Mahzenlerdeyim şeb-i yeldaya uyanan… Kalmadı dizlerimde derman. Ya Rab, kabım küçük dolmuyor içine deniz. Yüzüme har vuruyor… Kalbim dünyanın etrafını dönmekten bîtab… Aklım yetmiyor, renkler tarumar, basiretim bîzar…
Ne, buğdayın dikenli kabuğu gibi, kalkanım var; nede, sana gelen kıvrım kıvrım yolları gösteren kılavuzum…
Tek başıma, yine çaresiz, yine sessiz… içime akıyor, masiva gölünden köpüksüz zift… Ne ummanlar bilirim, lakin yetişmeye kalkamam zira, çok acizim. Ben, dünyada mihman, sen, ezeli ebedi mihmandar…
Himmet eyle ya Rab, bende irfan denizinden içeyim. Bu mahzenlerden çıkıp o yollardan geçeyim. Lakin, ağyar asılıyor arkamdan; geçemiyorum, evden, evlattan, ocaktan…
Söz kırk boğumdu; boğazımda boğuldu… Ne içtiğim sular, ne efsunlu nefesler korudu… Ben, mihr-ü mah beklerken, nasibime esved leyl… ben necat beklerken, yollarıma diken düştü. Bu yüzdendir ki, ne hikmet bana kucağını açtı; ne ilim bana sofrasını donattı. Aklım aciz, ömrüm kısa… Nasıl gidilir, bu halde hikmet dağına?
Erenler, yarenler, hangi pınardan içtiniz? Ne olur söyleyin, “benliği” hangi taşla ezdiniz? Ne nefs, ne masiva, bırakmaz peşimi… Elde hüner yok, nasıl geçerim dünya settini…
Yine mahzenlere kilitlendim.. bağlandı ellerim..zayıf düştü ferasetim. Kalbimin ayağına bağladım, dua mektubumu; göğe savurdum, o, son umut kuşumu. İcabet eyle ne olur, koyma beni kuyularda… Yakubumda yok ki; ağlaya arkamda…
Bu cehlin kuyusunda, günahın prangasında, ballı zehirler var; gözlerime mil çeken bu karanlıklarda.
Himmet dilenirim, ben daimi sail, vermezsen ölürüm, ruhumun uçurumunda. Medet himmet, medet hikmet, medet hidayet derim; ne olur, sende rahmetinle nazar et ve lütfunla icabet et.
Sen istersen dağlar dürülür, sular bükülür… sen istersen, bu aciz kul sırat-ı müstakime yürür. Sen istersen, allame-i cihanın adı: olur cehlin babası… sen istersen, ümmü olan, olur alemler sultanı.
Halimi arz ederim, işte bu hasbi münacattır, tek hünerim. Havf ve reca arasında beklerim. Bilirim, istemeyi nasip ettiysen; bir gün kabul olur dileklerim. Boynum bükük, hüsn-ü kabul görünceye kadar, bu eşikte beklerim. Yok mülkünden başka gidecek yerim. Dileniyoruz kapında, boş çevirme bizi, el Kerim, el Rahim, el Rahman.
RUKİYE YILDIZ ERDOĞMUŞ....