Ölümden öte ölüm var mı Azize?
yirminci yüzyılın tam ortasında Azize
bir kez daha gösterdi kahpeliğini zulüm
bir kez daha
düşürdü toprağa
onurunu yeryüzünün
seher vakti ölenlerin kanları soğumuştur Azize
tüm duruşlarım ağrılıdır şimdi
şimdi gün karanlığa durmuştur
Bosnalı bir çocuğun gözleridir yüreğim
vurulmuştur
bir seher vakti sessizce yağdı üstlerine ölüm
manga manga geldiler
gözlerinde kan
ellerinde zulüm vardı
ama ürkekti ayak sesleri
çocuk çocuk düşürdüler
gövde gövde düşürdüler
seher vakti sessizce yağdı üstlerine ölüm
habersizdiler
kutlu bayramların arefesinde
suçlarını bilmeden öldürüldüler
bu ne yılandır Azize
beşikteki bebeği sokar
bu ne namert silahtır
habersiz sessiz gelir
gelir yüreği bulur
gelir sevdayı bulur
ben oturur ağlarım
öykümüz yetmez mi ağlamaya
Halepçe sabahı özlemez mi
bir zulmü anlatırken ağlarım
bir de yetimlikleri
elimi uzattığım her yerde
gülmeyi unutmuş çocuk sesleri
hüzünler büyür gözlerimde
bu yalnızlığı yazmaya kalem utanır
bu ezilmişliği yazmaya yürek utanır
utanmaz kalleşlikler
çağdır kimyasal silahları saklayan
çağdır namertliği alkışlayan
kin kundaklayan
çağdır yüzkarası
gönül karası
ama hesabı sorulacak
elleriyle dizlerini çürüten anaların
seher vakti sessizce akan kanların
bir de suçlarını bilmeden öldürülen o çocukların
hesabı sorulacak Azize
işte o zaman
yarım kalmış bir mevsim olmayacak yazgımız
başımız dik duracak bu yangınlara
gelsin artık kanımız için aç bırakılan silahlar
canımıza büyütülen silahlar
ölümden öte silah var mı Azize
var mı ölümden öte ölüm
ben şiirler beslerim yarınlara
demir prangalara söyletip isyanımı
yürürüm
ellerimi uzatırım sabaha
ben sabahın şarkısını söylerim Azize
çünkü bir sevdayı taşımaktır benim için hayat
bir umudu taşımaktır
kavgalı,pervasız,yiğit
böyle büyürüm
ben gündoğumlarında şafaklara yürürüm
başladığım şarkıyı düşürmemek için yere
zindanlara zincirli gençliklerin arkasında özgürüm
özgürlük ellerin özgürlüğü Azize
yüreğin özgürlüğü
aklın özgürlüğü
ben sevdanın şarkısını söylerim
sabahın şarkısını
dünyaya selamla bakarım ben
eritir ellerim demir parmaklıkları
açar soluğumla kardelenler
sevdamız düşmez yere
unutmam payıma düşeni
sürgünleri
kardeşlerimi
dağılır yalnızlığım
susuzluğum azalır
bir mülteci yüreği olurum Baalbekte Yafa'da
kanadı kırılmış bir gençlik kalsada arkamda
soylu bir direnme adına çarparım
bir yanda Kitab
kavga bir yanda
benim ellerim taş tutar
demir tutar
isyan tutar benim ellerim
yaralarımın kanı kurumadan oturulan pazarlıklara buluşmaz
benim elim hayınlığa bulaşmaz
bilirim köleler özgürlük bağışlayamaz
ağlarsam bir türkü gibi ağlarım
bir yarın gibi konuşurum konuşacak olursam
tel örgüleri aşar o zaman sevdam
mayın tarlalarını
mülteci kamplarını
hudut kapılarını
dudaklarım kanar isyan şiirleriyle
bir şehidin yüreğiyle buluşur
kavgalar böyle büyür
umutlar böyle büyür
çocuklar böyle
böyle söylenir yalnızlık Ortadoğuda
böyle söylenir sevda
ağıtlarımızda tükenir birgün
vakit varken Azize
kalkıp yürümek gerek gecenin içine
aydınlık şarkılarla dudaklarımızda
uyandırmak büyümeye hazır tüm çocukları
tutmak kaldırmak gerek
yarınları kavgalara teslim ederek
büyümek gerek
gideceğiz Azize
varılacak yerlerine yolların
madem ki boynumuza borç bu kavga
madem ki yüreğimize asılı
bu çarpıntı, bu hüzün
gideceğiz Azize
güneşi görmeden ölürsek eğer
sabahı görmeden ölürsek
apak bir kuş konsun
sırtımızı yasladığımız yere
öylece beklesin doğuşunu güneşin
sabahı haber versin
o vakit geldiğinde Azize
saçlarımız güneşlere değdiğinde
çalışsın kimyasal reaktörler
ve daha bilmem neler
çalışsın
nasıl dökülürse dökülsün üstümüze ölüm
toprak bizi bir daha gömsün
ölümden öte silah var mı Azize
var mı ölümden öte ölüm.
