Zenginin Borcunu Sallantıda Bırakmasının Haram Kılınması; Havalenin Sahih Oluşu ve Ze
33- (1564) Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Mfllik'e, Ebu'i-Zinâd'dan dinlediğim, onun da A'rac'dan, onun da Ebû Hüreyre'-den naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (SallallahüAleyhi
ve Sellem) :
«Zenginin borcunu sallantıda bırakması zulümdür. Biriniz bir zengine havale olunursa, havaleyi kabul etsin!» buyurmuşlar.
(...) Bize İshâk b. İbrahim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize îsâ b. Yû*nus haber verdi. H.
Bize Muhammed b. Kâfi' de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdürrez-zâk rivayet etti. Her iki râvi birden : Bize Ma'mer, Hemmâm b. Münebbih'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber(SallallahÜ Aleyhi ve Sellem) den naklen bu hadîsin mislini rivayet etti.
Bu hadîsi Buhârî «Havale» bahsinin iki yerinde; Tirmi-zî, Nesâî ve İbni Mâce «Büyû'»da muhtelif râvilerden tah-rîc etmişlerdir.
Bu bâbda İbni Mâce, Hz. Abdullah b. Ömerden; Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbni Mâce, Şerîd b. Süveyd (Raâiyallahu a«/i)'dan; Bezzâr , Hz. Câbir'den ha*dîsler rivayet etmişlerdir.
Matl: Aslında demiri uzatmak için yaymaktır. Burada ha bugün ve*receğim ha yarın diyerek borcu sonraya bırakmak; müddetini uzatmaktır.
Kurtubî: «Matl: ödemesi gereken borcunu, imkânı varken ödememektir.» demiştir. Ezherî'ye göre matl müdâfaadır. Ganîye izafe edilmesi masdarm faile izâfesidir. Bâzan masdar me'fûle de izafe olunursa da burada mânâ: ödemeye iktidarı olan zenginin borcunu öde*meyip sallantıda bırakmasıdır. Âcizin hükmü böyle değildir. Mâmâfîh bu*rada masdarın mef'ûlüne muzâf olduğunu söyleyenler de vardır. Bu tak*dirde mânâ şöyle olur: Alacaklı zengin bile olsa borcu ödemek îcâbeder; onun zenginliği, hakkının geciktirilmesine sebep teşkil edemez. Zengine olan borcun hâli böyle olunca fakire olan borç meselesi evleviyette kalır. Görülüyor ki, masdarı mef'ûlüne muzâf kabul edenlerin kavli tekellüf ve teassüften hâlî değildir.
Hadîs-i şerifte zenginin borcunu ödemeyip sallantıda bırakmasının zulüm olduğu bildiriliyor. Kurtubî *nin ta'rîfine göre lügatte zu~ lüm: Bir şeyi îcâbettiği yere koymamaktır; şerîatte ise haram ve mez-mûm olan şeydir. Mâ1ikî1er'den Sühnûn : «Zengin bir adam borcunu ödemeyip sallantıda bırakırsa şehâdeti kabul olunmaz; çünkü kendisine zâlim adı verilmiştir.» demiştir. Bazıları İmam Şafiî 'ye göre bu işi tekrarlamış olmak şartiyle şehâdeti reddedildiğini söylemiş*lerdir.
Bu Hadisten Çıkarılan Hükümler:
1- Borcu sallantıda bırakıp Ödememek memnû'dur. Kasden Ödeme*mek büyük günah sayılır mı sayılmaz mı meselesinde ulema ihtilâf et*mişlerdir. Cumhura göre kasden ödemeyen fâsik olur. Fâsik hükmü ve*rilmek için bu işi tekrar tekrar yatmıs olması da şart değildir. Nevevî, Şâfi! mezhebinin muktezâsma göre tekrarın şart olduğunu söylemişse de Sübk'î buna i'tirâz etmiş ve: «Bizim mezhebin muk-tezâsı tekrarın şart olmamasıdır.» dedikten sonra; «Bir hak istenildikten ve ödemeye mâni' de bulunmadıktan sonra, onu vermemek gasıb gibi olur; gasıb ise büyük günahtır. Hadîste buna zulüm denilmesi de büyük günah olduğunu gösterir; büyük günah için tekrar şart değildir.» şeklîn*de istidlalde bulunmuştur.
2 - Borcunu ödemekten âciz kalan kimse, Ödemeyi özürsüz olarak uzatanlar hükmünde değildir.
3- Fakîr, ödemeye imkân buluncaya kadar borcundan dolayı hab-sedilmez; ödemeye zorlanmaz. Bâzıları hak sahibinin onu hapsettirebile-ceğine; bir takımları da peşini tâkib edebileceğine kail olmuşlardır.
4- İmam Şafiî 'ye göre havaleyi kabul etmek müstehaptır. (Havale: Borcu birinin zimmetinden başkasının zimmetine geçirmektir.) Dâvûdu Zahirî buradaki emri vücub mânâsına almıştır. Ona göre havaleyi kabul farzdır, imam Ahmed 'den biri vücub, diğeri nedib olmak üzere iki kavil rivayet olunmuştur. Cumhura göre havaleyi kabul etmek müstehabtır; çünkü fakire kolaylık için meşru' olmuştur. Hattâ mubah olduğunu söyleyenler de vardır.
Bu meseleyi îbni Vehb, tmam Mâlik'e sormuş; Hz. tmam: «Bu bir tergîb emridir; ilzam değildir; ama havale borç mu*kabili olmak şartiyle ftesûlüllah (Salîaîîahü Aleyhi ve Sellem) Efendimize ita*at gerekir...» cevabını vermiştir.
îbni Rüşd: «Ulemâdan bâzıları havalenin yalnız altınla gü*müşte caiz olduğunu söylemiş; yiyecekte buna cevaz vermemişlerdir; tmam Mâlik her iki yiyecek ödünçten olmak şartiyle buna cevaz vermiştir...» diyor.
îmam Âzam havaleyi zahire ve emsali mukabilinde para ile tecviz etmiştir. Bu hususta fıkıh kitaplarında tafsilât vardır.