“Elbette böyle anne babadan böyle çocuk dünyaya gelir”
Bediüzzaman Said Nursi henüz 10 yaşındadır. Hizan Şeyhi Seyyit Nur Mehmet Efendi’nin medresesinde tahsil görmektedir. Hafızası, doğru sözlülüğü ve birçok özelliği hocası Şeyh Seyyit Nur Mehmet Efendi’nin ilgisini çeker. Böyle mükemmel yetişmiş bir çocuğun anne ve babasını merak ederek köyleri Nurs’a doğru yola koyulur. Ailenin evine vardığında evde olmayan baba Sofi Mirza Efendi’nin tarladan gelmesini bekler. Mirza Efendi iki öküz ve iki inekle çıkagelir. Hayvanların ağızlarının bağlanmış oluşuna hayret eden hoca, Mirza Efendi’ye nedenini sorar. Sofi Mirza Efendi “Bizim tarlalarımız bir hayli uzakta. Hayvanların ağızlarını bağlamasam yolda başkalarının tarlalarındaki ekinleri yiyebilirler. Hem komşumu rahatsız etmiş, hem de haram yiyen öküzle tarlamı sürmüş, haram yiyen ineğin sütünü içmiş oluruz. Bunun için hayvanların ağzını bağlı tutuyorum” der.
Babanın haram ve helal noktasındaki hassasiyetini gören hoca bu kez anne Nuriye Hanım’ın hassasiyetlerini öğrenmek ister. “Said’i büyütürken siz nelere dikkat ettiniz?” der. Nuriye Hanım, “Said’e anne olacağımı anladığımdan itibaren abdestsiz yere basmadım. Dünyaya geldikten sonra da ona abdestsiz süt vermedim” diye anlatırken hayrette kalan Seyyid Nur Mehmet Efendi “Elbette böyle anne babadan böyle çocuk dünyaya gelir” diyerek tekrar medresenin yolunu tutar.
Hanzade YÜCEL (SEMERKAND AİLE)