Übey B. Ka'b ve Ensardan Bir Cemaat (Radiyallahu anhüm)’ın Faziletlerinden Bir Bab
119- (2465) Bize Muhammed b. Müsennâ rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Dâvud rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be, Katâde'den rivayet etti. (Demiş ki) : Enes'i şunu söylerken işittim : Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) zamanında Kur'ân'ı dört kişi topladı. Bunların hepsi en-sârdandı: Muâz b. Cebel, Übey b. Ka'b, Zeyd b. Sabit ve Ebû Zeyd.
Katâde,demiş ki: Enes'e : Bu Ebû Zeyd kim? diye sordum.
— Amcalarımdan biri! cevabını verdi.
120- (...) Bana Ebû Dâvud Süleyman b. Ma'bed rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Amr b. Âsim rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hemmam rivayet etti
(Dedi ki) : Enes b. Mâlik'e :
— Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) zamanında Kur'ân'ı kim topladi? diye sordum.
— Dört kişi,/hepsi ensârdan: Übey b, Ka'b, Muâz b. Cebel, Zeyd b. Sâfcit ve ensârdan Ebû Zeyd künyesini taşıyan bir zat! detîi.
121- (799) İnam rivayet etti Bize Heddâb b. Hâlid rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hem-. (Dedi ki) : Bize Katâde, Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti ki.: Resûlüllah (SaUallahü Aleyhi ve Seliem) Ubey'ye :
«Gerçekten Allah (AzzeveCelle) sana Kur'ân okumamı bana emir buyurdu.» demiş. Übey :
— Benim adımı sana Allah mı andı? diye sormuş.
«(Evet!) Senin adını bana Allah andı.» buyurmuşlar. Bunun üzerine Übey ağlamaya başlamış.
122- (...) Bize Mulıammed b. Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet et*tiler, (Dediler ki) : Bize Muhammed b. Ca'fer rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be rivayet etti. (Dedi ki) : Katade'yi Enes b. Mâlik'den naklen rivayet ederken dinledim. Enes şöyle demiş: Resûlüllah (SaUallahü Aleyhi ve Seliem) Übey b. Ka'b'a :
«Gerçekten Allah sana Beyyİne Sûresi'ni okumamı bana emir buyurdu.» dedi. Übey :
— Adımı da söyledi mi? diye sordu.
«Evet!.,» buyurdular. Bunun üzerine Übey ağladı.
(...) Bu hadîsi bana Yahya b. Habîb rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Hâlid (yâni; îbni Haris) rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be Katâde'den rivayet etti. (Demiş ki) : Enes'i şunu söylerken işittim : Resûlüllah 'SaUallahü Aleyhi ye Seliem) Übey'e şöyle buyurdular...
Râvî yukardaki hadîsin mislini nakletmiştir.
Bu rivayetleri Buhârî «Menâkıhu'l-Ensâr» ve «Tefsir» bahis*lerinde; Tirmizî «Menâkıb»'de; Nesâî «Menâkıb» ve «Tefsir» bahislerinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.
Ma'zirî'nin beyânına göre bazı mülhidler bu hadîsi göstererek Kur'ân-ı Kerîm'in tevatürüne dil uzatmışlardır. Bunlara iki vecihle cevâb verilir.
1- Hadîs-i şerif'de bu dört kişiden başkalarının Kur'ân-ı Ke*rîm 'i tamamen Öğrenmediklerine dair bir sarahat yoktur. Peygamber (SaUallahü Aleyhi ve Seliem) 'in muradı ensârdan Kur'an'ı öğrenen dört kişi olabilir. Geri kalan ensârla muhacirlerin onu bilmediklerini söyleme*miştir. Müslim'den başkalarının rivayetlerine göre Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) devrinde Kur'ân-ı Kerîm 'in birçok cemaatlar ezberlemişlerdir. Ma'ziri bunlardan onbeş sahabenin is*mini zikretmiştir. Sahih hadîsde beyân edildiğine göre Yemâme har*binde Kur'ân'ı cem eden yetmiş hafızın şehid edilmiştir. Bu harb Peygamber (Sallallahü Aleyhl ve Seliem)'in vefatına yakın yıllarda olmuştur. Artık onun sağlığında şehid edilenlerin sayısı bu kadar olunca, hayatta kalanların ne kadar olacağını bir düşünmelidir. Bu hadîsde Ebû1 Bekr, Ömer, Osman, Ali ve diğer büyük ashab-ı kiram zikredilme-miştir. Halbuki bu zevatın hayr hususunda gösterdikleri bunca hırs ve rağbetle beraber Kur'ân'ı ezberlemedikleri düşünülemez. Binâena*leyh bu hadîse : Haddizatında Kur'ân1 yalnız bu dört zât toplamış*tır dive mânâ vermek asla doğru olamaz.
