MÜslÜmanlarin mÜslÜman olmayanlara mİrasÇi olmalari (hÜkmÜnÜn beyÂni)
2729) "... Csâme bin Zeyd (Radıyallâhü ankümâ), Peygamber (Sallat-faJıü A ley ki ve Sellem)!Ğen rivayet ettiğine göre; Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) efendimiz:
«Müslüman, kâfire mirasçı olamaz ve kâfir de müslümana vâris olamaz» buyurmuştur."
2730) "... Üsâme bin Zeyrî (Radıyallâhü anhümâ)'<\an rivayet edildiğine göre kendisi :
Yâ Resûlallah! Mekke'deki evine mi ineceksin? diye sormuş. Re-sûl-i Ekrem (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Akıl (Mekke'de) bize evden, meskenden bir şey mi bıraktı?» diye cevâb vermiştir. Akil ve (kardeşi) Tâlib, (babaları) Ebû Tâlib'e vâris olmuşlardı. (Ebû Tâlib'in diğer oğullan) Ca'fer ve Alî (Radıyallâhü anhümâ) hiç bir şeye mirasçı olmamışlardı. Çünkü (Ebû Tâlib öldüğünde) bunlar müslüman idiler. Akil ile Tâlib ise kâfir idiler.
Ömer (Radıyallâhü anh) bunun için diyordu ki: Mü'min, kâfire mirasçı olamaz.
Üsâme (Radıyallâhü anh) da şöyle demiştir: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
«Müslüman, kâfire mirasçı olamaz. Kâfir de müslümana mirasçı olamaz.»" '
2731) "... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (Ra-dıyallâhü anhüm)'den rivayet edildiğine göre; Resûlullah (Sallattahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur ;
-İki milletin insanları biribirine mirasçı olamazlar.-"
2732) "... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (Ra-dtyallâhü anhüm)'den; Şöyle demiştir:
Riyâb bin Huzeyfe bin Saîd bin Sehm, Ma'mer'in kızı Ümmü Vâil el-Cümehiyye ile evlendi ve ondan üç erkek çocuğu oldu. Sonra çocukların annesi öldü. Oğlan çocuklar, annelerinin bir evine ve annelerinin âzadhlannm velâ hakkına mirasçı oldular. Daha sonra Amr bin el-Âs (Radıyallâhü anh) bu çocukları Şam'a götürdü.Çocuklar Amvâs vebâsmda öldüler. Onların asabesi durumundaki Amr (bin el-Âs) onlara mirasçı oldu. Sonra Ma'mer'in oğulları gelip (halife) Ömer (bin el-Hattâb) (Radıyallâhü anh) 'a müracaat ederek kız-kardeşlerinîn velâ hakkı konusunda Amr'a dâvâcı oldular. Bunun üzerine Ömer (Radıyallâhü anh) :
Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Seİlemî'den işittiğim hadîsle aranızda hükmedeceğim. Ben, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'den şöyle buyururken işittim, dedi:
«Veled (çocuk) ve vâlid (baba veya annen) in elde ettikleri mî-ras hakkı, o (çocuğun veya babası ile annesi) nin olan asabesinindir.»
Abdullah de$\ ki: Ömer (Radıyallâhü anh), (bu hadîse dayanarak) Ümmü vâü'in velâ hakkının bize ait olduğuna hükmetti ve bizim için bu hükme dâir bir yazı verdi. Bu yazıda Abdurrahman bin Avf, Zeyd bin Sabit ve diğer bir zâtın şâhidliği de vardı. Nihayet
Abdülmelik bin Mervân halîfe olduğu süre içinde Ümmü Vâil'in bir âzadlısı vefat etti ve iki bin dinar mâras bıraktı da (Ömer tarafından verilen) bu hükmün değiştirildiği haberi bana ulaştı.Ma'mer'in oğulları, yâni Ümmü Vâil'in erkek kardeşleri bu kere (velâ hakkı için) Hişâm bin İsmail'e müracaatla (bize) dâvâcı oldular. Hişâm da bizi (halife) Abdülmelik'e havale etti. Biz de Ömer (Radıyallâhü anh) 'in yazılı hükmünü Abdülmelik'e götürdük.:
Ben gerçekten bu hükmün şüphe götürmez hüküm nevinden olduğu görüşünde idim. Medine-i Münevvere halkının durumunun bu hükümde tereddüd edebilecek dereceye ulaştığını sanmıyordum, dedi.
Sonra Abdülmelik (de) Ümmü Vâii'in velâ hakkının bize âit olduğuna hükmetti. Biz bu ana kadar bu hakkımıza devam edegel-dik."
2733) -£•,.. Âişe (RadıyaUâhü <ınhâ)'(\\\x\; Şöyle demiştir :
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in bir âzadlı kölesi bir hurma ağacından düşüp vefat etti. Geriye bir mikdar mal bıraktı.Ne çocuğu ne de başkaca yakım vardı. Bunun üzerine Peygamber (Sal-
iallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Onun mirasını, köylülerinden bir adama veriniz» buyurdu."
2734) "... (Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Scllem)'in amcası) Hamza (Radıyallâhü ank)'m kızı (ki Muhammed bin Ebî Leylâ'nın dediğine göre; Abdullah bin Şeddâd'ın ana bir kız kardeşidir) (Radıyallâhü a«/s
Benim bir âzadlı kölem vefat etti ve geriye bir kız bıraktı. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onun malını benim ile kızı arasında taksim etti. Malının yarısını bana, yarısını da onun kızına hükmetti."