-
Kanaat ve ŞÜkÜr
Bismillahirrahmanirrahim
“Allah’ın nimetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız.” (Nahl/18)
“Eğer şükrederseniz elbette nimetimi artıracağım...” (İbrahim/7)
“... Şunu bilin ki Nuh çok şükreden bir kul idi.” (İsra/3)
“Eğer siz iman eder ve şükredersiniz, Allah size neden azap etsin! Allah şükre karşılık veren ve herşeyi bilendir.” (Nisa/147)
“... Ey Davud ailesi şükredin, kullarımdan şükreden azdır.” (Sebe/13)
Amin.
İşte mesele Allah Teala’nın razı olacağı şekilde şükreden azlardan olabilmek.
Allah Teala’ya şükretmek ne kadar mühim ki namaza her rekatta okuduğumuz Fatiha Suresi’ndeki “Şükürler olsun âlemlerin Rabbi olan Allah’a” diye başlıyoruz.
Buradaki şükür aynı zamanda bana ibadet etme imkanı lütfedip, bu fırsatı değerlendirmeyi bana nasip ettiği için Allah’a şükürler olsun demektir ki, bu nimet herkese de nasip olmuyor.
Allah Teala Eyüp (a.s.) için “O ne iyi kuldu! Daima Allah’a yönelirdi.” buyurarak, onun her fırsatta Allah (c.c.)’a yönelmesini övmüştür.
Sevgili Peygamberimiz “Kaybettiğiniz iğneyi ararken bile Allah’tan yardım isteyin.”
buyurarak, Allah Teala’yı hiç unutmamamız gerektiğine dikkat çekmiştir.
Rabbimiz buyuruyor ki: “Ey Muhammed! De ki: Sizin duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?” (Furkan/77) Demek ki Allah (c.c.) katında değer görmek için dua şarttır.
Dua, Allah’a yönelmek, Allah’ı unutmamak, Allah’tan başkalarından ümit kesmek; Allah’a bağlanmaktır ki, şükrün ve vefanın ta kendisidir.
Vefalı insanlar için acı bir kahvenin kırk yıl hatırı oluyor da, Allah Teala’ya vefa borcumuzu nasıl ödeyeceğiz? Anne hakkı bile ödenmiyor da, Allah Teala’nın hakkı için ne kadar şükredebiliyoruz.
“Fakirim” diyen bir insana, “Gözlerini kaça satarsın?” “Aklını kaça satarsın?” diye sorulup, Allah (c.c.)’ın ona verdiği nimetler sıralandığında, aslında para ile alınamayacak, paha biçilmez nimetlere sahip olduğunu anlamıştır.
YETER Kİ İNSAN ŞÜKÜR FAKİRİ OLMASIN.
Alinti