen çocuğun ezan okuması caizdir.