Sahabenin Fazileti, Sonra Onların Ardından Gelenlerin, Sonra Onların Ardından Gelenle
208- (2532) Bize Ebû Hayseme Züheyr b. Harb ile Ahmed b. Ab-dete'd-Dabbî rivayet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dediler ki) : Bize Süf-yân b. TJyeyne rivayet etti. (Dedi ki) : Anır, Câbir'i, Ebû Saîdi Hudrî'den, o da Peygamber (Sallatlahü Aleyhi ve Sellem) 'den naklen haber verirken işit*miş. (Şöyle buyurmuşlar) :
«İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek; insanlardan bir cemâat ga*za edecekler de kendilerine :
— İçinizde Resûlüllah (SaUalîahü Aleyhi ve SellemVı gören var mı? de*nilecek. Onlar da :
— Evet! cevâbını verecekler. Bunun üzerine kendilerine fetih müyes*ser kılınacak. Sonra insanlardan bir cemâat gaza edecek kendilerinei
— İçinizde Resûlüllah (SatlaUahü Aleyhi ve Sellem) 'e sahâbîlik etmiş bir kimseyi gören var mı? denilecek.
— Evet! diyecekler. Yine kendilerine fetih müyesser kılınacak. Sonra insanlardan bir cemâat gaza edecek ve kendilerine :
— İçinizde Resûlüllah (Sallallahii Aleyhi ve Sellem) 'e sahâbilik eden bir kimsenin arkadaşım gören var mı? denilecek. Onlar da :
— Evet! cevâbını verecekler. Bu sebeple kendilerine fetih müyesser kılınacaktır.»
209- (...) Bana Saîd b. Yahya b. Saîd EI-Emevî rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam rivayet etti. (Dedi ki) : Bize İlmi Cüreyc, Ebû'z-Zübeyr'-den, o da Câbir'den naklen rivayet etti. (Demiş ki) : Ebû Saîd-i Hudrî zu'm edip dedi ki: Resûlüllah [Sallallahii Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular :
«İnsanlar üzerine zaman gelecek; kendilerinden bir ordu gönderilecek do:
— Bakın aranızda Peygamber (Sallalîahü Aleyhi ve Sellem) *in ashabından bir kimse bulabilecek misiniz? denilecek. Böyle bir zât bulunacak ve kendilerine onun sebebiyle fetih müyesser olacak. Sonra ikinci bir ordu gönderilecek yine :
— Acaba bunların arasında Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in ashabını gören var mı? diyecekler ve onun sebebiyle kendilerine fetih mü*yesser olacak. Sonra üçüncü ordu gönderilecek ve :
— Bakın aralarında Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve-Sellem)'m ashabı*nı görenleri gören bulabilecek misin? denilecek. Sonra dördüncü ordu gönderilecek ve yine :
— Baktn içlerinde Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in ashabını gören, birini gören, bİrîni gören, biri var mı? denilecek. Böyle bir zat da bulunacak ve kendilerine onun sayesinde fetih müyesser olacak.»
Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Cihâd» ile «Alâmâtü'n-NüMvve» ve «Fedâilü's-Sahâbe» bahislerinde tahric etmiştir.
Fiâm veya Fiyâm : İnsanlardan bir cemâat demektir. Lâfzından müfredi yoktur.
Hadîs-i şerif: «Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)"ı kendi suretin*de kimse görmemiştir.» diyen bazı mutasavvıfenin sözlerini reddetmekte*dir. Bu hadîsde Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in bir mucizesi ve ashab ile tabiînin faziletlerine delil vardır.
210- (2533) Bize Kuteybe b. Saîd İle Hennâd b. Seriy rivayet etti*ler. (Dediler ki) : Bize Ebû'l-Ahvas, Mansûr'dan, o da İbrahim b. Yezid'-den, o da Abîdete's-Selmânî'den, o da Abdullab'dan naklen rivayet etti. Abdullah şöyle demiş: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Ümmetimin en hayırlısı benden sonra gelen asırdır. Sonra onlarm peşinden gelenler. Daha sonra onlarm peşinden gelenlerdir. Sonra öyle bir kavm gelecektir ki, onlardan birinin şehâdeîi yeminini, yemini de şehâ-detini geçecektir.» buyurdular.
Hennâd hadîsinde karnı zikretmemiştir. Kuteybe ise: «Sonra bir ta*kım kavmler gelecektir.» demiştir.
