-
-selam-
«Size selâm verildiginde, siz de ondan daha güzeliyle selâm verin veya aynisi ile karsilik verin. Süphesiz ki Allah her seyin hesabini sorucudur.» Nisa sûresi, âyet: 86
Selam; Allah'in cc 99 güzel isminden biridir. Her çesit âriza ve hâdiselerden sâlim kalan; Her türlü tehlikelerden kullarini selâmete çikaran; Cennetteki bahtiyar kullarina selâm eden manasindadir.
Iki Müslüman karsilasinca veya ayrilirken birinin digerine; "Es-selêmü aleyküm" veya "Selêmün aleyküm" yâni (dünyâda ve âhirette selâmette ol, sihhat ve âfiyet, dünya ve ahiret mesakkatlerinden beri olmak, mü'min kullardan dua, meleklerden istigfar, peygamberlerden sefaat sizin üzerinize olsun) demesi, digerinin de; "Ve Aleyküm selâm" yâni (Bana ettigin bu güzel duâ senin de üzerine olsun) demesidir. Selamlasmak yerine günaydin tünaydin gibi hiç bir manasiz sözlerle biri birini karsilamak Müslüman için büyük gaflettir.
Birbirinize selâm veriniz. Hadîs-i serîf-Tirmizî, Müslim
Îmân etmedikçe Cennet'e giremezsiniz. Birbirinizle sevismedikçe tam îmâna kavusamazsiniz. Size bir sey göstereyim mi? onu yaparsaniz, sevisirsiniz. Aranizda selâmi çok yayiniz. Hadîs-i serîf-Müslim
Müslüman'in Müslüman üzerinde bes hakki vardir. Selâmina cevap vermek, hastasini yoklamak, cenâzesinde bulunmak, davetine gitmek ve aksirip; "Elhamdülillah" deyince; "Yerhamükellah" diyerek cevap vermek. Hadîs-i serîf-Buhârî, Müslim
Selâmda sünnet söyledir ki; önce büyük küçüge, sehirli köylüye, devedeki ata binmis olana, attaki merkebde olana, merkeb üstündeki yaya yürüyene, ayakta olan oturana, az olan çok olana, efendi hizmetçisine, baba ogluna, ana kizina verir. Rütbe ve nimeti çok olan önce verir. Iki Müslüman, birbirine ayni anda selâm verirse, her ikisinin de birbirine cevâb vermesi farz olur. Birbirinden sonra selâm verirlerse, ikincisinin verdigi selâm cevâb yerine geçer. Çok kimseye selâm verildigi zaman, bir kisi, hattâ bir çocuk cevâb verince, ötekiler vermese de olur. Iki Müslüman karsilasinca, birinin "Selâmün aleyküm" demesi sünnet, digerinin cevap olarak "Ve aleyküm selâm" demesi farz-i kifâyedir. (Muhammed Rebhâmî)
HADISLER VE AÇIKLAMALAR
Çogu din bilginlerimize göre selâm vermek sünnet, almak da vaciptir. Bu hükme de manasini verdigimiz âyetteki, «selam verin.» emrinden variyorlar.
Selâm veren bir kimseye iki sekilde karsilik verilir:
a) Daha güzeliyle.
Selâmin daha güzeli söyle olur. Meselâ size, «Selâmun aleyküm» diyene, siz de «Aleyküm selâm ve rahmetûllah» diye mukabele edersiniz. Eger selâm veren, «selâmûn aleyküm ve rahmetûllah» demisse, siz de, «Aleyküm selâm ve rahmetullahi ve berekâtûh.» diye karsilik verirseniz, bu son sekil selâmin en güzel seklidir. Bundan daha güzel selâm yoktur.
b) Ayni sözlerle.
Bu selâm sekli, selâm verene ayni sözlerle karsilik vermek suretiyle verilen selâmdir. Meselâ size, "Selâmûn aleyküm." diyene siz de, «Aleyküm selâm," diye cevap verirsiniz.
