Bismillahirrahmanirrahim
Kaybedilmiş Bir Savaş ve Acı Gelen Mağlubiyet...
İslam Âleminin içinde olduğu şu durum içler acısıdır. Her yanda akan oluk oluk kanın hesabını soracak bir İslam topluluğu yok sanki. Zilletin de tezellülünü yaşayan bu topluluk hâlâ uyanmış değil. Çevresinde olan o kadar zulme ve fesada karşı hâlâ duyarsız. Sanki kuşatılmış kendisi değil de bir başkası. Kâfirler topluluğuyla karşı karşıya olduğunu anlayamamış. Küfür milleti tek bir millettir şuurunu kavrayamamış.
Öyle ki küfrün tehlikeleri yok gibi hareket etmektedir. Allah Rasûlü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yıllarca bütün benliğiyle insanlığa anlatmaya çalıştığı ve bu uğurda hayatını adadığı Yüce Kur’an-ı Kerim’de: “Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız sakın ayrılığa düşmeyiniz, Allah'ın size bağışladığı nimeti hatırlayınız.” (Âl-i İmran, 103) Emr-i ilahisine o kadar yabancı kalmış ki gözlerine gaflet perdelerini çekmiş. Acı bir gerçektir.. Ama gerçekler acıtır.. Hâlâ kaybedilmiş bir savaşın çığırtkanlığını yapmak ne derece sağlıklı bir düşüncedir...
Evet acı gelen bir mağlubiyet! Biz müslümanlar olarak bu mağlubiyeti yıllar önce yaşadık ve hâlâ yaşıyoruz. Müslümanlar olarak Allah’ın davasını kendi heveslerimiz uğruna sattığımız zaman en baştan kaybedilmiş bir savaşın içindeyiz demektir. Müslümanlar olarak kendi müntesibi olduğumuz fırkanın uğruna Allah’ın davasını harcamışsak o zaman biz en baştan kaybedilmiş bir savaşın içindeyiz demektir..
Evet acı bir gerçektir. Gerçeklere sırtımızı döndüğümüz zaman daha da acıtır. Kendilerini müslümanların öncüleri olarak öne çıkaran bazı kuklaların asıl yüzlerini görmekten çekindiğimiz zaman kaybetmişizdir. İçinde yaşadığımız şu çağda İslam fedailerini terörist olarak adlandırmakta olan kuklalar hâlâ ne zamana kadar aramızda yaşama cüretini gösterecekler. Hâlâ ne zamana kadar fesad elçileri gözlerimizin içine baka baka aramızda fesadı yaymaya devam edecek. Müslümanların, bu anti İslamcı kuklalara - etiketin altında bulunan - gerçek isimlerini vermeyi hâlâ günah saymaları aldanmanın ve gafletin üzerimizdeki etkisinin ne derece olduğunu ortaya koymaktadır.
Aldatıcı etiketlerin altındaki aleni şirk ve küfrü ortaya çıkarmakta sakınca görmek müslümanların uykularının onlara çok tatlı geldiğini göstermektedir. İşte uyuyan kitlenin bu fesad yönetimlerden razı olmasının göstergesi o insan şeklindeki kuklalara gerçek sıfatlarını vermeyi günah saymaktadırlar demektir. Eğer acılar bizi üzecekse bırakın da en baştan acıyı tâ derinden yaşayalım ki sonra bunun pişmanlığını yaşamayalım..
Biz müslümanlar olarak kaybedilmiş bir savaşın içindeyiz, kabullenmeliyiz ama bunu böyle devam etmesi yolunda kabullenme değil bilakis tarihe imza atacak bir kıyamı başlatarak tekrar bir muhasebe devrini açmalıyız. Acı bir gerçektir.. Ama gerçekler acıtır.. Hâlâ kaybedilmiş bir savaşın çığırtkanlığını yapmak ne derece sağlıklı bir düşüncedir...
Geç gelen bir savaşı seyre dalmışız. Oysa ki bu savaşın ulakları asırlar önce bize gerçekleri göz önüne sererken biz geç kalınmışlığımızla beraber kendimizi uykunun en tatlı yerinde varsayıp gözlerimizi açamıyoruz gerçekler âlemine.. İslam âleminin tam göbeğine kurulmuş bir fesad ve fitne devletini belki kabullenmedik ama kurulmasını seyrettik hiçbir şey yapamayarak. Acizliğimiz hep kendini böyle anlarda kendini açığa çıkarmakta.
Hep zayıflık abidesi olduk Selefimizin cesaret abidesi olduğu anlarda. Küfür Bayrağını taşıyan ve işbirlikçilerinin İslam âlemine yönelik ihanet, saldırıları ve savaş ilanına karşı Selef-i Salihinimizin gösterdiği cesaret ve kahramanlıklarını biz yitirdik ve bu yitiğimizi geri alamadık. Her yanımız yitiklerimizle kuşatılmış. İlk önce Dinimizi yitirdik, sonra bununla beraber şerefimizi de yitirdik. İşte acı olan bir gerçek şerefini yitirrniş Müslümanlar Topluluğu! Evet, hem de çok acı bir gerçek. Çünkü çok iyi biliyoruz bir Müslümanın şerefi Dinidir, Kitabı Kur’an-ı Kerim’dir yani İslam’dır. Ama işte Müslümanlar Topluluğu ve İslam.
