Hacc İle Ömrenin Mikaadları Babı
11- (1181) Bize Yahya b. Yahya ile Halef b. Hişâm, Ebu'r-Rabî' ve Kuteybe hep birden Hammad'dan rivayet ettiler. Yahya dedi ki:
— Bize Hammad b. Zeyd, Amr b. Dinar'dan, o da Tâvus'dan, o da İbni Abbâs (Radiyallayü a/ı&ümaj'dan naklen haber verdi. İbni Abbâs şöyle demiş:
«ResûKillah (Satlaltahü Aleyhi ve Settem) Medîneliler için Zü'1-Hulefie'-yi, Şam'lılar için Cuhfe'yi, Necidliler için Karnü'l-Memazili Yemenliler için Yelemlem'i m ika a d tayin etti ve:
— Bunlar, o yerler halkı İle oradan geçen ve hacc ile ömre yapmak is*teyen başka yerler halkı için mikaaddırlar. Bu yerlerden daha yakın olanlar, bulundukları yerlerden ihrama girerler. Daha yakın olanların hükmü de böy*ledir. Hattâ Mekkeliler Mekke'den ihrama girerler, buyurdu.»
12- (...) Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yahya b. Âdem rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Vüheyb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Abdullah b. Tavus, babasından, o da İbni Abbâs (Radiyallahü anhüma) 'dan naklen rivayet etti ki, Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Selİcm) Medîneliler için Zu'I-Huleyfe'yi, Şamlılar için Cuhfe'yi, Necidliler için Karhü'l-Menâzili, Yemenliler için de Yelemlem'i mikaat tayin etmiş ve:
— «Bu mikaadlar, o yerler halkı ile hacc ve örn rey i niyet edip, bura*lardan geçen bütün başka yerler halkı İçin mi itaattir. Bundan daha yakın, olanlar bulundukları yerden, hattâ Mekkeliler Mekkeden ihrama girerler.» buyurmuştur.
Bu hadîsi Buhâri «Kitâbu'l-Hacc»ın bir-iki yerinde, Nesaî dahi «Kitâbü'l-Hacc»da muhtelif râvüerden tahrîc etmişlerdir.
Mevakit: Mikaat'ın cem'idir.
Mikaat: Muayyen vakit demektir. Fakat burada mekân için istiare edilmiştir. Binâenaleyh hacca niyet edilmek için durulan yer mânâsına gelir.
İhram: Hakikatta hörmete girmek, demektir. Burada ondan murad:
Husûsi hürmetleri iltizâm etmektir. Bu hürmetleri iltizâm haccın şartıdır. Ancak şartın sübûtu, niyetle sabit olduğundan hacca niyet ede*rek telbiye getirmeye ve dikişsiz elbise giymeye ihrama girmek, de*nilir.
ResûlflUah (SallaUahü Aleyhi ve Setten*) dünyanın dört taralından hacca gelenlerin nerede ihrama gireceklerini bu hadîs-i şerîfde tâyin buyur*muştur.
Medîneliler'in Mikaatı Zü'Huleyfe 'dir. Bu yer Mekke ile Medine arasında olup Medîne'ye dört mil, Mekke'ye ise ikiyüz mile yakın mesafededir. Vaktiyle burada bir ağaç varmış» Resûlüllah (Satfallahü Aleyhi ve Sellem) oraya iki mescid bina etmişdir.
Zü-'l-Huleyfe Medîneliler'in mikaatı olduğu gibi başka memleketlerden olup da oradan geçen hacıların dahi mikaatıdır.
Şam11ar'in mikaatı Cuhfe'dir. Cuhfe denize altı mil mesafede bir köy olup, Mısır1ı1arla Mağrip1i1er'in de mikadıdır. Mekke'ye üç konak, Medine.i Münevvereye sekiz konak mesafede bulunmaktadır.
Necid1er'in mikaatı Karnü'1-Men azil 'dir. Bu yer Mekke'ye iki konak mesafededir. Mikaatlar içinde Mekke'-ye en yakın bu olduğu söylenir.
Necid: İç Arap yarımadasının şimal ve garp taraflarını kaplayan geniş bir yerdir. Üç taraftan çölle sarılı, yalnız bir taraftan Hicaz ve Yemen'e açıktır.
