ımâm-ı Rabbânî Hazretlerı Ve ılmın Nesrıne Verdıgı Kıymet
Dînin ve dînî ilimlerin ihyâsi husûsunda Imâm-i Rabbânî hazretlerinin mühim bir mevkii vardir. Çünkü o, “ikinci binin müceddidi”dir. Ilk bin yilin sonlarinda Islâm dîni büyük bir inkirâz tehlikesi ile karsi karsiya kaldi. Dînî ilimlere ragbet iyice azaldi. Cehâlet ve bid’atlar suyû’ buldu. Dinde reform ve dinler arasi telfik gayretleri devlet eliyle yürütülüyordu. Islâm ve müslümanlar hor ve hakir, küfür ve küffâr hâkim ve kâhirdi. Din ilmi ile mesgul olanlar bile, dünyâya ragbet ederek, âdetâ âlemin fesâdi için ugrasiyorlardi. Insanlarin kurtaricisi olan âlimleri de kurtaracak birine ihtiyaç vardi. Tasavvuf erbâbi ise büyük ölçüde vahdet-i vücûd ve felsefe mense’li fikirlere kapilmis, ciddî hatalara düsmüstü.
Imâm-i Rabbanî hazretleri böyle bir devirde dîni tecdîd ve ihyâ vazîfesine basladi. Yetistirdigi talebeler ve yazdigi mektuplarla, dîni ve dînî ilimleri tervic etmeye çalisti. Bu husûsta yazdigi mektuplardan bazi kisimlari ehemmiyetine binâen arzetmeye çalisalim.
“Ulûm-i ser’iyye talebesinin sûfiyye üzerine takdim edilmesi, himmet nazarinda cidden güzel oldu. Talebe-i ulûmun takdîminde, dînin tervîci vardir. Çünkü onlar dîn-i nebeviyenin hâmilidirler. Millet-i Mustafaviyye, onlarla kâimdir. Kâinâtin efdali olan peygamberler, insanlari sâdece dîne dâvet etmislerdir. Bu yüce zâtlarin bi’setinden maksad, dîni teblig etmektir. Öyleyse hayirlarin en büyügü, bilhâssa seâir-i Islâmin yikildigi su zamanda dîni tervîc ve onun hükümlerinden birini ihya için gayret göstermektir. Öyle ki Allah yolunda binler(ce sey)i infak, dînin meselelerinden bir meseleyi tervîce denk olmaz. Çünkü dîni tervîc etmek, peygamberlerin yolunu tâkip etmektir. O peygamberler ki, mahlûkâtin en sereflisi onlardir. Iyiliklerin en mükemmeli onlara verilmistir.” (Imâm-i Rabbânî, Mektubat 1/48)
Çok sevdigi ve birçok yerde tezkiye ettigi, vefât ettigi zaman arkasindan Allah’a, “Ey Allah’im! Bizi onun ecrinden mahrum etme ve onun arkasindan bizi fitneye düsürme.”, (Imâm-i Rabbânî, 1/61) diye duâ ettigi Molla Ahmed Berkî hazretlerine yazdigi bir mektupta, onun mâneviyâtta yüce makâmlara ulastigini müjdeledikten sonra söyle buyurur:
“Senin bu devleti elde etmenin sebebi, cehâletin temekkün edip, bid’atlarin rüsuh buldugu yerlerde, ulûm-i diniyyeyi ta’lim ve ahkâm-i fikhiyyeyi nesretmen, evliyâullah’a muhabbet ve ihlas göstermendir. Allah bunlari sana mahzâ fazli ile vermistir.” (Imam-i Rabbani,1/275)
Cevap: ımâm-ı Rabbânî Hazretlerı Ve ılmın Nesrıne Verdıgı Kıymet