-
Mürşide Teslim Olmak
Mürşide Teslim Olmak
Daha sonra sâlik, tasavvuf büyüklerinden, nasihatinden etkileneceği, yakınlığında yetişeceği bir mürşid arar. Bu arayışında nefsinin ve insanların tüm arzularını bir kenara bırakır. Yalnız arayıp tabi olduğu zatın emrine uygun hareket etmeyi amaçlar. Arayıp bulduğu o mürşid-i kâmil ona nazar ederek manevi hastalığının sebebini bilir, devasını da ona gösterir. Böylece derdine derman bulur, yüce Allah’ın izniyle iyileşir. Şayet mürşide dünya sebeplerinden bir şey için gitmiş ise boş yere vaktini zayi etmiştir, ona mürşidin sözü tesir etmez. Bâyezid-i Bistâmî k.s. şöyle demiştir ki: “Sen hiçbir şeysiz ol ki her şey senin için olsun.”
Kendisine varılan mürşidin de, gelen müride abdest, namaz, oruç, zekât, hac gibi yapmakla yükümlü bulunduğu şeriat hükümlerini öğrenip uygulamasını, Allah’ın kitabını okuyup öğrenmesini, helal rızık kazanmasını, bunun için çalışıp çabalamasını, sonra dünyaya iltifat etmeyip ahirete yönelmesini, ahiret amellerinden yapamayıp kaçırdığı şeyleri telafiye çalışmasını, az yemesini, az uyumasını, az konuşmasını, insanlara fazla karışmayıp halvete çekilmesini, geceleri ihya etmesini, az sevinmesini, geçmişte boşa geçirdiği günlerine esef etmesini, vakitlerini zayi edip ömrünü boşa geçirmesinden dolayı üzülüp çok ağlamasını emretmelidir. Çünkü Peygamber s.a.v. buyurmuştur ki; “Kıyamet günü dört şeyden hesap sorulmadıkça kul serbest bırakılmaz. Ömrünü nerelerde geçirdiğinden, gençliğini nerelerde çürüttüğünden, malını nereden kazanıp nereye sarf ettiğinden ve bilgisiyle ne gibi ameller yaptığından hesaba çekilir.” (Aclûnî)
Sâlik bu hallere devam ederse Allah ona lütfederek tevbesini nasuh tevbesi yapar. Tevbe makamı sağlam olunca kendisine muhabbet nurlarından bir nur gelir. Çünkü yüce Allah buyurmuştur ki: “Allah, çok tevbe edenleri ve temizlenenleri sever.” (Bakara, 222)
Ebu Abdurrahman es-Sülemî
“Tabakâtü’s-Sûfiyye”
SEMERKAND DERGİSİ