Hasta İnsan Sıhhatli Kimseler Arasına Giremez
Müslümanların bulaşıcı bir hastalığı olan kimseyi kendi yerleşim bölge*lerine sokmamaları hakları mıdır?
Evet, bu onların hakkıdır. Sıhhatli İnsanların yerleşim bölgelerine bulaşı*cı hastalığı olan kimselerin sokulmaması sıhhatli kimselerin hakkıdır, Nitekim Resulullah (as), "hasta olanlar sağlıklı kimselerin arasına girmesin" buyurmuştur. Resulullah (as) hasta develeri olan kimsenin develerini sağlıklı develeri olan kimsenin develeri arasında katmasını da yasaklamıştır.
Bir başka hadiste ise, "ne hastalıkların bir insandan bir diğerine bulaş-masf[504] ne de herhangi bir şeyi uğurlu ya da uğursuz saymak yoktur" diye buyurmuştur.
Bu cümleden olarak şunlar rivayet olunmaktadır: Bir cüzzamlı Resulul*lah'a (as) biat etmek üzere geldiğinde Resulullah (as) onun biatini kabul etti*ğine dair haber saldı ve Medine'ye girmesine izin vermedi.
Bir rivayette Resulullah (as), "cüzzamlı hastadan aslandan'kaçar gibi kaçın" buyurmuştur. Buna karşılık Hz. Aişe'den rivayet olunan bir hadiste Resulullah (as), "ne hastalıkların bir insandan bir başkasına bulaşması ne de herhangi bir şeyi uğurluya da uğursuz saymak yoktur''buyurmuştur.
Cüzzamlıdan kaçmanın nedeni cüzzamlı hastanın son derece pis ve çir*kin kokrnasidır. Hastalıkların bir kimseden diğerine bulaşması hususunda bi*zim de görüşümüz yukarıdaki gibidir. TIbbî başvuru kaynaklan da göstermiş*tir ki cüzzam hastalığı bulaşıcı bir hastalıktır. Dokunma ve tokalaşma ile bu*laşabilecek bir karaktere sahiptir.
Bu konudaki sahih bir hadiste şöyle geçmektedir: Resulullah (as) bir cüzzamlının elini tutup bir kabın içine soktu ve onunla birlikte yemek yedi.
Burada yukarıdaki hadisle bu hadis arasında zahiren zıt bir anlam gör*mekteyiz. Ama gerçekte bu iki hadis arasında bir uyum sözkonusudur. Birin*ci hadis bulaşıcı hastalığa yakalanmış olan bir kimsenin bu hastalığı sıhhatli insanlara bulaştırma ihtimalini dile getirmiş; ikinci hadis ise Allah Azze'nin takdirinin her türlü sebebin üzerinde olduğu hususunu vurgulamıştır. Zira türlü sebeplerin varlığına rağmen Allah Azze bir şeyin olmasını dilediği za*man onun önüne geçecek ve irade-i ilahîyi engelleyecek hiçbir şey yoktur. Çünkü AUah Subhanehu ve Teala her türlü sebebin de yaratıcısıdır ve sebep*lerden yücedir. İnsanların kimileri sebeplere sarılır vesileler arar, kimileri bu hususta hiçbir şey yapmaz. îşte bu davranışlar, sebeplere bakarak korunmak, sakınmak ve tedbirler almak hususlarında büyük yararları olan bir hikmet ve aynı zamanda insanın Allah'ın yazdığı kadere boyun eğmesidir. Üstelik hiçbir sebep yalnız başına -Allah Azze'nin yardımı olmaksızın- İnsanoğlunu kaderin
hiçbir hükmüne karşı koruyamadığı gibi bu hükümlerden herhangi birini de iptal edemez.