İsrâ Gecesinde Namazların Nasıl Farz Kılındığı Babı
İbn Abbâs şöyle dedi:
Bana Ebû Sufyân uzun HırakI hadîsinde tahdîs etti ki, Ebû Sufyân (Hırakl'a karşı, Peygamber'i kasdederek):
O bize namaz kılmayı, doğru olup doğru söylemeyi ve ffetli olmayı (yânî haramlardan, çirkin şeylerden
çekinmeyi) emretmektedir, demiştir
1-.......Enes (R) şöyle demiştir: Ebû Zerr, Rasûlullah'ın (Mi'râc kıssasını) şöyle haber verdiğini tahdîs ederdi: "Ben, Mekke'de iken evimin tavanı (ansızın) yarıldı. Cibril aleyhi's-selâm indi. Göğsümü yardıktan sonra onu zemzem suyu ile yıkadı. Sonra hikmet ve îmân ile dopdolu olan ahundan bir leğen getirdi de onu göğsümün içine boşalttı ve göğsümü kapattı. Sonra elimden tutup beni dünyâ semâya doğru çıkardı. Dünyâ semâya (yânı yere en yakın olan semâya) var*dığımda Cibril, o semânın bekçisine:
— Aç, dedi. Bekçi:
— Kimdir o? dedi.
— Cibril'dir, dedi.
— Beraberinde kimse var mı? dedi.
— Beraberimde Muhammed vardır, dedi.
— O'na (gelsin diye) haber gönderildi mi? dedi.
— Evet, dedi. .
Kapı açılınca dünyâ semânın üstüne çıktık. Bir de gördüm ki bir kimse oturmuş, sağ tarafında bir takım karaltılar, sol tarafında da bir takım karaltılar var. O kimse sağ tarafına baktığında gülüyor, sol tarafına baktığında ağlıyor. O zât:
— Merhaba (yânî hoş geldin) sâlih Peygamber, hoş geldin sâlih oğul, dedi.
Ben Cibril'e:
— Bu kim? diye sordum.
— Bu, Âdem Peygamber'dir. Sağında, solunda olan bu karaltı*lar da çocuklarının ruhlarıdır. Sağında olanları cennetlikler, sol tarafında olan bu karaltılar da cehennemliklerdir. Sağma bakınca güler, sol tarafına bakınca ağlar, dedi.
Derken Cibril beni ikinci semâya doğru çıkardı. Oranın bekçisi*ne de:
— Aç, dedi.
Oranın bekçisi de evvelkinin söyledikleri gibi söyledi de kapıyı açtı."
Enes der ki: Ebû Zerr, RasûluIIah'ın semâlarda Âdem, İdrîs, Mû-sâ, îsâ ve İbrâhîm'i -Allah'ın salavâtı üzerlerine olsun- bulduğunu söyledi ise de, onlardan her binlerinin menzillerinin nasıl olduğunu tesbît etmedi; yalnız Âdem'i dünyâ semâda, İbrâhîm'i altıncı semâ*da bulmuş olduğunu söyledi. Yine Enes der ki .
Cibrîl, Peygamber ile birlikte îdrîs'e uğradıklarında, İdrîs aleyhi's-selâm:
— Hoş geldin sâlih Peygamber, hoş geldin sâlih kardeş, demiş. Peygamber buyurmuş ki:)
— "Bu kim? diye sordum. Cibrîl:
— Bu, İdrîs'dir, dedi. Sonra Musa'ya uğradım. Oda:
— Hoş geldin sâlih Peygamber, hoş geldin sâlih kardeş, dedi.
— Bu kim? dedim.
Cibrîl:
— Bu, Musa'dır, dedi.
Sonra îsâ'ya uğradım. O da:
— Hoş geldin sâlih kardeş, hoş geldin sâlih Peygamber, dedi.
— Bu kim? dedim. ';. Cibrîl:
— Bu, isa'dır, dedi. Sonra İbrahim'e uğradım.
— Hoş geldin sâlih Peygamber, hoş geldin sâlih oğul, dedi.
— Bu kim, dedim. Cibrîl:
— Bu, İbrahim aleyhi's-selâmdır, dedi."
İbn Şihâb şöyle dedi: Bana Ebû Bekr ibnu Hazm haber verdi ki: İbn Abbâs ile Ebû Habbe el-Ensârî şöyle derler idi: Peygamber (S) şöyle dedi:
"Sonra ben çok yükseklere çıkarıldım, nihayet kalemlerin cızır*tılarını işittiğim yüksek bir yere çıktım".
Yine İbn Hazm ile Enes ibn Mâlik şöyle demişlerdir: Peygam*ber (S) şöyle buyurdu:
"(O zaman) Allah, ümmetime elli namaz farz etti. Bufarzıyük-lenerek döndüm. Derken Musa'ya rast geldi m. Mûsâ:
— Allah ümmetine neyi farz etti? diye sordu.
— Elli namaz farz etti, dedim.
— Rabb'ına dön, çünkü senin ümmetin buna takat getiremez, dedi.
Müracaat ettim. Allah bir kısmını indirdi. Ben yine Musa'nın yanına dönüp:
— Bir kısmını indirdi, dedim. O yine:
— Rabb'ına müracaat et, çünkü senin ümmetin takat getiremez, dedi.
Bir daha müracaat ettim. Allah bir kısmını daha indirdi. Mu*sa'nın yanına yine döndüm. O yine:
— Rabb'ına dön. Zîrâ ümmetin buna takat getirmez, dedi. Bunun üzerine tekrar Allah'a müracaat ettim. Allah:
— "Onlar beştir ve yine onlar ellidir. Benim nezdimde söz teb*dil olunamaz" buyurdu.
Musa'nın yanına döndüm. O yine:
— Rabb'ına müracaat et, dedi. Ben de:
— Rabb'ımdan utanır oldum, dedim.
Sonra Cibril beni tâ Sidretu'l-Müntehâ'ya varıncaya kadar bir*likte götürdü. Sidre 'yi öyle acîb renkler kaplamıştı ki, onlar nedir bi*lemem. Sonra cennete girdirildim ki içinde birçok inci dizileri vardı, toprağı da misk idi"
2-.......Mü'minlerin annesi Âişe (R) şöyle demiştir: Allah namâzı farz ettiği zaman, hazarda ve seferde (akşamdan başka namaz*ları) ikişer rek'at ikişer rek'at olarak farz etmişti. Sonra sefer namazları oldukları gibi bırakıldı da hazar namazlarında artırma ya*pıldı.