Gel!Gökteki Yıldızlarlardan Bir Dua Getir...
Onlar gökteki yıldızlar
Onlar en hayırlı, en aziz ümmet
Yıldızlar, lâkin yıldızlar kadar uzak değiller
Elimizi uzatsak tutacağız
Yıldızlar, lâkin sönücü değiller
Daima ışıklarında aydınlanacağız
Onlar hayatı Kur'an'la şekillenenlerdir
Onlar sorarlar da, ayet iner cevaben
Onlar üzülür, incinirler de ayet iner, gözyaşları silinir
Onlar Rasul'ün arkadaşları, ehl -i beytidir
Onlar Rasul'ü dünya gözüyle görenlerdir
Rasul'ün gözyaşlarını silenlerdir...
Gelin sizde onların güllerini-dualarını getirin buraya...Bizlerde nasiplenelim..
*****
İbn Ömer sabahladığında şu duayı okuyordu: Ey Allah’ım! Beni, sabahlarda taksim ettiğin her hayırda nasibi en büyük olan kullarından eyle. Bana hidayet bulacağım bir nur ihsan et. Dağıttığın rahmeti bana nasib eyle. Bahşettiğin rızkı bana nasib eyle. Gidereceğin zarardan, kaldıracağın beladan ve önlediğin fitneden en fazla korunan kimselerden eyle.
Cevap: Gel!Gökteki Yıldızlarlardan Bir Dua Getir...
emeğine sağlık kardeşi ALLAH razı olsun
Cevap: Gel!Gökteki Yıldızlarlardan Bir Dua Getir...
http://byfiles.storage.live.com/y1pR...toQ3OhdYLLOeNg
Zeyd b. Sabit ve Sa’d b. Ubade’nin Duaları
- Zeyd b. Sabit yatağa girdiğinde ‘Ey Allah’ım! Senden ailem ile kölelerimi besleyebilecek kadar zenginlik istiyorum. Herhangi bir akrabamın akrabalık hakkını eda edemediğim için bana beddua etmesinden sana sığınıyorum” derdi.[230]
- Sa’d b. Ubade söyle dua ederdi: Ey Allah’ım! Sana hamdetmeyi bana nasip et ve bana şeref ihsan et. Şeref ancak çalışmakla olur. Çalışmak da mal ile olur. Ey Allah’ım! Az mal beni islah etmez ve az mal ile gereği gibi çalışamam.[231]
Allah razı olsun dualarla buluşalım.
Cevap: Gel!Gökteki Yıldızlarlardan Bir Dua Getir...
- Muaz b. Cebel geceleyin teheccüd namazına kalktığında “Ey Rabbim! Gözler uyudu, yıldızlar battı. Sen dirisin ve bütün kainatı idare edensin. Ey Allah’ım! Cenneti arayışım ağır, ateşten kaçışım zayıftır. Ey Allah’ım! Katından bana bir vaâdda bulun ki, kıyamet günü va’dine dayanayım. Kesinlikle sen va’dine muhalefet etmezsin” diye dua ederdi.
Cevap: Gel!Gökteki Yıldızlarlardan Bir Dua Getir...
Ey Mevlam (Hz. Ali'nin Duası)
Allah’ım! Sadece tertemiz bir kalple Allah’ın huzuruna çıkan hariç mal ve evlatların -insana- hiçbir yararı olmadığı günde senden aman diliyorum. Zalimin -hasretle- ellerini ısıracağı ve “keşke ben Resulullah’a -itaat- yolunu tutsaydım” diyeceği günde senden aman diliyorum. Günahkârların yüzlerinden tanınacağı, saçları ve ayaklarından tutulacağı günde senden aman diliyorum.
Babanın oğul yerine ve evladın da baba yerine cezalandırılmayacağı günde senden aman diliyorum. Ve doğrusu Allah’ın vaadi haktır. Zalimlere mazeretlerinin bir fayda sağlamayacağı, onların Allah’ın rahmetinden uzak ve kötü bir menzilde olacağı günde senden aman diliyorum.
Hiç kimsenin kimse üzerinde güç sahibi olamayacağı ve yetkinin yalnız Allah’a has olacağı günde senden aman diliyorum. İnsanın kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve evlatlarından kaçacağı ve herkesi meşgul edecek bir işle uğraşacağı günde senden aman diliyorum.
“Suçlu o günün azabından -kurtulmak için- eşini ve kardeşini, kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini vermek ister. Hayır -hiçbir zaman bu imkanı bulamayacak-! O -cehennem ateşi-, alevlenen bir ateştir. Deriler kavurur, soyar.” Bu günde senden aman diliyorum.
Mevlam, ey mevlam! Sen mevlasın ben ise bir kulum; kula mevladan başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen -varlığımın- sahibisin, ben ise sahip olunan; sahip olunana sahip olandan başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen azizsin, ben ise zelil; zelile azizsen başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen yaratansın, ben ise yaratılan; yaratılana yaratandan başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen yücesin, ben ise hakir, hakire yüce olandan başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen güçlüsün, ben ise zayıf; zayıfa güçlüden başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen zenginsin, ben ise yoksul; yoksula zenginden başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen bağışta bulunansın, ben ise sail; saile bağıştan bulunandan başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen dirisin, ben ise ölü; ölüye diriden başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen bâkisin, ben ise fâni; faniye bakiden başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen ebedisin, ben ise geçici; geçiciye ebediden başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen rızıklandıransın, ben ise rızıklanan; rızıklanana rızıklandırandan başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen cömertsin, ben ise cimri; cimriye cömertten başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen afiyet verensin, ben ise -derde- tutulan, derde tutulana afiyet verenden başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen büyüksün, ben ise küçük; küçüğe büyükten başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen hidayet edensin, ben ise sapan; sapana hidayet edenden başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen rahmansın, ben ise merhamet edilecek olan; merhamet edilecek olana rahmandan başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen güç sahibisin, ben ise imtihan edilen; imtihan edilene güç sahibinden başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen kılavuzsun, ben ise yolunu şaşırmış; yolunu şaşırmışa kılavuzdan başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen bağışlayansın, ben ise günahkâr; günahkâra bağışlayandan başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen galipsin, ben ise mağlup; mağlubu galipten başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen eğitensin, ben ise eğitilen; eğitilene eğitenden başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Sen yücesin, ben ise alçak ve düşük; düşük birisine yüce olandan başka kim merhamet eder?
Mevlam, ey mevlam! Rahmetinin hakkı için bana merhamet eyle. Bağışının, lütfünün ve fazlının saygınlığı için benden razı ol.
Ey bağış, ihsan, fazl ve nimet sahibi! Rahmetinin hakkı için -duamı kabul buyur-, ey merhametlilerin en merhametlisi!
ALINTIDIR