kişi sevdiğiyle beraberdir- el-mer'u mea men ehabbühü
Ahirette, kiminle olduğuna bakılır
Allahü teâlâ, art niyetli olmayan, hile hurda bilmeyen, saf, temiz insanları sever. Art niyetli, dalavereci yani “ali cengiz oyunu” oynayanları ise sevmez. Müslüman, art niyetli, dalavereci olmaz, hiç kimsenin ayıbını, kusurunu araştırmaz, dedikodusunu yapmaz. Kısaca, eline, diline, beline hakim olur. Böyle olanları, Allahü teâlâ da, Onun kulları da sever ve herkes bunlara itimat eder. Zaten insan, sevgi ve muhabbeti, güvendiğine yapar.
Bunun için din büyükleri; “Şu beş kişi ile, hiçbir yerde ve hiçbir şekilde bir araya gelmemeli, görüşmemelidir:
1- Yalancı kimselerle.
2- Hasetçi ve cimrilerle.
3- Ahmak olanlarla.
4- Kötü alışkanlığı bulunanlarla.
5- İşlediği günahı, marifetmiş gibi herkese anlatanlarla” buyurmuşlardır.
Bir kimse, Resulullah efendimize gelerek kıyametle alakalı bir sual arz eder. Peygamber efendimiz;
- Kıyamet için ne hazırlık yaptın? buyurunca, o kimse;
- Allah’ın ve Resulünün sevgisini hazırladım cevabını verir. Bunun üzerine Resulullah efendimiz;
- Sevdiklerinle beraber olursun buyururlar.
Allahü teâlâyı ve Onun Peygamberini sevmek demek, emirlerini yapmak, yasaklarından sakınmak, bunlara karşı edebli, saygılı olmak demektir. Hadis-i şerifte; (Bir kimse, bir cemaati sever. Fakat onlardan olmaz) buyuruldu.
Din büyüklerini sevmek, onlarla beraber olmak, o büyüklerin derecesine yükselmek demek değildir. Fakat o büyükleri sevdiği ve onların yolunda olduğu için, ahirette onlarla beraber haşrolur. Zira hadis-i şerifte; (Bir cemaati seven kimse, onların arasında haşrolunur) buyuruldu.
Eshab-ı kiramdan Ebu Zer-i Gıfari hazretleri, Peygamber efendimize;
- Ya Resulallah! Bir kimse, bir cemaati sevse, fakat onların yaptıklarını yapmasa, nasıl olur? diye arz edince, Resulullah efendimiz;
- Ya Eba Zer! Sevdiklerinle beraber olursun buyurmuşlardır.
Hasen-i Basri hazretleri; “Bu hadis-i şerifler seni yanıltmasın! Sen iyilere, ancak onların iyi amellerini yapmakla kavuşabilirsin! Yahudiler ve Hıristiyanlar, Peygamberlerini seviyorlar ise de, onlar gibi olmadıkları için, onların yanına gidemeyeceklerdir” buyurmuştur.
İmam-ı Gazali hazretleri de; “Onların iyi amellerinden birkaçını veya hepsini yapmadıkça, yalnız sevmekle, onların yanına kavuşulamaz” buyurmaktadır.
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, bir cemaati veya bir kimseyi sevenler, üç kısma ayrılmaktadır:
1- Sevdiklerinin bütün amellerini ve ahlakını edinmişlerdir.
2- Sevdiklerinin hiçbir amelini, ahlakını edinmemişlerdir.
3- Sevdiklerinin birkaç amelini yapmışlar, diğerlerini yapmayıp tersini yapmışlardır.
Sevdiklerinin amellerinin hepsini yapabilenler, onlardandır ve onlarla olurlar.
Sevdiklerine hiç uymayanlar, onlara hiç benzemeyenler, onlardan olamazlar. Bunların sevgisi, sözde kalır, kalbe girmez.
Sevdiklerinin birkaç ameline uyanlar ise, eğer imanda uymamışlarsa, onlardan olamazlar. Seviyorum demeleri doğru olmaz. Böylelerinin kalbinde, sevgi değil, düşmanlık bulunur. Yahudilerin ve Hıristiyanların, Peygamberleri seviyoruz demeleri böyledir.
Kişi, sevdikleri gibi inanıp, ibadetlerde onlara tam uymazsa veya beğenmediği için uymamış ise, seviyorum demesinin hiç faydası olmaz, onlarla birlikte olamaz. Gücü yetmediği, nefsine hakim olamadığı için, hepsine uyamamış ise, onlarla birlikte olmasına mani olmaz.
Allahü teâlânın sevdiklerinin ve Allahü teâlâyı sevenlerin dirilerini ve ölülerini seven kimse, büyük saadete, iyiliklere kavuşur. Onları sevmek demek, onlar gibi inanıp, ibadet etmeye çalışmak ve onları kötüleyen cahillere karşı, onları savunmak, övmek demektir.
Netice olarak, ahirette insana, sen kimsin diye değil, kiminle beraberdin, kimlerin yolunda idin diye soracaklardır. Çünkü insan, dünyada kiminle ve kimlerle beraber olmuş ise, onların inançlarını, düşüncelerini, hallerini benimsemiş ve onlar gibi olmuştur. Beraber olduğu kimseler, Cennete giderse Cennete, Cehenneme giderse, bu da onlarla beraber Cehenneme gider.
osman ünlü