Sevgili Azize;
Yazmakla bitmez anlatacakları m
Hem hep yazmak bize
Acı çekmek size mi düşecek?
Hep ben yazacağım siz hep ağlayacaksınız böyle giderse
İnan göz yaşlarını silmeyi o kadar isterdim ki
Yada senin göz yaşların gibi
Toprağa karışıp gitmeyi.
Anlıyor musun
Kanlarımız akıyor petrol borularından
En İsrail ihanetlere
Kurban ediliyor bakışlarımız.
Yüreğimiz kurşunlara bir daha alışıyor.
Bu kışlar bitmeyecek mi diyorum Azize?
Bu gurbetler bitmeyecek mi?
Sevdalanmak hep böyle mi yapar adamı?
Hep böyle hor görülen mi yapar?
Yazgımız bu diyorum
Demir yüzlü odalarda da üşüyeceğiz
Karlı dağ başlarında da
Yüreğimizin sıcaklığını hesaba katmazsak,
Üşümek bizim için Azize.
İşte bunu hesaba katmıyorlar.
Bizim ne denli sıcak bir yüreğimizin olduğunu yani.
O sıcaklıkla ne kışları göğüslediğimizi
O sıcaklıkla ne çetin buzları erittiğimizi.
İşte bunu hesaba katmıyorlar.
Ya anlamıyorlar bizi
Ya anlatamıyorum.
Bazı şeyleri neden anlatamıyorum?
Neden güneşin herkese ait olduğunu
Toprağın, suyun herkese ait olduğunu
Ve bunların neden Azizelere çok görüldüğünü.
Anlamıyorlar bizi Azize, anlatamıyorum.
Onların dilini konuşamıyorum.
Fermanları hep adımız üstüne,
Anlımızın aklığı üstüne,
Kara çalmak onların işi Azize
Biz ağartanlarız bu çağı.
Yüz akıyız biliyor musun?
Gönül akıyız.
Bundandır bizi sevmedikleri.
Biz ki arkadan vurmaların,
Alçaklıkların ve kahpeliklerin uzağındayız.
Biz ki karşısındayız ezilmişliklerin,
Yoksullukları n, haksızlıkların.
Budur bizi sevmedikleri bundandır.
Bu yüzden kavgalı olmalıyız diyorum
Alabildiğine kavgalı.
Biz kavgalı olmazsak
Kim doğuracak Azizeleri?
Bir ekmeği kim bölecek?
Kim anlatacak aşkı?
Deli deli sevdalanmayı
Varsın adımız onulmaza çıksın
Sağalmaza çıksın yaralarımız.
Yarınlarda bir dolu umut var biliyoruz
Değil mi ki biliyoruz yarınlar ertelenmez.
Yarınlarda şarkımız söylenecek
Varsın adımız bozguncuya çıksın
Şimdi on iki yada yirmi üç yaşında olmak
Yada daha yaşlı olmak
Unutturamaz bize babasız kalmaların acısını
Varsın alabildiğine serseri olsun
Üzerimize boşaltılan kurşunlar
Acılar, yalnızlılar.
Neye yarar sesimizin daha gür çıkmasından başka
Neye yarar Azize
Kavgamızın daha bir hoyrat,
Daha bir yağız olmasından başka?
Ki hüzünde bir gerekliliktir
Ağlamakta
Hüzünleniriz, paylaşırız hüzünleri,
Unutma yalnız biz paylaşırız hüzünleri.