Peygamberimiz diyor ki:
Hadisi rivayet eden anlatiyor: Birgün birisi Peygamber'e (s.a.v.), «Esselâmû aleyke» diyerek selâm verdi. Peygamber de, "Ve Aleykes-selâm ve rahmetûllah.» diye cevap verdi.
Bir baskasi, «Esselâmû aleyke ve rahmetûllah» diye selâm verince Peygamberimiz (s.a.v.) ona, "Ve aleykes-selâm ve rahmetûllah; ve berekâtûh» diye mukabelede bulundu.
Bir baskasi da, «Esselâmû aleyke ve rahmetûllahi ve berekâtûh» diye selâm verince peygamber de ona sadece, "Ve aleyke» diye karsilik vermekle yetindi.
Bunun üzerine selâm veren adam, «Ey Allah'in elçisi!.. Bana selâm verirken selâminizi kisa kestiniz. (Yukarida âyeti okuyarak) bu Allah kelâminin geregini niye yerine getirmediniz?» diye sordu. Peygamber de söyle cevap verdi: «En genis ve güzel sekliyle selâm verdiniz. Bana bir sey birakmadiniz. Ben de sizin selâminizi aynen size iade etmek zorunda kaldim.»
Selâm almak vaciptir. Fakat bir topluluga verilen selâmi, oradakilerden biri aldi mi, borç digerlerinden düser. Ve su kimseler de selâm alamazlar:
- Kur'an okumakta olan,
- Cuma günü minberde hutbe okuyan,
- Hamamda yikanmakta olan,
- Tuvalette bulunan,
- Ezan okuyan,
- Namaz kilan,
- Sofrada yemek yiyene,
- Dua eden,
- Su içen.
Peygamberimiz diyor ki:
l— Selâm, Yüce Allah'in isimlerinden birisidir. Öyleyse selâmi aranizda yayginlastiriniz.
Bir baska rivayete göre söyledir. Bir mü'min, diger bir mü'min kardesine selâm verdiginde, selâmi iade eden mü'mine melekler yetmis defa rahmet okurlar, eger iade etmezse selâm vereni kirmakla birlikte meleklerin de yetmis defa lanetine ugrar.
Dini Hikaye:
SELÂM VE EBU MÜSLIM HAVALÂNÎ
Ebu Müslim Havalânî bir gün bir toplulugun yanindan geçerken onlara selam vermez. Yanindakilerden biri kendisine bu hareketinin sebebini sorunca Ebu Müslim söyle cevap verir:
«Selam vermeyisim, selâmimi alamayacaklarindan ve de meleklerin lanetine ugrayacaklarindan korktugum içindir.»
— Bahrul-Ulûm —
Bir toplulugun yanindan geçerken onlara selâm veriniz. Onlara selâm verdiginizde selâminizi iade etmeleri üzerlerine vacip olur.
— Bostânûl-Arifin —
Ayaktaki oturana, büyük küçüge, binek olan yürüyene, at üstündeki esek üstündekine selâm verebilir. Yine senin ardindan gelen kimse cevabini duyurmak sartiyle, sana selâm verebilir. Çünkü duyurmazsa cevap olmaz.
Kisi evine girdiginde çoluk çocuguna selâm vermelidir. Eger evde kimse yoksa, "Esselâmüaleyna ve âlâ ibadillâhissalihin.» diyerek selâm vermelidir. Çünkü orada bulunan melekler onun selâmini iade ederler. Öylece de bereket artar.
Sözün burasinda çocuklara selâm vermek konusuna dokunmak isteriz.
«Çocuklara selâm verilir mi, verilmez mi?» Bu konu din âlimlerimiz arasinda görüs ayriliklari dogurmustur. Bazilari verilir, bazilari da verilmez diyen görüsler savunmuslardir. Bazilari da selâmi vermek, terk etmekten daha iyidir, demislerdir. Biz de sonuncu görüsü destekliyoruz.
Sahibine bir adam Ahmed'e selâm verip de bu selâmi Mehmed iade ederse, Ahmed'den borç düsmez.
