Kıyametten Önce Zuhur Edecek Alametler Hakkında Bir Bab
39- (2901) Bize Ebû Hayscme Züheyr b. Harb ile İshak b. İbrahim ve Ibnû Ebı Ömer El-Mekkî rivayet ettiler. Lâüz Züheyr'indir. (İshak : Ahberana; ötekiler: Haddesena tâbirlerini kullandılar. Dediler ki) : Bize Süfyan b. Uyeync Fırat El-Kazzaz'dan, o da Ebû't-Tufeyl'den, o da Huzey-fe b. Esîd El-Gıfârî'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Biz müzâkere ederken Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) yanımıza çıkageldi. Ve:
«Neyİ müzâkere ediyorsunuz?» diye sordu. Ashab :
— Kıyameti anıyoruz, dediler,
«Siz ondan önce on alâmet görmedikçe, o kop mayaca ktır.» buyurdu. Ve dumanı, Deccal'i, dâbheyi, güneşin battığı yerden doğuşunu, İsa b. Meryem (Aleyhissclârnj'uı inişini, Ye'cûc ve Me'cûc'ü ve biri doğuda, biri batıda, biri de Arab yarımadasında olmak üzere üç yerin batacağını, bun*ların sonu Yemen'den çıkıp insanları haşrolunacakları yere sürecek bir ateş olacağım anlattı.
40- (...) Bize Ubeydullah b. Muaz El-Anberî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize bafcam rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Fırat EI-Kazzâz'dan, o da Ebû't-Tufeyl'den, o da Ebû Serîha Huzeyfe b. Esid'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş): Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seltem) yüksek bir yerde idî. Biz de ondan aşağıda bulunuyorduk. Bize uzanarak :
«Neyi müzâkere ediyorsunuz?» diye sordu.
— Kıyameti, dedik. Şöyle buyurdular :
«Şüphesiz ki on alâmet zuhur etmedikçe kıyamet kopmnyacakttr. Do*ğuda bîr yer batması, batıda bir yer batması, Arab yarımadasında bir yer batması, duman, Deccal, dabbetü'l-arz, Ye'cûc ve Me'cûc, güneşin battığı yerden doğması ve Aden toprağının sonundan bir ateş çtkarak, insanları yolcu eden bir ateş.»
Şu'be demiş ki : Bana Abdu'1-Aziz b. Rufey de Ebû't-Tufeyl'dcn, o da Ebû Serîha'dan, Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i anmayarak bunun mislini rivayet etti. (Bu iki râviden biri onuncuda) «İsâ b. Meryem (Aleyhîsselârn) 'in inişi...» Diğeri: «insanları denize atacak br rüzgâr...» demişi erdir.
41- (...) Bize bu hadîsi Muhammed b. Beşşâr da rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Muhammed (yâni; îbnû Cafer) rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be Fırat'dan rivayet etti. (Demiş ki) : Ben Ebû't-Tuîeyli Ebû Serihâ'-dan rivayet ederken dinledim. (Şöyle demiş) : Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi vcSellem) yüksek bir yerde idi. Biz de o yerin altında konuşuyorduk:
Ve râvî hadîsi yukarki gibi nakletmiştir.
Şu'be demiş ki: Zannederim: «(Bir yere) indikleri vakit onlarla beraber iner, istirahat ettiği vakit onlarla istirahat eder.» de dedi.
Şu'be şöyle demiş : Bana bir zât dahi bu hadîsi Ebû't-Tufeyl'den, o da Ebû Serîha'dan naklen rivayet etti. Ama onu Ref eylemedi. Bu iki zattan biri: «İsâ b. Meryem'in nüzulü... Diğeri: «Onları denize atacak bir rüzgâr...» dedi.
(...) Bize bu hadîsi Muhammed "b. Müsenuâ da,rivayet etti. (Dedi ki) . Bize Ebû'n-Nu'man Hakem b. Abdillah El-Iclî rivayet etti. (Dedi kij : Bize ŞuT>e Fırat'dan rivayet etti. (Demiş ki) : Ben Ebû't-Tufeyl'e Ebû Se-rîha'dan rivayet ederken dinledim. (Şöyle demiş) : Konuşuyorduk, derken Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) üzerimize uzandı...
Râvi, Muâzla İbni Ca'fer'in hadîsi gibi rivayette bulunmuştur.