Sevdaları paylaştığımız gibi
Kardeşçe yürek yüreğe
Bir dağ yıkıldığında da ağlanır
Bir gül solduğunda da biliriz.
Biliriz neden bazı güller kanla sulanır.
Dağ başlı dumanlı olsa da gözlerimiz,
Şarkılarımız gurbet yolları denli yanıkta olsa,
Bayramlarımızda olacak
Yani mutluluk günlerimiz
Unutma tebessüm edeceğiz Azize.
Bir gülün doğuşuyla beraber
Kavuşmak aydınlığıyla
Tebessüm edeceğiz içerimizden kopup geldiği gibi.
Hiç zorlanmadan
Biliyorsun Azize biz severiz.
Gözlerimizden gurbetler kanasa da
Yinede ışıklı bakarız
Umutlu bakarız
Bakmayı biliriz Azize
Alıp sol yanımıza sevdayı
Kavgalara koşmayı
Aşktır böyle yücelten bizi
Onurlu kılan budur
Bu yüzden ekmeksiz yaparız
Susuz yaparız da aşksız yapamayız.
İşte deli dolu bir sevda var yüreğimizde
Alnımızda dik başlılığı umudun
Dağlar gibi
Bir yarın tutkusu,
Kavga sıcaklığı gözlerimizde.
Yorgunda olabilsek alabildiğine
Aç çıplakta olsak
Bu baş eğilmezliği
Bu deli doluluktur bizi biz yapan unutma
Bir kere eğmeye gör başını
Bir kere sus pus olmaya gör
Bir kere gözünü kapa Dünyaya
İşte o zaman öldüğümüz gündür Azize
İşte o zaman dirilmemecisine
Artık ağızlar dolusu şarkılar söylemek gerek
Sevdamız üzerine yazılmış
Ağaçlarla, yağmurlarla
Sonra umutlarla, sonra yarınlarla beraber
Ağızlar dolusu şarkılar söylemek gerek
Yarınlara yazılacak seslerimiz biliyor musun?
vurulduğunu söylediklerinde henüz çocuktum
aklım ermiyordu henüz bazı şeylere
hep ölüyordunuz azize
anlamıyordum
çocuktum
şimdi beni sorarsan azize
ölen her kardeşimle ölüyorum
her toprağa düşenle ben de düşüyorum inan
tüm acıları bir yürekte taşımak çok zor azize
tüketiyor adamı
ama beraber ağlayacağız ağlanacaksa
gülünecekse beraber güleceğiz
sana şimdi mutluluklardan söz etmek olmayacak
ancak er geç sevdanın tanyeri atacak bir gün inanıyorum
bu inanç değilmi ki bizi ayakta tutan
inanç değil mi alnımızı her toprağa koyuşta yüzümüzü ağartan
ki bu yangınlı bir sevdadır uzundur unutulmazdır
inan azize esir kamplarını hep senin için yapıyorlar
yeni azizeler doğmasın diye ölüm hapları üretiyorlar
senin için çalışıyor silah fabrikaları
kanın üzre pazarlıklara girişiyorlar
seni daha çok köleleştirmek için özgürlük şarkıları besteliyorlar adına
ve durup ezilmişliğine bir dolu amin diyorlar görkemli mabetlerde
bırak özgürlükleri onların olsun azize
insan hakları beyannameleri
onların olsun tevratları incilleri
marxları leninleri
onların olsun barışları güzel günleri
inan bunlar inandıkları şeylere de sadık değiller
senin saçların denli dürüst değiller inan
bunlar Hiroşimada ölen çocuğun destanını yazarlar da
seninkini yazmazlar
acıları onlara layık görmezler de sana layık görürler
sanatçıları düşünürleri politikacıları
yani büyük insanları toplumlarının
sana sağır ve dahi kördürler
ayağına diken batmaya görsün rus çocuklarının
amerikan çocuklarının
yahudi çocuklarının
ayağına diken batsa feryadu figan koparırlar da
burunlarının dibindeki azizeleri görmezler
seni asla sevmezler azize
seni hiç mi hiç sevmezler
bu yüzden çocuk dediklerinde sen değilsin söyledikleri