Karnü'l-Menâzii'e bazı rivayetlerde yalnız «Kara» denil*miştir. Burada «Karnü'l-Menâzil» diye tasrîh edilmesi, ay*nı ismi taşıyan iki yer bulunduğu içindir. Bunlardan biri bir yokuşun aşağısında, diğeri yukarısında bulunmaktadır. Aşağıdakine Karn-ı Menâzi1 , yukardakine Karn-ı Seâ1im , derler.
Seftlib: Tilkiler, demektir. Mezkûr ismin bu yere verilmesi, orada çok tilki bulunduğu içindir, derler.
Hadîslerde umumiyetle Karn-ı Menâzil 'den bahsedilir.
Yemenliler'in mikaatı Yelemlem'dir. Yelemlem, Mekke'ye iki konak mesafede bir dağdır. Bu dağ Tihâme dağlarından maduttur.
Dünyanın neresinden olursa olsun hacca gelenler hangi mikaattan geçerse orada ihrama girerler.
Beyân edilen mikaatların içinde yani Mekke tarafından yaşayanlar, bulundukları yerden ihrama girerler. Mıkaatlara gitmeleri şart değildir. Fakat ihrama girmeden evlerinden çıkamazlar.
Mekkeliler'in ihram yeri Mekke-i Mükerreme ise de ömre yapmak isterlerse hille yani şer'an beyân edilen hududa çık*maları îcab eder.
Bu Hadisten Çıkarılan Hükümler:
1) Ulema herkesin evinde mi yoksa mikaatda mı ihrama girmesi*nin efdal olduğunda ihtilâf etmişlerdir.
îmam Malik, îmam Ahmed ve İshak'a göre mikaatta ihrama girmek efdaldır. Delilleri bu hadîstir.
Sevr!, İmâm A'zam(îmam Şâfi) ve diğer bir*çok ulemâya göre mikaatlarda ihrama girmek bir ruhsattır. Herkesin evinde ihrama girmesi ef daldır. Delilleri: Ashâb-ı kira m'in fiilleridir.
Sahabeden tbni Abbâs.îbni Mes'ud, îbni Ömer (Radiyalîahü anh) hazerâtı ile başkaları mikaata varmadan ih*rama girmişlerdir. Onlar sünneti elbet de herkesden iyi bilirler. Zahiri1er'in kaaidelerine göre ihramın ancak mikaatdan caiz olması îcab eder.
tbni Abdi1berr İmam Ma1ik'in mikaattan evvel ihrama girmeyi kerih gördüğünü söylemiştir. Zira Ashâb-ı ki râmdan Hz. Ömer (Radiyallahiianh) İmrân b. Husayn (Radiyalîahü adh) 'in Basra'dan ihrama girmesini, Osman b. Affân (Radiyalîahü anh) dahi Hz. Abdullah b. Âmir'in mikaatdan önce ihrama girmesini tasvib etmemişlerdir.
Buhâri'nin ta'likine göre Hz. Osman , Horasan 'dan, Kirman 'dan, -Hasan-ı,. Basrı ile Ata dahi uzak yer*lerden ihrama girmeyi kerih görmüşlerdir.
Îbni Bezîza bu hususta ulemâdan üç kavil nakledildiğini söyler. Birinci kavle göre Mikaat dışında ihrama girmek mutlak surette her yerde caizdir.
îkinci kavle göre: Mikaat dışındaki her yerde mutlak surette mek*ruhtur.
üçüncü kavle göre, uzak yerlerde caiz, yakın yerlerde caiz değildir.
îmam A'zam ile îmam Şafiî: «İktidarı olan kim*senin bu mikaatlardah evvel ihrama girmesi efdaldır.» demişlerdir.
Hz. Ali, Îbni Mes'ûd; îmran b. Husayn îbni Abbâs ve îbni Ömer hazerâtının mikaatlara uzak yerlerde ihrama girdikleri sahîh rivayetlerle sabit olmuştur.
Hattâ Ümmü Selem etRadiyaltahüanhy^n rivayet olundu*ğuna göre kendisi:
«Ben, Resûlüllah (SalUtliahüAleyhi ve Sellem): Her kem Beyt-i Makdisden ömre için ihrama girerse günahları affolunur.» buyururken1 İşit*tim.» demiştir.
Bu babda başka hadîsler de vardır.