211- (...) Bize Osman b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim El-IIanzalî rivayet ettiler. İshâk : Ahberanâ, Osman ise : Haddesenâ tâbirlerini kul*landılar. (Dediler ki) : Bize Cerîr Mansûr'dan, o da İbrahim'den, o da Abîde'den, o da Abdullah'dan naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Resûlül*lah (Sallallahii Aleyhi ve Sellem)'e : İnsanların hangisi en hayırlıdır? diye so*ruldu :
«Benim asrtmdır. Sonra onların peşinden gelenler, daha sonra onların peşinden gelenlerdir. Sonra bir kavm gelecektir ki, onlardan birinin şeha-deti yeminini, yemini de şehâdetinİ geçecektir.» buyurdular.
İbrahim: «Biz çocukken ahid ve şehâdetlerden bizi men ederlerdi.» demiş.
(...) Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr da rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be rivayet etti. H.
Bize yine Muhammed h. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. (De*diler ki) : Bize Abdurrahman rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Süfyân riva*yet etti. Her iki râvi Mansûr'dan Ebû'l-Ahvas'la Cerîr'in isnadlariyle on*ların hadîsi mânâsımla rivayette bulunmuşlardır. Onların hadîsinde : «Re*sûlüllah (SaHallahÜ Aleyhi ve Sellem)'e soruldu» cümlesi yoktur.
212- (...) Bana Hasen b. AH El-Hulvân! de rivayet etti. (Dedi ki) : | Bize Ezher b, Sa'd Es-Scmmân, İbnü Avn'den, o da İbrahim'den, o da Afaîde'den, o da AbduIIah'dan, o da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) den naklen rivayet etti. (Şöyle buyurmuşlar) :
«insanların en hayırlısı benim asrımdır. Sonra onların peşinden gelen*ler, daha sonra onların peşinden gelenlerdir.» (Abdullah) Üçüncüde mi, yoksa dördüncüde mi bilemiyorum:
«Onlardan sonra (kötü) bir nesil gelecek. Birinin şehadeti yeminini, ye*mini de şehâdetini geçecektir.» buyurdular (demiş).
213- (2534) Bana Ya'kub b. İbrahim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hüşeym, Ebû Bişr'den rivayet etti. H.
Bana İsmail b. Salim de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hüşeym haber verdi, (Dedi ki) : Bize Ebû Bişr, Abdullah b. Şekîk'den, o da Ebû Hürey-re'den naklen haber verdi. (Şöyle demiş) : Resûlüllah (Sallallahü A leyhi ve Sellem):
«Ümmetimin en hayırlıları, içlerinde benim gönderildiğim asırdır. Son*ra onların peşinden gelenlerdir.» buyurdu. Üçüncüyü zikretti mi, etmedi mi Allah bilir:
«Onlardan sonra bîr kavm gelecektir ki, semizliği sevecekler, çağırıl-madan şâhidlık yapacaklardır.» buyurdular.
(...) Bize Muhammed b. Beşşâr rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Mu-hammed b. Ca'fer rivayet etti. H.
Bana Ebû Bekir b. Nâfi de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Gunder Şu'-be'den rivayet etti. H.
Bana Haccâc b. Şâir dahi rivayet etti. Bize EWl-Velid rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Efcû Avâne rivayet etti. Her iki râvi Ebû Bişr'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir. Yalnız Şu'be'nin hadîsinde «Ebû Hüreyre : İki defa mı söyledi, üç defa mı bilemiyorum, dedi.» cüm*lesi vardır.
214- (2535) Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Muhammed b. Müsennâ ve İbni Beşşâr hep birden Gunder'den rivayet ettiler. îîmü Müsennâ dedi ki: Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be rivayet etti. (Dedi ki) : Ben Ebû Cemre'den' dinledim. (Dedi ki) : Bana Zehdem b. Mudarrib rivayet etti. (Dedi ki) : tmran b. Husayn'i rivayet ederken dinledim. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
«Sizin en hayırlılarınız benim asrimdır. Sonra onların peşinden gelen*ler. Daha sonra onların peşinden gelenler/ daha sonra onların peşinden gelenlerdir.» buyurmuşlar. İmran : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kendi asrından sonra iki defa mı dedi, üç mü bilemiyorum demiş :
«Onlardan sonra bir kavm gelecek ki, şâhid çağrılmadıkları halde şe-hâdet edecekler. Hıyanet edecekler. Emniyet olunmayacaklar. Nezredecekcek, yerine getirmeyecekler. Aralarında şişmanlık zuhur edecektir.» buyur*muşlar.
(..,) Bana Muhammed b. Hatim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Yahya b. Saîd rivayet etti. H.
Bize Abdurrahman b. Bişr El-Abdî de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Behz rivayet etti. H.
