Kadının Geçimi Kocaya Aittir, İsterse Karısından Uzaklarda Olsun
Eğer koca karısından uzakta bulunuyorsa kadının geçimi yine kocasına rnı aittir? Ya da koca son derecede eii sıkı ve cimri birisi ise kadının nafakası yine ona mı aittir?
Buharı ve Müslim'de yeralan ve Hz. Aişe'den rivayet olunan bir hadiste şöyle denilmektedir: "Utbe'nin kızı Hind Resulullah'a (as) gelerek şunları söyledi: "Ebu Su/yan (yani kocası) eli çok sıkı bir kimse (bir başka haberde ise "cimri biri")- Bana ve çocuğuma yetecek kadar nafaka vermiyor. Ancak geçimimize yetecek kadarını onun görmez ve bilmez tarafından almam ha*riç". Resuluİlah (as), "sizin geçiminize yetecek olanı, hem aklen hem de di*nen hoş olan hir tarzda al"'buyurdu.
Bu hadiste karısından uzaklarda olan koca hakkında fıkhı bir hüküm vardır. Bu hususta İmam Buharı, "el-Kadâ Ale'l Gâib" adı atında bazı açıkla*malarda bulunmuş; hakimin, suçlama ve iftiralardan korkmuyorsa kendi Ü-miyle insanların problemlerini çözümlemesi demek olan "Re'yun Li'l Kâdî" konusuna da açıklık getirmiştir. Bu durum artık bilinen bir şey olmuştur . în-san kendisinin hakkını gaspeden ve malıyla üstünlük sağlayan birinden ken*di hakkına düşen miktarı habersizce alabilir. Bu bakımdan İmam Malikin ar*kadaşları arasında ihtilaf söz konusudur. Ei-Vadıha'da şöyle geçmektedir: 14-li b. Ebi Talih ve hanımı Fatıma karşılıklı hizmetlerden şikayetlenerek Resu-lullah'ın (as) yanına geldiler. Resulullah (as) evin içindeki işlerle kızı Fatt-ma'nın ve evin dış hizmetleriyle de kocası Ali'nin uğraşması gerektiği hük*münü verdi".
İbn-i Hubeyb şöyle dedi: "Evdeki işler, hamur yoğurmak, ekmek vs. yap*mak, yemek pişirmek, yatak yapmak, evi temizlemek ve eve su temin etmek gibi şeylerdir".
Buharı, Müslim ve Nesaî şöyle söylemişlerdir: Fatıma babasının yanına gelerek, değirmenden -tahıl olarak- eline geçenlerden ve un olarak eve gelenden şikayetlendi. Aişe de kendisini ilgilendiren bir hususu anlattı. Ali gel*diğinde Aişe durumları O'na da anlattı. Ali de şöyle dedi: Resulullah (as) bi*ze geldi birlikte oturduk. Kalkmak istediğimizde Resulullah (as) bize, "yeri*nize oturun" dedi. Yanımıza gelerek aramıza oturdu. Öyle ki, iki ayağının soğukluğunu karnımın üzerinde hissediyordum. Sonra şöyle dedi: "Şu iste*diklerinizden daha hayırlı bir şey göstereyim mi? Yerlerinize geçip yatağını*za girdiğinizde otuzüç kere suhhanellah, otuzüç kez elhamdu lillah, otuz-dört kez de Allahu ekber deyiniz. îşte bu sizin için bir hizmetçiden bile daha hayırlıdır". Ben de bu öğüdü artık hiç terketmedim. Hz. Ali'nin Resulullah'm (as) bu öğüdünü Sıffin gecesi de tutup tutmadığı sorulduğunda, "hayır, Sıf- -fin gecesinde dahi terketmedim" dedi.