Muhrimin İhrama Girerken Koku Sürünmesi Babı
31- (1189) Bize Muhammed b. Abbâd rivayet etti. (Dedi ki) : Bize SÜfyân, Zührî'den, o da Urve'den, o da, Âişe (RadiyalUıhû anha) 'dan nak*len haber verdi. Şöyle demiş:
«Ben, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve SeUem)*i ihrama gireceği vakit ihramı için, beyti tavaf etmezden önce dahi mili için kokulamışımdır.»
32- (...) Bize Abdullah b. Meslemete'bni Ka'neb rivayet etti. (De*di ki) : Bize Eflâh b. Humeyd, Kaasim b. Muhammed'den, o da Peygam*ber (Sallallahü Aleyhi ve Seilem)'in zevcesi Âişe (Radiyallahû anha)û&n naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş: «Ben, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Settem)V ihrama girerken ihramı için hille çıkarken beyii tavaf etmez*den önce dahi hilli için ellerimle kokulamışımdır.»
33- (...) Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Malik'e, Abdurrahman b. Kaasim'den dinlediğim, onun da babasından, onun da Âişe (Radiyallahû anha) 'dan naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum: Âişe (Radiyallahü anha) :
«Ben, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i ihrama girmezden önce ihramı için, beyti tavaf etmezden önce dahi hılli için kokulardım.» demiş.
34- Bize îbni Nümeyr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ubeydullah b. Ömer rivayet etti. (Dedi ki) : Ben, Kaasim'i Âişe (Radiyallahû anha)''dan naklen rivayet ederken dinledim. Âişe:
«Ben, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'i hem hılli için hem ih*ramı için kokuladim.» demiş.
35- (...) Bana Muhammed b. Hatim ile Abd b. Humeyd rivayet ettiler. Abd: (Bize haber verdi) tâbirini kullandı. İbni Hatim ise: Bize Muhammed b. Bekir rivayet etti, dedi. (Muhamnted demiş ki) : Bize İbni CÜreyc haber verdi. (Dedi ki) : Bana Ömer b. Abdillah b. Urve ha*ber verdi. O da Urve ile Kaasim'i Aişe (Radiyallahû anha)'dstn naklen ha*ber verirlerken dinlemiş. Aişe (RadfyaUahÛ anha):
«Ben, RestilWlah (SaîlaltahüAleyhiveSellem)'i Haccetti'.edada gerek hılli gerek ihrama için Zerîre denilen koku ile kendi elimle kokuladım.» demiş.
36- (...) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb hep bir*den ibni Uyeyne'den rivayet ettiler. Züheyr (Dedi ki) : Bixe Süfyan ri*vayet etti. (Dedi ki) : Bize Osman b. Urve , babasından naklen riva*yet etti. Demiş ki: Aişe (Radiyallahûartha)'ya:
— «Resûlİİ\hxh(SaUallahü Aleyhi ve Sellem) 'i ihrama gireceği zaman ne ile kokuladın?» diye sordum. Aişe:
— «Kokunun «n güzeJtyle» cevabini: verdi
37- (...) Bize, bu hadisi Ebû Ktireyb dahi rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Usâme Hişâm'dan, o da Osman b. Urve'den naklen rivayet etti.
(Demiş ki) : Ben, Urve'yİ Aişe (Radtyallahû anha)'dmn naklen rivây«t eder*ken dinledim. Aişe şöyle demi;:
«Ben, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i ihrama girmezden evvel bulabildiğim en güzel koku ile kokulardım, sonra ihrama girerdi.»
38- (...) Bize Muhammed b. Râfi' rivayet etti. (Dedi ki) : Bize tbni. Ebî Füdeyk rivayet-etti. (Dedi ki) : Bize Dahhak, EbuV-Ricâl'dan, o im annesinden, o da Aişe (RadtyaUahûanha)'Afm naklen haber verdi. Aişe jÖyle demİs: .
