Baba çocuğunun matını alabilir mi?
652. Câbir bin Abdullah (r.a.) rivayet ediyor:
Bir adam Resûlullaha gelerek "Yâ Resûlaîlah, babam malımı aldı" dedi.
Resûlullah, "Git, babanı getir" buyurdu. O sırada Cebrail (a.s.) indi ve şöyle dedi:
"Allah sana selâm söylüyor ve şöyle diyor: 'Yaşlı adam sana geldiğinde içinden geçirip de dili ile ifâde etmediği şeyi sor.'
Yaşlı adam Resûlullaha (s.a.v.) geldiğinde ona, "Oğlun senden niçin şikâyet ediyor, onun malını mı almak istiyorsun?" diye sordu.
Adam, "Ona sor ey Allah'ın Resulü, ben onun malını halalarından, teyzelerinden veya kendimden başkaları için mi harcadım" dedi.
Resûlullah (s.a.v.), "Tamam, bu neyse de sen içinden geçirip de dile getiremediğin şeyi söyle" buyurdu.
Adam şöyle dedi:
"Allah'a yemin ederim ki ey Allah'ın Resulü, Allah seninle dâima imanımızı artırıyor. Gerçekten de içimden dile getirmediğim birşey geçirdim."
Resûlullah (s.a.v.), "Söyle, dinliyorum" buyurdu.
Yaşlı zât şöyle dedi:
"Sen küçükken ben seni besledim,
"Buluğdan önce delikanlılığında sana iyilikte bulundum.
"Bir gece sen hastalanınca ben o geceyi uykusuz geçirdim.
"Hastalığından dolayı sabaha kadar yatağın içinde dönüp durdum.
"Sanki hastalık sana değil bana isabet etmiş gibi, ağlayıp durdum.
"Ruhum, ölüm vaktinin değişmediğini bildiğim halde başına kötü bir şey gelmesinden korktu.
"Sen artık beslediğim ümit ve emellerimin gerçekleşeceği yaş ve döneme gelince bana mükâfat olarak kabalık ve katılığı uygun gördün.
"Sanki bana o güne kadar iyilik ve ihsanda bulunan sen-mişsin gibi.
"Haydi babalık hakkını gözetmiyorsun, keşke komşunun komşuya yaptığını yapsan."
Adam bunları söyledikten sonra Resûlullah (s.a.v.) ihtiyarın oğlunun yakasından tuttu ve "Sen de, malın da babanınsınız" buyurdu.