1.gÖklerİn, yerİn ve İnsanin yaratili
1.GÖKLERİN, YERİN VE İNSANIN YARATILIŞI:
a. ‘O, gökleri ve yeri yoktan var edendir” (Şura, 42/11)
‘İslam Felsefesi’ denilen Helen ve Hint felsefesinin Arapçaya çevrilmesiyle üreyen ’sudûr/taşkın’ anlayışı, -hâşâ- evreni bir nevi Allah’ın doğumuyla izah etmektedir. Nur-u Muhammedi ve Nur-u Âli anlayışı da bu cahili şirk düşüncesinin bir uzantısı olarak dindar kitlelerin arasında yer bulabilmiştir. Dolayısıyla ayetin ‘yoktan var eden’ vurgusu önemlidir. Lakin müfessirimiz En’am Suresi’nin 101. ayetini ‘Gökleri ve yeri, örneksiz yaratandır.’ ifadeleriyle meallendirmeyi uygun bulmuş. Ancak ayette geçen ‘el-Bed’u', İbn Manzur’un Lisânu’l-Arab’ına göre inşa ve ilk defa icat etmek demektir. Râğıb el-İsfehani’nin Müfredat’ında ise el-ibdâ’ kökü, herhangi bir kimseyi taklit etmeksizin ve izlemeksizin bir sanatı ortaya koymak olarak tanımlanmaktadır. Muhammed Abduh ve Reşid Rıza’ya ait olan Manar Tefsiri’nde ise el-ibdâ’ kökünün Yüce Allah hakkında kullanıldığında bunun bir şeyi âletsiz, maddesiz, zamansız ve mekânsız olarak yoktan var etmek anlamına geldiği belirtilmektedir.
b.”Gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı aşamada yarattığımız, fakat bize asla bir yorgunluk arız olmadığını (bilenler için)” (Kâf, 50/38)
İslamoğlu, ayette geçen ‘altı gün’ kavramının yaratılış aşamasını ifade ettiğine ve nüzul sürecinde âlemin altı evrede yaratıldığına işaret eden ilk ayet olduğuna dikkat çekmektedir. ‘Yevm’ kelimesinin bağlamına göre Kur’an’da değişik vurgulara sahip olduğunu söyleyen yazar, yevm kelimesinin bu ayette bildiğimiz güne işaret etmediğinin, çünkü henüz gök ve yerin oluşumunun tamamlanmış olmadığının altını çizmektedir.
c.’Üstelik onları iki aşamada yedi gök olarak var etti, her bir göğe kendi görev yasasını yükledi. Nihayet biz en yakın göğü ışıklarla süsledik ve bir güvenlik sistemi oluşturduk” (Fussilet, 41/12)
Ayette geçen yedi kat gökler ve yer ibaresinin ‘bütün kâinat’ manasına geldiğini söyleyen yazar, Kur’an kozmolojisini üç başlıkta tasnif etmektedir:
1-’Dünya seması’ veya ‘en yakın gök’ adını verdiği kuşların da boşluğunda uçtuğu gök. Bu atmosfer içi göktür. Belirlilik takısıyla es-sema biçiminde geldiği yerler de çoğunlukla ‘çıplak gözle görülen’ göğe delalet eder.
2-’Seb’a semâvât’ (yedi kat gökler) formuyla ifade edilen gök. Bu bağlamına göre ya güneş sistemini ya da âlemimizin/uzayımızın oluşturduğu sonsuz âlemleri/uzayları ifade eder.
3-’Semâun’ formunda belirsiz olarak geldiği yerler: Bu, ‘uzay’ anlamındadır. Bağlamına göre bazen kâinatın tümünü, bazen arzdan arşa kadar bütün bir varlık mertebelerini ifade eder.
Ayrıca ayetteki ‘güvenlik’ (hıfzan) sisteminin yeryüzünün zehirli güneş ışınlarından, meteor serpintilerinden ve çekim dengesini saptırıcı unsurlardan korunması anlamına da gelebileceği işaret edilmektedir.
d.’İnkârda ısrar eden o kimseler görmezler mi ki; gökler ve yer başlangıçta bitişik iken Biz onları ayırdık ve (hareket edebilen) her canlıyı sudan var ettik” (Enbiya, 21/30)
İslamoğlu, ayetin açıklamasında ‘ratk’ kelimesi ile ‘âlemin varoluş öncesi potansiyel hali’, ‘fetk’ kelimesi ile de ‘fiili varlık olarak ortaya çıkma hali’ kastedilmiş olabilir demektedir. ‘Her canlıyı sudan var ettik.’ mealinde kullanılan ’su’yun metinde belirlilik takısı ile kullanıldığını belirten yazar, bunun metne ‘herkesin bildiği su” şeklinde de yansıyabileceğini ifade etmektedir..