Meal Okunacaksa
Fatih dersiamlarından Osman Raşit Efendi başkanlığındaki ilmî bir heyete yazdırılıp 1927’de neşredilen mealin takdiminde, Ahmet Cevdet Paşa’dan bir alıntı yapılarak farkı fark etmemizi sağlayacak unsurlara dikkatimiz
çekilmiştir: “Kur’an’ı Kerim’in meziyetlerinin az bir kısmına vakıf olabilmek için, Arap dilinde pek çok maharet lazımdır. Zaten kişi bildiği kadarıyla onun zevkine varır.
Kur’an’ın bütünüyle yani tam hakkıyla başka bir lisana tercümesi de mümkün değildir.
Ancak Arapça bilmeyenlere sathice (yüzeysel olarak) ilk manasının kavratılması için bazı kıymetli zatlar meal hazırlanmasında sakınca görmemiş ve onu Türkçe’ye tercüme etmişlerdir.”
Mustafa Sabri Efendi merhum da mealin Kur’an telakki edilerek değil, kısa bir tefsir gibi okunması gerektiğine dikkat çekmiştir.
“Kur’an’ı baştan sona bir okuyup Rabbimin bana ne indirdiğini görmek istiyorum gibi bir maksatla yola çıkan okuyucunun dikkat etmesi gereken birtakım hususlar olduğunu belirtelim:
1. Öncelikle Ehl-i Sünnet itikadını sağlam kaynaklardan okuyup eksiksiz öğrenmelidir.
2. Meal yazarının Ehl-i Sünnet olmasına, ayrıca meal yazacak birikim ve ilmi kudrete sahip bulunmasına dikkat etmelidir.
3. Okuduğu metnin Allah kelamı değil, meal yazarının Allah Kelamı’ndan anladığı şey olduğunu sürekli hatırda tutmalıdır.
4. Okuduğu metnin, Kur’an’ın lafız özelliklerini hiç yansıtmadığını, mana özelliklerini ise kısmen yansıttığını bilmelidir.
5. Meal okumalardan elde edilecek şeyin, Kur’an’ın muhtevası hakkında yüzeysel bilgi olduğunu, daha fazlası için mutlaka muteber bir tefsiri ciddi biçimde mütalaa etmek gerektiğini asla unutmamalıdır.”
(Ebubekir Sifil, Muradullah mı, Meal Yazarının Kanaati mi, Rıhle Dergisi, 4. Sayı)
Semerkand Dergisi