«Ben, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i ihrama gireceği vakit ihramı için, tavâf-ı ifaza yi yapmazdan önce dahi hdli için bulabildiğim en güzel kokuyla kokulardım.
Bu hadisi Buhâri «Hacc» bahsinde tahric etmiştir.
Hadîs-i Şerîf Hz. Aişe (Radryaltahû artha) 'dan muhtelif tariklerle rivayet olunmuştur. Tahavî onü on sekiz tarikden rivayet etmiştir. Ebû Ömer îbni Abdilberr (368-463) :
«Aişe hadîsi sahîh ve sabittir, ulemâ onun sıhhat ve sübûtu hu*susunda ihtilâf etmemişlerdir.» diyor.
«Hurm» yahut «Hirm» hacc için ihrama girmektir. Yukarıda da işaret ettiğimiz yecihle hacca niyet eden bir kimse kadınla cima', dikişli elbise, kara avcılığı, koku sürünme, tırnak kesme ve şâire gibi şeyleri kendisine memnu*. olduğunu iltizâm ettiğinden niyete «İhram» denil*miştir.
thrâmm mânası: Harama girmektir.
«Hıll» ihramdan çıkmaktır. Hacc fiilleri sona erince, hacc esnasında memnu olan şeyler hacılara tekrar mubah kılınmıştır, zira mani' za'il olunca memnu' avdet eder. îşte ibâdet sebebiyle memnu* olan şeylerin hacılara tekrar mubah kılınmasına «Hıll» yani helâle çıkmak ta'bir olun*muştur. .
Beyti tavafdan murâd: Tavaf-ı ziyarettir. Buna «Tavâf-ı ifâza» de*nilir. Hadîsin bâzı rivayetlerinde Hz. Aişe 'nin: «Kokulardım» demiş olmasına bakarak yardımcı fiil «Kâne»nîn devam ve tekrar iktiza etme*diğini söyleyenler olmuştur. Çünkü Hz. Aişe'nin ResûltiHah (Sallallahü AleyhiveSellem)'e koku sürmesi bir defaya mahsus olmak üzere veda' haccında vuku' bulmuştur. Nitekim Urve rivayetinde bu cihet tas*rih olunmuştur. Bazıları buna î'tiraz etmiş ve: «İddia edilen şey ihram değil, koku sürmektir. Bir ihram için birkaç defa koku sürünmeye ma*ni* yoktur» demişlerdir. İmam Fahruddin-i Razi (544-606) «Kâne» fi'linin tekrar ve devam iktiza etmediğini söylemiş, buna mukabil îbni Ha-cib tekrar iktizâ ettiğine katiyetle kaail olmuştur.
Ehl-i tahkik ulemadan bâzılarına göre «Kâne» tekrar iktizâ eder, lâkin bazan tekrar îcab etmediğine karine bulunur. Aynî de bu kavli tercih etmiştir.
Bâzıları Hz. Âişe'nin yalnız bu rivayette: «kokulardım» dedi*ğini, sair rivayetlerde «kokuladım» ta'birini kullandığım iddia etmişse de bu iddia doğru değildir, çünkü hadîsin birçok rivayetlerinde «Koku*lardım», «Kokulardım» ta'birleri kullanılmıştır. Nitekim babımız riva*yetlerinin birkaçı da bu şekildedir.
Bu Hadisden Çıkarılan Hükümler:
1) İhrama girmezden evvel güzel kokular sürünmek müstehabdır. Kokunun ihram halinde devamı zarar etmez. Bu hususta az sonra taf*silat verilecektir.
İmam Mâ1ik'in bir kavline göre ihrama girerken koku sü*rünmek haramdır. İkinci kavline göre fidye vermek îcab eder.