2- Bu dört zattan maada Kur'ân-ı Kerîm'i kimsenin ez*berlemediği sabit olsa onun tevatürüne yine hiç bir halel gelmez. Çünkü Kur'ân-ı Kerim'in cüzlerini sayılamıyacak kadar çok kimseler ezberlemiştir. Bunların yalnız bir kısmıyla bile tevâtijp hâsıl olur. Bu sa*yısız zevatın bütün Kur'ân'ı ezberlemiş olmaları tevatür için şart değildir. Bilâkis bir cüz'ü tevatür sayılacak derecede çok kimseler nakr letti mi, o cüz hiç bir şüphe kalmamak üzere mütevatir olur. Bu husûsda Müslim veya Mülhİd hiç bir muhalif yoktur.
Hz. Enes'in «Amcalarımdan biri...» dediği Ebû Zeyd (Radiyallahu anh) Sa'd b. Ubeyd El-Evsî 'dir. Sa'dü'l-Kaâri namıyle meşhurdur. Bedir gazilerindendir. Kadisiye harbinde şehid edilmiştir. îbni Abdil-B er'r'e göre ismi Kays b. Seken El-Hazrecî 'dir,
Hz.Übeyy'in ağlnasi sevincindendir. Kendini bu büyük nimete ve yüksek rütbeye küçük görmüştür. Filhakika Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)*in bu haberi Hz. Übey için iki cihetle büyük nimet*tir. Bunlardan biri ismiyle ta'ym edilmesidir. Bundan dolayı Hz. Übey «Adımı söyledi mi?» diye sormuş ve evet cevabını almıştır. Eu suretle nimet artmıştır. İkincisi Peygamber (SallallahÜ Alsvhi ve Seîlem) 'in kendisi*ne «Beyyine» sûresini bizzat okumasıdır. Bu yalnız Hz. Übey'e mah*sus büyük bir menkabedir. Bâzıları Hz. Übey 'in bu nimetin şükründe kusur ederim korkusuyla ağladığını söylerler. Hz. Übey'e okunmak için bu sûrenin tahsisine gelince : Beyyine Sûresi kısa olmakla beraber bütün usûl ve kavâidî ve büyük mühimmatı ihtiva ettiği içindir. Zâten hâl kısadan kesmeyi iktiza ediyordu. Burada şöyle bir suâl hatıra gelebi*lir : Acaba .bu sûreyi Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in okumasm-daki hikmet nedir? Niçin Übey (Radiyallahu anh)\n okuması emir bu-yurulmamıştır. Ma'ziri ile Kaadî Iyâz bu suâle şöyle ce*vap vermişlerdir : Buradaki hikmet Hz. Übey'in Kur'ân lâfız*larını, edasının şeklim, durak yerlerini ve şeriatın takdir ettiği üslûbla Kur'ân 'daki nağmeleri yapmayı öğrenmesidir. Kur'ân'ın hari*cinde yapılan nağmeler onunki gibi değildir. Her çeşit nağmenin ruhlara tesiri ayrıdır. Bâzıları buradaki hikmetin yetişecek iyi hâfızîara Kur'-â n 'ı mukabele etmek ve Kur'ân-ı Kerîm 'le diğer şer'î ilimler tahsil edilirken tevazu1 göstermek lâzım geldiğini öğretmektir. Bunda bir de halka Hz. Übey 'in faziletini göstermek ve kendisinden Kur'ân öğrenmeye teşvik mânâsı vardır. Nitekim Peygamber (SallallahüAleyhi ve Seîlem) 'den sonra Hz. Übey, Kur'ân-ı Kerîm hususun*da kendisine baş vurulan meşhur bir imam ve reis olmuştur.