Bana Muhammed b. Râfi' dahi rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şebâbe rivayet etti. Bu râvilerin hepsi Şu'be'den bu isnadla rivayette bulunmuş*lardır. Bunların hadîsinde :
«Kendi asrından sonra iki asır mı, yoksa üç mü söyledi bilemiyorum, dedİ.» ibaresi vardır. Şebâbe'nin hadîsinde : «Dedi ki Zehdem b. Mudar-rİb'den dinledim. Bana at üzerinde bir hacet için gelmişti. Bana rivayet etti ki : Kendisi Imran b. Husayn'dan dinlemiş» ibaresi; Yahya ile Şebâ*be'nin hadîsinde ise: «j^âV^j^j-i^ı, Behz'in hadîsinde de İbnü Ca'fer'İn
215- (...) Bize Kuteybe b. Saîd ile Muhammed b. Abdi'l-Melik EI-Umevî de rivayet ettiler. (Dediler ki) : Bize Ebû Avâne rivayet etti. H.
Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbnü Beşşâr dahi rivayet ettiler. (Dediler ki) ; Bize Muâz b. İlişâm rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam rivayet etti. Her iki râvİ Katâde'den, o da Zürâra b. Evfâ'dan, o da Imran b. Hu*sayn'dan, o da Peygamber (SailaUahü Aleyhi ve Selle m) 'den naklen bu ha*dîsi :
«Bu ümmetin en hayırlıları içlerinde benim gönderildiğim asırdır. Son*ra onların peşlerinden gelenlerdir.» şeklinde rivayet etmişlerdir. Ebû Avâ-ne'nin hadîsinde Zehdem'in Imran'dan rivayet ettiği hadîsde olduğu gi*bi : «Üçüncüyü zikretti mİ, etmedi mi Allah bilir, dedi.» ziyadesi vardır. Hişâm'm Katâde'den rivayet ettiği hadîsinde de : «Kendilerinden yemin istenmediği halde yemin ederler.» ziyadesi vardır.
Bize Ebû Bekr b. EM Şeybe üe Suca' b. Mahled riva*yet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indİr. (Dediler ki) : Bize Hüseyn (bu zât îbni Ali El-Cu'ü'dir) Zâide'den, o da Süddî'den, o da Abdullah El-Behî'deıı, o da Âişe'den naklen rivayet etti. (Şöyle demiş) : Bir adam Peygamber (Sailallahü Aleyhi ve Sellem)'e insanların en hayırlıları kimlerdir? diye sordu :
«İçinde benim bulunduğum asırdır. Sonra ikinci, daha sonra üçüncü {ası rdı r).» fc uyurdular,
Abdullah b. Mes'ud rivayetini Buharı «Kitâbu'ş-Şehâdât» ile «Kitâbu'I-Fedâil»'de; Tirmizî «Kitâbu'l-Menâkıb»'de;
Nesâî «Şurut» ve «Ahkâm» bahislerinde; Imran b. Husayn rivayetini Buharı «Kitâbu'ş-Şehâdât» ile «Kitâbu fadlı's-Sahabe»'de; Nesâî «Nüzûr» bahsinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. Kamdan murad bir zamanda yaşayan insanlardır. İbnü'1-Enbârî'nin beyânına göre hadîsden muzaf hazfedilmiştir. Hadîs : «İnsan*ların en hayırlıları benim asrımın insanlarıdır» manasınadır. İbnü Tînn : «Benim asrım tâbirinin mânâsı, benim ashabım demektir. Maksad onu gören veya sözünü işitenlerdir.» diyor. Ulemâ bu kelimenin üze*rinde pek çok sözler söylemişlerdir. Bâzılarına göre karn yüz senedir. Bir takımları seksen, diğerleri kırk, daha başkaları altmış sene olduğunu söy*lemişlerdir. Hattâ yirmi, otuz ve yetmiş sene olduğunu söyleyenler de vardır. Rivayetlerin mecmuundan anlaşılıyor ki, müslümanların yaşadık*ları en hayırlı devirler sahabe, tâbinî ve tebei tabiîn devirleridir. Bir rivâyette bu üç devirden sonra yalanın alıp yürüyeceği bildirilmiştir. Bu-'radaki rivayetlerde o devirden itibaren, çağrılmadan mahkemeye gelip şe-hâdet edecek insanlar zuhur edeceği, bunların bazısının evvelâ şehadet edip, sonra yemin vereceği; bazılarının da evvelâ yemin edip, sonra şâ-lıhidlik yapacağı ve keza bir takım insanların nezredîp nezrini yerine ge-. tirmeyeceği ve aralarında semizlik, şişmanlık, hıyanet zuhur edeceği bil*dirilmektedir. Bittabi bunlar dînen makbul şeyler değildir. Bu rivayetler mezkûr insanları zemmetmektedirler. Bilhassa hem şâhidlik etmek, hem de yemin vermek çirkin bir şeydir. Onun için râvilerden İbrahim El-Hanzalî: «Biz çocukken ahid ve şehadetlerden bizi men eder*lerdi.» demiştir. Bundan murad; Allah'a ahdolsun, Allah'a söz veriyorum, Allah şahidim olsun ve Eşhedübillah gibi sözlerdir. Yâni; bir kimse bir şeyi yapacağına söz verirken bunları kullanmamalıdır. Çocuklara yasak edilmesi, bunu âdet edinip eğri veya doğru her şeye yemin etmesinler diyedir.