Mâ1ikiyye ulemâsı bu husûsda muhtelif delillerle istidlal et*mişlerdir. Şöyle ki:
a) Resullüllah(SatlaUatıü Aleyhi ve Sellem)'in koku süründükten sonra yıkandığını bildiren hadîsler vardır.
b) İhrama girerken koku sürünmek Peygamber (Sallallahü Aleyhi veSeüem) 'e mahsustur.
c) Medîneliler ihrama girerken koku sürünmezlerdi. Fakat sair mezhepler uleması bu delillerin her birine mukaabil delil göstererek i'tirazda bulunmuşlardır.
2) îhrâm halinde haram kılınan koku sürünmek ve şâire, Ömrei Akabe 'de taşları atmakla helâl olur.
39- (1190) Bize Yahya b. Yahya ile Saîd b. Mansûr, Ebur-Rabî, Ha*lef b. Hişâm ve Kuteybetü'bnü Saîd rivayet ettiler. Yahya «bize haber verdi» tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize Hammâd b. Zeyd, Man sûr'dan, o da İbrahim'den, o da Esved'den, o da Âişe (Radiyallahu anha) Man nak*len rivayet etti, dediler. Âişe (Radiyaîîahü anha) şöyle demiş :
«Resul üllah (Sallallahü Aleyhi ve Seilem) ihrâmlı iken başının saç ayırı*mındaki kokunun, pırıl pırıl yandığını hâlâ görür gibiyim.»
Halef «ihrâmlı iken» demedi. Lâkin «Onun ihramının kokusu bu idi,» dedi.
40- (...) Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ve Ebû Küreyb rivayet ettiler. Yahya «ahberana» ta'birim kullandı. Ötekiler: Bize Ebû Muâviye, A'meş'den, o da İbrahim'den, o da Esved'den, o da Âişe (Radiyallahu anha) *dan naklen rivayet et*i, dediler. Âişe ;
«Ben Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seilem) tehlil getirirken saç ayrın*tılarındaki kokunun pırıltısını hâlâ görür gibiyim,» demiş.
41- (...) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Zttheyr b. Harb ve Ebû Saîd-i Eşecc rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Veki' rivayet etti. (Dedi ki): Bİie A'm«ş, Ebu'd-Duha'dan, o da Mesruk'dan, o tfa Aişe (Radiyallahû ariha) 'dan naklen rivayet eyledi. Aişe:
«Ben Resûlüllah (Salîallahü Aleyhi veSeîlem) tel biye getirirken saç ay*rıntılarındaki kokunun pırıltısını halâ görür gibiyim.» demiş.
(...) Bize Ahmed b. Yunus rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Zübeyr ri*vayet etti. (Dedi ki) : Bize A'meş, İbrahim'den, o da Esved'den, o da Müslim'den, o da Mesruk'dan, o da Âişe (Radiyallahû anha) 'dan naklen ri*vayet etti. Aişe:
«Görür gibiyim...» diyerek konuşmuş. Râvi, Veki' hadîsi gibi ri*vayette bulunmuştur.
42- (...) Bize Muhammed b. El-Müsennâ Ue İbni Beşşâr rivayet ettütr, (Dediler ki) : Kse Muh«wmed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Hakem'den rivayet etti. (Demiş ki) : Ben İbrahim'i, Esved'*den, o da Aişe (Radiyallahû anha)'dan naklen rivayet ederken dinledim. Alp:
Resulâllah (SalUûlahü Aleyhi ve Sellem) ihramlı ikin, ve ayrım kokunun |NrtilMiw hatâ fÖrür gibiyim» demiş,.
43- (...) Bize İbni Nümeyr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam ri*vayet etti. (Dedi ki) : Bize Mâlik b. Miğvel, Abdurrahman b. Esved'den, o 4a babasından, o da Âişe(Radiyallahû anha)'âtm naklen rivayet eyledi. Aişe:
«Hakîkaten Resûliillah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ihrâmlı iken, saç ayrıntılarındaki kokunun parıltısını görürdüm,» demiş.