— Zübdetül-Mesail —
-
Cevap: -selam-
SELÂMLASMAK ADABI
Birbiriyle yolda karsilasan iki kisiden hangisinin daha önce selâm vermesi gerektigi noktasinda fikih alimleri ayri görüslere sahiptir. Bazilarina göre sehirden gelenin, köyden gelene önce selâm vermesi gerekir. Çünkü sehirli daha çok güven telkin edicidir. Bazilarina göre de köyden gelenin önce selam vermesi icap eder. Çünkü sehirden gelen daha üstün yerden geliyor.
Ey saadet yolcusu!.. Bu anlattiklarimiz sana yol gösterici olarak yeter. Eger kanaat getirirsen. Bu isik saçici sözlerimizi halkada yay ve
alimlerin paril paril parildayan ilim kiliçlarindan sakin. Onlarin gösterdikleri yoldan sakin ayri düsme.
Peygamberimiz diyor ki:
Herhangi bir eser, kitap veya mektubunda salavat getiren kimsenin ismim oradan kazinmadigi sürece melekler daima Allah'tan affini dilerler.
SELAMLASMAK SEKLI VE SELÂMIN HÜKMÜ
Birbiriyle karsilasan iki kisi konusmazdan veya hacetleri görmeden önce selâmlasmak zorundadirlar. Bu sekilde hareket etmek sünnettir, verilen selâmi dinlemek de en dogru görüse göre vaciptir. Selâm verenin selâmini aldiktan sonra tekrar sahibine iade etmek farzi kifâyedir. Eger bir topluluga selâm veriliyorsa, toplulukta bulunanlardan birinin selâmi alip vermesi yeter. Tek tek hepsi alip verirse sevap ve fazileti daha çoktur.
Selâm iade etmek vaciptir. Ayrica iade ederken selâm sahibine duyurmak da gerekir. Eger duyurulmazsa borçtan kurtulamaz. Eger selâm verdigimiz kisi sagirsa, dudaklarimizi kipirdatmak suretiyle selâm verdigimizi belirtmemiz gerekir.
Biri sana, «Esselâmû aleyke.» demek suretiyle tekil olarak selâm verirse sen ona, «Esselâmû aleyküm.» diyerek çogul olarak selâm ver Çünkü mü'mine yarasan hareket, çogul olarak selâm vermektir. Çünkü tekil olarak verildiginde melekleri selamdan mahrum biraktigi gibi sahibini de meleklerin verecegi selâmin sevabindan yoksun eder.
Gerçi melekler bizim selâmimiza muhtaç degildirler, ama biz onlarin rahmet okuyan selâmlarina siddetle muhtaciz.
SELÂMI IADE ETMENIN SEKLI
Selâmi verene selâmini iade etmenin en güzel sekli, «Ve aleykümüsselâm» demektir. «Ve harfini» getirmeden de olur, fakat faziletinden mahrum kalmak vardir.
Selâm verirken, «Esselâmû aleykûm» demek suretiyle elif lam ile vermek de caizdir, elif lâm'siz da. Fakat namazin sonunda selâm verirken mutlaka selâmin basina elif lam getirmek yani, «Esselâmû aleykûm ve rahmetullah» demek sarttir.
Selâm verenin selâmini hemen almak gerekir. Biraz geciktirildikten sonra alinan selâm cevap sayilmaz. Hatta selâm alinmamis sayildigi için günaha girilmis olur. Selâm almamak ise mü'min kardesimize ihanet demektir. Bir baska yerden elçi vasitasiyla veya mektupla gönderilen selâm kisinin hemen (ve aleyhis-selâm) diyerek almasi, ayrica, bir iki satir yaziyla o selâma hemen cevap vermesi gerekir.
KIMLERE SELÂM VERILMEZ
Su kimselere dinimizce selâm vermek dogru degildir; - Kâfire,
- Kumar oynayana,
- Içki içene,
- Zina edene,
- Fal bakana,
- Dinde olmayan seyleri uyduranlara.
