Cennet ve cehennem konusuyla ilgili hazirlanmis bir ders.
CENNET VE CEHENNEM
Süphesiz ki, kiyamette yollar ayrilacak insanlarin bir grubu Cennet’e, diger bir grubu da Cehennem’e gidecek cennet ve cehennem yaratilmis olup su anda mevcutturlar. Hazreti Adem cennetten kovulmus, Kur’an’daki (viddet lil kafirin - kafirler için hazirlandi” veya “muttakiler için hazirlandi” gibi lafizlar Cennet ve Cehennem’in halihazirda mevcut oldugunu gösterir. Bu noktada mirac hadisinin de ayri bir yeri vardir.
“Cennette yüz derece vardir. Her derecenin arasi sema ile arzin arasi gibidir. Firdevs en yüksek derecedir. Onda dört cennetin nehirleri fiskirir. (Firdevsin) üstünde de Rahman’in arsi bulunur. Allah’tan isterken firdevsi isteyiniz.” (Tirmizi-2533)
Cennetin Kapilari:
“Cennette sekiz kapi vardir. Onlardan birine reyyan denilir. Oruçlulardan baskasi giremez.” (Buhari-2084, Müslim-1152)
Ahmet bin Hanbel, Muaz bin Cebel’den nakleder: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Cennetin anahtari Allah’tan baska ilah olmadigina sehadet etmektir.” buyuruyor.
Gölgeler:
Sicagin alninda yanan bir kisi için rahatligi ne ile anlatabilirsiniz? Ona serin bir gölgelikten bahsedersiniz. Söyle yüksek bir yerde rüzgarin hafif estigi sögüt agacinin alti gibi kutuplarda titreyen bir müslümana serin bir yerden bahsetsen belki dinlemez bile. Rahmetin lapa lapa kar gibi yagdigini bahsetseniz, bizler için bir anlami olabilir ama Afrika’da yasayanlara rahmet saganak halde inen bir yagmur gibi anlatilirsa kulaklar kabarir.
“Önceki resullerden sana bahsettiklerimiz oldugu gibi, bahsetmediklerimizde oldu.” (Nisa, 164)
Kur’an’da bahseden 25 Peygaberden önce de Peygamberler indi. Çin’e, Endenozya’ya, uzaklardaki bir adaya gidip görülme imkani bulunmayan ülkelerdeki Peygamberlerden bahsetmek, belki dinleyenler için bir ütopyadan ileri gitmeyebilirdi. Ama bir Ibrahim (a.s.), Ismail (a.s.), Ishak (a.s.), Musa (a.s.), Süleyman (a.s.), Yakub (a.s.)... Ortadogu’ya gidip bu insanlarin yasadiklari yerleri, yaptiklari binalari görmek mümkün. Muhatabimiza anlatilan seylerin umumun ve onun aklina uygun olmasi, aklindan uzak olsa da diger gerçeklerin varligi onu inanmaya itecektir.
Bizler, Türkçe’de güzel ve iri gözü temsil için “sipa gözlü” tabirini kullaniriz. Belki de adada yasayip balikçilikla geçinen bir toplum için “uskumru gibi bir göz” makbuldur velhasil...
Hadislerde: “Hiçbir gözün görmedigi, hiçbir kulagin duymadigi ve hiçbir kalbin (aklin)de tasavvur edemeyecegi” bir cennet insanlara anlatilir. Belki de cennette ifade edilen külgeler, meyveler, irmaklar ve huriler bizlerin bu dünyadaki zevk anlayisimiz bunlar oldugu için temsil edilmistir.
Evet cennet vardir.
Evet irmaklar, külgeler, huriler vardir, ama biz bunlarin keyfiyetini idrak edemeyiz. Bekleyip görecegiz insaallah.
“Kimin kalbinde zerre kadar iman varsa cennete girecektir.” (Buhari-ilim)
Su kesindir ki: “Razi oldunuz mu (kullarim)?” diye sual buyurunca, cennet ehli: “Hiçbir yarattigina vermedigin seyleri bize verdin. Bizlere ne oluyor da razi olmayalim.” diyecekler. (Buhari-6183, Müslim-2829)
Cennet ehli yiyecek, içecek ama tuvalet ihtiyaci olmayacak. Bunlar misk kokusu gibi bir koku ile vücuttan çikacak. Cennet, güzel hurilerinden tek bir tanesi yeryüzüne indirilse yer ve sema onun isigiyla aydinlanip, onun güzel kokusuyla dolacak (Buhari ve Müslim). Unutmayin ne kadar güzel düsünürseniz düsünün, hiç bir kalp onu tasavvur edemeyecek.
Yedi adet (kat) cennet vardir. Firdevs, Adn, Huld, Naim, Me’va, Darusselam, Darulcelal. Bazilari ise dört tane oldugunu, bazisinin bazisina baglantisi oldugunu söyledi. Emekli ve ihtiyarlarin cennete giremeyecegini de unutmayalim. Çünkü kaç yasinda olursaniz olun orada otuz yas civarinda, güzel, has, parlak bir cemalde olacagiz.
Hepimizi Alacak mi?
Geçmis insanlara nazaran kiyamete daha yakin oldugumuzu, su zamanlarda insan, çevresindeki Islam düsmanlarina bakip, “cehennem bunlar ve bunlardan önceki Firavunlar, Nemrutlar ve atese lâyik olan herkes cehenneme sigacak mi” diye düsünürken, Hazreti Allah cehenneme sorar: “Doldun mu?” (helimtele’ti). Cehennem cevaben: “Daha var mi ya Rab?” (hel min mezid) diyecek.