Zahirîler 'den İbni Hazm : «Hiç bir kimsenin hacc veya ömre için mikaattan evvel ihrama girmesi helâl değildir. Mikaat-tan evvel ihrama girip de mikaattan geçen kimsenin jıe ihramı vardır, ne de hacc ve ömresi. Meğer ki, mikaata vardığında ihramını yenilemeyi niyet etmiş ola. Bu caizdir, o zaman ihramı tam olur.> demiştir.
2) 1mam A'zam'a göre Mekke'ye girmeye niyet etsin etmesin, mikaatlardan birini ihramsiz olarak geçmek caiz değildir.
Kurtubî diyor ki: «Mekke'ye hacca niyet etmeksizin gir*mek isteyen bir kimse mikaattan geçerse, Mekke'ye de tekrar tek-rar gitmemişse . o kimseye kurban kesmelr lâzım gelir mi, gelmez mi mes'elesinde ulemâmız ihtilâf etmişlerdir. Hadîsin zahirine bakılırsa ih*rama girmek yalnız hacc ve ömre için Mekke'ye gidenlere lâzımdır.
Zühri ile Ebû Mus'ab'ın mezhepleri de budur.»
îbni Kudâme de şunları söylemiştir:
«Hacca niyet etmeksizin mikaattan geçenler iki kısımdır. Bir kısmı Mekke'ye gitmek istemezler. Onların başka yerde işi vardır. Böy-lelerine ihrama girmek bil'ittifak lâzım değildir. îhrâmı terkettiklerin-den dolayı da kendilerine hiç bir şey lâzım gelmez. Zira Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Settem)iki defa Bedir'e gelmiş, fakat ne kendisi ne de ashabından birisi ihrama girmemişlerdir. Böyle bir kimse ne zaman ihrama girmek isterse bulunduğu yerde girer. Ve kendisine hiç birşey lâzım gelmez. Huraki *nin sözünden anlaşılan bu olduğu gibi İmam Malik, Sevrî, îmam Şafii ve Hane*fîi1er'den İmam Ebû Yûsuf'la İmam Muhammed'in kavilleri de budur.
İbni Münzir'in rivayetine göre İmam Ahmed b. Hanbe1 hacca niyet etmeden mikaatı geçen fakat sonradan haccetmek isteyen bir kimsenin Zül-Hüleyfe'ye dönerek, orada ihra*ma girmesi lâzım geldiğini söylemiştir, İskâk'ın kavli de budur.
İkinci kısım ya Mekke'ye yahut başka yöre gitmek üzere Harem-i Şerife girmek isteyenlerdir. Bunlar da üç kısımdır. Yâ mubah olan bir harp için yahut korkudan dolayı veya tekerrür eden bir hacet sebebiyle oraya girerler. Böylelerine ihrama girmek lâzım değildir. Çünkü Peygamber (Saîlallahü Aleyhi ve Sellem) Mekke'yi fethettiği gün oraya ihrâmh olarak girmemiştir.
Ashabından dahi hiç birinin o gün ihrama girdiğini bilmiyoruz.
Mekke'ye tekrar tekrar girenlere ihram vâcib olsa bir adamın Ömrü boyunca ihramlı bulunması icab edebilir.
İmam Şafiî 'nin kavli de budur.
13- (1182) Bize Yahya b. Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : MâlifcV. Nâfı'den dinlediğim, onun da, İbni Ömer (Radiyallayü anhiima)'dan nak*len rivayet ettiği şu hadîsi okudum : Kesü\ü\\nh(SaIlatIahü Aleyhi ve Sellem);
«Medineliler Zü'1-Huleyfe'den Şamlılar Cuhfe'den, Necidliler Karnu'dan ihram girerler.» buyurmuşlar.
Abdullah demiş ki; Ben, Resûlüllah (SaV.aüahü Aleyhi ve Sellem) 'in: «Yemenlilerde Yelemlem'den ihrama girenler.» buyurduğunu dahî duydum.
17- (...) Bana Züheyr b. Harb ile İbnî Ebî Ömer rivayet ettiler. İbni Ebî Ömer dedi ki: Bize Süfyân, Zührî'den, o da Salim'den, o da babası (Rftdiyaltahiianlı)'dan naklen rivayet etti ki, Resûlüllah (Sallallah'û Aleyhi ve Sellem);
«Medineliler Zü'1-Huleyfe'den Şamlılar Cuhfe'den, Necidliler Kant'-dan ihrama girerler.»
