Tahliller ve Diğer Rivayetler
138 ve 149 nolu Ebu Hüreyre ve Ibn Abbas hadisleri sahih ka*bul edilmiştir. İbn Abbas hadisini Ebû Davud, .îbn Mace, Beyhaki tahric etmişler ve Hakim de tahric edip "Şeyhayn'in şartına göre sa*hihtir" demiştir.
Birinci hadiste "Artık siz de haccedin" enirinin tekrarı gerek*tirmediği anlaşılıyor. Zira adamın "Her sene mi Ya Reşulellah!?" so*rusu ve ona verilen cevap bu manayı ortaya çıkarıyor.
Böylece gerek 138, gerekse 139 nolu hadisler haccm Ömürde bir defa farz olduğuna delalet etmekte ve her türlü tereddüdü ortadan kaldırmaktadır. Nitekim müctehid imamların hepsi bu rivayetlerle ihticac ve istidlal etmişlerdir.
Ayrıca bu bapta İbn Mace'nin Enes (r.a.) den rivayet ettiği şu hadis de bulunuyor: "Size hac farz kılındı." Bunun üzerine: "Ya Resulüllah! Her sene mi?" diye sorulunca, "Eğer evet demiş ol*sam size vacip olurdu. Vacip olunca da onu yerine getiremez*diniz ve getiremeyince de azaba uğrardınız" diye cevap verdi.
Hafız İbn Hacer bu rivayetin ricalinin sikat olduğunu belirt*miştir.
Bu mealde bir diğer hadisi Tirmizî ve Hakim Hz. Ali (r.a.) den rivayet etmişlerse de senedi münkati'dir.
140 nolu Ebu Rüzeyn hadisi sahihtir. Evladın kendi babasının yerine hac ve umre yapmasının cevazına delalet etmektedir. Bu had*ise dayanıp istidlal edenler, ayrıca umre'nin de vacip olduğuna kail olmuşlardır ki, İmam Şafiî onlardan biridir. Nitekim imam Ahmed de bu hadisle ilgili şöyle demiştir: "Umrenin vacip olduğuna dair bu had*isten daha güzel ve daha sahih başka bir rivayet bilmiyorum." . Nitekim îshak, Sevrî, Müzeni ve en-Nâsır da aynı görüştedirler.
Umre'nin vacip, olmadığım, sadece sünnet olarak belirlendiğini söyleyenler ise, daha çok Tirmizî'nin tahric ettiği, Ahmed, Beyhaki ve Ibn Ebi Şeybe'nin sahihlediği şu hadisle istidlal etmişlerdir: "Bedevilerden biri Hz. Peygamber'e (s,a.v.) gelerek dedi ki: 'Ya Reşulellah! Umre konusunda bana bilgi ver, o vacip midir?" Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ona şu cevabı verdi: "Hayır, vacip değildir; ama umre yaparsan senin için hayırlı olur." Diğer bir rivayette ise son cümle şu lafızla belirlenmiştir: "Senin için daha uygun olur."
Ancak "Umre vaciptir" diyenler, bu hadisin isnadında Haccac1 b. Ertat'm bulunduğunu ve bu zatın zayıf olduğunu ileri sürerek onuijila istidlalin salih olmadığına dikkat çekmişlerdir,
Zehebi, Haccac hakkındaki ilim adamlarının tesbit ve! görüşlerini sıralamış ve lehte, aleyhte olanları zikrederek geniş bilgi! vermiştir. İbn Main onun için "Kaviy değildir. Saduktur, ama tedlis yapar" demiştir.
Bu bapta, daha önce de naklettiğimiz bir diğer hadisi Dare-kutnî, îbn Hazm ve Beyhakî, Ebu Hüreyre'den (r.a.) şu lafızla rivayet] etmişlerdir: "Hac cihaddır; umre ise tetavvu (nafile) dir."
Ne var ki Hafız İbn Hacer bu hadisin zayıf olduğunu belirt*miştir.