İbnû Müsennâ dedi ki: Bize Ebû'n-Nu'man Hakem b. Abdillah rİvâ-yet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be Abdü'1-Aziz b. Rufey'den, o da Ebût'-Tufeyl'den, o da Ebû Serîha'dan naklen bu hadîsin mislini rivayet etti. «Onuncusu İsâ b. Meryem'in inmesidir...» dedi.
Şu'be : Bu hadîsi Abdü'1-Aziz ref etmemiştir, demiş.
Bu hadîs hakkında Darekutnî, İmam Müslim'e iti*raz etmiş ve : «Fırat'tan başkası sahîh bir yolla onun Ebû't-Tufe 'den merfu' olarak rivayet etmemiştir. Abdû'1-Aziz b. Rufey' ile Abdû'l-Melik b. Meysere onu mevkuf olarak rivayet etmişlerdir.» demiştir.
îbnû Rufey' rivayetini Müslim de mevkuf olarak tah-ric etmiştir. Fakat bu mevkufiyyet hadîse dokunmaz, çünkü Abdu'l-Aziz b. Rufey' mevsuk bir hafızdır. Onun mu'temed bir râvî! ol*duğuna hadîs imamları ittifak etmişlerdir. Mevsuk râvînin ziyâdesi (ise makbuldür. Hadîs-i şerîf dumanın kıyamete yakın zuhur ederek kâfirlerin canlarını alacağım, mü'minîeri ise nezleye tutulmuş gibi yapacağım söy*leyen zatın kavlini te'yid etmektedir. Mes'ele Bed'ül-Halk bahsinde geç*miş, îbnû Mes'ud hazretleri bunu kabul etmeyerek: «Bu du*mandan murad; kıtlık zamanında açlıktan Kureyş'in gökyüzünde duman varmış gibi görmelerinden ibarettir.» demişti. Ulemâdan bir cemâat îbnû Mes'ud (Radiyallahu anh)'m kavlini tercih etmiş; Hz. Huzeyfe ile İbnû Ömer ve Hasan-ı Basrî ikinci kavle zâhib olmuşlardır. Hz. Huzeyfe bu kavli Peygamber (Sallathhâ Aleyhi ve Sellem) 'den rivayet etmiş, dumanm yeryüzünde kırk gün kala*cağını söylemiştir. Dumanın iki defa görünmesi de ihtimal dahilindedir, îki rivayetin arası bu suretle bulunmuş olur.
Dabbetü'l-arzın çıkacağı Kur'ân-ı Kerîm'de haber veril*miştir. Müfessirler bunun Safa dağından çıkacak büyük bir hayvan olduğunu söylemişlerdir. Bâzıları dâbbetü'1-arzm biri Mehdi, diğeri Hz. İsâ zamanında, üçüncüsü de güneş batıdan doğduktan sonra olmak üzere üç defa çıkacağını söylemişlerdir. Hz. Abdullah b. Amr'dan bir rivayete göre dâbbetü'I-arz Deccal hadîsinde zikri geçen cessasedir.
Aden; Yemen'de meşhur bir şehirdir. Marûdi'nin beyânına göre Aden Udûn'dan alınmıştır. Udun, bir yerde ikâmet etmektir. Yemen hükümdarı Tübba' suçluları bu şehirde hapsettiği için ona bu isim verilmiştir. Yemen 'den çıkan ateş insanları haşredecektir. Bun*dan sonra görülecek hadîsde Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seilem)
«Hicaz toprağından Büsra'dakİ develerin boyunlarını aydınlatacak bir ateş çıkmadıkça kıyamet kopmayacaicter.» buyurmuştur. Kaadî Iyâz insanları bir yere toplayarak ateşin bu olduğunu söylemiş :
«İhtimal insanları toplamak için bunlar ayrı ayrı iki ateştir. Yahut ilk çıkışı Yemen 'den olacak kuvveti ve zuhuru Hicâz'da müşa*hede edilecektir.» demişse de Nevevî bunu kabul etmemiş : «Hadîs*de Hicaz ateşinin haşre müteâllik olduğu bildirilmemiştir. O, başlı başına bir kıyamet alâmetidir. Zamanımızda altıyüzelli dört tarihinde Medine'de bir ateş çıkmıştır. Bu ateş pek büyük olup, Medine 'nin do*ğusundaki taşlığın arkasından zuhur etmiştir. Onun hakkında bütün, Şam 'da ve şâir beldelerde tevâturen ilim sabit olmuştur. Bana da Medî-nelilerden onu gören haber verdi.» demiştir.