Geçmiş, üstüne siyah bir örtü çekip de gider; sanki hatırlatmak istemez kendini. İnsan beyni ise bu örtüyü inadına kaldırmak ister, hep geçmişe bir özlem vardır.
Geçmiş zamanın şimdiki zaman olduğu vakit, bir zamanlar zamanın geçmesini isteyenler; gün gelir ki o acı çektiği zamanı özlerler. Çünkü her düştüğü zorlukta “of” der. “Şükür Ya Rabbi! Daha zor ve çetin bir imtihanım yok” demez. “Of” der, “af” demek zor gelir de insana, bundandır belki de hep geçmişe hasret duymak. Şükür etmedikçe, imtihan zorlaşır. İmtihan zorlaştıkça da kalp karardıysa eğer daha derinden çekilir o “ooooffff”! O “an” önemlidir. Sabır, zorluğun çekildiği “o an” da mana bulur. “of” kelimesinin mantıksızlığını örter “af Allah’ım. Sen bizi affet. İmtihanımızı geçecek gücü bize ver”.
Bir tür duadır da aynı zamanda bu. “Dünya dua üstüne durur” demişti bir büyüğüm zamanın birinde. Anlamak güçtü o zamanlar bu kelimenin hikmetini. Etrafımda, çevremde dua edenlere rastlamıyordum pek; herkes şikayet ediyordu bir şeylerden. Ondandı belki de..
Kişiler, etrafında halkalanmış ruhları iyi seçmezse, hayat da şekilleniyor o ruhlara göre. “Of” dediğimizde elimizden tutup bizlere “af” dedirten, “ah” çektiğimizde bize hamd ettirmeyi bilen bir Dost yoksa hayatımızda o zaman çetinleşir kara kışlar. Kara kışların merhemiyse gönülleri ferahlatan ılık meltemler; şu Dünya denilen imtihanda her çekilen zorluğun merhemi, bir ılık meltem misali içimize yayılan tevekkül değil midir?
Tevekkül; yani “bir olayda elimizden gelen her şeyi yaptıktan sonra, sonucunu; hiçbir sonucu Hayra çevirmekte gücü yetersiz kalmayan Allah’a bırakmak.”
O dostlar öyle dostlardır ki, kimileri onlara “Ahiret Kardeşi” sıfatıyla hitap ederler.
Nedir peki, bu ahiret kardeşleri? Dünyada hiç mi kalmadı, arkadaş ve kardeş; nereden çıktı şimdi bu? Ahiret Kardeşleri, öyle hayırlı bir kardeşlik bağı kurarlar ki diğer Ahiret Kardeşiyle; yaptıkları her işte bir kardeş diğer kardeşe “O işi Allah yolunda mı yaptın?” sorusunu telkin ettirir.
Yani, sonlu olan bu Dünyada yapılanları, sonsuz olan diğer âlemde kabul görecek şekilde yapılıp yapılmadığı konusunda birbirlerini yoklarlar “Ahiret Kardeşleri” birbirlerini…
Şimdi; kimisine çok saçma gelmiştir bu. Ancak etrafımıza şöylece bir bakalım.
Bize huzur veren, bize Allah’ı ve Resulünü hatırlatan ve hesap günü geldiğinde; “Allah’ı da Resulünü de biliyordun, neden bana da anlatmadın” dedirtmeyecek kaç insan var? Yani, hayatımızda kaç “Ahiret Kardeşimiz, Ahiret Dostumuz” var ?