Gençliğin gidecek, sıhhatin gidecek, lezzetlerin gidecek...
http://co103w.col103.mail.live.com/m...7a75f740669262
Bir aslanın pençesine bakınca anlıyoruz ki bu pençe parçalamak için
yaratılmış.
Bir kavun ise adeta “ben yenmek için yaratıldım” diyor.
Ya insan? Daha annesinin karnında iken onun bambaşka bir dünya için
yaratıldığı belliydi. O daracık yerde yürüyemiyordu ama ayakları vardı.
Orada hiçbir şeyi göremiyordu ama gözleri vardı. Mahiyetine bakıldığında
anlaşılıyordu ki; insan o daracık mekanın balığı değildi. Organları orada
inkişaf edecek, daha sonra da geniş bir aleme yani dünyaya gidecekti.
Şimdi o, mükemmel cihazlarla donatılmış dünyada bulunuyor ve türlü türlü
zevkler, türlü türlü lezzetler cismaniyet ve ruhaniyetinin hizmetine
koşuyor. Fakat görülüyor ki; onun bütün duyguları burada tatmin olmuyor.
“Lezzetlerim zeval bulmasın… ihtiyarlık semtime sokulmasın… ölümün soğuk
soluğunu hiç ensemde hissetmeyeyim” istiyor. Oysaki insan ebediliğin sırrını
çözemezse, ebedi alemin anahtarını bulamazsa burada nasıl tatmin olacak? Şu
dünyanın fena ve zevaline karşı nasıl ayakta duracak? Çürümüş kemikler
gözünün önünde tüllenirken, yılanlar, akrepler cesetler üstünde cirit
atarken, hayat sönerken, ümitler, emeller kararırken nasıl teselli olacak?
Bunların yerini ne ile dolduracak?
Bu noktada bakınız Fethullah Gülen Hocaefendi, düşünce ufkunda havanın
iyiden iyiye karardığı, yokluk inancının paslı bir kama gibi kalbe
saplandığı bir anda ebed düşüncesinin ışıktan bir gamze çakacağını ve
inancın aydınlık iklimine davet edeceğini şu enfes ifadelerle anlatıyor:
“Zevklerinin acılaşacağı bir gün gelecek. Bütün güzelliklerin bir bir yok
olduğunu göreceksin. Gençliğin gidecek, sıhhatin gidecek, lezzetlerin gençlik,
gidecek. Bütün bunlar peşi peşine giderken sen, arkada bir karanlık
bırakarak tıpkı akşamüstü batan bir güneş gibi sönüp gideceksin. Halet-i
ruhiyenin böyle olduğu bir anda ebed düşüncesinin sana göz kırptığını…
ebede uzanan yolun sana pırıl pırıl parladığını göreceksin.”
İnsanda öyle arzular, öyle ihtiyaçlar var ki, onların yerini, kulluk ve onun
ilk basamağı olan imandan başka hiçbir şeyle doldurmak mümkün değildir.
Cevap: Gençliğin gidecek, sıhhatin gidecek, lezzetlerin gidecek...
ablam çok teşekkür ederim çok harika bir yazı
herşeyin bir nedeni vardır
sanmaki herşey sebepsiz oluyor hepsi haktandır....