Yahudilerin ihanetinin cezası
124. Eşlem el-Ensârî rivayet ediyor:
Resûlullah beni Kurayza Yahudileri esirlerinin basma tayin etti. Ben onların çocuklarının avret yerlerine bakıyordum. Buluğa ermişse boynunu vuruyordum. Buluğa er-memişse Müslümanlara ganimet olarak kalıyordu.
Mu'cumü'l-Evsat, 2:351 (1608.)
125. İbni Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
Ebû Bekir (r.a.) günün sıcak bir saatinde dışarı çıktı. Onun çıktığını gören Ömer de (r.a.) çıktı, Ebû Bekir ile karşılaştı. "Ey Ebû Bekir, bu vakitte dışarı çıkmana sebep nedir?1' diye sordu.
Ebû Bekir, "Allah'a yemin ederim ki, şiddetli açlık sebebiyle dışarı çıktım" dedi.
Ömer, "Allah'a yemin ederim ki, ben de bu sebepten dışarı çıktım" karşılığını verdi. Onlar böyle konuşurlarken Resûlullah (s.a.v.) yanlarına geldi ve "Bu vakitte dışarı çıkmanızın sebebi nedir?" buyurdu.
Onlar, "Allah'a yemin ederiz ki, biz şiddetli açlık sebebiyle dışarı çıktık" cevabını verdiler.
Resûlullah (s.a.v.), "Nefsim kudreti elinde olan Allah'a yemin olsun ki, ben de ancak bu sebeple dışarı çıktım. Geliniz" buyurdu. Beraberce Ebû Eyyûb el-Ensârî'nin evine geldiler. Ebû Eyyûb Resûlullah için yiyecek veya süt hazırladığını daha önce söylemişti. Resûlullah o gün gecikmiş, zamanında gelememişti. Ebû Eyyub de onu ailesine yedirmiş ve sonra da hurma bahçesine çalışmaya gitmişti. Resûlullah ile arkadaşları kapıya geldiklerinde hanımı çıktı ve "Ey Allah'ın Peygamberi ve beraberindekiler, merhaba, hoş geldiniz" dedi.
Resûlullah (s.a.v.), "Ebû Eyyûb nerede?" diye sordu.
Kadın, "Hemen gelir. Bu vakitte gelmenizin sebebi nedir, ey Allah'ın peygamberi?' dedi.
Resûlullah (s.a.v.) geri döndü, tam o sırada bahçesinde çalışan Ebû Eyyub onu gördü, koşarak gelip Resûulullaha yetişti ve:
"Merhaba, hoş geldiniz ey Allah'ın Peygamberi ve yanındakiler! Ey Allah'ın Resulü, bu vakitte sen gelmezdin?" dedi. Onu geri eve getirdi. Sonra da hemen gitti, bir hurma dalı kesip geldi. [Daim üzerinde yaş ve kum hurmalar olduğu gibi, yeni olgunlaşmakta olanları da vardı].
Resûlullah (s.a.v.), "Bundan ne istedin, bize kuru hurmalardan toplasaydın?" buyurdu.
'"Ya Resûlallah, hem kurusundan, hem yaşından, hem de yeni olgunlaşmışından yemenizi istedim. Size bunun yanında hayvan da keseceğim" dedi.
Resûlullah (s.a.v.) "Eğer kesersen sağilanlarından kesme" buyurdu. Ebû Eyyûb bir kuzu veya oğlak alıp kesti. Hanımını da, "Sen ekmek pişir; ben de yemek yapacağım. Sen daha iyi ekmek pişirirsin" dedi. Kendisi de oğlağın yarısını pişirdi, yansını da kızarttı. Yemek pişince getirip Resûlullah ve Ashabının önlerine koydu. Resûlullah (s.a.v.) oğlaktan bir parça aldı, bir ekmeğin üzerine koydu ve Ebû Eyyûb'a vererek:
"Ey Ebû Eyyûb, bunu Fâtıma'ya götür. Çünkü o da günlerden beri böyle bir şey bulamadı" buyurdu. Ebû Eyyûb da onu Fâtıma'ya götürdü. Hepsi yiyip doyduktan sonra Resû-lullah (s.a.v.), "Ekmek, et, kuru ve yaş hurmalar" dedi ve gözleri yaşardı. Şöyle buyurdu:
"Bunlar kıyamet günü hesaba çekileceğiniz nimetlerdendir." Bu durum yanındakilere ağır gelince şöyle devam etti:
"Böyle birşey bulduğunuzda 'Bismillah ve bereketillah (Allah'ın ismi ve bereketi ile)' diyerek elinizi uzati-nız. Doyduğunuzda da 'Bizi doyuran, içiren ve bize nimet ihsan edip lütufta bulunan Allah'a hamdolsun' deyiniz. Böyle yaparsanız nimetin şükrünü edâ etmiş olursunuz."
Resûlullah (s.a.v.) kendisine bir iyilik yapana mutlaka karşılığını vermek isterdi. Ebû Eyyûb'a, "Yarın bize gel" buyurdu. O bunu duymayınca Ömer (r.a.) "Resûlullah yarın kendisine-gelmeni istiyor" dedi.
Ertesi gün Ebû Eyyûb kendisine geldiğinde Resûlullah (s.a.v.) ona bir hizmetçi verdi ve "Ey Ebû Eyyûb, bunun
hakkında sana iyilik tavsiye ederim. Çünkü biz yanımızda bulunduğu müddetçe ondan ancak iyilik gördük" buyurdu.
Ebû Eyyûb onu eve getirdiğinde, "Resûlullahın tavsiyesi sebebiyle onu hürriyetine kavuşturmaktan daha hayırlı bir şey bilmiyorum" dedi ve onu azâd etti.