Şarap, Laşe, Domuz ve Putları Satmanın Haram Kılınması Babı
71- (1581) Bize Kuteybe b. Saîd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Leys, Yezîd b. Ebî Habîb'den, o da Atâ' b. Ebî Rabâh'dan, o da Câbir b. Ab-dillâh'dan naklen rivayet etti ki, Câbir fetih yılında Resûlüllah (Sallallahu 4 leyhi ve Sellem) 'i Mekke'de :
«Gerçekten Allah ve Resulü, şarap, İaşe, domuz ve putların satılma*sını haram kılmıştır.» buyururken işitmiş. Bunun üzerine: Yâ Resulâltah,ölü hayvan yağlarına ne buyurursun? Bunlarla gemiler boyanır; deriler
yağlanır; halk onlardan kandil yapar! demişler. Resûlüllah (SallallahüAleyhi ve Sellem) :
«Hayır, o haramdır.» cevâbını vermiş ve o esnada :
«Allah yahudîlerin belâsını versin! Allah (Azze ve Celi) onlara ölühayvan yağlarını haram edince yağı erittiler; sonra saftılar da parasınıyediler.» buyurmuşlar.
(...) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şey be ile İbni Nümeyr rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Ebû Üsâme, Abdülhamîd b. Ca'fer'den, o da Yezîd b. Ebî Habîb'den, o da Ata'dan, o da Câbir'den naklen rivayet etti. Câbir: Ben fetih yılında Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi've Sellem) 'den işittim, de*miş. H.
Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Dahhâk yâni Ebû Âsim, Abdülhamîd'den rivayet etti. (Demiş ki) : Bana Yezîd b. Ebî Habîb rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Ata', Câbir b. Abdillâh'ı şun*ları söylerken işittiğini yazdı: «Ben fetih yılında Resûlüllah (Sallaüahü Aleyhi ve Sellem fi Leys hadîsinin mislini îrâd buyururken dinledim.»
Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü'1-Büyû'», «Kitâbü'l-Megâzî» ve «Kitâbü't-Tefsîr»de; Ebû Dâvûd; Tirmiz î ve Nesaî «Bü-yû'»da; İbni M'âce «Ticârât-da muhtelif râvilerden tahrîc etmiş*lerdir. Hadîsin metninden de anlaşıldığı vecihle hadîs-i şerif hicretin se*kizinci yılı ramazanında Mekke 'nin fethi esnasında şerefsadır ol*muştur.
Ulemâdan bazılarına göre hadîste beyân buyurulan şeyler ihtimâl daha evvel haram kılınmış; Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) o zama*na kadar duymamış olanların işitmesi için burada onları tekrarlamıştır.
Sahîhaynm esas nüshalarınde ve Nesaî île İbni Mâce'nin «Sünen»lerinde fi'li müfred olarak kullanılmıştır. Ebû Davûd'un «Sünen»inde -fi'li kullanılmış, fakat denilmemiştir. Bâzı kitaplarda ise fiil tesniye sîgasiyle kullanılarak denilmiştir. Kıyas olan da budur. Nitekim İbni Merdeveyh de tefsirinde bu şekilde rivayet etmiş; birçok sahîh rivayet*lerde fiil tesniye sîgasiyle kullanılmıştır.
Birinci rivayetin vechi şudur: Allah Teâlâ'nın emri Resulü zîşân'ı-nın da emri demektir; çünkü o ancak Allah'ın emrettiği şeyi emreder; binâenaleyh emir birmiş gibidir; bu sebeple fiil müfred kullanılmıştır.
«O haramdır.» cümlesindeki zamir, bazılarına göre satışa râcidir. Bu takdirde mânâ : «Ölü hayvan yağlarının satışı haramdır.» demek olur. İmam Şafiî 'nin kavli budur. Bir takım ulema buradaki zamiri in-tifâa irca' etmişlerdir. Onlara göre cümlenin mânâsı: *Ölü hayvan yağ*larından faydalanmak haramdır.» demektir. Bu zevat ölü hayvandan laydalanmayı esas itibariyle caiz görmezler; meğer ki caiz olduğuna de-lîl buluna. Nitekim tabaklanan derinin temiz olacağı hakkında delil ha*dîs vardır.