Mustazaflar, üzülmeyiniz cehennem pek genis.
Ates:
Dünya atesi gibi bir ates degil. Bin sene kizartilmis, bin sene beyazlamis ve bin sene de kararmis bir ates (hadislerdeki tabir). Kafiri sikica saracak bir azap. Allah’in, zalimi zulmuyle birakmasi makul müdür?
Buhari, Müslim ve Tirmizi rivayetinde Numan bin Besir Efendimizden söyle duydugunu söyler:
“Kiyamet gününde ates ehlinden bir insan için en hafif azap topuklarina konan ufak bir parça atesten dolayi beyninin kanamasi.” Içecek olan irin, kan vesair seylerden bahsetmeye tahammülüm kalmadi.
Cebinde tasidigi çakmakla bir haram gördügünde elinin altina tutup pek de sicakmis diye haramdan imtina eden akilli insanlar gördüm. Insan bütün ciddiyetiyle kendini haramlardan muhafaza etmeye çalismalidir. Zira bu isin sakasi yok.
Ölen Çocuklar:
Müslümanlarin büluga ermeden ölen çocuklarinin cennete girecegi, cehennemi görmeyecegi söylenilir. Zirâ onlar mükellef degildirler. Kafirlerin büluga ermeden ölen çocuklari konusunda ise uzun tartismalar olmutur. En iyi hüküm veren ise Hazreti Allah’tir.
Ars:
Büyük bir cisimdir ve Allah’in yaratmasi ile var olmustur. Üzerine oturmak için yaratilmamistir. “Ve o arsi azimin de rabbidir.” Keyfiyetini en iyi yaratan bilir.
Kürsü:
Büyük bir cisimdir. Ama ars kadar büyük degildir. Kürsi de üzerine oturulmak için yaratilmamistir. Keyfiyetini en iyi Yaratan bilir.
Kalem:
Allah’in yarattigi diger bir cisimdir. Ibni Abbas (Allah ondan razi olsun) der ki: “Allah ilk önce kalemi yaratmis ve ‘yaz’ demistir. ‘Ne yazayim’ sorusuna ‘kaderi yaz’ denilmis ve kalem kiyamete kadar olacak seyleri yazmistir.” “Nun, kaleme ve yazdiklarina yemin olsun.”
Levh:
Allah’in yarattigi bir cisimdir ki, kalem ona, Allah’in kudretiyle meleklerin vasitasi olmadan yazar. Keyfiyetini en iyi bilen O’dur.
Allah Azze ve Celle, Cenneti, cehennemi arsi kürsüyü, kalemi, levhi ihtiyaci oldugu için yaratmamistir. Muhakkak ki, onun hiçbir seye ihtiyaci olmadigi gibi herseyin de ona ihtiyaci vardir. Bunlari yaratmasinin sebebini ise en iyi Yaratan bilir.
Ey kulu olmakla iftihar ettigimiz Rabbim! Görmedigimiz halde Senin ve elçinin bize bildirmesinden dolayi cennete, cehenneme levh’e, arsa, kürsüye, kaleme tam bir kalp mutmainligi ile iman eyledik. Bizler, hakkindaki rahmetinden de ümitvariz. Rahmetini bizden eksik eyleme. (Amin)
Cennet - Cehennem
Cennet - Cehennem Geçen yüzyil insanlik tarihinin en korkunç, en yikici savaslarina sahne oldu. Bu savaslarin ikisi, yani iki dünya savasi, uygarlikta en ileri olan Avrupa’da patlak verdi ve gelmis geçmis tüm savaslarin en korkunç sonuçlarini da beraberinde getirdi. Bu sonuçlara taniklik eden yüzyilin düsünür ve aydinlari hakli olark "Cehennem baskalaridir" tanimini yapti.
Gerçekten bu savaslar dünyayi tam anlamiyla cehenneme çevirmisti. Yasanan acilar, zulümler, haksizlik ve adaletsizlikler insanlari hem insanlara hem de Tanri’ya isyan eder duruma soktu. Insanliga bu felaketleri yasatanlarin bir kismi savastan sonra yargilandi, bir kismi bir yasam boyu izlerini kaybettirip kurtuldu, bir kismiysa kurtulusu itiharda buldu. Insanlik hala bu felaketlerden kimi sorumlu tutacagi konusunda tam anlasmis degil. Tanri bu felaketlerin önüne geçemez miydi? Insan nasil bu kadar canavarlasabiliyor?
Incil, "Tanri sevgidir?" diyor. Bir baska ayette de, "Kardesine ahmak diyen cehennem atesini hak edecek" (Matta 5:22) diyor. Evreni, dünyayi, insani yaratan sevgi Tanrisi, savaslarin nedeni olabilir ni? Basit bir küfrü bile yargilayacak olan Tanri, o korkunç savas makinasiyla insanlari yok edenleri cezasiz mi birakacak? Sevecen ve adil bir Tanri ise elbette ki her haksizligin hesabini soracaktir. "CEHENNEM" sözcügü dilimizde ve kültürümüzde çok ürkütücü bir sözcüktür. Tanri’nin yargisini hak edenlerin gidecegi yere ister "cehennem" diyelim ister baska bir ad verelim, bu yer haksizliklar yapip kaçanlarin yasadigi zengin ülkelerden mutlaka farkli bir yer olmak zorundadir. Baska türlüsü Tanri’nin adaletine aykiri düser. Sonu belirleyecek olan O’dur.