Ey Ağlamak, Unuttuk Seni...
http://img1.blogcu.com/images/h/a/k/...am/gozyasi.jpg
Televizyon programları komedi ağırlıklı; hem de en sulu ve cıvık cinsinden.
Müstehcenlik de komedinin ayrılmaz ikizi. Filmler, diziler, stand-up ve talk
showlar hep güldürme ve eğlendirme amaçlı sözde etkinlikler.
Kahkahayla güleriz ağlayıp da gözleri kör edecek halimize.
Taşlaştı artık yürekler; taştan da su çıkıyor ya, taştan da sert yüreklilerin
kulakları çınlasın. Gözün musluğuna pas tutturmuş, küflü yürek sahipleri gibi.
Yer gök ağlar, melekler ağlar, amel defterleri ağlar, ceylanlar gözyaşı döker; bülbüllerin ötüşü bile anlayana bir tatlı hüzün, bir sızlanış ve ağlayıştır.
Âkif’in dediği gibi, insan, ağlayamıyorsa bari gülmekten (kahkaha atmaktan) utanmalı değil mi?
ALLAH için gözyaşı dökemeyen kişinin gözleri yok demektir. ALLAHiçin ağlayamayan göz, büyükçe bir boncuk tanesinden başka nedir ki.
Ağlamak da bir zevktir. Gözün yaşı, özün aşıdır.
Gözyaşı pişmanlıktır, gözyaşı tevbedir, gözyaşı gözün niyazıdır/duasıdır.
Gözyaşı şükürdür; hamd ve senânın, şükrün gözlerden damla damla akışıdır.
Karanlığın farkında olmaktır ve gelecek adına şafağın müjdesidir gözyaşı.
Gözyaşı, gönlün kor gibi yanan ateşini söndürüp yeniden canlandırmak için gözden
kalbe tutulan itfaiye hortumudur.
Herkesin sizi sevmesini istiyorsanız, gülümseyin. ALLAH’ın sizi sevmesini
istiyorsanız, ALLAH için gözyaşı dökün.
Ağlamasını bilen insan için gözyaşı şifâdır; maddî ve mânevî nice hastalıklara.
Gözyaşının indiği yerde rahmet vardır; Rahmetin indiği yerde de gözyaşı.
Duâlarımızın yerine ulaşmasını istiyorsak, imzamızı gözyaşlarımızla atmalıyız.
Rabbimizle irtibatımızda kopukluk varsa, paslanan bağlantı tellerini gözyaşı
yağıyla temizlemeliyiz.
Nice basit dünyevî meseleler, küçük kayıplar, önemsiz rahatsızlıklar karşısında
ağlayıp sızlanıyor veya ağlamaklı oluyoruz da; ALLAH korkusundan dolayı ne kadar
aynı duygular içinde, benzer atmosferi yaşıyoruz?
Ağlayacak kalp yoksa bari vur patlasın çal oynasın şeklinde eğlenmekten, vurdum duymazlıktan, hiç ölmeyecekmişiz gibi kahkahalardan utanalım.
“Benim bildiğimi bilseniz, az güler, çok ağlardınız. (Hadis-i Şerif)”
“Ağlamayan gözden, huşû duymayan gönülden Sana sığınırım.”
İnsan, ağlayamayan gözünden ve gönlünden ne kadar şikâyetçi oluyor, ağlayanları gördüğünde.
“Ne mutlu diline hâkim olana, yaptığı suçtan pişman olup ağlayana!” (Hadis-i şerif)
(alıntı)
Cevap: Ey Ağlamak, Unuttuk Seni...
Nice basit dünyevî meseleler, küçük kayıplar, önemsiz rahatsızlıklar karşısında
ağlayıp sızlanıyor veya ağlamaklı oluyoruz da; ALLAH korkusundan dolayı ne kadar
aynı duygular içinde, benzer atmosferi yaşıyoruz?
Düşünmemiz gerekiyor :( Allah razı olsun
Cevap: Ey Ağlamak, Unuttuk Seni
Bir gün bir çocuğa sormuştum,deniz neden tuzludur diye. Babası uzun bir sefere çıkmıştı. Çocuk hemencecik karşılık verdi. Deniz tuzludur,çünkü çünkü denizciler durmadan ağlarlar!.. Neden denizciler böyle ağlarlar ki ? Çünkü dedi, yolculukları bitmez... Onun için de mendillerini hep direklere asıp kuruturlar!.. Gene sordum: Ya niçin insanlar üzgün olunca ağlar? Çünkü dedi, daha duru görebilelim diye gözlerin camını ara sıra yıkamak gerek!..