44- (...) Bana Mu ha mm od b. Hatim rivayet etti. (Dedi ki) : Bana İshâk b. Man sûr yani es-Selûli rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İbrahim b. Yusuf —ki İbni İshâk b. Ebî tshâk es-Sebii'dir— babasından, o da Ebû tshak'dan naklen rivayet etti. O da tbni Esved'i, babasından, o da Âişe (Radfyallahû anha) 'dan naklen rivayet ederken dinlemiş. Âişe şöyle de*miş :
«Besûlüllah (Sallalİahü Aleyhi ve Sellem) ihrama girmek istediği vakit bulabildiği en güzel kokuyu sürünür; sonra yağın pırıltısını başında ve sakalında görürdüm.»
45- (...) Bize Kuteybetü'bnü Said rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdulvâhid, Hasen b. Ubeydillah'dan rivayet etti. (Demiş ki) : Bize İb*rahim, Esved'den naklen rivayet eyledi. (Demiş ki) : Âişe (Radtyaüahû anha):
R«ûlüllah (Sallalİahü Aleyhi ve Sellem) ihramlı iken, onun saç ayrımın*daki misk pırıltısını hâlâ görür gibiyim.» dedi.
(...) Bize bu hadîsi İshak b. İbrahim de rivayet eti. (Dedi ki) : Bize Dahhâk b. Mahled Ebû Âsim haber verdi. (Dedi ki) : Bize Süfyân, Ha*sen b. Ubeydillah'dan bu isnâdla bu hadîsin mislini rivayet eyledi.
Bu hadîsi Buhâri «Kitâbu'l-Gusl»ün bir-iki yerinde ve «Kitâbu'1-Hacc-da, Ebû Davûd, Tirmizî ve Ne.sai «Ki-tâbu'1-Hacc-da muhtelif râvilerden tahriç etmişlerdir.
Hadîs-i Şerîf yukarki hadîsin başka bir rivayetidir. Bir rivayeti de bundan sonra gelecektir.
Hz. Âişe'nin «Kokunun parıltısını hâlâ görür gibiyim.» sözü vak*anın kuvvetle tahakkuk ettiğine delildir. Onu tamamiyle hatırladığını anlatmak için «Hâlâ görür gibiyim.» demiştir..
Vebis: Parlaklık, demektir. Maksat kokunun cirmi değil, eseridir.
Bu Rivayetten Çıkarılan Hükümler:
1) İmam A'zam ile îmam Ebû Yusuf ve İmam Züler'e göre ihrama girmezden önce misk v.s. ile kokulanmakta beis yoktur. .
Kokunun, ihrama girdikten sonra devam etmesi dahi hiç bir şey îcab etmez. îmam Şafiî ile diğer Şafiîyye ulemâsının ve îtnam Ahmed b. Han.bel 'in, Sevrî ile Evzaî 'nin kavilleri de budur.
Bu kavil, Ashâb-ı Kiram'dan Âişe (Radiyallahû anha) başta olmak üzere Sa'd b. Ebi Vak kaas , İbni A b -bâs, Abdullah b. Zübeyir, îbni Ca'fer ve Ebû Saîd-i Hudrî (Radiyallahû anh) hazerâtı ile Hicaz ve Irak‘da yaşayan birçok Tabiin 'den rivayet olunmuştur,
«El-MÜhezzeb» şerhinde ihrama girerken koku sürünmeyi Muâviye ve ÜmmüHabîbe (Radiyallahû anh) ile tbni Müıı-zir, İshak ve Ebû Sevri 'nin dahi müstehab addettikleri bildirilmektedir.
İbni Hazm, onun Berâ' b. Âzib, Enes b. Ma*lik, Ebû Zerr, Hüseyin b. Ali (Radiyallahû anh) haze-ratıile İbni'l-Hanefiyye, Esved, Kaasim, Sa*lim, Hişâm b. Urve Hâricetü'bnü Zeyd ve İb*ni Cüreyc'den de rivayet olunduğunu söylemiştir.