Bu hadîste Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'e üç şey sorulmuş*tur:
1) Ölü hayvan yağları ile gemilerin yağlanması,
2) Derilerin yağlanması ve
3) Bunların kandillerde yakılması.
Ashâb-ı kiramın «Bu yağlar satılabilir mi?» diye sormaları bunun caiz olduğunu zannettikleri içindir; çünkü böyle bir satışta birçok fay*dalar vardır. Nasıl ki ehlî eşeklerin etleri yenmese bile satılması birçok menfaatlerden dolayı mubah kılınmıştır. Fakat Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Se//em,ıkendilerine cevap vererek meselenin zannettikleri gibi olmadığını haber vermiş; Ölü hayvan yağlarının satışının da, parasının da haram olduğunu bildirmiştir; çünkü bu yağlar kanla şarap gibi satışı ve satış bedeli haram olan necis şeylerdendir.
Mezkûr yağları kandillerde, gemi ve deri yağlamalarında kullanmak satıp da paralarını yemek kabilinden değildir; zira yağ olarak sürülen bir şey, pislik bulaşan eşya gibi su ile yıkanıp temizlenebilir. Atâ'b. Ebî Rebâh ile ulemâdan bîr cemaatin kavilleri budur. Sahâbe-i kiramdan Ali, İbni Abbâs ve İbni Ömer (Radiyailahû cmhûm) hazerâtınm kavillerine göre içine fare düşen yağı kandilde yak*mak caizdir. Nevevi diyor ki: «Yememek ve bedende kullanma*mak şartiyle bu yağlardan kandil, pis zeytin yağından sabun yapmak, pis baldan arılara yedirmek, murdar Ölen hayvanı köpeklere yedirmek gibi meseleler ihtilaflıdır. Bizim mezhebe göre bunların hepsi caizdir.
Kaadî Iyâz bu Kavli Mâlik, Şafiî, Sevrî, Efaû Hanîfe ve arkadaşlarından da nakletmiş tir.»
Ölü hayvan ile putları satmanın caiz olmadığına icmâ-ı ümmet var*dır; çünkü bunlardan istifade edilmez; binâenaleyh mukabillerinde para vermek malı israf olur; bunu şeriat yasak etmiştir. Bu ta'lüe bakarak Şâfiîler'le Hanefîler 'den bâzıları putlar kırılır da istifâde edilir hale getirilirse parçalarını satmak caizdir demişlerdir.
İbni Münzir: «Madem ki, ulemâ ölü hayvanı satmanın ha*ram olduğuna ittifak etmişlerdir, o halde dâr-ı harbden bir kâfirin leşi de aynı hükümdedir.» diyor. Filhakika ulemâ bu hadîsle istidlal ederek insan ölüsünün mutlak surette satılamayacağına kail olmuşlardır. Müs-iümanın cenazesi şeref ve faziletinden dolayı satılamaz; hatta saçından, derisinden ve hiç bir uzvundan faydalanmak caiz değildir.
Kâfire gelince: Hendek harbinde Nevfel b. Abdi1lâh b, Muğîre müslümanlar tarafından öldürülüp elde edilince müşrikler onu satın almak istemiş, fakat Resulü Ekrem (Sallaliahü Aleyhi ve Setlem) :
«Bizim onun cesedine ve cesedinin kıymetine ihtiyacımız yoktur.» buyurarak bu satışı reddetmiş; cesedi karşılıksız müşriklere terk etmiş*tir. Hatta siyer ulemasından İbni Hişâm'ın beyanına göre müş*rikler Nevfel'in cesedine mukabil Peygamber (Sallatlahü Aleyhi ve Sellem)'e on bin dirhem vermek istemişlerdi.
Bazıları bu hadîsle insan Ölüsünün pis olduğuna istidlal etmişlerdir. Ancak müslümamn ne dirisinin, ne de ölüsünün pis olamayacağını bildi*ren sahîh bir hadîs babımız hadîsinin umumunu tahsis etmiştir. Mezkûr hadîsi Hâkim «El-Müstedrek»inde İbni Abbâs {Radiyallahû anhj'dan rivayet etmiştir. Bu hadîs hakkında Hâkim: «Buhâri ve Müs1im'in şartları üzere sahihtir; yalnız onlar bunu tahrîc et*memişlerdir.» demektedir.
