Kur’an’dan Hüküm Çıkarılır mı?
Kur’an’dan Hüküm Çıkarılır mı?
İslâm’ın ilk sıradaki delili şüphesiz Kur’an-ı Kerim’dir. Müslüman anlayışının ve yaşantısının ana kaynağı odur.
Allah’ın kitabıyla irtibat noktasında günümüz müslümanı kendi seviyesini ve yerini bilmelidir. Saadet Asrı’ndan 14 asır sonra yaşadığını, ahir zamanın sınır tanımaz fitnelerinin tam ortasında bulunduğunu, bu dönemde imanı korumanın bile avuçta kor ateş tutmak gibi olduğunu unutmamalıdır.
Bu sebeple herhangi bir müslüman, Kur’an’ı anlama konusunda şu noktalara dikkat etmelidir.
Kur’an’ı en iyi anlayan, yaşayan ve anlatan Allah Rasulü s.a.v.’dir. O’ndan sonra sahabe, tabiîn ve diğer takva sahibi alimler gelir. Herhangi bir ayeti bir konuda delil olarak kullanmak istediğinde kendi görüşünü değil, onların anlayışını esas almalıdır.
Eğer ayet-i kerimenin işaret ettiği manalar, hüküm çıkarma yani içtihat sahasına giriyorsa, doğrudan fıkıh kaynaklarına başvurulmalıdır. Okuyucu müçtehit olmadığına göre o konudaki mevcut içtihada tabi olmalıdır.
Bir ayetin hangi manalara işaret ettiğini güvenilir kaynaklarından tamı tamına öğrenmeden şahsi kanaatine göre konuşmamalıdır.
Bu konuda Merhum Elmalılı Hamdi Yazır Hocaefendi şunları söyler:
“Doğrusu Kur’an’ı cidden anlamak, tetkik etmek isteyenlerin onu usulüyle Arapçasından ve tefsirlerden anlamaya çalışmaları zaruridir. Kur’an’ın falan tercümesinde şöyle demiş diyerek hükümler çıkarmaya çalışmamalıdır. Bunu imanı olanlar yapmaz. Kendini bilen insaflı insan da yapmaz.
Kur’an’dan bahsetmek isteyenler onu hiç olmazsa harekesiz olarak yüzünden okuyabilmelidir. Mamafih öyle kimseler görüyoruz ki Kur’an’ı harekesiz olarak okumak şöyle dursun, harekesiyle bile düzgün okuyamadığı halde onun hükümlerinden ve manalarından içtihada kalkışıyor. Öylelerini görüyoruz ki Kur’an’ı anlamıyor ve ‘tefsirlere müfessirlerin yorumları karışmıştır’ diye onları da kaale almak istemiyor da, eline geçirdiği tercümeleri okumakla Kur’an’ı tetkik etmiş olacağını iddia ediyor. Düşünmüyor ki okuduğu tercümeye, alim müfessirlerin tevili (yorumu) değil de cahil mütercimin görüşü ve yorumu, hatası ve noksanı karışmıştır.”
(Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili)
Semerkand Dergisi