İbni Ömer (Radiyallahü anhünıa, demiş ki: Ben işitmedim ama ban» anlatıldığına göre Resûlüllah (Salhlhhü Aleyhi ve Sellem):
«Yemenliler de Yelemlem'den ihrama girerler.» buyurmuş.
14- (...) Bana Harmeletü'bnü Yahya rivayet etti. (Dedi ki) : Bize tbni Vehb haber verdi. (Dedi ki) : Bana Yûnus, lbni Şihab'daıı. o da Sa*lim b. Abdi11ah. Ömer b. Hattâb (Radiyallahü anh, Man, o da babasın*dan naklen haber verdi. Babası şöyle demiş:
Ben, Resûlüllah f Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'i:
«Med in el ilerin ihram yeri Zü'l-Huleyfe, Şamlıların ihram yeri Mahyca yani Cuhfe, Neddlİlerin ihram yeri de Karn'dur» buyururken işittim.
Abdullah b. Ömer (Radtyallayü anhüma) demiş ki: Resûlüllah (SaMlahü A leyhi ve Sellem) 'in :
«Yemenlilerin ihram yeri de Yelemlem'dir.» buyurduğunu söylüyor*lar. Ama bunu ben kendisinden işitmedim.
15- (...) Bize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybetü'bnü Saîd ve Aliyyü'bnü Hucr rivayet ettiler. Yahya (Bize haber verdi.) tâ*birini kullandı. Ötekiler: Bize, İsmail b. Ca'fer, Abdullah b. Dinar'dan naklen rivayet etti. O da İbni Ömer (Radiyallahü anhüma) Jyı şunu söylerken işitmiş, dediler: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) , Medîneİilere Zü'I-Huleyfe'den, Şamlılara Cuhfe'den, Necîdlilere Karn'dan ihrama girmele*rini emir buyurdu.»
Abdullah b. Ömer (Radiyallayü anhüma) demiş ki: Haber aldığıma göre Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Yemenliler de Yelemlem'den ihrama girerler.» buyurmuş.
Bu hadîsi Buhâri -Hacc» bahsinde tahrîc etmiştir.
Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Efendimizin Yemenlilerin mi-kaatı hakkındaki beyanatını Abdullah îbni Ömer (Radiyallahü anh) bizzat işitmemekle beraber bu cümle de hadîs olarak sahih ve sabittir. Nitekim bundan önceki lbni Abbâs (Radiyallahü anh) hadîsinde zikri geçtiği gibi Câbir, Âişe ve Haris b. Amr (Radiyallahü anh) hadîslerinde de beyân olunmuştur.
Câbir (Radiyallahü anh) hadîsi, bu hadîsden sonra görülecektir.
Hz. Âişe hadîsini Nesaî rivayet etmiştir. Mezkûr hadîsde: Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) Medine I iler için Zu'l-Huleyfe'den, Şamlılarla Mısırlılar için Cuhfe'den, Iraklılar için Zat-ı Irak'dan, Yemenliler için de Yelemlem'den ihrama girmeyi mikaat tayin buyurdu.» denilmektedir.
Haris b. Amr (Radiyalîahü anh) hadîsini Ebû Dâvud rivayet etmiştir. Bu hadîsde Hz. Amr
Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) Mîna'da yahut Arafar'da iken,, yanına geldim...» demektedir.
Aynı hadîsde : «Resû\üllah(Salİallahü Aleyhi ve Seliem) zâtı ırkı Iraklılar için mikaat tayin etti.» cümlesi de vardır.
Görülüyor ki, Ibni Ömer (Radiyalîahü anh) rivayetlerin birin*de «Kulağıma geldi.» mânâsını ifade eden «Beleğani» fiilini kullanmış*tır. Bu sözle rivayet olunan bîr hadîsin hüccet olarak kabul edilip edile-miyeceği ihtilaflı ise de hadîs ulemâsınca mezkûr kelimeyle yapılan ri*vayette beis yoktur. Çünkü zahire göre bununla hadîs rivayet, eden sa-habi, o hadîsi ancak başka bir sahâbiden nakleder.