Her biri bir Vadide. Kur’an bir vadide, müslümanlar başka bir vadide. Arada uçurumlar var. Arada çok büyük bir yabancılaşma var. İslam âleminin yeni nesli İslam’dan bîhaber yetişmekte. Kendi evladına Kur’an ayetlerini öğretmek yerine ciğeri beş kuruş etmeyecek haysiyetsizlerin sözlerini ezberletmekte. Oysa ki Asr-ı Saadet’te bütün çocuklar İslam için Allah Rasûlü için canını vermekten geri durmaz, daha 11-12 yaşlarında küçük bir sahabi (Allah Azze ve Celle hepsinden razı olsun) cihaddan, savaştan geri kalacak korkusuyla ayak parmaklarının ucunda durma çabası gösterirken bütün kalbiyle İslam için canını verme arzusuyla yanıp tutuşmaktaydı.
İşte geçmiş İslam Topluluğu ve şuanki adı İslam Topluluğu.. Arada büyük bir fark var. Müslümanlar bir ötekileşme sezonu içine girdi ve bu böyle devam ediyor. Acıtan büyük bir yaramız var ama gerçekler de gözlerimizin önünde duruyor.. Acı bir gerçektir.. Ama gerçekler acıtır.. Hâlâ kaybedilmiş bir savaşın çığırtkanlığını yapmak ne derece sağlıklı bir düşüncedir...
"Bu din, halka halka kopacaktır, ilk kopacak halka hakimiyet, en son kopacak halka da namazdır." (Ahmed b. Hanbel - Müsned 4/232) İslam Âlemi büyük bir kopmanın arefesinde diyemeyeceğim çünkü bu kopma uzun zaman önce gerçekleşmiştir. İslam Âleminde görülen bu kopukluğun tek ve yegâne sebebi Müslümanların ötekileşmesidir.
Akşam müslüman uyuyanlar sabah kâfir olarak gözlerini açıyor, sabah müslüman olarak gözünü açan akşam kâfir olarak gözlerini dünyaya kapatıyor. Her an bir fırtınanın eşiğindeyiz ama farkındalığımız yoktur. Her an bir badireyle karşı karşıyayız ama bize çok tatlı gelen bir namzetimiz var o da gafletimiz ve cehaletimiz. Ne de güzel yanyana duruyor gaflet ve cehalet.. Çok şirin bir portre. Acı gerçekleri örten bir tablodayız. İslam için söz konusu tek tehlike biz müslümanların küfür hareketinden daha pasif ve ataletli olmasıdır. Küfür milleti hergün yeni bir fesadın ve fitnenin peşinde biz müslümanlar ise hergün yeni bir eğlence ve zevkü sefanın peşindeyiz. Biz müslümanların böyle duyarsız ve vurdum duymaz olmasını isteyen İslamî yaftalar oldukça müslümanlar uyanmayacaktır.
Oysa ki, bunu böyle yapan yine biz müslümanlarız. İslamî, siyasal, ekonomik, ve fikrî alanlarda cehaletimizle övünç duyuyoruz. İslam düşmanları ajanlarının kalemiyle beynelmilel yayın araçlarıyla, kısaca tüm güç, hile ve uzmanlıklarıyla İslam’ı müslüman nesline kötü göstermeye çalıştı ve bunu da başardılar. Çünkü Müslüman ailelerinin çocukları hıristiyan, yahudi veya ne olduğu bilinmeyen guruplarla oturup kalkmakta. Ve dolayısıyla da onların ahlakıyla ahlaklanmaktadırlar.
Eğer biz İslam’a sahip çıkmazsak, bu yüce Din’in sahibi Yüce Rabb’imiz biz müslümanlara hiç sahip çıkmaz.. Bizi yok eder ve bizden daha hayırlı bir topluluk getirir, bu öyle bir topluluk ki Allah Azze ve Celle’yi seviyor ve Allah Azze ve Celle’nin de kendilerini sevdiği bir topluluk..
Konuya ayet ve hadis mealleriyle son veriyorum: “Ve Peygamber dedi ki: “Rabb’im gerçekten benim kavmim, bu Kur'an'ı terkedilmiş (bir kitap) olarak bıraktılar.” (Furkan, 30)
“İnsanlara bir zaman gelecektir ki Kur’an-ı Kerim'in yalnız resmi, İslam'ın yalnız ismi kalacaktır. Onlar İslam'dan en uzak insanlar oldukları halde İslamî isimlerle isimlenecekler, mescidleri görünüşte mamur olduğu halde hidayet yönünden harap olacaktır.”(Hakim, Deylemi)
“İnsanlara bir zaman gelir ki Kur’an-ı Kerim bir vadide, insanlar başka bir vadide olurlar.” (Hakim, Tirmizi)
Ebu Seleme