Dünyanın üç yüzü vardır...
Risâle-i NûR külliyatından
Dünyanın üç yüzü vardır
"Ehâdisinizde, dünya tel’in edilmiş(lanetlenmiş); cîfe (leş) ismiyle yâd edilmiş. Hem, bütün ehl-i velâyet ve ehl-i hakikat, dünyayı tahkir (küçük görüp hakaret) ediyorlar; "Fenadır, pistir" diyorlar. Halbuki, sen bütün kemâlât-ı İlâhiyeye medâr ve hüccet (ilahi mükemmelliklere ve faziletlere vesile ve delil), onu gösteriyorsun ve âşıkàne ondan bahsediyorsun."
Elcevap: Dünyanın üç yüzü var.
Birinci yüzü, Cenâb-ı Hakkın esmâsına bakar; onların nukuşunu (muhteşem ve kusursuz sanatındaki nakışları) gösterir, mânâ-i harfiyle( her varlığın kendisine bahşedilmiş olan özelliklerin lisanıyle), onlara âyinedarlık eder. Dünyanın şu yüzü, hadsiz mektubât-ı Samedâniyedir (Allâh cc.ayetleri ve mektuplarıdır).
Bu yüzü gayet güzeldir; nefrete değil, aşka lâyıktır.
İkinci yüzü, âhirete bakar; âhiretin tarlasıdır, Cennetin mezrasıdır (verimli bereketli tarlası), rahmetin mezheresidir (bahçesidir). Şu yüzü dahi, evvelki yüzü gibi güzeldir; tahkire (aşağılamaya yüz çevirmeye) değil, muhabbete lâyıktır.
Üçüncü yüzü, insanın hevesâtına (dünyevi ve nefsi ihtiras tutkularına) bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel’abe-i hevesâtı olan (nefsi istek arzu tutkuların oyuncağı ve esiri yapan) yüzüdür. Şu yüz çirkindir. Çünkü fânîdir, zâildir (ölümlü sonsuz olmayan gelip geçici), elemlidir, aldatır. İşte, hadîste vârid (haber verilen ikaz edilen bahse konu olan) tahkir (aşağılama yüz çevirme) ve ehl-i hakikatin (hakikate tabii olanların) ettiği nefret, işte bu yüzdedir…
Kur’ân-ı Hakîmin kâinattan ve mevcudâttan ehemmiyetkârâne, istihsankârâne bahsi ise, evvelki iki yüze bakar. Sahabelerin ve sâir ehlullâhın mergub dünyaları, evvelki iki yüzdedir.
Şimdi, dünyayı tahkir edenler dört sınıftır.
Birincisi, ehl-i mârifettir ki, Cenâb-ı Hakkın mârifetine ve muhabbet ve ibâdetine sed çektiği için tahkir eder.
İkincisi, ehl-i âhirettir ki; ya dünyanın zarûrî işleri onları amel-i uhrevîden men ettiği için, veyahut şuhud derecesinde imân ile Cennetin kemâlât ve mehâsinine nisbeten dünyayı çirkin görür. Evet, Hazret-i Yûsuf Aleyhisselâma güzel bir adam nispet edilse, yine çirkin göründüğü gibi; dünyanın ne kadar kıymettar mehâsini varsa, Cennetin mehâsinine nispet edilse, hiç hükmündedir.
Üçüncüsü, dünyayı tahkir eder; çünkü, eline geçmez. Şu tahkir, dünyanın nefretinden gelmiyor, muhabbetinden ileri geliyor.
Dördüncüsü, dünyayı tahkir eder; zîrâ, dünya eline geçiyor, fakat durmuyor, gidiyor. O da kızıyor. Teselli bulmak için tahkir eder, "Pistir" der. Şu tahkir ise, o da dünyanın muhabbetinden ileri geliyor. Halbuki, makbul tahkir odur ki, hubb-u âhiretten ve Mârifetullâhın muhabbetinden ileri gelir.
Cevap: Dünyanın üç yüzü vardır...
Üçüncü yüzü, insanın hevesâtına (dünyevi ve nefsi ihtiras tutkularına) bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel’abe-i hevesâtı olan (nefsi istek arzu tutkuların oyuncağı ve esiri yapan) yüzüdür. Şu yüz çirkindir. Çünkü fânîdir, zâildir (ölümlü sonsuz olmayan gelip geçici), elemlidir, aldatır. İşte, hadîste vârid (haber verilen ikaz edilen bahse konu olan) tahkir (aşağılama yüz çevirme) ve ehl-i hakikatin (hakikate tabii olanların) ettiği nefret, işte bu yüzdedir…
Allah c.c. razı olsun...
Cevap: Dünyanın üç yüzü vardır...
Dördüncüsü, dünyayı tahkir eder; zîrâ, dünya eline geçiyor, fakat durmuyor, gidiyor. O da kızıyor. Teselli bulmak için tahkir eder, "Pistir" der. Şu tahkir ise, o da dünyanın muhabbetinden ileri geliyor. Halbuki, makbul tahkir odur ki, hubb-u âhiretten ve Mârifetullâhın muhabbetinden ileri gelir ALLAH razı olsun
Cevap: Dünyanın üç yüzü vardır...
Cevap: Dünyanın üç yüzü vardır...
amin ecmain inşaAllâh...
teşekkürler Hayru'n-Nisa.,hanife123 ve Reyhani...