Kurtubî , insan ve hayvan pislikleri gibi faydalı necasetlerin satılıp satılamayacağı hususunda ihtilâf edildiğini, Şafiî *ye göre caiz olmadığını söylemiş : «Bunu İmam Mâlik ile Kûfeliler ve Taberî caiz görmüşlerdir.» demiştir. Bir takım ulemâ bu mese*leyi müşteriye caiz, satıcıya memnu' görmüş, müşteri buna mecbur oldu*ğu için satıcıdan daha ma'zur sayıldığım söylemişlerdir. Bu kavil bâzı Şâfiî1er'den rivayet olunmuştur.
Babımız hadîsi Ölü hayvanın et, kıl, tırnak, diş ve deri gibi cüzleri*nin de necis olduğunu söyleyenlerin delilidir. İmam Şafiî ile İmam Ahmed'in kavilleri budur.
İmam Âzam ile İmam Mâlik 'e göre kıl, tırnak, boy*nuz ve kemik gibi içine hayât girmeyen âzâ ölümle pis olmaz, Peygamber (SallaHafüİ Aleyhi ve Sellem) in fildişinden bir tarağı vardı. Fil, eti yenilme*yen bir hayvandır; binâenaleyh bu da gösterir ki, diş ve kemik gibi şey*ler temizdir.
Dârekutnî'nin Hz. İbni Abbâs 'tan rivayet ettiği bir hadîste :
«Peygamber (Salla'Jahü Aleyhi ve Sellem) ölü hayvanın yalnız etini ha*ram kıldı; deri, kıl ve yünde ise beis yoktur.» denildiği gibi, yine Dârekutnî'nin Hz. Ümmü Seleme (Radiyallahü anha) 'dan riva*yet ettiği bir hadîste de Ümmü Seleme (Radiyallahü anha): «Re-sûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve. Sellem 'i:
«Tabaklanmak şartiyle ölü hayvan;n derisinde; su ile yıkanmak şartı ile yün, kıl ve boynuzlarında bir beis yoktur» buyururken işittim.» de*mektedir.
«Esnam* sanemin cem'idir. Cevheri 'nin beyanına göre sanem ile vesen aynı mânâya gelirler; put demektirler. Diğer lügat uleması bu iki kelime arasında mânâ itibariyle fark görmüş : «Vesen : Cüssesi olan puttur; sanem ise sadece resmedilendir.» demişlerdir. Bu hususta daha başka sözler de söylenmiştir. Bazan vesen : Haç mânâsına dahî kullanılır.
«Meyte» şer'î usûle riâyetle kesilmeyip eceliyle ölen hayvandır. Ece*liyle ölen hayvan bilicmâ' yenmez. Bundan yalnız balık ile çekirge is*tisna edilmiştir.
72- (1582) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb ve İs-hak b. İbrahim rivayet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. (Dediler ki) : Bize Süfyân b. Uyeyne Amr'dan, o da Tâvûs'dan, o da İbni Abfcâs'dan naklen rivayet etti. (Demiş ki) : Ömer Semura'nın şarap sattığını duydu da şu*nu söyledi: Allah Semura'nın belâsını versin! Bilmedi mi ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Allah yahudîlere lanet etsin, kendilerine İç yağlar; hatam kılındı da onları eriterek sattılar.» buyurmuştur.
(...) Bize Ümeyye b. Bistam rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yezîd b. Zürey' rivayet etti. (Dedi ki) : Biae Ravn yâni İbni Kasım, Amr b. Di-nâr'dan bu isnâdla bu hadîsin mislini rivayet eyledi.
73- (1583) Bize İshak b. İbrahim El-Hanzalî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ravh b. Ubâde haber verdi. (Dedi ki) : Bize İbni Cüreyc riva*yet etti. (Dedi ki) : Bana İbni Şihâb, Saîd b. el-Müseyyeb'den naklen haber verdi. Saîd de ona Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (Sallaüahü Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayette bulunmuş ki:
«Allah yahudîlerin belâsını versin! Allah kendilerine İç yağlarını ha*ram kıldı; onlarsa bu yağları satıp paralarını yediler.» buyurmuşlar.
