Ramazan Günlerinin Coşkusu ve Farklılığı
Ramazan Günlerinin Farklılığı
Dünyada ramazan günleri kadar füsunlu, onlar kadar renkli ve derin bir başka zaman dilimi gösterilemez. O her gelişinde yeni bir şîve, yeni bir edâ, yeni bir zenginlikle gelir; gelir ve biteviliği ile kendine has renk renk dilimlere ayrılır: Onda seherler her zaman, göklerin derinliklerinden gelen bir mavilikle tüllenir.. sabah ezanları, sabah namazları başka vakitlerde olmayan bir büyüye dönüşür.. gündüzler iç içe ümitlerin, beklentilerin sırlı koridorları gibi oruçluları bir vuslat hissine çeker.. iftar saatleri, dil-damak lezzetlerinin çehresinde içten içe her zaman şeb-i arûsu çağrıştırır.. teravihler ruhlarımıza Dostla halvet olmanın toyunu-düğününü duyurur.. evet ramazan o bitevî ışıktan, renkten parçalarıyla duygularımıza sürekli ayrı ayrı şeyler fısıldar.. tam bir yekpârelik içinde ötelerin bayıltan renkleriyle gönüllerimizin yamaçlarına boşalır ve bizlere zaman ve mekan üstü ne harikulâdelikler ne harikulâdelikler ihsas eder; eder de, çok defa kendimizi bu dünyanın dışında büyülü bir âlemde dolaşıyor sanırız. Öyle ki, günün her saatinde ve gezdiğimiz her yerde, ötelerden gelip ruhlarımıza boşalan bir ilâhî mevhibe sağanağını duyar, tıpkı çiçeklerin içine girip onların özünü, usâresini emmeye çalışan, çalışırken de hep ayrı bir zevke eren arılar gibi her lâhza ayrı bir feyiz ve bereketin doygunluğuyla yaşar ve ayrı bir lezzeti paylaşırız. Böylece, ramazanın o kendine has esintileri, günün hiçbir saatinde tamamen dinmeden hep sürer gider ve ramazanlaşan gönüllerimizde; o ezelî teveccüh, o hususî ve ekstradan iltifatlarının yanında; evde, sokakta, mâbette, mektepte, kışlada duyduğumuz müşterek heyecanlardan, hayallerimizde derinleşip üstûreleşen manzaralara; iman ve kabullerimizin kesip-biçip şekillendirdiği duygularımızdan, mantıklarımızın, muhakemelerimizin temkinli yorumlarına kadar nice konuda bir sürü resim tüllenir ve ruhlarımızı sarar; sarar da hislerimizi, arzularımızı her lâhza ayrı bir hazza uyarır ve ayrı bir zevk olur gönüllerimize boşalır. Ramazanlaşan gönüller bu vâridleri bazen doğrudan kendileri duyarlar, bazen başkalarının duygularında veya simâlarında hissederler; bazen de, kendi kapalılıkları yüzünden sürekli onlarla konuşmak, şiir söylemek, mûsıkî dinletmek isteyen o mübarek saatleri, dakikaları ne duyar ne de zevk ederler. Böylece içinde arka arkaya semavî sofraların inip kalktığı bir zaman dilimi hep çay gibi akar gider de bir damla ölçüsünde olsun kendini ifade etme fırsatını bulamaz.
Ramazan Günlerinin Coşkusu
Bazılarımız bu aydınlık mevsimde, her zamanki dar mantıklarımızdan sıyrılarak, bir kudsî âleme davet edilmiş gibi kendimizi sevinç, coşku, heyecan ve ağlamaya salarız.. bazılarımız yıldızlar arasında, ayla-güneşle atbaşı, bir seyahate çıktığımızı tahayyül eder ve soluklarımızın meleklerin soluklarına karıştığı zehâbına kapılırız. Öyle ki, gönüllerimiz olabildiğince yumuşar, gözlerimiz yaşarır ve içimizde çok defa mevcudiyetlerini hissettiğimiz kördüğümler gevşer ve nefsin ukdeleri çözülür, derken gözyaşlarımız rûhumuzun derinliklerine sinmiş bütün problemleri önüne katar, sürükler ve vicdanlarımız oh elhamdülillâh der.
Herkes, kendi gönlünü dolduran mânânın enginliği ölçüsünde, o ana kadar, cismâniyetinin baskılarından ötürü görmeye muvaffak olamadığı bir kısım derinlikleri hissetmeye başlar; gençler güç, kuvvet ve zindeliklerinin hakkını verme duygusuyla şahlanır.. orta yaşlılar tecrübe ve bilginin ruhlarında hasıl ettiği temkine göre daha rantabl olmaya çalışır.. ihtiyarlar, ebediyete, ebedi saadete ve ruhların uçuştuğu âlemlere hazırlanma duygusuyla coşar.. ve herkes kalbinin gözlerini açar, sanki o âna kadar tam duyup hissedemediği kendi kaderini duyar, kendi talihiyle sevinir veya kederlenir ve kendi istikbaline yönelir; gözleri, içinde bulunduğu zamanın vaad ettikleriyle güler ve yüzü buğu buğu mânâlarla derinleşir. Cami ve minarelerde yükselen şeâiri ilan sesleri bu umûmi ahvâle ayrı bir tad, ayrı bir zenginlik katar.. öyle ki artık esen rüzgardan yağan yağmura kadar her şey O’nun kokusuyla yüzlerimizi yalar geçer ve gönüllerimize ölümsüzlük iksiri gibi siner. Hele seher yeli! Hele seher yeli! O, sonsuzluktan bir nefes gibi kendini hissettirir.. O’ndan bir haber ve bir lütuf gibi yüreklerimizi hoplatır; hoplatır, zira ona böylesine yöneldiğimiz bu büyülü dakikalar, iman, aşk ve ümitlerimiz sayesinde, ebediyet gerçeğinin usâreleri gibi gelir, gönüllerimize boşalır ve ruhumuzun derinliklerinde tûbâ-i cennet tomurcuklarını meyveye uyarır ve bizi hep kalbimizdeki cennetlerin yamaçlarında dolaştırır.
Sızıntı, Şubat 1996
Cevap: Ramazan Günlerinin Coşkusu ve Farklılığı
Alıntı:
öyle ki artık esen rüzgardan yağan yağmura kadar her şey O’nun kokusuyla yüzlerimizi yalar geçer ve gönüllerimize ölümsüzlük iksiri gibi siner. Hele seher yeli! Hele seher yeli! O, sonsuzluktan bir nefes gibi kendini hissettirir.. O’ndan bir haber ve bir lütuf gibi yüreklerimizi hoplatır; hoplatır, zira ona böylesine yöneldiğimiz bu büyülü dakikalar, iman, aşk ve ümitlerimiz sayesinde, ebediyet gerçeğinin usâreleri gibi gelir, gönüllerimize boşalır ve ruhumuzun derinliklerinde tûbâ-i cennet tomurcuklarını meyveye uyarır ve bizi hep kalbimizdeki cennetlerin yamaçlarında dolaştırır.
Emeğine sağlık ablam. Çok güzel ya :(
Allah razı olsun teşekkürler