Atâ\ Zührî.Saîd b. Cübeyr, îbni Şîrîn, Hasan-ı Basrî ve diğer birtakım ulemâya göre ihramdan Önce kokusu devam edecek şeyler sürünmek caiz değildir.
İhrama giren kimsenin Kâbe'yi tavaf edinceye kadar koku sü*rünmesi haramdır. Hanefîiler'den îmam Muhammed b. Hasen'in mezhebi de budur.
Tahavî dahi bu kavli ihtiyar etmiştir.
Mezkûr kavil Hz. Ömer, Osman, îbni Ömer ve Osman b. Âs (Radiyallahü anh) hazeratmdan rivayet olunmuştur.
Tartaşi'ye göre misk, safran ve kafur gibi kadınlara mahsus olan kokuyu sürünmek mekruhtur. Bundan dolayı fidye lâzım gelir.
Kokulu bir şey yerse ateşte pişmiş olmak şartıyla bir şey lâzım gel*mez. Pişmemişse caiz olup olmayacağı hususunda iki kavil vardır.
Kadınlara mahsus olmayan fesleğen, yasemin ve gül gibi kokular mekruh değildir. Bunlar için asla fidye lâzım gelmez.
«El-Mühezzeb» şerhinde fesleğen, nilüfer ve nergiz gibi çiçekleri koklamanın caiz olup olmayacağı hususunda iki kavil olduğu bildiriliyor.
Birinci kavle göre: Bu çiçekleri koklamak caizdir. Çünkü Hz. Os*man'a ihrâmlı bir kimsenin bahçeye girip giremiyeceği sorulmuş, Os*man (Radiyallahü anh) :
«Evet girer, çiçekleri de koklar.» cevâbım vermiştir.
İkinci kavle göre: Çiçek koklamak caiz değildir. Zîra gül ve safran gibi çiçekler kokuları için koklamr. Esah olan kavil bunları koklamanın haram olması ve fidye lâzım gelmesidir.
îbni Ömer, Cabir (Radiyallahü anh), Sevri, Ma*lik, Ebû Hanîfe ve Ebû Sevr 'in kavilleri de budur. Yalnız Ebû Hanîfe ile Mâlik'e göre koklamak haram ise de fidye lâzım değildir.
İbni Münzir'in beyânına göre fidye lâzım gelip gelmiyeceği hususunda Ata ile îmam Ahmed'in kavilleri muhteliftir.
Ashâb-ı Kiram 'dan Hz. Osman ile İbni Abbâs (Radiyallahü anh) , Tabiinden Hasan-ı Basri, Mücahid ve İshak , çiçek koklamanın helâl olduğuna, bundan, dolayı fidye lâzım gelmiyeceğine kaaildirler.
Abderi : «Ekser-i ulemânın kavilleri de budur.» demiştir.
«Et-Tevdih» nâm eserde : «Bize göre kına, koku değildir. Bu husus*ta Ebû Hanîfe muhalefet etmiştir. Malik ile Ahmed'e göre ise kınalanmak, fidyeyi îcab eder.
Hz. Âişe , Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'m kına koku*sundan hoşlanmazdığını, fakat güzel kokuyu severdiğini söylemiştir. Kı*na güzel kokulardan madût olsa onu da severdi.» denilmektedir.
Fakat Ebû Ya'1â'nın «Mttsned»inde Enes (Radiyallahü anh) dan rivayet ettiği bir hadîs bu kavli reddetmektedir. Mezkûr hadîste Rebûi-i Ekrem (Saltallaftü Aleyhi ve SeUem) :
«Kınalanın. Çünkü kınanın kokusu güzeldir. Baş dönmesini teskin eder.» buyurmuştur.