asla sen değilsin
ki bu yüzden özgürlük dediklerinde sen bukağıları anla
eşitlik dediklerinde sen ezilmeyi anla kendi payına
onların şarkılarını söylemedikçe sen bunları böyle anla azize
sana ne kadar uzaklar biliyor musun
sana oldukça uzaklar
bense seni bir yürek çırpıntısında duyuyorum
o denli yoğun
inan azize
sömürüyü sevmedikçe bizi sevmezler
zulme rıza göstermedikçe
hakikate yandaş oldukça
unutma bunları azize tanı bunları
Allah’ın nusreti gelende nasıl geleceklerse insanlar bölük bölük
senin şarkıların okunacak meydanlarda unutma bunu
biliyor musun azize
emir kulu olmasaydık her şey kolaydı
Umutlu olmasaydık
Sevdalı olmasaydık
Kolaydı herşey ölenle ölmeseydik
Kardeş dememiş olsaydık birilerine
İnsan dememiş olsaydık
Bir ertelenmez yazgıdır bu yakamızı bırakmaz
Artık kendi şarkımızı söylemeliyiz
Bir zulüm şarkısını değil
Umut bizimle olmalı
Umutsuzluk bizden uzak olmalı
kusursuz bir sabahı karşılamaksa umut
umut her an yürekte uyanıksa
sancılıysa sevdalanmak
acıyla karışıksa
vaktidir bu şarkıyı öyle söylemek
yani umutlu
yani kavgalı
hoyrat söylemek
Alıntı(GaRiP_ :) )
Cevap: Ölümden öte ölüm var mı Azize?
bir zulmü anlatırken ağlarım
bir de yetimlikleri
elimi uzattığım her yerde
gülmeyi unutmuş çocuk sesleri
hüzünler büyür gözlerimde
bu yalnızlığı yazmaya kalem utanır
bu ezilmişliği yazmaya yürek utanır
utanmaz kalleşlikler
Ne kadar yazsak ne sayfalar yeter anlatmaya ne kalem nede mürekkep.
okurken gözlerim doldu duygulanmamak elde değil...
çok Anlamlıydı. aynı zamanda çok da duygu yüklü bir şiir di ...
Emeğine sağlık.kardeşim.
Cevap: Ölümden öte ölüm var mı Azize?
Emeğine sağlık ALLAH c.c razı olsun
Cevap: Ölümden öte ölüm var mı Azize?
Alıntı:
SiLa Nickli Üyeden Alıntı
bir zulmü anlatırken ağlarım
bir de yetimlikleri
elimi uzattığım her yerde
gülmeyi unutmuş çocuk sesleri
hüzünler büyür gözlerimde
bu yalnızlığı yazmaya kalem utanır
bu ezilmişliği yazmaya yürek utanır
utanmaz kalleşlikler
Ne kadar yazsak ne sayfalar yeter anlatmaya ne kalem nede mürekkep.
okurken gözlerim doldu duygulanmamak elde değil...
çok Anlamlıydı. aynı zamanda çok da duygu yüklü bir şiir di ...
Emeğine sağlık.kardeşim.
Okuyan gözlerine sağlık SiLa..
Allah c.c. Razı Olsun
Cevap: Ölümden öte ölüm var mı Azize?
Alıntı:
Filistinli Nickli Üyeden Alıntı
Emeğine sağlık ALLAH c.c razı olsun
Ecmain Olsun..Teşekkür ediyorum..
Cevap: Ölümden öte ölüm var mı Azize?
bir zulmü anlatırken ağlarım
bir de yetimlikleri
elimi uzattığım her yerde
gülmeyi unutmuş çocuk sesleri
hüzünler büyür gözlerimde
bu yalnızlığı yazmaya kalem utanır
bu ezilmişliği yazmaya yürek utanır
utanmaz kalleşlikler
ağlaaağlaa Allah razı olsun kardeşim çok güzeldi..
Cevap: Ölümden öte ölüm var mı Azize?
Alıntı:
Hayrun-Nisa Nickli Üyeden Alıntı
bir zulmü anlatırken ağlarım
bir de yetimlikleri
elimi uzattığım her yerde
gülmeyi unutmuş çocuk sesleri
hüzünler büyür gözlerimde
bu yalnızlığı yazmaya kalem utanır
bu ezilmişliği yazmaya yürek utanır
utanmaz kalleşlikler
ağlaaağlaa Allah razı olsun kardeşim çok güzeldi..
Ecmain Olsun İnşallah..