Bunlardan kâfirin verdigi selâmi alip almama konusunda ayri görüsler vardir. Hanefî mezhebine göre kâfire selâm vermek haram, fakat verdigi selâmi almak vaciptir. «Aleyke veya ve aleyke mislehû» diyerek.
Bu konuda Peygamberimiz söyle buyuruyor:
Hiristiyan ve Yahudilere selam vermeyin. Yolda onlardan biriyle karsilastiginizda onu yolun kiyisindan geçmeye mecbur edin, siz ortadan gitmeye bakin.
Gerçekten Hiristiyan ve Yahudilere selâm vermek dogru degildir. Çünkü selâm vermek, onlara deger vermek demektir. Kâfirlere deger vermek ise caiz degildir.
Peygamberimiz diyor ki:
2— Eksiksiz bir imana sahip olmadikça Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevip saymadikça da eksiksiz bir imana sahip olamazsiniz.
Beni dinleyin!... Size yaptiginizda birbirinize karsi sevgi ve saygi baglarini güçlendirecek olan seyi bildireyim mi? Öyleyse çokça selâmlasiniz.
Bu sözlerden anliyoruz ki selâmlasmak ve selâmi yayginlastirmak, hatta selâmi taniyalim, tanimayalim bütün Müslümanlar arasinda bayraklastirmak her mü'minin boynana borçtur.
-
Cevap: -selam-
SELÂM VERMENIN MEKRUH OLDUGU YERLER
Açiktan Kur'an okuyana selâm vermek mekruhtur. Fakat hem Kur'an'in hem de selâm almanin sevabina erisebilecek durumda olan kimseye vermekte bir sakinca yoktur.
Ilmî sohbet yapanlara, ilmî çalismalarda bulunanlara selâm verilmez. Kur'an dinleyenlere selâm verilmez. Ayrica ezan okunurken, kamet getirilirken selâm alinip verilmez. Gizli bile olsa en dogru olan görüse göre bu saydigimiz yerlerde selâm almak dogru degildir.
Peygamberimiz diyor ki:
3— Enes Ibni Malik anlatiyor: Tam on yil Peygamber'in (s.a.v.) hizmetinde bulundum. Bir günden bir gün bana yaptiklarim için, «Bunu niye böyle yaptin? dememistir. Yine yapmadiklarim için de kalkip da bana, «Bunu niye böyle yapmadin?» diye sözünü etmemistir. Yalniz bir gün bana, «Ey Enes!..» dedi. «Sana bir tavsiyem var: Geceleri bol bol namazla geçirirsen koruyucu meleklerinin sevgisini kazanirsin; evine girdiginde çoluk çocuguna selâm verirsen Allah bet bereketini artirir; eger yataga yatarken banyo yapip da yatma imkânina sahipsen yap. Eger o gece ölürsen sehid olarak can verirsin.
Evinden çiktiginda yolda her karsilastigin kimseye selâm verirsen Allah iyiliklerini artirir; müslüman büyüklere karsi vakarli (agir basli) ol; küçüklerine karsi da, merhametli ol. Iste bu ögütlerimi yerine getirdigin takdirde ben ve sen Cennette (Sehadet parmagiyla orta parmagini birlestirerek) sunlar gibi olacagiz.
Ey Enes!... Sunu bil ki Allah agzina attigi bir lokma ve içtigi bir damla su karsiliginda Allah'a sükredenden hosnut kalir.
Peygamberimiz diyor ki:
3— Ey insanlar!... Selami yayin; yoksullari doyurun, herkes derin
uykusunda uyurken namaz kilin. Eger bunlari yaparsaniz selâmetle Cennete girersiniz.
Peygamberimiz diyor ki:
5— Cennette içi disindan, disi içinden görünen (seffaf) bir kösk vardir. Orada hiç bir gözün görmedigi, hiç bir kulagin duymadigi ve hiçbir insan kafasinin düsünmedigi rengârenk nimetler yer almaktadir. Dinleyenler, «Ey Allah'in elçisi!...» Bu kösk kimlere hazirlanmistir.» diye sordular. Peygamber de söyle cevap verdi: «Selâmi yayan, yoksullari doyuran, devamli orucunu tutan, geceleri herkes derin uykuda uyurken namaz kilanlara hazirlanmistir.»