İbni Abbâs, Sa'd b. Ebî Vakkaas, Abdul*lah b. Zübeyr ve Aişe (RadtyaHahâ anha) hazerâtı ile Saîd b. Cübeyir, İbrahim Nehaî ve Hâricetü'bnü Zeyd, Mîila'da şeytanı taşladıktan sonra koku sürünmeye ruhsat vermişlerdir. Küfe ulemâsı ile İmam Şafiî, İmam Ahmed, îshak'veEbû Sevr'in kavilleri de budur.
Salim ile İmam Mâlik'e göre bu mekruhtur. Yalnız Mâlikiler 'den İbni Kaasim fidye icab etme*diğini söylemiştir.
2) Hadîs-i Şerif, ilk defa hiilo, Cemre-i Akabe'de şeytan taşlamakla çıkıldığına delildir.
Nevevî bu cihetin ittifaki olduğunu söylemektedir.
45- (1131) Bana Ahmed b. Meni' ile Yâkub-u Devraki rivayet etti. Dediler ki: Bize Hüseyin rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Mansûr, Ab-durrahman b. Kaasim'den, o da babasından, o da Âişe (Radiyallakû anha) 'dan naklen haber verdi, Âişe:
Ben, Peygamber (Saîîallakü Aleyhi ve Sellem)ıı İhrama girmezden, bir de kurban bayramı günü Kabe'yi tavaf etmezden önce içinde misk bulunan bir kokuyla kokulardım.» demiş.
Bu rivayet, hille Kurban Bayramı günü Kabe 'yi tavaf etmezden önce çıkıldığına delildir.
Yukarda da işaret olunduğu vecihle hille bayram günü Cerare.i Akabe'de taş atmakla çıkılır. İmam Mâlik'e göre taşlan at*tıktan sonra hacılara cima', av ve kokudan mâada her şey helâl olur. Ancak koku sürünmek yine mekruh ise de fidye lâzım gelmez. Ekseri ulemâya göre taşları atmakla av ve koku sürünmek mubah olur. Delil*leri bu rivayettir.
47- (1192) Bize Saîd b. Mansûr ile Ebû Kâmil hep birden Ebû Avane'den rivayet ettiler. Saîd (Dedi ki) : Bize Ebû Avane, İbrahim b. Muhammed b. Münteşir'den, o da babasından naklen rivayet etti. Babası şöyle demiş:
Abdullah b. Ömer (Radiyallahü anhümaj 'ya koku sürünmek, sonra ih*râmlı olarak sabahlayan bir kimsenin hükmünü sordum. Abdullah şu ce*vabı verdi:
«Ben ihrâmlı olarak sabahlayıp, da koku saçmamı sevmem. Katrana bulanmam, benim için bunu yapmamdan daha makbuldür.»
Bunun üzerine Aişe (Radiyallahü anha) 'nin yanına girerek İbni Ömer'in:
— «Ben ihrâmlı olarak sabahlayıp da koku saçmamı sevmem. Kat*rana bulanmam, benim için bunu yapmamdan daha makbuldür.» dediği*ni kendisine haber verdim. Aişe:
— «Resûlüllah (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) 'i ihrama gererken ben ko*ku lam isimdir. Sonra kadınları arasında dolaştı, sonra ihrâmlı olarak sa*bahladı, cevâbını verdi.
48- (...) Bize Yahya b. Habîb El-Hârisi rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hâlid yâni İbni'l-Hâris rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, İbrahim b. Muhammed b. Münteşir'den rivayet etti. (Demiş ki) : Babamı, Âişe (Radiyallahü anha) 'dan naklen rivayet ederken dinledim. Âişe:
«Ben, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Selîem) 'i kokulardım. Sonra ka*dınlarını dolaşır, sonra ihrâmlı olarak sabahlar, üzerinden güzel koku ya*yılırdı, demiş.