Ashâb-ıkirâmın hepsi âdildirler. Gerçi bazıları: «Zât-ı ırkı Iraklılar için mikaat tayin eden Hz. Ömer 'dir. Çünkü Irak onun zamanında fetholunmuştur. KesûIüHah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) zamanında müslümanların elinde değildir.» demirlerse de Aynî bunlara cevap vermiş ve:
«Bu, bir şaşkınlıktan ibarettir. Iraklılara Zat-ı ırkı mikaat tayin eden bizzat Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem)'dir. Nitekim Ebû Da*vud'un rivayetinde tasrih Duyurulmuştur. Şamlılar'la Mı*sırlılar için Cuhfe'yi mikaat tâyin eden dahî Besûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) 'dir. Halbuki onun zamanında bu ülkeler de fethedilmemişlerdi. Bu tayinlerin sebebi Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) in ümmetine Allah Teâlâ Hazretlerinin Şam, Mısır , Irak vesair beldeleri fethedeceğini bilmesidir.
Bir Hadîs-i Şerîfde : «Irak dinarını ve dirhemini, Şamda kilesini vermediler.» buyurmuş olması da bunu te'yid eder.
Son hadîsten murâd: Iraklılar'la Şamlılar'in ilerde bunları vermeyeceklerini beyandır.
Zât-ı ırk: Bir dağ eteği yahut tepedir. Onunla Mekke arasında ikibuçuk günlük mesafe vardır.» demiştir.
16- (1183) Biie İshak b. İbrahim rivayet etti. (Dedi ki): Bize Ravh b. Ubâde haber verdi. (Dedi ki) : Bize İbni Ciireyc rivayet etti. (Dedi ki) : Bana Ebu'z-Zübeyr haber verdi. O da Câbir b. Abdillah (Radiycülayü anhüma)'ya ihram yeri sorulurken işitmiş, Ebü'z-Zübeyr, «Câbir'den işit*tim.» demiş, sonra durarak «Yâni hadîsi Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Selfanpt ret ettiğini zannediyorum.» demiş.
18- (...) Bana Muhammed b. Hatim ile Abd b. Humeyd, ikisi bir*den Muhammed b. Bekir'den rivayet ettiler. Abd (Dedi ki): Bize, Mu*hammed haber verdi. (Dedi ki) : Bize İbni Cüreyc haber verdi, (Dedi ki) : Bana Ebu'z-Zübeyr haber verdi. O da Câbir b. Abdillah (Radiyallahü anhüma)yya ihram yeri sorulurken işitmiş. Ebu'z-Zübeyr:
«İşittim.» demiş, zannederim hadîsi Peygamber(Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e ref etti de:
«Medinelilerin ihram yeri Zü'l-Huleyfe'dir, öteki yol Cuhfe'dir; Irak-IHann ihram yeri Zot-ı ırk, Necid I ilerin ihram yeri Karn, Yemenlilerin ihram yeri de Yelemlem'den muteberdir.» demiştir.
Nevevî diyor ki:
«Mikaatlan Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seİlem) tâyin etmiştir.» diyenlerin delili bu hadîstir. Ancak Câbir (Radiyallahü anh) hadîsi (Sallallahü Aleyhi veSellemY* fa.ti surette ref etmediği için sa*bit değildir. Darakutnî 'nin (Bu hadîs zayıftır. Çünkü Irak, Peygamber t Sallallahü Aleyhi ve Sellem) zamanında henüz fethedilmemişti.) demesine gelince, hadîsi zayıf addetmekte sözü haklıdır. Fakat onun za*yıf olduğuna Irak'm fethedilmemesiyle istidlalde bulunması fasittir. Çünkü Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in ilerde fethedileceğini bilerek onu haber vermesi ve bunun ResûlüHah (Sallalkthü Aleyhi ve Selîem) 'in mucizelerinden biri olması imkânsız değildir...»
Nevevî bundan sonra ResûlüHah (Sallaltahü Aleyhi ve Selleni) 'in is*tikbâle ait birçok şeyleri haber verdiğini beyân etmiş, bu babda zikret*mediği birçok hajdîsler bulunduğunu söylemiştir.
Mehyca: Cuhfe'nin eski adıdır.
Yine Nevevî'nin beyânına göre haccm mekân itibarı ile mi-kaatlan olduğu gibi, zaman itibariyle de mikaatları vardır. Zaman iti*bariyle mikaatiarı (yani haccın vakti) Şevval, Zi'1-Ka'de ve Zü'1-Hicce 'nin on günüdür.
Bu vakitler dışında hacc için ihramlanmak caiz değildir. Yalnız ömre yapılabilir.