Dinleyenler tekrar, «Buna kimin gücü yeter, Ey Allah'in Resulü?» diye sorunca Peygamber söyle karsilik verdi: «Size sunu bildireyim ki yolda mü'min kardesiyle karsilasip da ona selâm veren, selâmi yaymis; çoluk çocugunu doyasiya kadar doyuran, yoksullari doyurmus; Ramazan ayi ile alti gün de Sevvalden oruç tutan, devamli oruç tutmus; yatsi namazini camide cemaatle birlikte kilan da herkes derin uykusunda yatarken gecelerini namazla geçirmis demektir.»
SELÂM VERMENIN MEKRUH OLDUGU KIMSELER
Su kimselere selâm vermek mekruhtur (dogru degildir)
- Hadis okuyana,
- Ezan ve kamet okuyana ve dinlerken ezan ile kametin sözlerini tekrar eden cemaate.
- Helada bulunana. Ebu Hanife'ye göre helada bulunan kimse verilen selâmi içinden alir. Fakat diliyle iade edemez. Ebu Yusuf'a göre ise ne içinden ne de disindan alip veremez. Imam Muhammed'e göre heladan çiktiktan sonra verir.
- Namaz kilana.
- Dilenciye. Dilencinin verdigi selâm da alinmaz.
- Mahkemede karar veren hâkime. Hâkime verilen selâmi da iade etmek borç degildir.
- Ders veren hocaya. Hoca verilen selâmi iade etmek zorunda degildir.
- Oyun oynayana.
- Gülene.
- Yalanciya.
- Manasiz seylerle ugrasana.
- Küfredenlere.
- Alaycilara.
- Kari-kiz gözlemek için yol baslarinda duranlara.
- Çiplak olanlara.
- Sokakta mesgul olana.
- Herkesin gözü önünde yemek yiyene.
- Sarki okuyana,
- Falcilara.
- Kafirlere.
«Bu açiklamayi, "Selâm, kelâmdan öncedir.» diyen Peygamber hadisini incelerken Ibni Kemâl Hasa vermistir.
Peygamberimiz diyor ki:
6— Selâm vermeden konusmaya baslayanlara sakin karsilik vermeyin (kendi kendine konussun dursun.)
Peygamberimiz diyor ki:
7— Iki mü'min selâmlasinca lânetlik seytan, «Yazik, bu iki mü'min Allah kendilerini affetmedikçe birbirinden ayrilmayacaklardir!..» diye aglayip dövünmeye baslar.
Din ululari diyor ki:
Hiristiyanlar, ellerini agizlarina koyarak; Yahudiler, parmagiyla isaret ederek Mecusiler (atesperestler) egilerek (reverans ederek); Araplar, «Allah uzun ömürler versin» diyerek; Müslümanlar da, «Esselâmü aleyküm.» diyerek selâmlasirlar.
Bütün selamlasmalarin en güzeli ve Allah katinda makbul olani Müslümanlarinkidir.
Peygamberimiz diyor ki:
8— Imrân Ibnil Hasîn anlatiyor: Bir gün bir adam gelerek Peygambere (s.a.v.), «Esselâmü aleyküm..» diye selâm verir. Peygamber de selâmini aldiktan sonra adama, «Bu selâmina karsilik on sevap alacaksin.» der.
Bir baskasi gelir, «Esselâmü aleyküm ve rahmetûllah» der. Onun da selâmini aldiktan sonra «Sen de yirmi sevap kazandin» der.
Daha sonra gelip de, «Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühü» diyerek selam verene, «Sen otuz sevap kazandin.» der.
Nihayet en son gelerek «Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühü ve magfiretûh» diye selâm verene de sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), «Sen de kirk sevap kazandin.» diye cevap verir.
— Miskâtül-Medabih —