49- (...) Bize Ebû Küreyb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Veki*, Mis'ar ile Süfyân'dan, onlar da İbrahim b. Muhammed b. Münteşirden, o da babasından naklen rivayet etti. Babası şöyle demiş:
Ben, İbni Ömer (Radiyallahü anJıünm) 'yi:
«Katrana bulanmış olarak sabahlamam, benim için ihrâmlı sabah*layıp da koku saçmamdan daha makbuldür, derken işittim. Bunun üze*rine Aişe (Radiyallahû anha)'mn yanına girerek İbni Ömer'in söylediklerini ona haber verdim. Âişe:
«Ben Ttesvûuİlah (Sattallahü Aleyhi ve Seîlem)i kokuladım da kadınları*nı dolaştı, sonra ihrâmlı olarak sabahladı.» dedi.
Bu hadîsi Buhâri «Kitâbü'l-Gusül»ün bîr-iki yerinde, Nesai «Kitâbu't-Tahara»da tahric etmişlerdir.
Ulemâdan bâzıları : «Resûlüllah (Sallalkhü Aleyhive SeUem)'m kadın*larım dolaşması cima'dan kinayedir.» demişlerdir. Nitekim karine de bu*nu göster .nektedir. Çünkü bu babda rivayet edilen Hz. Enes hadî*sinde :
«Peygamber (Sallalİdhü Aleyhi veSellem) bütün kadınlarını gecenin veya gündüzün bir saatinde dolaşırdı.» denilmiştir.
«Yandahu» gi'li bâzı rivayetlerde noktalı bâzılarında noktasız ha ile zaptedilmiştir.
Nadıh: Bulaştırmak ve sürmek mânâsına gelir. Noktasız rivayet da*hi mânâ itibariyle buna yakındır. Zira «saçılmak» demektir. Kelime nasıl okunursa okunsun murad: Kokunun yayılmasıdır.
Bu Rivayetten Çıkarılan Hükümler:
1) îhrâma girmezden önce koku sürünmek müstehabdır. Kokunun ihram halinde devam etmesinde beis yoktur. Kokuyu ancak ihram halin*de sürünmek haramdır.
Sevrî, İmam Şafiî, tmam E bû Yusuf, tmam Ahmed b. Hambel, Dâvûd-u Zahiri ve diğer birçok ulemânın kavilleri bu olduğu gibi, Sahabe ve Tabiinden bir cemâatin cümhûr-u muhaddisin ile fukahanın ekserisinin mezhepleri de budur.
Zührî, tmam Mâlik, İmam Muhammed ve diğer birtakım ulemâ bunun caiz olmadığını söylemişlerdir.
Sahabe ile Tabiîn 'den bir cemâat dahî ihrama girerken koku sürünmenin caiz olmadığına kaaildirler. Bu cihete yukarki rivayet*lerde de temas etmiştik.
Bâzıları koku sürünmenin ihrama girmek için değil, kadınların ya*nma varmak için yapıldığını.iddia etmişlerdir. Onlara göre buradaki ri*vayette takdim ve te'hir vardır. Cümlenin takdiri şöyledir:
«Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Sellem)' üzerinden ' koku saçılarak kadınlarını dolaşır, sonra ihrama girerdi.»
Hadîsin bâzı rivayetlerinde:
«Yıkanmakla koku zait olur. buyuru1muş, bilhassa zevcelerinden her birinin yanında yıkanırdığı beyan olunmuştur
Zâten Buhâri 'nin rivayetinde Resulüllah (SallaUahü Aleyhi ve Sellem)'in kullandığı bu kokunun «Zerîre» olduğu bildirilmiştir. Zerîre yıkamakla eseri kalmayan bir kokudur:
Birtakımları da ihrama "girerken koku sürünmenin Peygamber (SallaUahü Aleyhi ve Sellem) 'e mahsûs olduğunu söylemişlerdir.
2) İktidarı olanlar için çok cima' mekruh değildir.