74- (...) Bana Harmele b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbni Vehb haber verdi. (Dedi ki) : Bana Yûnus, İbni Şihâb'dan, o da Saîd b. Müseyyeb'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Ebû Hürey-re şöyle demiş: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Allah yahudîlerin belâsını versin! Kendilerine iç yağı haram kılındı da onu satıp parasını yediler.» buyurdu.
İbni Abbâs (Radtyallahü anh) hadîsini Buharı «Büyü1» ve «Benî İsrail» bahislerinde; Nesaî «Zebâyıh» ve «Tefsîr»de; İbni Mâce «Eşribe»de muhtelif râvilerden tahrîc ettikleri gibi, Ebû Hüreyre hadîsini de Buhâri «Kitabü'I-Büyû»da aynı isnadla tahrîc etmiştir.
İbni Abbâs (Radiyallahü anh) hadîsinde bahsi geçen Semûra , ashâb-ı kiramdan Semûra b. Cündüb 'tür. Şarabın ha*ram kılındığı her tarafta şuyû' bulduğu halde Hz. Semûra gibi birsahâbî-i celîlin onu nasıl satabildiği meselesi üzerinde durulmuş; netice*de şaraptan sirke yapmak suretiyle onun ismini değiştirdiği kanaatine varılmıştır; nitekim ölü hayvanın iç yağı haram kılınınca yahudîler bu yağı eriterek satmışlar; ve bir nevi' te'vîlde bulunmuşlardı. Kurtubî ve diğer bazı ulemâ Hz. Semûra'nın şarap satmasının üç vecihle îzâh ve tefsir edildiğini söylerler,
1- Bir kavle göre Semûra (Radiyallahü anh) bu şarabı ehl-i kitaptan cizye denilen vergi bedeli olarak almış; bunu caiz zannederek yine ehl-i kitaba satmıştır.
2- İkinci kavle göre üzüm şırasını, şarap yapacakları belli kimse*lere satmıştır. Netice itibariyle şarap olacağı için şıraya şarap denilmiş*tir. Nitekim bu itibarla üzüme de şarap denilebilir Hattâbî : «Şa*rabın haram kılındığı şüyu' bulduktan sonra Semûra'nın aynen şa*rap sattığı zannedilemez; o ancak şırayı satmıştır.» diyor.
3- Şaraptan sirke yaparak sirkeyi satmıştır.
İsmâî1i (277-371) : «El-Medhal» namındaki kitabında bu husus*ta şu mütâleayı yürütmektedir : Caiz ki, Semûra (Radiyallahü anh) şarabm haram kılındığını biliyor, fakat onun satışının da haram olduğu*nu bilmiyordu. Eğer hal böyle olmasa idi Hz. Ömer onun bu yaptı*ğını ikrar ve kabul etmez; bilâkis bilerek yaptığı için onu valilikten azle*derdi
ölü hayvanın iç yağının haram kılınmasından murâd yenmesidir. Yenmesi haram kılınınca yahudiler ondan eritip satmak suretiyle istifa*deye başlamışlar. «Ecmele» ve keza «cemele» fiilleri eritti mânâsına kul*lanılırlar.
Hüküm itibariyle bu rivayetler de yukarıki Câbir (Radiyallahü anh) rivayeti gibidirler. Hz. Ömer (Radiyallahü anh) rivayeti muayyen bir âsîye lanet edilebileceğine delâlet ediyor. Mâmâfîh Ömer (Radiyallahü anh)ın bu sözü şiddet ve tağlîz için söylemiş olması da bir ihtimaldir. Çünkü Araplar lanet sözünü hakikî mânâda değil, mecazen bir şeyden menetmek mânâsında kullanırlar.
Harama vesile olan hileyi iptal etmek, birbirine benzeyen şeylerde kıyasa müracaatta bulunmak dahî babımız hadîslerinden çıkarılan hü*kümlerdendir.