Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)in Çok Utanması Babı
67- (2320) Bana Ubeydullah b. Muâz rivayet etti. (Dedi ki) : Bhe babam rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Şu'be Katade'den rivayet etti, Katsdo Abdullah b. Ebî Utbe'yi Ebî Saîd-i Hudrî'den naklen rivayet ederken din lemis. H.
Bize Züheyr b. Harb ile Muhammed b. Müsennâ ve Ahmed b. Sln&ı da rivayet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize Abdurrahman b. Mehdi, Şuffae'dea, o da Katade'den naklen rivayet etti. (Demiş ki) : Ben Abdullah b. Ebî Ut-bey'i şöyle derken işittim. Ebû Said-i Hudrî'yi dinledim. Şunu sSylÜyor-du: Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Seliem) perdesi içindeki bakireden dahs utangaçtı. Bir şeyden hoşlanmadı mı onu yüzünden anlardık.
68- (2321) Bize Züheyr b. Harb ile Osman b. Ebî Şeybe rivayet ettiler, (Dediler ki) : Bize Cerir A'meş'den, o da Şckik'deıı, o da Mesrûk'-dan naklen rivayet etti. Mesrûk şöyle demiş : Muaviye Kûfe'ye geldiği vakit Abdullah b. Amr'ın yanına girdik de Kesûlüllah (SalUulahü Aleyhi ve Sellem) 'i andı. Ve : Çirkin konuşmaz, çirkin şeye Özenmczdi, dedi. Şunu da ilâve etti. Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) :
«Şüphesiz sizin ahlâkı en güzel olanlarınız, en hayırlilannızdandır.» buyurdular.
Osman: «Muaviye'yle beraber Kûfe'ye geldiği vakit.» dedi.
(...) Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Muâviye ile Veki' rivayet ettiler. H.
Bize İbni Nümeyr dahi rivayet etti. (Dedi ki) : Bize babam rivayet etti. H.
Bize Ebû Saîd El-Eşecc de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ebû Hâlid (yâni El-Ahmer) rivayet etti.
Bu râvilerin hepsi A'meş'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivayet etmişlerdir.
Bu rivayetleri Buhârî «Kitâbu'I-Menâkıb»'de tahric etmiştir.
Haya: Kötü olacağı beklenen yahut terki fiilinden daha hayırlı sayı*lan bir şey yapılacağı zaman insanın yüzüne arız olan bir inceliktir diye tarif olunur. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem I Allah'ın hududuna (ce*zalarına) aid olmayan yerlerde bakire bir kız gibi utanır, hoşlanmadığı bir şeyi söyledi diye kimseyi muaheze buyurmazdı. Gerek sözünde, gerek fiilinde kat'iyyen bir şey bulunmazdı. Hiç bir kimsenin kusurunu yüzüne vurmazdı. Bundan dolayıdır ki: Hz. Ebû Saîd: «Bir şeyden hoş*lanmadı mı onu yüzünden anlardık» demiştir. Yâni utandığından dolayı hoşlanmadığı şeyi söylemez, yüzünün rengi değişir, hoşlanmadığını bun*dan anlardık, demek istemiştir.
Fahiş: Kötü ve çirkin iş yapan, çirkin söz söyleyen demektir. Müte-fehhiş ise fesadçıhğı sebebiyle bu kötülükleri yapmaya özenen kimsedir.
Bu Rivayetlerden Çıkarılan Hükümler:
1-Bu rivayetler utanmanın faziletine delildir. Utanmak imanın şubelerindendir. Ve tamamen hayr olup ancak hayr getirir. Bu hususta iman bahsinde izahat geçmişti.
2- Bu hadîsler güzel ahlâka teşvik ve ahlâk sahibinin faziletine de*lildirler. Güzel ahlâk Peygamberlerle evliyaullahın sıfatıdır. Hasen-i Basrî güzel ahlâkı iyiliği çok yapmak, kötülükten vaz geçmek ve gü-leryüz diye tarif etmiştir. Kaadî Iyâz'a göre güzel ahlâk: İnsan*larla güzel geçinmek, onlara kendini sevdirmek, onlara acımak, zahmet*lerine katlanmak, kötülüklerine sabır, kibiri terk, şiddet, gazab ve mua*hezeden uzaklaşmaktır. Güzel ahlâk fıtrî midir, mükteseb mi? mes'elesin-de selefin ihtilâf ettiğini Taberî hikâye etmiştir. Kaadî Iyâz: «Sahih olan şudur ki, güzel ahlâkın bir kısmı fıtrî, bir kısmı başkasından almak ve başkasına uymak suretiyle muktesebdir.» demiştir.