Nevevî diyor ki: «Ulemâ en hayırlı devrin Peygamber (Sallaîlahii Aleyhi ve Sellem) zamanı olduğuna ittifak etmişlerdir. Maksad onun asha*bıdır. Evvelce de beyân ettiğimiz gibi, cumhûr-u ulemânın kabul ettiği sahih kavle göre Peygamber (Saltallahü Aleyhi ve SeUemyi velev bir an gö*ren müslüman onun ashabındandır. (İnsanların en hayırlıları) rivayeti umumu üzere bırakılmıştır. Ondan murâd asrın bütünüdür. Bundan sa-hâbîyi Peygamberlerden üstün çıkarmak lâzım gelmediği gibi, kadınla*rın da Meryem, Âsiye vesâireye tercihi icab etmez. Maksad "bir asrı bütünüyle başka bir asra tercihdir.»
Half: Kötü nesil manasınadır. Luğat ulemâsına göre half başkasının yerine ivaz ve bedel olan demektir. Hayırda da, serde de kullanılır. Yal*nız hayırda kelime hem half, hem de halef şeklinde okunabilir. Halef okunması-daha makbuldür. Cumhura göre şer mânâsında yalnız half şek-lin'de kullanılır. Mamafih burada da halef şeklinde telâffuz edilebileceği rivayet olunmuştur.
Semizlikten murad; şişmanların çok olmasıdır. Yoksa bütün insanla*rın şişmanhyacağım haber vermek değildir. Burada zemmedilen şişman*lık kasden besleyici şeyler yiyerek semizlemektir. Yaradılıştan şişman olanlar bu hükümde dâhil değildirler. Bazıları buradaki semizlikten mal toplamak kastedildiğini, bir takımları da elinde olmadığı halde bir şeyi varmış gibi göstererek kendini şerefli ve itibarlı saydırmak mânâsına gel*diğini söylemişlerdir.
Buradaki rivayetlerde :
«Onlardan sonra bir kavm gelecek ki; şâhid olarak çağrılmadıkları halde şehadet edecekler.» buyuruluyor. Halbuki bir hadîsde ;
«Şâhidlerin en hayırlısı kendisinden şahitlik istenmeden gelip şehadet edendir.» buyurulmuştur. Zahirlerine bakılrsa bu iki hadîs birbirlerine zıttır. Ulemâ onların aralarını şöyle bulmuşlardır. Çağrılmadan gelen şa*hidin zemmolunması, dava sahibi bildiği halde onu mahkemeye davet et*mediği içindir. Fakat dava sahibinin şâhidliğini bilmediği bir kimse ken*diliğinden gelerek mahkeme huzurunda şehadet eder veya dava sahibine müracaatla : Ben bu davaya şahidim, beni de mahkemeye çağır, derse bu şâhidlik çirkin değil, bilâkis memduh ve makbuldür. Yalnız haddi şer'i gibi gizlenmesinde maslahat görülen hususatda, çağrılmadığı halde mahkeme*ye gelerek şâhidlik etmek doğru değildir. Cumhur ulemânın kavli budur. Burada başka bir takım kaviller de vardır. Fakat zayıf oldukları için bun*ları nakle lüzum görmedik.
Nezir : Adak, demektir. Bir kimsenin adağım yerine getirmesi bil-ittifak vâcibdir. Ulemânın bu hususdaki kavillerini nezir babında gör*müştük.
Hz. Âişe rivayetinin senedine Darekutnî itiraz etmiş ve «Abdullah El-Behî, Âişe 'den değil, Urve'den, o da Âişe'den rivayet etmiştir.» demişse de; Kaadî îyâz bu itirazı vârid görmemiş Abdullah 'm doğrudan doğruya Hz. Âişe 'den rivayeti sahih olduğunu söylemiştir. Nitekim Buharı de onun Hz. Âişe 'den rivayetini tahric etmiştir.
Bu rivayetler Hz. Peygamber (Saîlaîlahü Aleyhi ve Sellem) 'in bir muci*zesini tazammun etmektedirler. Çünkü bütün haber verdikleri aynen zu*hur etmiştir.