Umre'nin vacip olduğuna kail olanların bir diğer delili, Dare-kutnî'nin Zeyd b. Sabit (r.a.) den naklettiği şu hadistir: "Hac ve umre ikisi de farzdır. Hangisine başlarsan sana bir zarar ver*mez (bir sakıncası yoktur)."
Sünettir diyenlerin bu hadise karşı itirazları, isnadında İsmail 3. Müslim el-Mekkî'nin bulunmasıdır. Zira bu zat zayıflar arasında anılmıştır.. Nitekim Ebû Zür'a onun zayıf olduğunu; Ahmed b. Han-oel münkerü'l-hadis sayıldığını belirtmiş; Nesâî onun metruk olduğuna dikkat çekmiştir.
Aynı hadisi Beyhakî Zeyd'den mevkufen rivayet etmiş ve Hafız îbn Hacer onun isnadının sahih olduğunu, Hakim'in de sahihlediğini belirtmiştir.
Bu konuda birkaç rivayet daha bulunuyorsa da en sahih tesbit ve rivayete göre, umre sünettir, vacip değildir. Zira Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz 'İslam beş (temel esas) üzerine kurulmuştur.." buyu*rurken onlardan birinin hac olduğunu beyan etmiş, umreden söz etmemiştir.
141 nolu Hz. Ebû Hüreyre hadisi sahihtir. Bu, haccın islâm'daki yerini ve önemini belirten belgelerden biridir. İlim adamlarından bir kısmı bu hadise dayanarak umrenin vacip olmadığını ve aynı zamanda nafile haccın nafile sadakadan üstün olduğunu istidlal tmişlerdir.
142 nolu Hz. Aişe hadisinin isnadı sahihtir. Aynı zamanda cihadın kadınlara farz olmadığına delalet etmekte ve umre'nin vacip olduğu anlaşılmaktadır.
143 nolu Ömer hadisinin isnadı sahihtir. Aynı zamanda mre'nin vücubuna delalet etmektedir. Ancak umre'nin hacden sonra anılmasının onun vücubuna delalet etmiyeceğini belirtenler de ı olmuştur.
144 nolu Ebû Hüreyre hadisi sahihtir. Umreden umreye, ikisi
arasında işlenen küçük günahlara keffarettir. İlim adamlarının çoğu büyük günahlara teşmil edilmeyeceğini belirtmişlerdir.
Çıkarılan Hükümler
1- Hac farzdır. Farziyeti kitap, sünnet ve icma ile sabittir;
2- Hac ömürde bir defaya mahsus olmak üzere şartlar elverdiği takdirde zengin kimselere farzdır.
3- Din hep kolaylık getirmiş ve onu tavsiye etmiştir. Haccın ömürde bir defaya mahsus olmak üzere zenginlere farz kılınması bu*nun delillerinden biridir.
4- Hac ve umre yapmaktan aciz olan baba ve ananın yerine ev*ladının hac ve umre yapması caizdir.
5- Umre, müctehidlerin bazısına göre vacip, bazısına göre sünnettir. Vaciptir diyenlere göre, o da ömürde bir defaya mahsus ol*mak üzere vacip kılınmıştır. Fazlası nafile olarak kalır.
6- Hac kadınlara da farzdır, Cihad ise, kadınlara farz değildir.
7- îman ve cihad hacden üstündür. Aynı zamanda helal ka*zançla yapılan haccın İslâm'daki yeri çok Önemlidir.
8- Umre daha çok küçük günahların bağışlanmasına, hac ise küçük-büyük günahların bağışlanmasına vesiledir. Ancak kul ve mil*let hakkı bu günahların dışında kalır. Onlar ödenmedikçe, hak sahibi razı edilmedikçe hiçbir amel onların affına vesile kılınmamıştır.
9- Şartların uygun, halis niyetle, helal kazançla yapılan haccm mükâfatı münhasiren cennettir. Bu durumda kişinin üzerinde kul hakkı varsa, ölmeden önce onları sahiplerine iade etmelidir.